Bozdağ: Halk çok değişti

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, katıldığı Kanal 7 yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin güçlenmesini istemeyenlerin olduğunu belirtirken güçlenmeyi engellemenin yolunun AKP iktidarını engellemeden geçtiğine işaret etti.

Bozdağ, “AK Parti iktidarını engellemenin yolu ise Tayyip Erdoğan’ın yolunu kesmekten geçiyor. ‘Onun için Tayyip Erdoğan Türkiye’ye cumhurbaşkanı olmasın kardeşim. Tayyip Erdoğan’ın yolunu kesmemiz lazım.’ Onun için bu hareket bir günlük hareket değil, mahalli idareler seçimine dönük İstanbul üzerinden, büyük kentler üzerinden bir hesaplaşmayı kendi içersinde barındırıyor. İşte orada biz bir bozgun verirsek, işte cumhurbaşkanlığında başka netice, vekillikte başka netice… Büyük planlı bir aklın olduğunu düşünüyorum. Tayyip Erdoğan’a vaktiyle ‘muhtar bile olmaz’ dediler, başbakan oldu. ‘Bu ülkede eşi başörtülü biri cumhurbaşkanı olamaz’ dediler, şimdi Sayın Gül Türkiye’nin cumhurbaşkanı. Bu hesaplar yapanlar hep yanıldılar, bunda da yanılacaklardır. Türkiye yoluna devam edecektir, onların bütün oyunları bozulacaktır” dedi.

Biz Türkiye'yi değiştirmek için uğraşacağız

Bozdağ, Gezi Parkı olayları konusunda yurt dışından Türkiye’ye gelen eleştirileri değerlendirirken “Uluslararası Af Örgütü daha olaylar başlamadan Türkiye’yi kınayan açıklamalar yaptı. Bazı siyasiler açıklamalar yaptı. Bunu sebebi çok açık; Türkiye ekonomik olarak müthiş bir büyüme kaydediyor, siyasi istikrarla içeride terör gibi çok önemli bir konuyu da çözüyor. 30 yıllık bir meseleyi bir çözüm noktasına götürüyor, bölgesinde, dünyada güç kazanıyor, bunlardan bazıları rahatsız olabilir. Güçler rahatsız olabilir, ülkeler rahatsız olabilir, uluslararası topluluklar rahatsız olabilir, olsunlar biz de Türkiye’yi güçlendirmek için uğraşacağız. Birileri bundan rahatsız olacak diye bundan vazgeçmeyeceğiz” dedi.

İki ülke ilişkileri tarihi bir arka plana sahip

Almanya’dan Türkiye dönük eleştiriler konusunda ise Bozdağ, şöyle konuştu:
“Türkiye ile Almanya Avrupa’da birbiri ile hiç savaşmamış iki ülkedir. Biz 1. Dünya Harbine de Almanya ile birlikte girdik. İki ülke ilişkileri tarihi bir arka plana sahip. Türkiye ile Almanya’nın birlikte hareket çok önemli bir yer tutuyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan ilişkileri süresince Almanya’daki iç siyasal dengeler bakımından Almanya’da, sadece Almanya’da da değil ülke içinde yükselen ırkçı, ayrımcı dalgalar nedeniyle siyasetçiler bunlara karşı doğrunun elçisi olmak yerine, o dalgalar karşısında farklı tavırlar ortaya koyuyor. Avrupa’da, Avrupa Birliği’nin değerleri konusunda en büyük kriz yaşanıyor.”

Almanya Başbakanı Merkel’in Türkiye’ye dönük açıklamalarına da yanıt veren Bozdağ, “Bizim yaptığımız açıklamalar Almanya’nın içişlerine karışmaya dönük değildir. Bu açıklamalar Merkel’in Türkiye’de yaşanan olaylara dair birden fazla yaptığı açıklamalar karşısında verilmiş birer cevaptan ibarettir. Merkel Türkiye’ye dönük açıklamalar yapıyor, kaygılarını ifade ediyor, bu Türkiye’nin içişlerine karışmak değil midir? Türkiye’de yaşanan olaylara yönelik bir devlet olarak tarafsızlığa gölge düşüren bir yaklaşım değil midir? Biz buna cevap verdik. Türkiye’nin içişlerine müdahalesine izin vermemektir. Bu bizim vazifemizdir” şeklinde konuştu.

Alevi kardeşlerimizin sıkıntıları varsa bunun birinci nedeni CHP'dir

Gezi Parkı olayları ile yeniden gündeme gelen Alevilerin sorunlarına ilişkin olarak da Bozdağ, “CHP Genel Başkanının özellikle Suriye ile olanlardan sonra çık farklı bir yaklaşım içerisinde yer adlı. Reyhanlı’da bir olay oldu. Şehitler oldu. Sonra da CHP’nin bazı vekillerinin gayretleri çabaları medyaya yansıdı, yansımayan kısımlarıyla baktığımızda Tunceli milletvekili sıfatını taşıyan, ismini anmak istemiyorum, bir kişinin ortaya koyduğu şey maalesef bu ülkede Aleve ve Sünni kardeşlerimizi karşı karşıya getirmek gibi, insanları çok rahatsız eden durumlar ortaya çıktı. Son olaylarda da yine bu kardeşlerimizin üzerinden hesap kitap yapanlar oldu. Türkiye, Alevi ve Sünni kardeşliğini birileri bozmak istediğinde buna pek çok beden ödedi. Bu bedeller örnekleriyle dolu. Türkiye’de bugün bir Alevi kardeşlerimizin sıkıntıları varsa bunun birinci nedeni CHP’dir. Çünkü tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun onların devri iktidarında çıktı. Yasak orada başladı, bu yasağı biz değil onlar koydu. Dersim hadiseleri varsa, bu hadiselerden dolayı pek çok Tunceli’de insan hayatını kaybetmişse, onların hayatına mal olan adımları atan yine CHP olmuştur, onun zihniyetindeki iktidar olmuştur. Bu konuda biz iktidar olduğumuz günden beri bir çaba içindeyiz. Bu konuda da ciddi adımlar attık” dedi.
 

Onun ismi Cemevi ve yapısıda belli

“Cemevlerinin statüsünün olması fikrini siz destekliyor musunuz?” şeklindeki soruyu Bozdağ, “Cemevlerinin bir statüsü olması lazımdır. Biz onu hep destekledik. Alevi Bektaşi geleneğine sahip olan kardeşlerimiz ‘cemevi’ diyerek ona bir statü vermişler. Onun ismi cemevi ve yapısı da belli. Onlar buna bir değer veriyor, bizim onların verdiği değerin, ismin dışında bir yapı içine girmemiz zaten doğru değil. Bu bir inanışı, anlayışı değiştirmek olur ki, yasalar inanışlara, anlayışlara müdahale etmez, anayasa da müdahale etmez. Sadece onları teminat altına alan yaklaşımlar ortaya kor” diye yanıtladı.

Bütün türbeler açık bütün tarikitlar faaliyetlerini sürdürüyor

Sorunun ana kaynağını tekke ve zaviyelerin kapatılmasına, bazı unvanların da yasaklanmasına ilişkin kanuna bağlayan Bozdağ, “Dedelik yasak diyor, dedeliğe hizmet de yasak. Bu kanun tarikatları yasaklamış, Alevi Bektaşi geleneğini de yasaklamış, sıfatları da yasaklamış. Türkiye’de 76 milyon insan, AK Parti de CHP de biliyor ki bütün tarikatlar yasak ama hepsi yaşıyor” ifadesini kullandı. Bozdağ, “Bütün türbeler açık, bütün tarikatlar faaliyetini sürdürüyor. Hepsi var ama ortada da bir kanun var. Diyor ki ‘Bunların hepsi yasak.’ Doğru bu kanunun bir sembolik anlamı var. Bunu kaldırmak değil de belki bunun sorunların çözümüne yardımcı olacak şekilde değişimini konuşmakta fayda var. Bu engeli ortadan kaldırdığımızda Alevi kardeşim cemevine de diyormuş, o benim işim değil ki ne derse desin. Bu kanunu burada tutarsanız, o zaman ona, dolandıra dolandıra başka bir isim bulmak gibi bir garabetle karşı karşıya kalacaksınız. Ne gerek var” dedi.

Bunda bir mahsur sıkıntı olmaz

“Fethullah Gülen’in bir açıklaması oldu; ‘cemevleri ve camiler aynı bahçede olabilir’ diye. Siz bu fikri benimsiyor musunuz?” sorusuna Bozdağ, şu cevabı verdi:
“Bizim tarihi geçmişimize bakarsanız, tekke ve zaviyelerin hepsinin içerisinde dergahların, zaviyelerin, meydan yerlerinin olduğu, aynı zamanda içinde mescidin veya bir caminin bulunduğu da görülür. Şimdi de yapılmak istenirse bunda bir mahsur, sakınca olmaz. Bunun kararını Alevi Bektaşi geleneği sahibi kardeşlerimizin vermesi gerekir.”

Alevi dedelerine maaş bağlanması konusunu da değerlendireceklerini dile getiren Bozdağ, “Alevilerin ‘dışlanıyoruz’ algısını ortaya çıkaracak yanlışlıklar yapıyor mu?” sorusuna da “Hükümetimizin bu anlamda bir yanlışı yoktur, bu güne kadar da olmamıştır. Biz bu noktada çok samimiyiz ve içten destek oluyoruz. Olmaya da devam edeceğiz. Mezhepçilik konusu, tarikatçılık konusu, cemaatçilik, kendilerini din yerine koyan bir noktaya gelirse o zaman tehlike arz ediyor. Eğer mezhep, cemaat, tarikat, grup dini anlamak, doğru anlamak, doğru yaşamak için birer yolsa ki ben öyle inanıyorum birer yoldur. Birer rehberse ki birer rehberdir” karşılığını verdi.
 

28 Şubat vurgusu

Gezi Parkı olaylarına ilişkin, “Bir 28 Şubat havası görüyor musunuz?” şeklindeki soruya Bekir Bozdağ, “28 Şubat’ın sivil yapısını hayata geçirmek isteyen bir psikolojik hareket var. Böyle bir iklim yaratmak isteyen planlı bir çalışma var. Ancak bu bir iklim yaratmaları mümkün değil. Halk çok değişti. Onlar hala 1968-78 model. Bütün dünyanın hayranlığını kazanmış Tayyip Erdoğan Türkiye’nin lideridir. Onların Tayyip Beyi hesap etmeden yaptıkları her iş boşa çıkacaktır. Emanete sahip çıkan, milletin önüne düşen bir yapı var. Boşuna rüya görüyorlar” yanıtını verdi.