Bakanlık, UNESCO'nun Istranca Ormanları önerisini önemsemedi

Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın, Istranca Ormanları içinde bulunan 130 bin hektarlık alandaki biyolojik çeşitliliğin UNESCO tarafından koruma altına alınması önerisiyle ilgilenmediği ortaya çıktı. Bakanlık, Kırklareli Kent Komisyonu Çevre Meclisi’nin hazırladığı dosyayı “Biz zaten koruyoruz, gerek yok” diyerek UNESCO’ya sunmadı. Kuş göç yolları üzerinde de olan 130 bin hektarlık alanda Rüzgâr Enerji Santral (RES) projeleri mevcut. Ayrıca bu alanın içinde kalan İğneada’ya 3. Nükleer Santral yapılması öngörülüyor.

Korunması için

Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisi, Avrupa Birliği (AB) Bulgaristan - Türkiye Sınır İşbirliği programı kapsamında UNESCO İnsan ve Biyosfer (MAB) Programı’na sunulmak üzere bir dosya hazırladı. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na gönderilen dosyada Istrancalar’daki İğneada, Longoz Ormanları ve Kıyıköy’ü de içine alan 130 bin hektarlık alanın UNESCO’ya “Biyosfer alan” olarak aday gösterilmesi istendi. 130 bin hektarlık alan Istranca Dağları Trakya’nın kuzey-doğu bölümünden başlıyor, Karadeniz kıyı sahile kadar uzanıyor. Alanda Kasatura Körfezi tabiatı Koruma Alanı ve Longoz Ormanları Milli parkı olmak üzere 2 koruma alanı bulunuyor. Bu adaylık bölgenin biyolojik çeşitliliği ve doğal kaynaklarının korunması için dünya çapında büyük önem taşıyor ve adaylık sadece bakanlık tarafından gösterilebiliyor. Istrancalar’ın Bulgaristan tarafı bu statüye sahip.

‘Gerek yok’

Bakanlıktan ses çıkmayınca çevre meclisi üyeleri bakanlığa dosyanın akıbetini sordu. Bakanlığın üyelere 7 Ağustos’ta yolladığı yanıtta bakanlığın 2011 yılında yeniden yapılanmasının ardından koruma statülerinin arttırılması yönünde daha etkin bir politika izledikleri anlatıldı. İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı’nın Uzun Devreli Gelişme Planı hazırlanarak yürürlüğe konulduğu belirtilen cevapta özetle şu ifadelere yer verildi: “İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı Sanat Yapıları ve Çocuk Tabiat Eğitim Merkezi projemiz hazırlanmakta olup 2018 yılında uygulanmasına geçilmiş olacaktır. Sayılan statüler ve bu sahadaki çalışmalar ülkemizin koruma değeri olan sahalarının etkin korunması ve yöntemini temin yönünden gereken etkinliği ve yetkiyi sağladığından ilave olarak Biyosfer Rezervi statüsü verilmesine bu aşamada gerek duyulmamıştır.”