Bloomberg'ten Macron analizi: Çıtayı yükselt ya da sus

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de Yunanistan ve Fransa’yla yaşadığı yaşadığı kriz dünya medyasının gündeminden düşmüyor. ABD merkezli Bloomberg’de Bobby Gosh imzasıyla yayınlanan makalede çarpıcı tespitler yer aldı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un sert biçimde eleştirildiği yazıda, “Macron, Doğu Akdeniz’deki kriz üzerinden bir kez daha sözleriyle Türk mevkidaşına saldırıyor. Ancak bu sözleri Erdoğan’ın gücünü kırmaya yetmeyecek. Sözlü saldırıları o kadar çok tekrarlandı ki etkisini kaybetti” denildi.

‘ÖNÜNDE İKİ SEÇENEK VAR’

Sözcü'de yer alan habere göre, makalenin devamında öne çıkan kısımlar şu şekilde:

– Sadece birkaç hafta önce, Macron kırmızı çizgileri çoktan çizdiğini söylemiş, ‘Türkiye’nin kelimelerden değil eylemlerden anladığını’ savunmuştu. Bugüne kadar askeri tatbikatlara katılmak ya da zirveler organize etmek gibi eylemleri ise sadece Ankara tarafından daha da küçümsenmesine yol açtı. Macron’un önünde iki seçenek var. Çıtayı yükseltmek ya da susmak.

ERDOĞAN’I VAZGEÇİRMEZ

– Fransa bölgeye daha fazla savaş gemisi gönderebilir. Ancak bir müttefike karşı diğer NATO müttefiklerinin desteğini bekleyemez. Böyle olası bir adım Erdoğan’ın hedeflerinden vazgeçerek sondaj ve savaş gemilerini geri çekmesiyle sonuçlanmaz. Trump’ın da Erdoğan’a karşı daha sert önlemler alması pek mümkün görünmüyor.

MERKEL’E UYMUYOR

– Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilime müzakereyle sonuç bulmaya çabalıyor. Her ne kadar AB, Türkiye’ye karşı yaptırımlar uygulanabileceği uyarısında bulunsa da, Merkel’in bunları uygulamaya sokması pek mümkün görünmüyor. Kendisi barışçıl çözüm için çabalarken Macron’un kılıç sallaması, Merkel’in pozisyonuna pek uymuyor.

SÖZLÜ SAVAŞA SON

– Macron’un ilgilenmesi gereken başka krizler de var. Ülkede corona virüsü vakaları endişe verici şekilde artıyor, pandemiyle etkili şekilde mücadele edemediği eleştirileri yapılıyor. Bu şartlar altında Macron, Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıklar konusundaki sözlü savaşına bir son vermeli ve konuşmayı Alman Başbakan’a bırakmalı.