"Belge sahteyse Ergenekon çöker"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Taraf Gazetesi'nde yayınlanan belgeyle ilgili, ''Konuşulması gereken, şimdi ciddi nokta bu belgenin aslının ortaya koyulmasıdır. Gecikmeden koyunuz. Bir an önce Türkiye bunun doğru olup olmadığını görsün'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.06.2009 - 13:27

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu ve beraberindeki heyetle Parti Genel Merkezi'nde görüştü. Deniz Baykal, Topçu'ya eski Genel başkanları Muhsin Yazıcıoğlu'nun yaşamını kaybettiği helikopter kazasıyla ilgili süreci dikkatle, sabırla takip ediyor olmalarının saygıyı hak eden bir davranış olduğunu ifade etti. Kazanın aydınlığa kavuşması için gereken desteği CHP olarak yerine getirmeye hazır olduklarını belirten Baykal, kabulde gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin kanunu onaylamasına ilişkin soruya Baykal, ''Cumhurbaşkanı'nın bu kararı milletin beklediği karar olmamıştır'' karşılığını verdi. Baykal şöyle devam etti: ''Keşke Cumhurbaşkanı ezberi şaşırtabilseydi. Cumhurbaşkanlığı makamı her türlü siyasi duygunun, düşüncenin ötesinde memleketin milli menfaatlerini, uzun vadeli yararlarını, Anayasal, hukuki durumu dikkate alarak bir cesur karar alabilmiş olsaydı. Hepimiz bu bekleyiş içindeydik. Ben inanıyorum ki Cumhurbaşkanı böyle bir karar almış olsaydı, Türkiye'nin kendisine olan güveni, geleceğine olan inancı ve siyasete olan saygısı çok daha yüksek düzeyde olurdu. Bu olmadı. Anlaşılıyor ki siyasetin kendi kısıtlamaları, mecburiyetleri, bağımlılıkları milli menfaatlerin bu noktada bile takdir edilmesine imkan vermemiştir.'' Yasada mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin bu işi yabancı bir firmanın yapması ve arazilerin bu firmanın kullanımına bırakılması maddesinin, uygulanabilirliği olmadığını dile getiren Baykal, ''Bize tanınan yetkiyi kullanacağız. Konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz'' diye konuştu. Üçüncü maddenin uygulanmasını ''vahim bir hata'' olarak nitelendiren Baykal, Türkiye'nin bu hataya düşmeyeceğine inandığını söyledi.
 

Taraf Gazetesi'nde yayımlanan belge

Taraf Gazetesi'nde yer alan belgeyle ilgili idari ve hukuki soruşturmaya ilişkin soruları da yanıtlayan Baykal, idari ve hukuki soruşturmanın birbirinden farklı olduğunu, hukuki soruşturmanın altında belgenin gerçek olduğu varsayımının bulunduğunu belirtti. Baykal, ''Bence ilk aydınlığa kavuşturulması gereken konu, bu belgenin geçerli, itibar edilebilir bir belge olup olmadığıdır'' dedi. Konuya ilişkin resmi faaliyet sürdüren mercilerin elinde belgenin fotokopisinin olduğunun anlaşıldığını ifade eden Baykal, olayın netleşmesi için orijinal belgenin ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi. CHP Genel Başkanı Baykal, poliste belgenin orijinalinin olduğunun söylendiğini ifade ederek, eğer böyle ise bu belgenin bir an önce adli sürece dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.

Gerçeğin ortaya çıkarılmasının devlet organları arasında tartışma yaratılmaması için son derece gerekli olduğunu vurgulayan Baykal, ''Yarın bu belge sahte çıkarsa, bu açılan dava ne olacak? Kime şikayet edeceğimizi bilmemiz lazım'' dedi. Türkiye'de tüm kesimlerin sorunların darbeyle çözülemeyeceğini artık gördüğünü belirten Baykal, şunları söyledi: ''Türkiye darbeye karşı şerbetlendi. Hepimiz çok iyi biliyoruz ki darbe sorunlara çözüm değildir. Türkiye darbeye karşı şerbetlendi de belgeye karşı şerbetlenmedi. Bir belge ile darbeyle elde edilebileceklerden çok daha ileri sonuçlar elde ediliyor. Bir belge koyuyorsunuz ortaya 70 milyon yönlendiriliyor. Belge doğru mu, değil mi? Bunlar kaybolup gidiyor. Bir belge, aklı, vicdanı, sağduyuyu yönlendiriyor. Türkiye buna şerbetli değil. Herkes belgenin etkisi altına sokuluyor. Türkiye'de buna karşı bir duyarlılık geliştirme ihtiyacı vardır.''

Belgeye ilişkin haberin yayınlanmasının ardından CHP'nin gelişmeleri değerlendirerek 3 gün sonra konuya ilişkin açıklama yaptığını hatırlatan Baykal, ''Genelkurmayın bilgisi dahilinde hazırlanmış bir belge muamelesi yapanlar bugün boşlukta kalmışlardır'' ifadesini kullandı. Genelkurmay Başkanlığı'nın bazı mensuplarınca kurum dışında böyle bir belgenin hazırlanmış olma ihtimalini de değerlendiren Baykal, bu ihtimalin gerçek olup olmadığının anlaşılması için belgenin orİjinaline ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Baykal, ''Belgenin orİjinali lazımdır. İddia sahibi kimse, koysun belgeyi ortaya araştırılsın'' diye konuştu. Deniz Baykal, olayın açıklığa kavuşturulmasının Türkiye'nin kolay yönlendirilebilir bir toplum olmaktan çıkarılması için de büyük önem taşıdığını belirterek, ''Yarı resmi bir bulaşıklık varsa onu da görelim, gereğini yapalım. Demokrasi içinde, hukuk devleti içinde yapalım'' dedi.

''Yarı resmi bulaşıklık''tan ne kastettiğinin ve ''Genelkurmay Başkanı'nı istifaya davet edip etmediğinin'' sorulması üzerine Baykal, Genelkurmay Başkanı'na yönelik ''istifa etmelidir'' şeklinde bir ifadesinin bulunmadığını belirtti. Baykal, şöyle devam etti: ''Bu bahsettiğiniz bağlantının kurulmasının gereği mutlaka yapılmalıdır diye düşünüyorum. Gereği nedir? Bir, gereği bu bağlantılı olan kişilerinin tümünün derhal yargıya sevk edilmesi ve hukuk süreci içinde gerekenin yapılmasıdır. İki, böyle bir bağlantının ortaya çıkması hangi yanlışlıkların sonucunda gerçekleşmiştir konusunda elbette bir değerlendirmenin kurum içinde mutlaka yapılması zorunluluğu ortaya çıkacaktır. Nerede hata yapılmıştır, niye enfekte olmuşsa... Umarım olmamıştır. İnşallah olmayacaktır, ama bir enfeksiyon vaziyeti varsa bu enfeksiyonun sorumluluğu da elbette değerlendirilmelidir. Gereği yapılmalıdır, ama söylediğiniz gibi kaba bir bağlantı ve değerlendirme benim ağzımdan yapılmamıştır. Olayı bilmiyoruz ki daha olup olmadığı belli değil.'' Baykal, gerçeklerin tüm açıklığıyla ortaya çıkması gerektiğini vurgulayarak, ''Elbette bir bağlantı varsa o bağlantı sahipleri yargıda hesabını vermelidir, ama ortada bir zafiyet gözüküyorsa o zafiyetin de değerlendirilmesi kendi içinde yapılmalıdır. Hiç şüphe yok'' dedi.

''Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, belgenin sahte olduğunun ortaya çıkması halinde yaşananları tüm Türkiye'nin göreceği'' ifadesini kullandığını belirten Baykal, bu durumda ne gibi gelişmelerin yaşanacağını merakla beklediklerini ifade etti.
Baykal, şunları kaydetti: ''Bu çok temel bir noktadır. Türkiye'nin maruz kaldığı tehdidin ne olduğunu ortaya koyacaktır. Ve bu, Türkiye'de pek çok sürecin, hukuk süreçlerinin, siyaset süreçlerinin, medya süreçlerinin çok ciddi bir şekilde değerlendirilmesi zorunluluğunu ortaya koyacaktır. Şimdi bunların hepsi spekülasyon. Konuşulması gereken, şimdi ciddi nokta bu belgenin aslının ortaya konulmasıdır. Gecikmeden koyunuz. Biran önce Türkiye bunun doğru olup olmadığını görsün. O belge doğru mudur, değil midir, ben bunu öğrenmek istiyorum. Onu görelim, ondan sonra kafamızdaki soruları konuşuruz. Bu olmadan, şimdi şu ya da bu olmuş gibi konuşmak Hükümet'in düştüğü hataya bizim de düşmemize yönelik bir çağrı yapmak anlamına gelir. Biz ona düşmemeye, yanlış yapmamaya, varsayımla konuşmamaya çalışıyoruz.''

BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu da ziyaretinde Baykal'a eski Genel Başkanları Muhsin Yazcıoğlu'nun vefatı sonrasındaki süreçte verdiği destek için teşekkür ederek, kazaya ilişkin hazırladıkları ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Köksal Toptan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sundukları raporu verdi.

 

Arınç dut yemiş bülbüle döndü

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın istifasını istediğini açıklayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Akman'ı temiz bir arkadaşımız olarak biliriz" açıklamasından sonra bu konuda suskun kalmasını, "Bülbül gibi şakıyan Arınç, dut yemiş bülbüle döndü" sözleriyle değerlendirdi.

Baykal dün partisinin Merkez Yönetim Kurulu toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın Deniz Feneri davası dolayısıyla Almanya'ya giriş yasağı olmadığına ilişkin açıkladığı belgenin sahte olduğunun Alman makamları tarafından açıklandığını, bu durumun Akman'ın bu olay içinde olduğunu ortaya çıkardığını belirten Baykal, "Kendisini olayın dışına çıkarmak için olağanüstü çaba göstermektedir. Ancak her çabası sonunda daha da batmaktadır" dedi.  Bülent Arınç'ın Deniz Feneri ile ilgili her yerde konuştuğunu, "Onu dedim, bunu dedim, Akman'nın istifasını istedim" açıklamalarında bulunduğunu anımsatan Baykal, "Başbakan, 'O Arınç'ın kendi kişisel görüşüdür. Biz Akman'ı temiz bir arkadaşımız olarak biliriz' deyince bülbül gibi şakıyan Arınç dut yemiş bülbüle döndü. Artık Arınç, Zahid Akman ve Deniz Feneri ile ilgili tek bir kelime etmiyor" diye konuştu.

"Kendi milletvekillerini Meclis'e getiremiyor"

Meclis'in 1 Temmuz'da tatil kararı almasını "AKP'deki bezginlik" olarak değerlendiren Baykal, şunları kaydetti: "Başbakan AKP kongrelerinde 'Tatil bize haram olsun. Temmuz'da da çalıştırırız, Ağustos'ta da çalıştırırız' demişti. Şimdi hemen bir tatile gitme kararı ortaya çıktı. Nedeni de AKP Meclis'i çalıştıramıyor, kendi milletvekillerini Meclis'e getiremiyor. Daha fazla ısrar etmesi, o devamsızlık, isteksizlik çok daha net bir şekilde ortaya çıkacağı için tatile gitme kararı almak durumunda kalıyor. AKP yerel seçimlerden sonra bir durgunluğa bezginliğe sürüklendiği açıkça gözüküyor. Başbakan'ın parti kongrelerinde 'Biz sonuna kadar gideriz, yazın da çalıştırırız, Temmuzda da çalıştırırız' restinin boş çıktığı anlaşılmıştır."

 

"Belge sahteyse Ergenekon çöker"

Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı iddia edilen "İrticayla mücadele eylem planı" belgesinin ortaya çıkmasının hemen ardından Başbakan Erdoğan'ın AKP mitinginde, "Bize tuzak kurulmuştur. Bu doğrudan AKP'ye yapılmış bir girişimdir. Sessiz kalmayacağız" diye konuştuğunu, ancak Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile görüşmesinden sonra, "Bu, kurumları birbirine düşürmek için yapılmış bir tertip de olabilir" dediğini anımsatan Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu ihtimali de öngörmeden gene her zaman olduğu gibi AKP'yi mağdur göstermeye çalıştılar. 7 yıldır iktidarda bulunun ve bütün kurumlara damgasını basmış olan bir iktidarın hala mağdur rolünü oymaması anlaşılabilir, kabul edilebilir bir durum değildir. TSK içindeki atamalar da bunların dönemde yapıldı. Şimdi çıkmış 'Vay ordu içinde bana karşı tertip var' diyorsunuz. Telaşla ve bütün kamuoyunu ayağa kaldıracak şiddette bunları söylüyorsunuz. Belgenin sahte olabileceğini hiç öngörmüyorsunuz. 'Böyle bir belge var bu belge bize karşı düzenlenmiştir' diyorsunuz. Dediğim gibi eğer bir belge varsa orada hem cezai hem de idari yaptırımlar devreye girmelidir. Ama belge sahte ise bir kere bu belge kim tarafından, hangi amaçla düzenlenmiştir ve Taraf Gazetesi'ne kimler tarafından servis yapmıştır? Ne amaçla yapmışlardır? Belgenin sahte olduğu ortaya çıkarsa Ergenekon iddianamesi çöker. Çünkü iddianame bu tür belgelere dayandırılmıştır."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler