Ben Doktorum...

Ben Doktorum...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 19.03.2013 - 08:14

Hani her gittiğiniz hastanede, her an, her mevsim, her tatil gününde, gece-gündüz, saçı başı dağınık, sakalı biraz uzamış, makyaj çizgileri silinmiş, beyaz forması buruşuk, hafifden kirlenmiş haliyle karşınıza çıkan, evli mi bekâr mı bilmediğiniz, o yorgun doktorlardan biriyim...

Ben doktorum...
Tıp okulları o ülkenin en çalışkan (en akıllı, en zeki demeyeyim, alınanlar olur), en yüksek puanları tutturan öğrencilerini alır. Tıp okulunu-Tıbbiye’yi kazanmak isteyenler liselerde de çalışkan olmak zorundadır. Bu öğrenciler mahalle-sokak arsalarında top koşturamamışlardır, sınavlarından, derslerinden istedikleri tiyatroya, istedikleri, çok görmek istedikleri filmi de oynatan sinemalara gidememişlerdir. Bir kız arkadaşları ile bir plaja, bir muhallebiciye, bir dansa dahi gidememişlerdir. Arkadaşları azalmıştır.

Ben doktorum...
Yaşamım, gençliğim, orta yaşım, baharım, yazım, ilkbaharım, en güzel günlerim kütüphanelerde, masalarda, herkes uyurken ben iki büklüm, bazen uykusuz, bazen tok, bazen aç, kalın kitapların sayfaları arasında geçti saatlerim, günlerim, aylarım, yıllarım, yaşlarım... Fakültelerde bazı arkadaşlarım derslerin ağırlığından tırlattı, delirdi, hastalandı, okulunu bıraktı. Bazıları da canını dişine taktı, okullarını bitirdi “doktor” oldu...

Ben doktorum...
Bizim ülkemizde okulunu henüz bitiren doktorlara zorunlu hizmet yasayla kondu. Çünkü askerler, savcılar, polisler, kaymakamlar, öğretmenler de gidiyordu doktorlar da gitmeliydiler. Burası tamam. Doktor ve öğretmenlerin güvenlikleri, silahları yoktu ki kendilerini korusunlar, korusunlar. Doktorların, öğretmenlerin güvenliğini sağlamak devletin görevi değil miydi!?. Doktorlardan, öğretmenlerden de öldürülenler, yaralananlar oldu. Can güvenlikleri hiçbir zaman olmadı. Doktor olan gencecik kızlar doğunun ücra köşelerinde taciz edildiler, tecavüze uğradılar, genç delikanlı doktorlar dövüldüler, öldürüldüler, kolları, bacakları kırıldı. Akıllarını yitirdiler, akli bedeni sakat kaldılar, mesleklerini bıraktılar.

Ben doktorum...
Hani ateşinizi düşüren, kanamanızı durduran, sizi ameliyat eden, acınızı ağrınızı dindiren, sizin ölümlere, hastalıklarınıza karşı koruyan, yanınızda yer alan, çaresiz umarsız dertlerinize çare arayan, mücadelenize destek olan, kötü gün dostunuz...

Ben doktorum...
Beni dövdünüz, sövdünüz, aşağıladınız, öldürdünüz, kemiklerimi kırdınız. Gözlüğümü kırdınız. Paramı, emeğimin karşılığını, alın terimi, yıllarımı, izinlerimi vermediniz, evime göndermediniz. Yaşamımı çaldınız. Sizlere hakkımı helal etmiyorum.

 

*Dr. Sedat Aksın İç Hastalıkları Uzmanı


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon