"Başka siyasetçiler gibi elimize silah almayız"

HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ötekileştirici bir dil kullandığını, kendisinin ise ayrımcılığa uğrayanların temsilcisi olduğunu söyledi. Demirtaş, “Bu dilden vazgeçmediği sürece 76 milyon kişinin Cumhurbaşkanıyım dememeli" dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 13.07.2014 - 17:38

Beyoğlu'ndaki Cezayir Lokantası'nda farklı inanç guruplarının temsilcileri ile bir araya gelen Demirtaş, basına kapalı yapılan toplantı öncesi bir açıklama yaptı. TRT'nin yaptıkları toplantıları yayınlamadığını hatırlatan Demirtaş, 'Dilerim TRT bu toplantıyı yayınlıyor" sözleri ile konuşmasına başladı.

Kendisinin ayrımcılığa uğrayanların temsilcisi olarak, kampanyasını yürüttüğünü savunan Demirtaş, “Küçüklüğümden beri ayrımcılığa uğrayan kesimlerin içindeyim. Bir Ermeni mahallesinde büyüdüm. Ermenilerin uğradığı ayrımcılığı büyüdükçe anladım. Bunu anlamak için büyümek gerekiyor. Anladık ki biz de Türkiye'nin ötekisiymiş haberimiz yok. Fakat bütün ötekilerle büyürken bunun farkında değiliz. Büyüdükçe devletle yüzleştikçe bunu anladım. Tek bir dil, mezhep var. Buna biat ederseniz eşit olarak yaşayabilirsiniz" dedi.

'ANKARA'DA HEP ÖTEKİYİZ'

Farklı inanç grupları ile yaptığı bu toplantının oylarını arttırmak amacıyla yapmadığını savunan Demirtaş, “Bu toplantının anlamı bizim için şudur; bu bizim için, tarihsel yüzleşme ve gelecek vizyonumuzu sağlam temellere oturtma toplantısıdır. Ankara'da, öteki olduğumuzu Kürt kimliğimizden dolayı hep hissettik" dedi.

Türkiye'deki farklı inanç ve kimlikteki halklara tekçi bir zihniyetin dayatıldığını iddia eden ve bu tekçi zihniyete karşı birlikte yaşama ısrarında olduğunu belirten Demirtaş, “Hatta cüretkar davranıp hem birlikte yaşayacağız hem de birlikte yöneteceğiz. Çünkü önemli olan çoğunluğa sahip olup kendi kitlesinin özgürlüğünü savunmak değildir. Bunun demokratlıkla alakası yoktur. Önemli olan başkalarının hakkını savunmaktır. Benim için demokratlığın ölçüsü budur. Her Müslüman, Müslümanlığın hakkını hukukunu rahatlıkla savunabilir. Bunda bir sakınca yok, asıl önemli olan bir Müslümanın, bir Ermeninin bir Rumum hakkını savunabilmesidir. Bunu yapabildiği oranda Müslümandır. Çünkü Müslümanlık bunu emreder. Biz tekçi demokrasi algısını kırmak için bu kampanyayı yürütüyoruz" diye konuştu.

'KAZANIRSAM PİYANGO OLUR'

Kampanyasında birlikte, adil ve barış içerisinde bir yaşamı anlatmak istediğini kaydeden Demirtaş, “Bizim kurmaya çalıştığımız bütün farklı inançları ve dilleri ile birlikte, ezilenden, barıştan yana, toplamda ise toplumsal barışı inşaa edecek bir kampanyayı yürütmek. Bunu Türkiye'ye anlatabilirsek, önümüzdeki otoriterleşme, diktatörleşme tehlikesine karşı daha büyük toplumsal savunma hattını kurmuş olacağız. Eğer önümüzdeki 45 gün boyunca bu tartışmaları Türkiye'nin her yerine taşımışsak kazanan biz olmuşuz, demektir. Ha üstüne bir de koltuk kazanırsa, işin doğrusu bu da piyango olur. Buna da yok demeyiz yani" diye konuştu.

'DEVLETİN BU HALKLARA ÖZÜR BORCU VAR'

Demirtaş konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu halklara devlet olarak özür borcumuz olduğunu ifade etmek istiyorum. Ermenilere, Rumlara, Yahudilere, Süryanilere yapılanlardan dolayı devlet özür borcunu, geçmişle yüzleşme adına telafi etmek zorundadır. Devletin özrü hem şekilsel olarak hem içerik olarak önemlidir. Bunu yapmadığımız sürece asla ve asla bu topraklarda kalıcı bir barıştan söz edemeyiz. Bir Kürtler Türk halkı ile kardeş olsak, aramızda sosyal ekonomik dengesizlik kalmasa ama bu topraklarda özür dilenmemiş bir Ermeni varsa bu kardeşlik hukukuna ters düşer. Bu borç devletin borcudur. Bu borcu Türk halkının boynuna yükleyemeyiz. Alevilere, Ermenilere, Kürtlere, Çerkezlere, Sünnilere özür borçludur. Bu topraklarda birlikte yaşayacaksak 'benim toprağım benim vatanım' demek yerine bizim toprağımız bizim vatanımız demeliyiz"

'BAŞBAKAN ÖTEKİLEŞTİRİYOR'

Başbakan'ın kullandığı dili de eleştiren Demirtaş, şöyle konuştu:

“Umut ediyorum ki diğer adaylar demokrasi kültürünün gelişmesi için kavramlar kullanırlar. Kutuplaştırıcı bir dil kullanmak yerine barış dili kullanılır. Umuyorum ki, seçimlerden sonra kavgadan uzaklaşmış bir Türkiye bırakırız. Özellikle Başbakan'ın kullandığı dil, başkalarını düşmanlaştırmaya dönük bir dildir. AKP'ye oy veren insanlara karşı biz bu dili kullanmayacağız. Sırf AKP'ye oy verdi, diye bir grubu düşmanlaştırmayacağız. Başbakan'ın yaptığı budur. Başbakan'a göre AKP'ye oy vermeyen herkes bu ülkenin, bu vatanın düşmanıdır. Bu dil sokakta gerilimin nedenidir. Provakasyonların nedenidir. Bu dilden vazgeçmediği sürece '76 milyon kişinin cumhurbaşkanı adayıyım' dememelidir, aldığı oy kadar konuşmalıdır. O kadar kişinin Cumhurbaşkanı olacağım demelidir."

Cumhurbaşkanlığına bakış açısını da anlatan Demirtaş, gençlik, kadın, ekoloji meclisleri kuracağını ve bu meclislerin görüşlerini almadan hiçbir karar alınmayacağını söyledi. “Biz kararlarımızı sadece MGK'ya değil meclisler aracılığı ile halka danışarak halkla birlikte alacağız" diyen Demirtaş, “Halka danışmadan alacağı her karar gayrimeşru olur" dedi.

'BAŞKA SİYASETÇİLER GİBİ ELİMİZE SİLAH ALMAYIZ'

Demirtaş, bir gazetecinin Bayık'ın, “Silah bırakacağımızı düşünenler hayal görüyor" şeklindeki sözlerini hatırlatması üzerine, “Biz ne olursa olsun kalıcı barış için, şiddetin ortadan kalkması için uğraşacağız. Başka siyasetçiler gibi, 'elimize silah alacağız' demeyeceğiz" diye konuştu.

Demirtaş, toplantı sonrası yaptığı açıklamada ise şunları söyledi:

“Farklı kimlik temsilcileriyle bir araya geldik. Demokratik bir toplumda birlikte yaşama isteği açısından güçlü düşünceler burada ifade edildi. Düşmanlığı geliştirmeye çalışanlara inat, yeni bir toplumu bu pratik adımlarla inşa edeceğiz"


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler