"Bataklık kurutulursa sinek üremez"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, terörle mücadelenin sadece güvenlik boyutu bulunmadığına dikkat çekerek, "Terörü meydana getiren sebep 1 tane değil, 10 neden var; sosyal, toplumsal, ekonomik boyutları var. Çeşitli dayatmalarla karşı karşıya kalanların isyan etmesi bir sebep. Terör bir bataklık gibi her gün sizi rahatsız edecek sonuçlar meydana getiriyorsa bu bataklığı meydana getiren sebepleri ortadan kaldırmak lazım'' diye konuştu.
Bülent Arınç, partisinin Bursa İl Başkanlığınca bir düğün salonunda düzenlenen istişare toplantısında konuştu.
Terörle mücadelenin sürdürüldüğünü söyleyen Arınç, ''Bundan ne kadar sonuç alındı, tartışacak değilim. Ortaya konulan neticeler bize gösteriyor ki henüz tam anlamıyla muvaffak olmuş değiliz'' dedi.
"İstihbarat eksikliğini gördük"
Arınç, AKP olarak hükümeti kurdukları günden bu yana o tarihe kadar yapılanları gözden geçirdiklerini belirterek, ''Nerede hata, eksik vardı, hangi yöntem faydalı, hangisi faydasız oldu, bunlar üzerinde derin inceleme yaptık. İstihbarat eksikliğini gördük.
İstihbaratı tek elde toplamaya gayret ettik. Jandarmanın, emniyetin, Genelkurmay'ın, MİT'in ayrı istihbaratı var. Bunların hepsi kendilerine göre bilgi topluyorlar. Topladıkları bilgiyi tek elde, tek merkezde toplayarak bunları fiiliyata dökme konusunda başarılı olamıyorlardı'' diye konuştu.
Terörün sadece bir tane nedeni yok
Terörle mücadelenin sadece güvenlik boyutu bulunmadığına dikkati çeken Arınç, şöyle devam etti:
''Terörle mücadele, bu sonucu ortaya getiren sebeplerle de mücadelede etmek demektir.Terörü meydana getiren sebep 1 tane değil, 10 neden var. Bu terörün sosyal, toplumsal, ekonomik sebepleri var, halk içindeki kimliğini ifade edememekten doğan nedenler var, 'bana baskı, zulüm uyguluyorsunuz' diye dağa çıkanlar var, cezaevinde insan haysiyetine yakışmayan davranışlarla kişiliği zedelenenlerin isyanı var. Bunları bilen, yaşayan, gören insanım. Bölgeyi de adım adım biliyorum. O bölgenin insanını da yakından tanıyorum. Siyaset yaptığım yerlerde Kürt kardeşimle siyaset yapmanın onuruna da sahibim. Onlar bizim has kardeşlerimiz, bu ülkenin pırıl pırıl insanları. Bugüne kadar terörden uzak kalmaya, milletimizin dirliği ve bütünlüğü için gayret etmeye hepimizden daha çok koştular. Ne var ki bu fitne, ateş, bu kan büyüdü ve birbirimize sevgimizi perdeleyen, örten olaylarla karşılaştık. Onların sıkıntılarını, ızdıraplarını dinlemek gerekirken ana dilini yasaklayan, 'hastayım' demesini bile suç gören, elinden insan hakları diye bildiğimiz her şeyi alınan, 'sen suçlusun' dayatmalarıyla karşı karşıya kalanların isyan etmesi bir sebep.''
Bataklık benzetmesi
Bir insanın rahatsızlandığında doktora gittiğini ifade eden Arınç, şunları söyledi:
''Vücudunun bir yerinde çıban çıkabilir, bacaklar tutmayabilir, göz görmemeye başlayabilir. Belde, dizlerde rahatsızlık olabilir. Hepimizin bin türlü sıkıntısı var. Doktor bakar, tahliller yaptırır, aklına yatmazsa ultrasona sokar. Bir sürü işler yapılır ve sonunda 'şöyle rahatsızlık var' der ve sonuçlarını söyler. Terör meselesini sadece birisinin silah atması, güvenlik güçlerinin ona karşılık vermesi olarak algılamıyoruz. Bu hastalığı meydana getiren sebepler nedir önce bu sebeplerle mücadele etmek gerekiyor. Örneğin Bursa'da çok güzel yaz gününde bir yere gittiniz. Orada dinleniyorsunuz. Mangal yaktınız, dostlarınız yanınızda ama sineklerin hücumuna uğradınız. Sinekler size rahat vermiyor. Bakarsınız, nereden geldi bu sinekler? 'Yakında bir yerde bataklık var, buradan her gün sinekler ürüyor ve burada oturanları rahatsız ediyor' derler. Çare ve yöntem ararsınız. Ya üzerinize yapışan sinekleri kovalayacaksınız, ya elinizle çat pat vurarak üçünü beşini öldürmeye çalışacaksınız ya da bir kısmına 'kahrolun sinekler' diye bağıracaksınız. Bunlar palyatif tedbirler. Bunlarla netice almak mümkün değil. 'Sizi rahatsız eden sineklerden kurtulmanın tek yolu bataklığı kurutmaktır' derler. Bataklık kurutulursa sinek üremez, sizi rahatsız etmez. Yani terör bir bataklık gibi her gün sizi rahatsız edecek sonuçlar meydana getiriyorsa bu bataklığı meydana getiren sebepleri ortadan kaldırmak lazım.''
Fikret Bila'nın kitabı
Arınç, 3-4 yıl önce bir gazetecinin terörle mücadeleye ilişkin kitap yazdığını belirterek, şöyle devam etti:
''Bugüne kadar 1980'den bu yana terörle mücadele ettiğini bildiğimiz Genelkurmay başkanları, kara kuvvetleri komutanları, asayiş kolordu komutanları, dönemin siyasetçileriyle röportajlar yaptı. Fikret Bila'nın kitabı. 'Nerede hata yaptınız? Bu mücadelede nerede hata yaptınız?' diye sorulduğunda, her biri cevap verdi. Diyelim ki 30 kişiyle konuşmuş, 29'u 'şuralarda, şuralarda hata yaptık' diyor. Be Allah'ın kulları, 'biz hiç hata yapmadık' diyende mi yok? Yok. Gerçek böyle de ondan. Hepsi bir yerde hata yapıldığını söylüyor. Demek ki hatalar yapılmış, büyümüş önü alınamaz hale gelmiş, hatta hata olduğunun farkına 30 yıl sonra varmışlar. Anlı şanlı birisi diyor ki '1980'lerde Kürtçe konuşmayı yasaklamıştık. Kürtçe konuşanı cezaevine atıyorduk, bununla ilgili kanun bile çıkardık. Meğer yanlış yapmışız.' Öbürü 'Diyarbakır cezaevinde işkenceler yapıldı, keşke yapmasaydık', diğeri 'Bölge ekonomi bakımdan geri kalmıştı. Buna ilaveten köyleri yaylaları boşalttık, keşke bunu da yapmasaydık' diyor. Biliyorum ki Diyarbakır'ın bir köyünde, bir kasabasında her gün 100 kişiye sofra açıp yemek çıkaran 'ağa' dediğimiz, 'bey' dediğimiz insanın terör sebebiyle köyleri boşaltıldı. Hepsi Diyarbakır'a geldiler. Bir odada 20 kişi yaşamaya başladı. Bunların çoğu Ulu Cami'nin kapısında mendil açıp dilenmek zorunda kaldı. Köyler, kasabalar boşaltılır, yaylalara çıkma yasağı getirilir, hayvancılık öldürülürse özellikle Körfez harbinden sonra Güneydoğu Anadolu Bölgesi ekonomik yönden fukaralaşırsa bu da terörün sebeplerinden birisi diyenler de oldu.''
Geçmişte bazı yanlışlıklar yapıldığını ifade eden Arınç, ''Şerafettin Elçi yine milletvekili oldu. 1977'de de milletvekiliydi. Rahmetli Ecevit'in kabinesinde bakandı. Bayındırlık Bakanlığı yaptı. 1980 darbesi oldu. Bir yerdeki konuşmasında, 'Ben Kürdüm, Türkiye'de benim gibi 2,5 milyon Kürt var' dedi. Bu konuşmasından dolayı 3 yıl hapis cezası aldı. O günlerden bugüne getirirsek fecaat ne kadar büyüktür. Dün onu söyleyenler cezaevine tıkılırken bir başkası bugün milletvekili olarak ant içebiliyor'' dedi.
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Urla'da hasat 1 ay gecikme ile başladı:
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması