Başbuğ: İddianameyle halk düşmanı ilan edildim
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, hakkındaki iddianameyle, bir Genelkurmay başkanının 'demokrasi ve halk düşmanı' olarak ilan edildiğini söyledi.
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Silivri Cezaevi’nden Cumhuriyet gazetesine gönderdiği mektubunun son bölümünde, yaşananların, her zaman gerçeklerle bağdaşmasının beklenmemesi gerektiğini, tutuklanmasıyla sonuçlanan süreçte de aynısının yaşandığını ifade etti. Taha Akyol’un bir yazısında, “İddianamede, Başbuğ’un liberal literatüre sıkça atıflar yaparak demokrasilerde ordunun yerini nasıl tanımladığına dair tek kelime yok. Lehteki delillerin toplanması gerekmez miydi” diye sorduğuna dikkat çekti.
Başbuğ, “Elbette gerekirdi. Demokrasi üzerinde belki de en çok konuşma yapanlardan birisiyim. ‘Cumhuriyetin diğer temel niteliği demokrasidir. Türk Silahlı Kuvvetleri demokrasiye ve demokratik kurallara karşı saygılıdır. Demokrasi temel hak ve özgürlüklerin çoğunluğa karşı da güvencede olduğu bir rejimdir.’ Bu sözler, Genelkurmay Başkanlığı görevini teslim aldığım gün yapmış olduğum konuşmadan alınmıştır” dedi.
Yıllık değerlendirme toplantısında 14 Nisan 2009 günü yaptığı konuşmada, “Cumhuriyetin muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma hedefine ulaşabilmesi için, siyasal yönetim biçiminin de demokrasi olması son derece doğaldır. Çünkü modern bir cumhuriyet ancak modern bir demokrasi ile gerçekleşebilir. Sivil-asker ilişkileri eşit olmayanlar arasındaki diyalogdur. Bu ilişkide sivil liderler gerçek güce ve otoriteye sahiptir” dediğini dile getirdi.
25 Ocak 2010’da yaptığı başka bir konuşmayı da anımsattı: “Darbe, darbe iddiaları hicap duyuyorum. Türkiye’de bazı olaylar yaşandı. Bugün artık bu olayların geride kaldığını düşünüyoruz. Biz, ‘Demokraside, demokratik yöntemlerde en önemli husus, iktidarların seçimlerle, demokratik yöntemlerle el değiştirmesidir’ diyoruz.”
Genelkurmay Başkanlığı’ndaki son gününde, 27 Ağustos 2010’da yaptığı konuşmasının, bu görevdeki ilk gününde söylediği sözlerle aynı olduğunu vurgulayan Başbuğ, “TSK demokrasi rejimine bağlı ve saygılıdır. Demokrasinin sağlıklı işleyebilmesi için de üzerine düşeni yapmaya özen göstermektedir. Normal bir çağdaş demokrasinin öngördüğü tüm değerleri içselleştirmiş bir kurum olarak görevini yapmaktadır” dediğini anımsattı. “Bu sözleri samimi olarak, her fırsatta söyleyen ve söylediklerine her zaman uygun şekilde hareket eden bir Genelkurmay başkanına bugün nasıl demokrasi düşmanı denilebilir?” diye sordu.
Bilgi Destek lağvedildi
Sivil-asker ilişkilerinin demokratikleşmesine katkı sağlamak için yaptıklarına da değinen Başbuğ, şöyle devam etti: “Genelkurmay başkanı, anayasaya göre başbakana karşı sorumludur. Bu nedenle, başbakan ile Genelkurmay başkanı arasında haftalık görüşme yapılması teklif edilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı’na atanmamı müteakip Bilgi Destek Dairesi’nin belirli bir süreç içerisinde lağvedilmesi emri verilmiştir. Dairenin bünyesinde bulunan 4 Bilgi Destek Tabur Komutanlığı’nın ikisi derhal, Bilgi Destek Dairesi ise 11 Ağustos 2009 tarihinde lağvedilmiştir.”
Başbuğ davaya katılmayacak
Birinci ve İkinci Ergenekon davaları ile İnternet Andıcı ve eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ dosyalarının birleştirilmesinden sonraki ilk duruşma bugün görülecek. İkinci Ergenekon’dan yargılanan gazetemiz yazarı ve CHP Milletvekili Mustafa Balbay, emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Birinci Ergenekon davası sanıkları emekli Tuğgeneral Veli Küçük, örgütün mafya bağlantısı olduğu iddia edilen Sedat Peker, Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasından sanık Alparslan Arslan, Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılmasından sanık Boğaç Kaan Murathan birleştirilen “Ergenekon” sanıkları olarak duruşma salonunda bir araya gelecek. Emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un bugünkü duruşmaya katılması beklenmiyor. Başbuğ’un yakınlarına “Çetecilerle ve katillerle aynı sandalyede oturmam” dediği öğrenildi. Birinci dava sanığı İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, 16 celseden men cezalı olduğu için bugünkü duruşmaya giremeyecek. 16 dosyanın birleştirilmesiyle 61’i tutuklu 256 sanıklı dava, büyük salonda Balyoz davası duruşmasının yapılması nedeniyle küçük salonda görülecek. Balbay, birleştirme kararlarıyla, milyona ulaşan evrakla şişen dosyayı “Git git Ankara 250 kilometre. Bu dava görüldükçe uzuyor, dosya inceledikçe şişiyor” şeklinde eleştirmişti. Halen Ergenekon davalarıyla birleştirme talebiyle açılan 5 dava daha bulunuyor.
Birleşen dosyalar
Ümraniye’de 2007’de bir gecekonduda 27 adet el bombasının bulunmasının ardından sürdürülen operasyonlar daha sonra “Ergenekon” adıyla anıldı. 21 Haziran 2010’da kaybettiğimiz başyazarımız İlhan Selçuk’un da tutuksuz yargılandığı ilk dava 20 Ekim 2008 tarihinde başladı. Mustafa Balbay’ın da sanıkları arasında bulunduğu İkinci Ergenekon davasına 20 Temmuz 2009 tarihinde başlandı. Dava Eylül 2009’da 3. iddianame kapsamıyla birleştirilerek İkinci Ergenekon adıyla anılmaya başlandı. Birinci Ergenekon davasına, “Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesine el bombası atılması”, “Danıştay saldırısında kullanılan, Glock marka tabancanın temini”, “Cumhuriyet gazetesine molotofkokteyli atılması”, “Hakan Saraylıoğlu’nun öldürülmesi”, “Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi”, “Fener Rum Patriği Barthelemous’a suikast girişimi”, “Savcı Zekeriya Öz’ün tehdit edilmesi” dosyaları birleştirildi. İkinci Ergenekon davasına ile “Minas Durmazgüler’e suikast girişimi”ne ilişkin iki ayrı dosya ile “Kayseri Belediyesi’nde yolsuzluk” dosyaları eklendi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!