Balyoz davasında müdahillik tartışması

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi bitişiğindeki duruşma salonunda görülen davanın 12. duruşmasında Başkan Ömer Diken, suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle müdahil olma talebinde bulunanların açıklamalarının dinleneceğini söyledi. Özgür-Der Başkanı Rıdvan Kaya ve Hamza Türkmen’in avukatı Necip Kibar, “Son 50 yılını darbeler..” şeklinde söze başladığı sırada Başkan Diken sadece dilekçesini tekrarlaması uyarısında bulundu. Avukat Kibar, iddia edilen Balyoz Darbe Planı’nda Özgür-Der’in ilk olarak kapatılacak dernekler arasında yer aldığını, Kaya ve Türkmen’in suçtan yazar gördüklerini savunarak bu nedenle müdahil olmak istediklerini belirtti.Gazeteci Abdurrahman Dilipak’in avukatı avukat Ayşe Emel Kuyumcu, Balyoz planında müvekkilinin gözaltına alınacaklar listesinde yer aldığını ifade ederek Dilipak'ın “darbe teşebbüsünden zarar gördüğünü” savundu. Hukukçular Derneği ve eski İstanbul Vali Yardımcısı, Ödemiş Kaymakamı Abdurrahman Koçoğlu adına da müdahil olma talebiyle gönderdikleri dilekçeler okundu.Cumhuriyet Savcısı Savaş Kırbaş, Özgür-Der, Rıdvan Kaya, Hamza Türkmen, Abdurrahman Dilipak ile Abdurrahman Koçoğlu ve Hukukçular Derneği’nin suçtan zarar görme durumunun olduğunu belirterek, müdahillik taleplerinin kabul edilmesi yönünde görüş bildirdi.

Koramiral Kadir Sağdıç ve bazı sanıkların avukatı Murat Ergün yasaya göre suçtan doğrudan zarar görenlerin müdahil olabileceğini, oysa bu davanın “devlet ve kamu aleyhine suç” kapsamında açıldığı söyledi. Ergün müdahillik taleplerinin reddini şu ifadelerle istedi: “İddianamenin neresinde ‘Abdurrahman Dilipak’a şunu yaptığı için Çetin Doğan’a şu ceza verilsin’ deniliyor. Sevk maddeleri hükümet aleyhine suç kapsamındadır. Bu nedenle hükümetin müdahil olma hıkkı vardır. Müdahillik talebinde bulunanlar mahkemeyi psikolojik baskı altına almayı amaçlamıştır.” Sanık avukatlarından

Ramazan Bulut ise iddianame okunma sürecinde ortaya çıkan yanlışlar değinerek şunları şöyledi: “Birçok kimsenin buraya sehven geldiği ortaya çıktı. Müvekkilim Tümgeneral Halil Helvacıoğlu tamamen emniyet güçlerinin bir kurgusu sonucu buradadır. Sanıklar suçun mağdurlarıdır, katılma talebinde bulunanlar değil. Önce biz savunmamızı yapalım, biz suçluysak herkes katılsın.” .

Göz teması

Avukatlar konuşurken mahkeme başkanı Ömer Diken, “Sizi dikkatle dinliyorum, fakat uzak olması nedeniyle önümdeki bilgisayardan izliyorum, göz teması olmuyor. Bu nedenle yanlış anlamayın, göz temasını monitörden yapıyoruz” diye açıklama yaptı.

Tertip çetesi

Eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Çetin Doğan, emekli tuğgeneral Süha Tanyeri
, albay Dursun Çiçek’in avukatı Celal Ülgen, “Suç varsa, mağduru Türkiye Cumhuriyeti hükümetidir. Onların katılma talebi olabilir. Katılma taleplerinin reddedilmesini talep ediyorum” dedi. Ülgen, Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde bulunan belgelerin 43 klasörde toplanarak mahkemeye gönderildiğine dikkat çekti. 6 Aralık 2010 tarihinde arama yapıldıktan 2 gün sonra çeşitli televizyon ve yazılı basın organlarında yayınlar yapıldığını anlatarak belgelerin dışarıya nasıl sızdırıldığını sordu. Ülgen “Tertibi yapan çete, çok sayıda er, erbaşın girdiği ve herkesçe bilinen basının zula tabir ettiği yere CD veya harddiskleri koymuş olabilir” diye konuştu. Donanma Komutanlığı’ndaki aramaya ilişkin “arama, elkoyma” kararının altında mahkeme başkanı Ömer Diken'in imzası bulunduğunun altını çizdi. Aramada çok sayıda CD ve harddisk bulunduğunu belirten Ülgen şu konuların altını çizdi: “Bunlara belge yerine dijital veri denilmesinin uygun olacaktır. Arama kararı CMK 119. ve 127. maddelerine dayandırılmıştır. Burada usul hatası var. dedi. Dijital veriler ile i CMK 134. maddeye işlem yapılabilir. Dijital verilere el konulamaz, imajı, kopyası alınabilir. Dijital verilerde arama bir kimsenin evinde arama gibidir. CMK 134 budur.” Donanma’da İstihbarat Şube Müdürlüğü katında arama kararı olduğunu ve aramaya hemen çıkarılabilir yer döşemelerinin altından başlandığını anlatan Ülgen “Çöplük gibi bir yer. İşe yaramayan ne varsa oraya atılmış. Kamuoyunda 9 çuval belgenin hepsinin imzalı olduğu düşüncesi yaratıldı” dedi. Mahkemenin 43 klasör hakkında bir değerlendirmesi olmadığına dikkat çeken Ülgen şunları şöyledi: “Müvekkillerimin üzerine beton döktüler. Nefes alamıyoruz, savunma yapamıyoruz, sesimiz, nefesimiz kısıldı. Mahkeme konuşmalı 'hayır bu belge içinde bunlar yok' diyebilmeli ki biz nefes alabilelim. biz de nefes alabiliriz. ” Sanık avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol ise “Bu 43 klasörde hiç kurulmamış hastaneler, hiç denize inmeyen gemiler ve dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan kişilerin aynı masa etrafında toplantı yaptıkları görülüyor” diye konuştu.

Müdahil avukatlarıyla tartışma

“İrtica ile Mücadele Eylem Planı” davasında tutuklu yargılanan tutuksuz sanık Albay Dursun Çiçek’in kızı ve avukatı İrem Çiçek “Burada çok değerli insanlar yargılanıyor. Dijital terör ve medya terörü sonucu oluşturulan dava ile karşı karşıyayız ve bu dijital veri ise karşımızda” şeklindeki sözlerine müdahil olmak isteyenlerin avukatlarından Necip Kibar tepki gösterdi. Kibar yüksek sesle terör ile itam edildiklerini söyledi. Bu sırada sanık Dursun Çiçek “Kes” diye seslenirken Başkan Ömer Diken avukat İrem Çiçek’i suç teşkil edecek ifadeler kullanmaması yönünde uyardı. Avukatların yüksek sesle tartışmayı sürdürmeleri üzerine Başkan Diken “ Türk Milleti adına yargılama yapan mahkemede kimse sesini yükseltemez. Karşı tarafa da suç istinat edecek sözler kullanılamaz” uyarısında bulundu. Avukat İrem Çiçek sözlerine şöyle tamamladı: “Davalar dijital terör delili olarak ortaya çıkmıştır. Örnek olsun diye söylüyorum müvekkilim Dursun Çiçek bu şekilde 10 aydır tutukludur. Çamur at izi kalsın şeklinde ihbar e-mail ve mektupları gönderilmiş bunların muhatapları ise araştırılmamıştır.”