Barış süreci akordeon gibi

"Dışarıdan birileri model dayattığında irrite olurdum" diyen Lord John Alderdice, böyle bir önerinin aptalca olacağını düşünüyor. Kuzey İrlanda'da anlaşmadan 15 yıl sonra hâlâ ufak tefek meselelerle uğraştıklarını söyleyen Alderdice'e göre, barış insan ilişkileri gibi sürekli çaba gerektiriyor.

Barış süreci akordeon gibi
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 20.03.2013 - 07:25

Kuzey İrlanda ile İngiltere arasında uzun yıllar süren silahlı anlaşmazlığı sona erdiren müzakerelerde önemli rol oynayan ve deneyimlerini geçmiş yıllarda Ankara ile de paylaşan Lord John Alderdice, Türkiye’de devam eden barış sürecinin iniş çıkışlarla dolu uzun bir yol olacağı, ancak sürece bağlı kalınırsa, Türkiye’nin, 5 yıl öncesine göre daha da istikrarsızlaşan bir bölge için çok önemli bir örnek teşkil edeceğini söyledi. 1998’de imzalanan ve Hayırlı Cuma olarak anılan Belfast Anlaşması’nın mimarlarından Lord John Alderdice, Turkish Review dergisi ve Strategic Foresight Group’un ev sahipliğinde düzenlenen “Ortadoğu’da Mavi Barış” isimli konferans için geldiği İstanbul’da sorularımızı yanıtladı.

- Türkiye ciddi bir dönemeçten geçiyor. Öcalan’la müzakereler yürütülüyor, bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Çok pozitif bir gelişme. Çatışmayı çözerek barış ve istikrar getirme yönündeki bu süreçler uzun ve zordur, inişler çıkışlar olur. Eski bir arkadaşım bu süreci akordeon çalmaya benzetmişti. İnsanlar yakınlaşırlar, sonra biri bir şey yapar, bir söz söylenir, korkar birbirlerinden uzaklaşırlar. Başbakan Erdoğan, yıllar önce bir süreç başlattı, ileri götürmeye çalıştı ama engellerle karşılaşıldı, bir süre ara verildi, şimdi yeni adımlar atılıyor. Çatışmaların çözüm süreci, müdahil bütün taraflar için siyasi riskler içerir. Türkiye’de de şu anda bütün taraflar risk alıyor, Öcalan da risk alıyor. 5 yıl öncesine göre daha da istikrarsızlaşan bir bölgede bu istikrarsızlığın Türkiye topraklarına sızmasını aklıselim kimse istemez, aksine Türkiye ile PKK arasındaki görüşmelerde ilerleme kaydedilerek istikrara ulaşılmasını ister. Bu, sorunlu bütün bölge için çok önemli bir örnek olur.

- Kuzey İrlanda’yla karşılaştırırsak, benzerlikler ve farklılıklar neler?

- Birincisi, Kuzey İrlanda stratejik olarak önemli bir bölge değil. Türkiye’nin stratejik önemi çok büyük. Kürt sorunu, bütün bölge için stratejik önem taşıyor. İkincisi, Kuzey İrlanda, artık daha istikrarlı bir bölgenin parçası. Türkiye ise çeşitli tehditlerin bulunduğu, büyük güçlerin rekabet ettiği çok zor bir bölgede. Benzerliklere gelince, Kuzey İrlanda’da ülke dışındaki bir halkla daha sıkı bağlar isteyen İrlanda milliyetçileri gibi bir grup var Türkiye’de. Bazıları kendi ulus devletlerini istediler. Bazıları Birleşik Krallık’tan çıkıp İrlanda Cumhuriyeti’nin parçası olmak istiyordu. Herkesin istediğini alamayacağı ancak herkesin insan haklarına ve kültürel haklarına saygı gösterileceği anlaşılınca herkes biraz geri çekildi, “evet istediğimi alamayacağım ama çocuğum ve kendim için bir şeyler elde edebileceğim” demeye başladı.

- Türk milliyetçileri kimler oluyor?

- Herhalde Birlikçilere denk düşüyor. Birleşik Krallık’ın parçası olmak isteyen bu grup, Cumhuriyetçilerle müzakereden son derece mutsuzdu.

- En önemli konu bakış açısı gibi geliyor bana. Bakış açısı, yaklaşım nasıl değişti?

- IRA ve İngiliz ordusu, fiziki gücün sonuç almaya yeteceği düşüncesiyle uzun yıllar savaştılar. Onlarca yıl gençler öldü, yaralandı ve hiçbir şey çözülemedi. İki taraftan da “Yenilmiyoruz ama kazanmıyoruz, başka bir yol bulmalıyız” demeye başlayanlar arttı. İnsanları başta görüşmeye ikna etmek zor, belki bir iki kez daha denesek kazanabiliriz diye düşünülüyor. Ne vakit ki kazanmıyoruz demeye başlıyorlar, o zaman başka bir şeylerin yapılabileceğini kabul ediyorlar.

- Türkiye için de geçerli bu sanırım. Siz, Hayırlı Cuma anlaşmasının parçasıydınız. Şimdi durum ne?

- Yapılar kuruldu, meclisimiz var. Birleşik Krallık’ın geri kalanıyla da Cumhuriyetle de ilişkilerimiz iyi. Cumhuriyetçi tarafta hâlâ fiziksel gücün işe yarayacağını düşünen, bomba yerleştirmeye çalışanlar var ama destek yok. Birlikçiler içinde, özellikle işsiz gençler protestolar yapıyorlar, onlarla da uğraşıyoruz. Anlaşmadan 15 yıl sonra, hâlâ çalışmak zorundayız demek istiyorum. Evlendikten sonra bile ilişki için çaba göstermeli insan.

 

Dışarıdan model önermek aptalca

- Türkiye için makul çözüm ne olur; parlamento, özerk bölge?

- İki cevabım var. İlki, dışarıdan birinin gelip bu konuda fikrini söylemesi çok aptalca olur. Bana da dışarıdan bir sürü insan gelip sorunu nasıl çözmemiz gerektiğini söyleyince, bu beni sadece irrite ederdi. Bu yüzden önerim yok. Bana öneriler olurdu, sanki ben bunu okuyup taraflara ileteceğim, onlar da “A, çözüm buymuş” diyecekler gibi. Tabii böyle olmuyor. İkincisi, önerilerden çok süreç önemlidir. İnsanlar birlikte çalışabildiklerini gördükçe, başka imkânsız gibi görünen şeyler bile mümküne dönebiliyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler