Avrupa Konseyi: Seçimlerin demokratik olduğuna ikna olmadık

AB Komisyonu Sözcüsü Maja Kocijancic, günlük basın brifinginde yaptığı açıklamada, oy kullanma işlemleri sırasında hayatını kaybeden vatandaşlar için başsağlığı dileğinde bulunarak, "Seçimlere katılım oranının yüksek olması, seçmenlerin yerel demokrasiye olan ilgisini ortaya koyuyor." dedi.

Türkiye'de seçimleri takip etmek için bulunan Avrupa Konseyi'nin gözlemci heyetinin ilk değerlendirmelerini dikkate aldıklarını belirten Kocijancic, nihai sonucu beklediklerini sözlerine ekledi.

AVRUPA KONSEYİ HEYETİNDEN AÇIKLAMA

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nin Türkiye'deki yerel seçimleri izlemek üzere görevlendirdiği heyetin başkanı Andrew Dawson seçime ilişkin ilk değerlendirmelerini paylaştı.

20 ülkeden gelen 22 gözlemciden oluşan heyetin 10 farklı gruba ayrılarak Ankara, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır gibi şehirlerde gözlemde bulunduğunu belirten Dawson, Malatya'da seçime gölge düşüren bazı olaylar yaşandığına işaret etti.

Dawson, "Ölümlerin yol açtığı trajediyi hafife almıyoruz ancak seçimlerin genel olarak olumlu havada geçtiğini söylemek mümkün." ifadesini kullandı.

HÜKÜMETE ELEŞTİRİ

DW Türkçe'nin haberine göre, Dawson’ın seçim kampanyaları ve medyada siyasi partilerin eşit yer alması, basın ve ifade özgürlüğü ve yargıda yaşanan gelişmelere ilişkin gözlemlerini öne çıkararak Türk hükümetine yaptığı eleştiriler dikkat çekti.

Demokratik bir seçim ortamı olduğunu söylemenin ilk koşulu olarak, ifade özgürlüğünün tam anlamıyla sağlanması gerektiğine vurgu yapan Dawson, bu özgürlüğün; vatandaşları, gazetecileri, siyasi parti temsilcilerini eşit şekilde kapsamına ihtiyaç olduğunu belirtti.

31 Mart seçimleri öncesinde ve hemen sonrasında gazetecilerin haber ve yorum yaparken "işten atılma ya da cezaevine girme korkusu" yaşadıklarını gözlemlediklerini söyleyen Dawson, ayrıca farklı partilerin seçim kampanyalarını medyanın eşit olarak yansıtamadığını dile getirdi. Dawson, "Seçim kampanyalarının eşit koşullarda yürütülmesi için de adil ve makul bir hukuki çerçeve de yaratılmadı. Hukukun üstünlüğü öne çıkarılmadı. Devlet kaynakları bir siyasi parti için kullanılmamalı. Türkiye’de yerel yöneticiler üzerlerinde baskı hissetmeden görevlerini yapabilmeli" diye konuştu.

<haber-dikey:1325593>

'SEÇİMİN ADİL VE ÖZGÜR OLDUĞUNA İKNA OLMADIK'

Seçim sonuçlarına göre birçok siyasi partinin kazanmış olmasının Türk demokrasisi açısından "umut verici" olduğunu ve bu durumu "demokrasinin direnci" olarak nitelendiren Dawson, ''Korkarım ki, Türkiye’de demokratik bir seçim yapılması için Avrupa değerlerine uygun adil ve özgür bir seçim ortamının olduğuna ikna olmadık" diye konuştu.

Dawson ayrıca, Türkiye'de özellikle Doğu ve Güneydoğu’daki HDP’li belediyelere daha önceden olduğu gibi yine kayyum atanabileceğine dair açıklamaların endişe verici olduğunu söyledi.

'LÜTFEN NORMALLEŞME POLİTİKALARINA DÖNÜLSÜN'

Dawson, "Türkiye’nin kendi bütünlüğünü koruma önceliğini gözardı etmiş değiliz. Ancak, HDP’li belediye başkanlarının terörist olduğu iddialarını kabul etmiyoruz. Lütfen, Türkiye’de normalleşme politikalarına dönülsün" çağrısında bulundu.

31 Mart seçimlerinin Türkiye’de demokratik değişim ve dönüşüm için bir fırsat olarak görülmesini isteyen Dawson, İstanbul’da seçim sonuçlarının manipüle edildiğine ilişkin haberlerin kendilerinde büyük kaygı uyandırdığını da söyledi.

YÜZDE 84'LÜK KATILIM ORANI

Öte yandan Dawson, yüzde 84 olarak açıklanan seçime katılım oranının Türk halkının demokrasi ve seçimlere konusundaki farkındalığını artırdığını göstermesi bakımında önemli olduğunu söyledi. Dawson, Yüksek Seçim Kurulu ve sandık kurullarının teknik yetkinlik konusunda da başarı sergilediğini söyledi.