Boksör ailenin şampiyon kızı

Gülsüm Tatar, Türkiye’nin gururlu ve onurlu kızı... Çin’in Ningbo kentinde düzenlenen 5. AIBA Dünya Bayanlar Boks Şampiyonası‘nda 63 kiloda rakiplerine ezici üstünlük sağlayarak dünya şampiyonu oldu. Başarılarında boks kökenli aliesinin de büyük payı var. Ayrıca boksa büyük yatırımlar yapan F.Bahçe’nin de kulübü olması onun için büyük avantaj. Avrupa’dan sonra dünya şampiyonu da olan Tatar’ın hedefi 2012 Londra Olimpiyatları’nda zirveye çıkmak...

Boksör ailenin şampiyon kızı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 03.12.2008 - 07:40

Ailesi ilk başta boks yapmasını istemedi. Ancak o hedefini çoktan belirledi ve inat edip çalıştı. 2004’te Türkiye şampiyonluğuna uzanarak ne kadar kararlı olduğunu gösterdi ailesine. Daha sonra şampiyon amcası Kibar Tatar’la antrenmanlara başladı. Kısa sürede elde edilemeyecek başarılara ulaşan altın eldivenle bir söyleşi yaptık... Bayan olduğu için neden boksu seçtiğini sorduğumuzda, “Morluklarım makyajım” yanıtını aldık Gülsüm Tatar’dan...

- Boksla yolunuz nasıl kesişti?

GÜLSÜM TATAR: Aslında boksu kendimi bildiğimden beri yaşamaya başlamıştım. Babam eski boksör olduğu için bu sporu farklı seviyordum. Bu nedenle boks maçları en çok zevk aldığım zamanlardı. O günleri iple çekerdim. Amcalarım Kibar Tatar ve Ensar Tatar boksördü. Bu kadar boksun içine girmişken başka bir branşa yönelmem süpriz olurdu. Ancak ben başladığımda direkt ringe çıkıp mücadele edeceğimi düşünüyordum. Ama iki yılım kum torbasını döverek geçti. İlk şampiyonluğumu 2004’te Türkiye şampiyonu olarak yaşadım. O günlerden bugüne çok şey değişti. Avrupa şampiyonu oldum. En son olarak da dünya şampiyonluğu unvanını elde ettim.

- Boks sporuna başlarken çekinceleriniz oldu mu?

G.T: Benim hiçbir çekincem yoktu. Hatta ailem ‘Amcaların, baban, ağabeyin boks yapmış olabilir. Ama sen kızsın. Boks yapamazsın dedi. Ancak ben verdiğim kararın arkasında durdum, istediğimi elde ettim. Çünkü şampiyon olacağımı biliyordum. Bayanların çekincelerini de düşünebiliyorum. Tırnaklarını uzatıp oje sürme şansları olmayacak, manikür yapamayacaklar. Çünkü boks eldivenin içinde tüm tırnaklar kırılabilir. Her maçtan ve antrenmandan sonra yedikleri yumruklar nedeniyle gözaltları morarabilir. Benim böyle kaygılarım yok. Morluklarım benim makyajım. Tabii ki yüzümün bozulmasını istemiyorum. Bazı şeyleri göze aldım. Şu ana dek yüzümde kalıcı bir iz olmadı. Ringdeyken aklımda bu şekilde düşünceler olmaz. Sadece başarıya odaklanıyorum, dünyadan kopuyorum.

- Uluslararası areneda Türkiyeyi temsil etmek nasıl bir duygu?

G.T: Çok zor ve güzel. Milyonların yükünü sırtına almak, başarısız olduğumda onların üzülüceğini bilmek zorlaştıran bir neden... Güzel tarafı ise maçlarımı kazandıktan sonra kürsüye çıktığımda bayrağımızı gönlere çektirtmek, İstiklal Marşı’nın tüm ağızlardan okunmasını sağlamak... Herkes için bu duygu farklı algılanabilir ama ben çok yoğun yaşıyorum.

- Ringde kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?

G.T: Akıllı dövüştüğümü düşünüyorum. Ringde dışardaki hayatımdan çok farklı oluyorum. Azimli, hırslı, kavgacıyım. Ancak dışarıda duygusal, sakinim. Teknik açıdan boksumu değerlendircek olursam ters gardlıyım. Sağımla oyalıyor, solumla indiriyorum. Sol aparkat ve sol direklerle maçları kazanıyorum.

- Dünya şampiyonu oldunuz. F.Bahçe Kulübünün desteği bu başarılarınızda ne kadar etkili?

G.T: Kulübüm bana her türlü imkânı sağlıyor. F.Bahçe’nin boksörü olduğum için mutluyum. Kulübümle birlikte daha çok başarılara imza atacağız, bana inanıyorlar. Ben de onların bana olan güvenini boşa çıkarmamak için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Ayrıca aile desteği de sporcunun başarılı olması için önemli. Bu başarıları elde ediyorsam ailemin de payı büyük.

- Hedefleriniz neler?

G.T: Türkiye şampiyonluklarımı devam ettirmek, Avrupa ve dünya şampiyonluğu unvanını elimde tutmak. Ayrıca Londra Olimpiyat Oyunları’nda olimpiyat şampiyonu olmak istiyorum. O güne dek her başarı yeni bir başlangıç olacak.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon