'Bu sınav, sadece Somali'nin değil, insanlığın sınavı'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Dünyanın başındaki felaketlerin tamamının adaletsizlikten olduğunu görmüyor musunuz? Düşünebiliyor musunuz, Somali'ye, Afrika'ya yardım olarak ilaç gönderiyorsunuz ama o ilaçlar tok karnına yenmek zorunda. Bu nasıl bir dramdır, bu nasıl bir trajedidir, bu nasıl bir çaresizliktir, bu nasıl bir insanlık krizidir ki içinde bulunduğumuz çağda böyle bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz?'' dedi.

'Bu sınav, sadece Somali'nin değil, insanlığın sınavı'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 17.08.2011 - 14:27

Conrad Otel'de düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü İcra Komitesi Toplantısı'nın açılışında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, davetlileri İstanbul'da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyduğunu belirterek, ''Allah'ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. İslam alemi için mana dolu bir ayda, yine mana dolu bir amaç için toplanmış bulunuyoruz. Bu vesile ile İslam İşbirliği Teşkilatı İcra Komitesine şükranlarımı sunuyor, bu sorumlu yaklaşımından dolayı bütün üyelere teşekkür ediyorum'' dedi.

Erdoğan, bugün Somali'nin açlık sıkıntısı içerisinde olduğunu, Somali'de son 60 yılın kuraklığının yaşandığını, salgın hastalık tehlikesinin ciddiyetini büyük ölçüde koruduğunu kaydetti. Kardeş Somali halkının hayatta kalma mücadelesi verdiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bugünkü bu toplantıya iştirakiniz, bu insanlık çağrısına kayıtsız kalmayacağımızın göstergesidir. İnşallah bizlerin bu duyarlılığı, bu sorumlu yaklaşımı Somali halkının gözlerine de bir umut ışığı olarak yansıyacaktır. Bugün Somali'nin yaşadığı sınav sadece Somali halkının değil, bütün insanlığın sınavıdır. Bu sınavdan insanlığın kazanarak çıkması hepimizin dostluk elini uzatmasına bağlıdır. Mesele bugün Somali'dir, yarın bir başka ülkedir. Öyleyse, olaylar üzerinden değil, felaketler üzerinden değil, insanlığın temel ilkeleri üzerinden konuşalım.''

''Şimdi herkese soruyorum. Somali, dünyanın gözü önünde bu acıları yaşarken milyar dolarlık servetleriyle Karunlaşan insanlara ne demeliyiz?'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Onlar hangi medeniyetin, hangi inanç sisteminin mensubu olduklarını iddia ediyorlar? Bakınız Türkiye'nin çocukları kuruş kuruş biriktirdikleri harçlıklarını bugün Somali'ye gönderirken milyar dolarlık servet sahipleri nasıl uyuyabiliyorlar? Elimizi vicdanımıza koyalım ve soralım. O dev plazalar, o muhteşem kaşaneler, o lüks araba koleksiyonları neyin nesidir? Şüphesiz ki, hesabını vereceğimiz bu hayatta başkalarının yanlışlarına göre hareket etme durumunda değiliz. Biz bize düşen kendi sorumluluğumuzu yerine getirmekle mükellefiz. Şunu da söyleyeyim, o lüks arabalara binemezsiniz iddiasında değilim ama bindiğimiz kadarıyla da bu açlık içerisinde olanları, o denli düşünme, onlara da ulaşmak zorundayız, zorundasınız.'' Erdoğan, Türkiye için, Türk halkı için Somali'nin çok özel bir yerinin bulunduğunu bildirdi.
 

'Somali'ye hiçbir zaman devlet çıkarları nazarıyla bakmadık'

Somali ile Osmanlı Devleti dönemine dayanan uzun ve köklü bir ortak geçmişi, ortak tarihi ve kültürel bağların bulunduğunu aktaran Erdoğan, şunları kaydetti: ''Somali'deki Ulu Cami bu ebedi kardeşliğimizin büyük bir sembolüdür. 16. yüzyılda Doğu Afrika'da bulunan Türk denizcilerinin Somali'nin yollarını, kanalizasyon sistemini ve bütün altyapısını kurduklarını hatırlıyoruz. Öte yandan, bugün dahi Somali'de kız çocuklarına verilen en yaygın isimlerden birinin İstanbul olduğunu özellikle paylaşmak isterim. Biz bu kardeş ülkeye, Somali'ye hiçbir zaman devlet çıkarları nazarıyla bakmadık, bakmıyoruz, bakmayacağız. Biz Afrika'ya tarih boyunca birilerinin yaptığı gibi sömürülecek, sömürgeleştirilecek bir toprak parçası olarak da bakmıyoruz, böyle görmüyoruz. Biz Somali'ye ve Afrika'ya kardeşlik hukukumuz nazarıyla bakıyor, insana insan olduğu için değer verdiğimizden dolayı bugün bu hassasiyeti gösteriyoruz. Bugün Türkiye 7'den 70'e Somali'ye dost elini uzatmak için harekete geçmiştir. Tarih boyunca Somali'nin ve Afrika coğrafyasının bütün kaynaklarını sömürmeye çalışanların elbette bir kenara oturup bugün yaşanan trajediye duyarlı olmasını, Somali halkına yardım eli uzatmasını bekleyemeyiz. Bu körelmiş, kirlenmiş zihinlere karşı bizim yapmamız gereken sesimizi Somali için daha da yükseltmek, başkaları yokmuş gibi davranarak kardeşlerimizin meselelerini kendi içimizde çözmeye muktedir olacak beraberliği sergilemektir.''

Erdoğan, maalesef geçmişte bu birlikteliğin sergilenemediği hususunda herkesin öz eleştiri yaptığını ve yapmak zorunda olduğunu belirterek, ''Nitekim, bu toplantıyı bu öz eleştirinin bir tezahürü olarak görüyor ve bundan sonra da aynı birlikteliği, aynı dayanışmayı İslam dünyası olarak, İslam İşbirliği Teşkilatı olarak sergileyeceğimizi ümit ediyorum. Bizim sahip olduğumuz miras, bizim sahip olduğumuz medeniyet birikimi, bizim temsil ettiğimiz İslami ve insani anlayış bunu gerektirir'' dedi.

Erdoğan, ''Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir'' diyen bir peygamberin ümmeti olduklarını kaydederek, ''Resulullah (SAV) bir başka hadisinde, 'Kim bir kardeşinin ihtiyacını görürse, Allah da onun ihtiyacını görür' buyuruyor. Hazreti Peygamber'in takipçileri olarak soralım kendimize bugün sahiden öyle miyiz? Bütün İslam dünyasına soruyorum, Öyle olsaydık, birbirimizin ihtiyacını giderseydik, komşumuz açken tok yatmasaydık kardeş Somali halkı bugün bu durumda mı olurdu? Yaşanan musibetlerin ve felaketlerin sorumluluğunu başkalarının üzerine atabilir miyiz? Başkalarının üzerimizdeki haklarını ödemeden, vicdanımızın sesini susturabilir miyiz? Biz bugün Somali'deki kardeşlerimizin bize yönelen bakışlarını geri çevirebilir miyiz?'' şeklinde konuştu.
 

Somali'de verilen sınav


Başbakan Erdoğan, ''Bu sınavın, sadece Somali'nin değil, insanlığın sınavıdır. Burada medeniyet de devletler de zenginler de G 20'ler de kişi başı milli geliri 20 bin, 30 bin 40 bin dolar olan ülkeler de büyük bir insanlık sınavından geçiyor. Dünyanın başındaki felaketlerin tamamının adaletsizlikten olduğunu görmüyor musunuz? Düşünebiliyor musunuz, Somali'ye, Afrika'ya yardım olarak ilaç gönderiyorsunuz ama o ilaçlar tok karnına yenmek zorunda. Bu nasıl bir dramdır, bu nasıl bir trajedidir, bu nasıl bir çaresizliktir, bu nasıl bir insanlık krizidir. İçinde bulunduğumuz çağda böyle bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz'' diye konuştu.

21. yüzyılda, iletişim kanallarının, teknolojinin bu kadar geliştiği bir çağda hala nasıl batı ile doğu arasında kuzey ile güney arasında bu kadar farklı, içler acısı bir fotoğrafla yüzleşmek durumunda kaldıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Açık ve samimiyetle söylüyorum; yediğimiz her lokmada Somalili çocukların hakkı vardır. Bırakalım başkaları ne yaparsa yapsın. Zaten sömürecekleri bir şey de kalmadı. Şimdi iş öncelikle bizlere, özellikle şu ramazan ayında merhamet ve kardeşlik sofrası etrafında bir araya gelenlere düşüyor. Bu çerçevede İslam İşbirliği Teşkilatının, gerek bünyesinde bulunan Somali Temas Grubu, gerekse Mogadişu'da konuşlu İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi aracılığıyla Somali'ye yönelik yapıcı çabalarını daha da artırması aciliyet arz ediyor.''

 

Türkiye'nin Somali hassasiyeti

Başbakan Erdoğan, Türkiye olarak Somali için gösterdikleri hassasiyet ve başlatılan yardım kampanyalarının bilindiğini ifade ederek, yayımladığı genelge ile başlayan kampanyanın, halkın duyarlılığıyla kısa sürede bir yardım seline bir iyilik kervanına dönüştüğünü söyledi. Bu çerçevede gerek başbakanlık, gerek TİKA, gerek Sağlık Bakanlığı, gerek Diyanet İşleri Başkanlığı gibi devlet kurumlarının bu yardımları koordine ettiğini, ayrıca kendi kampanyalarını da sürdürdüklerini vurgulayan Erdoğan, Kızılay'ın da dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi Somali'de yardım faaliyetlerini süratle devam ettirdiğini vurguladı.

Erdoğan, öte yandan İHH, Kimse Yok Mu, Cansuyu, Yeryüzü Doktorları, Deniz Feneri ve daha birçok sivil toplum kuruluşu, medya ve belediyelerin adeta bir seferberlik halinde bu kampanyayı sürüklediklerini de belirterek, şunları kaydetti: ''Şu ana kadar topladığımız nakdi yardımlar 200 milyon TL'nin üzerine ulaştı. Bunun yanında nakdi ve ayni yardımların yanı sıra özellikle salgın hastalık tehlikesine karşı da ciddi bir duyarlılık gösteriyoruz. Sağlık Bakanlığımız Somali'ye ilk etapta 10 tonluk sağlık malzemesini 8 Ağustos itibarıyla ulaştırmıştır. Yine orada ihtiyaca göre 6 adet sahra hastanesi kuracak şekilde hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bugün de yine bölgede kurulacak hastanelerde kullanılmak üzere hazırlanan 20 tonluk tıbbi ilaç ve tıbbi sarf malzemelerinin yanı sıra 10 tonluk mobil sahra hastaneleri ve iç donanımları ile 10 ton gıda malzemesinden oluşan toplam 40 tonluk malzeme bugün Türk Hava Yollarına ait kargo uçağıyla saat 14.30 itibariyle hareket etti. Bunlara ilaveten 21 sağlık personelimizi de bölgeye gönderiyoruz.''

 

'Türkiye tüm imkanlarıyla Somali'nin yanındadır'

Erdoğan, birçok ülke yardımda bulunma konusunda güvenlik kaygılarıyla tereddüt gösterirken, Türkiye'nin, yardım malzemelerini doğrudan ve en kısa yoldan ihtiyaç sahiplerine ulaştırarak, Somali'de bizzat kendi imkanlarıyla yardım faaliyeti gerçekleştiren az sayıda ülke arasında yer aldığını kaydetti. Bu konuda hassasiyetle hareket etmeleri gerektiğine işaret eden Erdoğan, ''Bugün Somali'de bir yangın vardır ve acil olarak yapılabilecek tek şey elbette o yangını söndürmektir. Ama biz bugünden o yangının sonrasını da düşünmek ve Somali için su kuyuları açılması olsun, hayvancılığın geliştirilmesi olsun, özellikle su ürünleri ve balıkçılığa yönelik adımlar olsun daha yapısal ve kalıcı birtakım hizmetleri oraya götürmenin düşüncesi içinde olmalıyız. Bu büyük felaketin en az kayıpla atlatılması, Somali halkının umutsuz, çaresiz bakışlarını sevince dönüştürmek, Somali'nin tekrar o eski günlerdeki gibi bir baharat ülkesi olarak anılması için Türkiye tüm imkanlarıyla Somali'nin yanındadır, Somalili kardeşleriyle birliktedir'' dedi.

Erdoğan, bu inançlarını ve dayanışmalarını göstermek üzere yarın akşam Dışişleri Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı ve AKP Kadın Kolları Başkanı ile birlikte aileleri de dahil olmak üzere Somali'ye gideceklerini belirterek, ''Temennim odur ki ziyaretimiz Somali halkı için bir moral olur. Temennim odur ki, bu ziyaretimiz dünyanın uyuyan vicdanını harekete geçirir. Temennim odur ki uluslararası toplumun dikkatini çekmek için Türkiye'nin yükselttiği ses bu ziyaretimizle sağırlaşan kulakları da aşacak bir gür seda ile yankılansın ve artık gücüyle övünen, gayrı safi milli hasılasıyla övünen batılı ülkeler de 'İnsanlık ölmedi' diyebilsin. Biz her zaman olduğu gibi bugün de gönül ferahlığıyla, bütün samimiyetimizle 'İnsanlık ölmedi' diyor, 'Şimdi insanlık için Somali'nin yanında olma vaktidir' şeklinde dünyaya sesleniyoruz'' diye konuştu.

Bugün Somali için üzerinde durmaları gereken hususlardan birinin de Somali'de devlet kurumlarının, uyum, birlik ve bütünlük halinde, Somali halkının çıkarlarını ön planda tutarak süratli şekilde çalıştığını görmek olduğunu ifade eden Erdoğan, bu başarılabildiği takdirde, hem Somali'ye daha fazla uluslararası mali yardım akabileceğini, hem de yardımların ülke içinde daha verimli kullanılabileceğini söyledi. Erdoğan, geçici federal kurumların Kampala uzlaşması ile atmış oldukları yapıcı adımları takdirle karşıladıklarını, bu vesileyle göstermiş olduğu liderlik için Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif Ahmed'i gönülden kutladığını ifade etti.
 

'Kurulacak yeni hükümeti destekleyeceğiz'

Türkiye olarak desteklerini, geçici federal hükümet göreve geldiğinden bu yana her ortamda güçlü bir şekilde vurguladıklarını, kurulan yeni hükümeti de desteklemeye devam edeceklerini ifade eden Erdoğan, Kampala uzlaşmasıyla geçici federal kurumların görev sürelerinin birer yıl uzatılmasının, bazı mühim meselelerin çözümü noktasında zaman kazanılması için makul ve doğru bir adım olduğunu vurguladı. Erdoğan, anayasanın hazırlanması, seçim hazırlıklarının yapılması, kamu kurumlarının inşası ve yapılandırılması, ülkedeki radikal terörizmin yenilgiye uğratılması ve halka temel hizmetlerin sürdürülebilir şekilde götürülmesinin bu anlamda çözüm bekleyen acil meseleler olarak karşılarında durduğunu, nitekim Somali hükümeti ve AMISOM'un (Somali'deki Afrika Birliği Misyonu) son dönemdeki askeri başarılarını takdirle izlediklerini kaydetti.

Bugün yaşanmakta olan açlık krizinin önemli unsurlarından birinin şüphesiz ülkedeki kaos, terörizm ve bir türlü aşılamayan siyasi istikrarsızlık olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Dolayısıyla Somali'nin barış ve istikrara bir an önce kavuşması ve devletin tüm ülkeye hakim olması elzemdir. Barış ve istikrara ulaşılabilmesi de ancak federal kurumların birlikte çalışmasıyla ve yerel yönetimlerle yakın bir işbirliği yapılmasıyla mümkün olur. Biz Türkiye olarak Somali'nin kendi iç meselelerini hallederek istikrara kavuşması için de her türlü desteği sağlıyoruz'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mayıs 2010'da BM himayesinde ve ev sahipliğinde İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Somali Konferansı'nın bu desteğinin somut ve önemli bir tezahürü olduğunu, konferans vesilesiyle Somali'ye komşu ülkelerin bakanlarının aynı masada bir araya gelerek, Somali'ye nasıl barış getirilebileceğini samimiyetle ele aldıklarını söyledi. Konferans sırasında Türkiye'nin başkanlığında kurulan ve sekretarya görevi İslam Kalkınma Bankası tarafından üstlenilen ''Görev Gücü''nün İslam İşbirliği Teşkilatının da katkısıyla harekete geçirileceğini ifade eden Erdoğan, ''Görev Gücü''nün, Somali'nin kritik ihtiyaçlarına yanıt vermek üzere şimdiden incelemelerine başladığını belirtti. Erdoğan, bugün İslam İşbirliği Teşkilatı ailesinin değerli bakanlarının İstanbul'a kadar gelmiş olmalarının da ''Görev Gücü''nün fiiliyata geçirilebilmesi sürecinde önemli bir adım olduğunu söyledi.

İkinci Somali Konferansı 2012'de

İkinci İstanbul Somali Konferansı'nı 2012 yılında yeniden Türkiye'de düzenleme konusunda da bir ön çalışma başlattıklarını belirten Erdoğan, Birleşmiş Milletlerin, yardım çağrısında acilen 1 milyar dolara ihtiyaç duyulduğu, ancak bugüne kadar uluslararası toplum tarafından bunun ancak yarısı kadar taahhütte bulunulduğunu hatırlattı. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Dolayısıyla 57 üyeli ve BM'den sonra dünyanın en büyük örgütü olan İslam İşbirliği Teşkilatı olarak, böyle bir seferberliğin içinde olmamız gerektiği çok açıktır. Öte yandan, Somali liderliğinin, Somali'ye uluslararası toplum tarafından verilen yardımların daha verimli kullanılması gerektiğini, bu yardımların (800 milyon ABD Doları) Somali'nin ayağa kalkması ve kalkınmasına yönelik projelerde kullanılmasının daha doğru ve etkili olacağını düşündüğünü biliyoruz. Bu husus çok önemlidir ve bu BM yetkilileri ve Somali makamları arasında derinlemesine görüşülerek, gerekirse yardımların kullanılış yönteminin ve tahsis edildiği amaçların gözden geçirilmesi büyük önem arz etmektedir.''

Erdoğan, yardımların bu şekilde yapılması halinde Somali hükümetinin acil insani yardım ihtiyaçlarının finansmanının yanı sıra öncelikli diğer talepleri olan yol, hastane, havaalanı inşası gibi projeleri de finanse etmenin mümkün olabileceğini kaydetti. Somali için gösterilen ve gösterilecek duyarlılık için toplantıya katılanlara teşekkür eden Erdoğan, ''Bugün İstanbul'a gelerek hep birlikte dünyaya çok anlamlı bir mesaj vermiş olduk. Şimdi yapmamız gereken bu iradeyi bir an evvel somut katkıya dönüştürmek, Somali için huzurlu, aydınlık bir geleceğin inşası için bu birlikteliği devam ettirmektir. Özellikle şu ramazan ayının rahmeti ve bereketi hürmetine iftar sofralarımızı Somali için açalım, Somali'ye bir mum da biz yakalım. Somali halkının yaşadığı özlemi yine Somalili meşhur şarkıcı Kınan ne güzel dile getirmiş; 'Ne zaman özgür olacağımızı merak ediyoruz, sabırla bekliyoruz, kaderimiz olan günü, çok uzak değil, şimdi bunu söylüyoruz.' Biz de şimdi bunu söylüyor ve insanlığı, yüzünü Somali'ye dönmeye çağırıyoruz'' dedi. Başbakan Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif Ahmed'in konuşmasının ardından salondan ayrıldı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler