Bir Büyük İnsanın Ardından...

Bir Büyük İnsanın Ardından...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 04.12.2011 - 07:16

Bir düşünce, eylem ve söz ustasının ardından konuşmak ve yazmak zordur. O nedenle sözü, bu köşenin elverdiği ölçüde kendisine bırakmakta yarar var.

Server Tanilli’yi de sonsuzluğa uğurladık. Uğradığı alçakça siyasi bir saldırı nedeniyle 80 yıllık ömrünün yarıya yakınını tekerlekli sandalyede geçirdi. Ondan korktular. Üniversite gençliğinin en gözde hocasının, gençlerin fikirlerinin oluşumunda, aydınlanmasında çokça etkili bir öğretmen ve rol modeli olduğunu gördüler. Onu öldürmek, ondan kurtulmak istediler. Çalışamaz olan yalnızca ayakları oldu. Yaratıcılığını, dinamizmini, direncini ve coşkusunu yok edemediler. Hayata küsmedi. Sürekli üretti, üretti, üretti… Ardında “Uygarlık Tarihi” gibi efsaneleşmiş eserler bıraktı. Yaşantısı ve mücadelesi ile birkaç kuşakta derin ve kalıcı izler bıraktı. Bir de sanki çok kısa süre sonra uğursuz bir saldırıya maruz kalacağını biliyormuş gibi, 1978 yılında, yargılandığı o günlerin DGM’sinde savunması olarak okuduğu manifesto ve vasiyet... Kulaklara küpe olacak cinsten bir insanlık bildirisi...

Bir düşünce, eylem ve söz ustasının ardından konuşmak ve yazmak zordur. O nedenle sözü, bu köşenin elverdiği ölçüde kendisine bırakmakta yarar var.

“İçinde yaşadığımız çağa ve topluma, bir bilim adamı gözüyle, yani objektif olarak baktım. Öyle olduğu için de tarafsız kalmadım, kalamazdım.

Evet, bir görüşün insanıyım. Bir bilim adamı olarak zaten böyle bir görüş sahibi olmam gerekir.

Görüşüm, bütün açıklığı ile şudur:

Ülkemi, emperyalist kapitalizm, içerideki ortakları ile işbirliği halinde sömürmektedir.

Bu sömürü, ona karşı çıkanlara, zaman zaman ‘zor’a başvurarak sürdürülmektedir.

Böylesine acı bir gerçekliği yaşayan bir toplumun aydını olarak:

Emperyalizme ve faşizme karşıyım. Tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir Türkiye’den yanayım;

Kapitalizme karşıyım. İnsanların insanlıklarını bütün boyutlarıyla duyarak ve tadarak yaşayacakları, sömürüsü, nihayet yabancılaşması olmayan bir düzenden yanayım.

Bugünkü ‘geri ve bağımlı’ kapitalizmin devamında yarar gören güçlere karşıyım. Tam bağımsız, gerçekten demokratik, sömürüsü olmayan, ileri ve uygar bir Türkiye’yi yaratacak olan güçlerden yanayım.

Tarihe, içinde yaşadığımız çağa ve topluma bu görüş açısından bakıyorum.

Çağına ve toplumuna karşı görevini yerine getirmiş bir hocanın huzuru içindeyim şu anda.

Yazdıklarım, yazılması gereken şeylerdi.

Bugün yazmaya kalksam, -en azından- gene aynı şeyleri yazardım.

Hiçbiri hakkında, en ufak bir pişmanlık duymuyorum.

Kalemimden çıkmış her cümlenin, -cümle ne demek- her kelimenin ve hecenin altında, entelektüel şeref ve haysiyetim yatmaktadır. İnsanım; hayatta dönebileceğim şeyler olabilir.

Ama entelektüel şeref ve haysiyetimden, -ölüm pahasına da olsa- dönemem.

Attilâ İlhan’ın, o yeni ve unutulmaz şiirlerinden birinin son mısraları geliyor aklıma.

‘O sözler ki, kalbimizin üstünde dolu bir tabanca gibi

ölüp ölesiye taşırız.

O sözler ki, bir kez çıkmıştır ağzımızdan

uğrunda asılırız.’

Ben içinde yaşadığım çağa ve topluma karşı, bir bilim adamı olarak, sorumluluğumu yerine getirdim.

Şimdi sorumluluk sırası sizde.”

Güle güle Server Hoca.

Güle güle büyük insan.

Dünyamıza, insanlığa kattığın değerler için sonsuz teşekkürlerimizle...


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler