Bütçe komisyonunda gerginlik
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda İçişleri Bakanlığı'nın 2010 bütçesinin görüşülmesine ilişkin Beşir Atalay'ın konuşması sırasında tartışma çıktı. Şehit yakınlarının Coplatıldığını iddia eden MHP milletvekilleri, Atalay'ın terörle mücadeleye ilişkin konuşmasına müdahale etti.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının 2010 yılı bütçelerinin görüşülmesine başlandı. Komisyonda, 2010 yılı bütçe görüşmeleri sürüyor. Bugünkü ilk oturumda; İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının bütçeleri ele alınmaya başlandı.
Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın bakanlık bütçesi üzerinde sunuşu tartışmaya sahne oldu. Atalay, konuşmasında terörle mücadele konusunda bilgi verirken, ''Terörle mücadelenin bir boyutu şehit ve gazilerimizdir. Biz şehit ve gazilerimizin değerini iyi biliyoruz. Şehitlik ne demek, onu iyi biliriz. Biz, cenaze törenlerinde bağırarak istismar değil, ama evlerini ziyaret ederek, mutlaka o şehit analarının elini öperek şehit ailelerinin ihtiyaçlarını karşılarız. İçimizde bunu derinden hissederiz'' dedi.
Atalay'ın bu sözlerine MHP'li milletvekilleri tepki gösterdi. Bazı MHP'li milletvekilleri ''tahrik ediyorsun'', ''Bu bütçe konuşması değil. Siyasi propaganda yapıyorsun'' demesine Atalay, ''Ben kimseyi tahrik etmiyorum. Ben konuşacağım sonra sizler konuşacaksınız'' karşılığını verdi. Tepkilerini sürdüren MHP'li milletvekillerinden bazıları ''Dağdan geleni davulla zurnayla karşıladınız, şehit aileleri coplandı'' diye bağırdı.
MHP Sakarya Milletvekili Münir Kutluata'nın, Atalay'ın dün Genel Kurulda yaptığı konuşmanın benzerini yaptığını savunarak, konuşmasını düzeltmesini istedi. Bunun üzerine Atalay, ''Devlet olarak biz, teröre bulaşmamış vatandaşımıza çok sahip çıkmalıyız. Devlet olarak o yatırımları bölgeye bunun için yapıyoruz. O vatandaşımızı kimseden ayırmıyoruz. Biz bunu demek istiyoruz. Baka türlü anlaşılamaz'' dedi.
Kutluata'nın ''Dünkü konuşmanızda 'AKP Türkiye partisi, diğerleri bölge partisi) dediniz'' demesi üzerine Atalay, sözlerinin yanlış anlaşıldığını belirterek, ''Ben onu demek istemedim. Hatta orada dedim ki 'O cümleyi oradan çıkarın, o yanlış anlaşılıyor' dedim. Konuşmamda da onu düzelttim. Ben sadece şunu diyorum; AKP Türkiye'nin her tarafında temsil gücü olan bir partidir'' diye konuştu.
Hiçbir şehit yakını ve ailesinin coplanmadığını, Meclise gelmelerinin önlendiğini anlatan Atalay, ''Hiçbir polisimiz şehit ailesini coplamamıştır. Kanun vardır, hiçbir gösteri Meclise gelemez. Güven Park'ın orada tedbir alınır ve bu tarafa gelmeleri önlenir. Bu, Meclisi korumaktır. Onun dışında şehit ailelerin coplanması söz konusu değildir. Böyle hassas şeylerin istismarı da doğrusu bizi üzüyor'' dedi.
'Güvenli Okul, Güvenli Eğitim'
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, 2010 yılında toplam 16 bin polis memurunun teşkilata kazandırılacağını bildirdi. Atalay, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, İçişleri Bakanlığı ve bağlı Kuruluşların bütçesiyle ilgili sunumunu yaptı. Güvenlik hizmetlerinden bahseden Atalay, bu görevi sunarken; hukukun üstünlüğü, sivil katılım, denetime açıklık, şeffaflık gibi evrensel değerleri kapsayan zihniyet değişimine önem verdiklerini söyledi. Atalay, bir yandan suç işlenmesini önleyici tedbirlere ağırlık verirken diğer yandan güvenlik güçlerinin nitelik ve niceliğini artırıcı tedbirleri aldıklarını ifade etti.
Bakan Atalay, suçla mücadelede önemli katkı sağlayan mobil iletişim teknolojisinden azami oranda yararlandıklarını, söyledi. Atalay, eğitimin güvenli ortamlarda yapılması amacıyla ''Güvenli Okul, Güvenli Eğitim'' Projesi yürütüldüğünü ifade etti. Polis eğitimiyle ilgili çalışmalar hakkında bilgi veren Atalay, her yıl, sadece emniyet teşkilatında 250 konuda, yaklaşık 105 bin polisin hizmet içi eğitimden geçirildiğini bildirdi. Atalay, Polis Meslek Yüksek Okullarının sayısını 2009 yılında 30'a çıkardıklarını, son 6 yılda toplam 61 bin 974 genci polis teşkilatına kazandırdıklarını, emniyet teşkilatında yüzde 21 olan yüksekokul ve üniversite mezunu polis oranını yüzde 80'e ulaştırdıklarını ifade etti.
Jandarma teşkilatında da benzer çalışmalar yürüttüklerini anlatan Atalay, erlerin yerine profesyonelliğin sağlanması, uzman nitelikli personelin görev yapmasını sağlamak amacıyla 24 bin 94 uzman jandarmayı teşkilata kazandırdıklarını bildirdi. Atalay, gelişmiş ülkelerde güvenlik güçleri hangi fiziki şartlarda, hangi imkanlara sahiplerse aynı imkanları güvenlik güçlerine sağlama konusunda azimli ve kararlı olduklarını söyledi. Atalay, 2010 yılında da 6 bin 500'ü Polis Meslek Yüksek Okulları'ndan, 9 bin 500'ü de 4 yıllık üniversitelerden mezun olanlardan seçilerek, Polis Meslek Eğitim Merkezleri'ne yetiştirilip, toplam 16 bin polis memurunun teşkilata kazandırılacağını bildirdi.
MOBESE ve JEMUS
Bakan Atalay, suç işlenmesinin önlenmesi ve işlenen suçların faillerinin yakalanması konusunda büyük yararlılıkları görülen MOBESE sisteminin 49 birimde tamamlandığı, 31 birimde kurulum çalışmalarının devam ettiğini kaydetti. Dünya ölçeğinde bir kamu güvenliği haberleşme sistemi olan Jandarma Entegre Muhabere ve Bilgi Sistemi Projesi (JEMUS) geliştirildiğini belirten Atalay, projenin 20 ilde faaliyete geçirildiğini kaydetti.
Atalay, Güven Timleri ve Yıldırım Ekiplerinin çalışmalarıyla önemli başarılar elde ettiklerini, vatandaşların yoğun olarak bulunduğu mahallerde de sivil kıyafetli görevlilerin sayısını artırdıklarını söyledi. Bakan Atalay, uygulanan projeler sayesinde özellikle geçmişte, toplumda infial uyandıran kapkaç gibi suçların gündemden düştüğünü belirtti.
Uyuşturucu ve insan kaçakçılığı
Atalay, son yıllarda, polisin, jandarmanın ve sahil güvenliğin, özellikle uyuşturucu kaçakçılığı, kaçak göçmen ve insan ticareti konusunda faaliyet gösteren suç şebekelerine karşı da büyük başarılar elde ettiğini söyledi. Türkiye'nin bu suç türlerinde büyük ölçüde transit ülke konumundan çıkarıldığını bildiren Atalay, ''Ülkemizin tek başına yaptığı yakalama, Avrupa Birliği üyesi 27 ülkenin toplam yakalamasından daha fazla olduğu, bizzat İnterpol tarafından belirtilerek, ulusal ve uluslararası kuruluşların teşekkür ve takdirleri tarafımıza iletilmiştir'' dedi. Bakan Atalay, yapılan tüm çalışmaların sonucunda Türkiye'nin, bölgesinin ve Avrupa'nın en güvenli ülkeleri arasında yer aldığını ifade etti.
Terörle mücadele
Atalay, AKP iktidarı olarak, milli birlik ve beraberliği, ülkenin bölünmez bütünlüğünü, devletin bekasını ve üniter yapının korunmasını öncelik gördüklerini vurguladı.
Demokrasi ve kalkınmanın, bütün milletin ortak talebi olduğunu anlatan Atalay, şöyle devam etti: ''Bütün meselemiz vatandaşlarımız arasında hiçbir ayrım gözetmeksizin ülkemizin bütün insanlarını kucaklamaktır. Çalışmalarımız, bölücü terör örgütüyle sınırlı kalmamış, dini istismar eden terör örgütleri ve aşırı sol faaliyetlerle mücadele kapsamında da önemli çalışmalar yapılmıştır. Ülke genelinde El-Kaide bağlantılı olarak faaliyet gösteren guruplarla, bazı dini istismar eden örgütlere yönelik operasyonlarla eylem planlamaları deşifre edilerek, ses getirici muhtemel birçok eylem engellenmiştir.
Tüm kamuoyunun da yakından takip ettiği gibi, terörü ülkemiz gündeminden artık düşürmek için mücadelemizi aralıksız sürdürüyoruz. Terörle mücadelemiz bütün boyutlarıyla ve kararlılıkla devam etmektedir.''
Atalay, terörle mücadelenin önemli diğer bir ayağını da alınan ekonomik ve sosyal tedbirlerin oluşturduğunu, AKP iktidarı olarak konunun bu yönüne de büyük önem verdiklerini dile getirdi. Terör ve terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören vatandaşların zararlarının karşılandığını anımsatan Atalay, söz konusu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten Eylül 2009 sonuna kadar Zarar Tespit Komisyonlarına toplam 361 bin 325 başvuru yapıldığını, bu başvurulardan 197 bin 719'unun sonuçlandırıldığını, ilgililere toplam 1.116.023.635 lira ödendiğini bildirdi. Atalay bu kapsamda 2010 yılı ödenek talebinin 700 milyon lira öngörüldüğünü söyledi.
Atalay, ayrıca, şu ana kadar 150 bin vatandaşın da köye dönüş yaptığını bildirdi.
'Bu çalışmanın iki önemli ayağı var'
Atalay, ''Kürt Açılımı'' konusunda bilgi verirken, şunları söyledi: ''Bu meselenin tanımlanması ve kaynakları konusunda ne düşünürsek düşünelim üzerinde herkesin birleştiği hepimizi yaralayan bir gerçek vardır; o da bu meselenin ülkemize ve insanımıza her bakımdan kaybettiren, on binlerce insanımızın canına mal olan, kaynaklarımızı ve enerjimizi tüketen yakıcı bir mesele olduğudur. Artık, bu gerçekle yüzleşilmesi ve milletimize yıllardır acı çektiren bu sorunun palyatif tedbirlerle değil, gerçek ve kalıcı müdahalelerle çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Biz diğer tüm kronik meselelerde olduğu gibi terör meselesinin de cesaret, samimiyet ve kararlılıkla çözülebileceğine inanıyoruz. Bu anlayışla, yıllardır insanımıza acı veren terörün sonlandırılması, temel hak ve özgürlükler alanının genişletilmesi ve milli birlik ve beraberliğimizin güçlendirilmesi amacıyla 'Demokratik Açılım' sürecini başlattık. Bu çalışmanın iki önemli ayağı bulunmaktadır. Bir taraftan temel hak ve özgürlükler alanının genişletilerek demokratik standardımızı yükseltmek, diğer taraftan da terörü sonlandırarak huzur, güven ve refah içerisinde varlığını sürdüren bir Türkiye'ye kavuşmak. Yürüttüğümüz bu proje, devlet ve millet olarak bütünlüğümüzü pekiştirecek, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesidir. Bu proje, toplumun belirli bir kesimi ve ülkemizin belli bir yöresi için değil, herkes ve ülkemizin her köşesi içindir. Bu sürecin sonunda, milletimizin de desteği ile terör sona erecek, Türkiye huzura kavuşacak, yüreği dağlanan analara yenileri eklenmeyecek, kardeşlik duygusu pekişecek, herkes daha güçlü bir Türkiye'de yaşayacak, demokrasimizin standardı yükselecek, demokratikleşerek terör sorununu çözen Türkiye dünyaya örnek olacak, bölgemizde ve dünyada daha etkili bir aktör olacaktır.''
'Genel görüşme yarın ya da cuma günü'
Atalay, konuyla ilgili çalışmalar ve atılması öngörülen adımların, millet adına nihai karar verme yeri olan Meclisin gündemine taşındığını hatırlatarak, Genel Görüşmenin yarın ya da Cuma günü Mecliste görüşülmesinin kararlaştırılacağını, bunun TBMM'nin takdirinde olduğunu kaydetti.
Bakan Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu proje, insanımızı tekrar kardeş yapma projesidir. Bu proje, fitneyi önleme, terör örgütünün elinden fitne unsurlarını alma, milletimizi bölmek isteyenlere fırsat vermeme, tekrar kardeşliği ihyadır, tekrar ülkemizin birlik ve bütünlüğüdür. Biz üniter yapımızdan zerre kadar taviz vermeyiz. Bizim söylemediğimiz bazı şeyler, bazı yerlerde çok değişik, ileri ifadelerle yer alıyor. Bizim söylediklerimiz bellidir. Keşke birbirimizi bağırmadan, rahatlıkla dinlesek ve birlikte paylaşsak, eminim birbirimizi anlayacağız. Bir filozofun, 'Anlamak, sevmektir' diye lafı vardır. Anlayalım, neyse söyleyeceğimiz her şeyi söyleyelim. Ne olur, anlamadan çok ileri ifadeler kullanmayalım, birbirimizi incitmeyelim. Hepimiz ülkemizin meselelerini konuşuyoruz. Hiç kimse hain değil. Hepimiz bu ülkeyi seviyoruz ve bu ülkenin dertlerine çözüm arıyoruz. Onun için birbirimizi incitmeden, kırmadan, hakaret etmeden, saygı göstererek ve dinleyerek anlatalım. Burası yüce Meclis.... ''
'Ölümlü kazalarda azalma'
Trafikte önemli uygulamalar yaptıklarını ve teknolojiyi geliştirdiklerini anlatan Atalay, ölümlü kazalarda 2 yıl önceye göre yüzde 15,7 kadar azalma olduğunu bildirdi. Otobanlarda, 50 araçlık filoda oluşan ''Otoban Trafik Polisi'' sistemi kurduklarını hatırlatan Atalay, çok sürat yapıldığı için otobanlardaki ölümlü kaza oranının diğer yollara göre artış gösterdiğini vurguladı.
Maddi hasarlı kazalarda uzlaşma mekanizmasının başarılı yürüdüğünü, 18 aylık dönemde meydana gelen 1 milyon 341 bin 699 maddi hasarlı kazadan 1 milyon 28 bin 628'inde tarafların anlaşarak tutanak düzenlediğini kaydeden Atalay, 313 bin kazada ise trafik ekiplerinin beklenildiğini söyledi. Atalay, ''Toplam kazaların yüzde 76,7'si anlaşma ile sonuçlanmıştır'' dedi. Atalay, yeni Karayolları Trafik Kanunu üzerinde çalışmaları tamamladıklarını, yakında Meclis gündemine geleceğini bildirdi.
'Zihniyet dönüşümüne ihtiyaç var'
''İşkenceye sıfır tolerans'' politikasının kararlılıkla uygulandığını belirten Atalay, ''İnsanlık suçu olan işkenceye karşı toplumsal farkındalığın ve bilincin gelişmesi önem taşımaktadır. Bu konuda bir zihniyet dönüşümü yapma çalışmalarını sürdürüyoruz. Polis jandarmayla ilgili karakollarımız, polis merkezlerimiz hepsi kameralı kayıtlı açık şeffaf yerler oluyor. Başka yerlerde de bu konularda en küçük hatası olan güvenlik birimlerimizi hemen açığa alıyoruz, soruşturmasını ondan sonra başlatıyoruz'' diye konuştu.
İşkencenin önlenmesi konusunda yapılan önemli çalışmalara rağmen, insan hakları ihlallerine konu olan kamu görevlilerinin az da olsa bulunabildiğine dikkati çeken Atalay, bu kamu görevliler hakkında idari ve adli işlemlerin hiçbir müsamahaya izin vermeyecek şekilde yürütüldüğünü söyledi. Yurttaşların insan hakları ihlalleriyle ilgili şikayetlerinin incelenmesi ve soruşturulmasının bağımsız bir kolluk şikayet mekanizması tarafından yapılmasını öngören bir proje üzerinde de çalıştıklarını belirten Atalay, bunun çok faydalı olacağına inancını dile getirdi.
Atalay, ''Belediyelerle ilgili hiçbir ayrımcılık yapmadan, mümkün olduğu kadar onların hizmetini ve verimini artıracak, aylık ödeneklerin İller Bankası'ndan hepsine hak ettikleri şekilde gönderilmesini sağlayacak bir düzenleme içindeyiz. Yeni kanunla sadece nüfus kriteri değil, gelişmişlik indeksi gibi başka kriterler de getirildi'' dedi.
Kadın sığınma evleri
Yerel yönetimler konusunda yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Atalay, yeni Köy Kanunu üzerinde de çalışmaları bitirdiklerini, ilgili kurumlardan görüş istediklerini anlattı. Oto galerilerini şehir dışına taşıma projesinin hızla devam ettiğini belirten Atalay, bazı illerde bitirildiğini ifade etti. Atalay, KÖYDES Projesi ile bugüne kadar 28 bin 508 yerleşim yerine içme suyu getirildiğini, 2 bin 616 kilometre stabilize yol yapıldığını belirterek, kadın sığına evlerinin illerde sayısını arttırdıklarını söyledi.
Nüfus ve yurttaşlık hizmetleri sisteminde teknolojiyle bütünleştiğini belirten Atalay, ''Artık nüfus sayımı diye bir şey olmayacak ülkemizde. 10 yılda evlere kapanılarak yapılan değil...Artık her yıl nüfusumuz yenileniyor. Kimlik paylaşım ve adres kayıt sistemi tüm kamu kurumları tarafından kullanılıyor. Vatandaşlar için de büyük kolaylık oldu. Bugüne kadar kullanan kuruluş sayısı 3 bine ulaştı. Bunu çok önemli bir değişim olarak görüyoruz'' dedi.
112 Acil Çağrı Merkezi'nin Antalya ve Isparta'da yakın tarihte açılışını yapılacağın bildiren Atalay, ''Artık acil çağrılar kalkacak, 112 arandığında her konudaki ihtiyaca ulaşılmış olacak. Bütün alanları koordinasyonu 112 içinde sağlanacak. MOBESE merkezlerinde 112 için de binalar yapıldı. Hızlı şekilde ülke geneline yaygınlaştırılacak'' diye konuştu.
'Açılımın içeriğini Barzani biliyor ama Türk milleti bilmiyor'
İçişleri Bakanlığı'nın 2010 yılı bütçesi üzerinde söz alan MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı, İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, dün Genel Kurulda da açılıma yönelik konuşma yaptığını, ancak halen açılımın kapsamına ışık tutacak bilgi edinemediklerini ifade etti. Bölükbaşı, ''Açılımın içeriğini Barzani biliyor, ABD biliyor ama Türk milleti bilmiyor'' dedi. Habur Sınır Kapısı'nda, terör örgütü üyelerinin teslim olması sırasında ortaya çıkan manzarayı da eleştiren Bölükbaşı, ''Habur'da terör örgütünün taşıdığı paçavralarına ses çıkarmadınız ama şehit ailelerinin ellerindeki bayrakları topladınız'' dedi. Irak ile ''terörle mücadele işbirliği'' anlaşması imzalandığını belirten Bölükbaşı, Bakan Atalay'a, bu metnin içeriğinin neden açıklanmadığını sordu.
'Bölünmeye önce biz karşı çıkarız'
DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan da son 30 yıl göz önüne getirildiğinde, artık bu ülkenin bir evladını bile yitirecek lüksünün olmadığının anlaşılacağını söyledi. Kaplan, Habur'da terör örgütü üyelerinin teslim olması sırasında yaşanan tablo konusunda da şunları söyledi: ''Barış grubu, Habur'a ilk defa gelmedi. 1999 yılın da da bir barış grubu geldi. Bir de Avrupa'dan bir grup gelmişti. Onların nasıl ve kimler tarafından karşılandığını da ben biliyorum. Bizim düşünmemiz gereken daha önemli konu var. 12 bin yurttaş Mahmur'da Kuzey Irak'a sığınmış, bu konu şimdiye kadar hiç ele alınmamış, bu insanlar için çözüm üretilmemiş. 30 yıl içinde yaşanan ölümlerde hepimizin hatası vardır. Gelin 4 lider; Türkiye'nin Cumhuriyet olduğu, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünemeyeceği, resmi dilin Türkçe olduğu ve İstiklal Marşı için için 'evet' diyerek imza atsın. Bölünme paranoyasını bırakılım artık. Ülkenin bölünme tehlikesi olursa önce buna biz karşı çıkarız. Biz bu konuda sizin önünüzde yürürüz. 1999'da Öcalan'ın teslim protokolü bilinmiyor. Meclis de bilmiyor. Hangi protokol imzalandı, bunların bilinmesi gerekiyor.''
'Cesur adımlar atılmalı'
AKP Bitlis Milletvekili Zeki Ergezen de terör sorununu çözmek için ''cesur adımlar'' atılması gerektiğini ifade etti. Türkçe'nin zaruri, resmi dil olduğunu, bunun tartışılamayacağını belirten Ergezen, ancak ''Kürtçe de bir ihtiyaçtır'' diyenlerin de dikkate alınması gerektiğini söyledi. Türk ve Kürtlerin tarih boyunca hiç ayrılmadıklarına dikkati çeken Ergezen, ''Bu kardeşliğe zarar verenler, ahiretlerine de dünyalarına da zarar verirler. Çünkü Allah, birlik ve beraberliği emrediyor'' diye konuştu.
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''36 etnik grup'', ''alt ve üst kimlik'' gibi ifadelerle milli kimliğe zarar verdiğini öne sürdü. Kalaycı, Irak'ın kuzeyindeki terör örgütünün etkisiz hale getirilmesi konusunda ABD ile yapılan görüşmelerde, adeta ''ipe un serildiğini'', Türkiye'nin bu konuda oyalandığını ileri sürdü.
'Bırakın teröre lanet etsinler'
CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan, Bakan Atalay'a, ''PKK devletin içinde midir? Dağdan inenlere önceden kendilerine bir şey yapılmayacağına dair güvence verdiniz mi? Açılım çizgisini AKP'mi, PKK'mı İmralı mı çizdi?'' sorularını yöneltti. Kaptan, ayrıca, polis memurlarının çalışma şartlarının ve ücretlerinin iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.
MHP Sakarya Milletvekili Münir Kutluata şehit ailelerinin ve yakınlarının tepkilerinin engellenmemesi gerektiğini belirterek, Bakan Atalay'a, ''Bırakın, teröre lanet etsinler. Bırakın, 'kahrolsun terör örgütü' desinler. Vatandaş, devleti bu konuda tarafsız olarak algılarsa, o zaman çok farklı düşünür'' dedi.
CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi ise Bakan Atalay'ın, konuşmasında, ''aşırı sol faaliyetlerle de mücadele ettiklerine'' yönelik ifadesinin bulunduğunu anımsatarak, ''Aşırı sol ne demektir? Yasalarda böyle bir suç mu var?'' diye sordu.
DSP İzmir Milletvekili Harun Öztük, ülkenin, AKP Hükümeti'ne ''sıfır terörle'' teslim edildiğini, ancak bu hükümetin iş başına gelmesinin ardından terörün yeniden tırmandığını öne sürdü. Hükümetin, sınır ötesi harekat iznini de gereği gibi kullanmadığını savunan Öztürk, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin sınır ötesi harekat yapmaya cesareti olmadığı izlenimi verildi'' dedi.
KÖY-DES ve BEL-DES projeleri
CHP Muğla Milletvekili Gürol Ergin, polisin gece gündüz ayırımı yapmadan çalıştığını, mesai farkını gözetmediğini, ancak bunun karşılığında gelirinin düşük olduğunu ifade etti.
GAP ile ilgili çalışmalara değinen Ergin, bu projede, tarımsal alan ve sulama kapsamında 7 yıldır neredeyse hiç bir şey yapılmadığını öne sürdü. KÖY-DES ve BEL-DES'in de amacı dışına çıktığını savunan Ergin, bu kapsamda yol ve içme suyu dışında bir çalışma yapılmadığını savundu. Ergin, KÖY-DES ve BEL-DES'in, iktidarın daha fazla oy alması için kullanıldığını ileri sürdü. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, İçişleri Bakanlığı ve bağlı kuruluşların bütçesi üzerindeki görüşmeler sürüyor.
'Amacı ne olursa olsun... '
CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, bakanlık bütçesi üzerinde görüşlerini aktarırken, hiçbir kamu görevlisinin, siyasi parti genel merkezine gidemeyeceğini belirtti. AKP'li bazı üyelerin, ''Giderse ne olur, ne için gitmiş, amacı ne?'' sorularına karşı Hamzaçebi, ''Amacı ne olursa olsun... Ziyaret için bile gidemez'' dedi. Hükümetin, gerçekleştirmek istediği açılımın adını sürekli değiştirdiğini ileri süren Hamzaçebi, ''Hükümet inandığı için bunu getiriyor değil. İktidar, 7 yılda bu konuda tek bir adım atmadı. Eski hükümetlerden farklı ne yaptı? 2002 yılında terörün olmadığı bir Türkiye devraldınız. Ülkeyi hangi noktaya getirdiğiniz ortada...'' diye konuştu.
Terörün hedefinde ''bağımsızlık'', ''federasyon'' ya da ''özerk bölge'' isteğinin olduğunu belirten Hamzaçebi, terör örgütünün, vatandaşlarda güven içinde yaşama duygusunu zayıflatarak amacına ulaşmaya çalıştığını, başarı elde edilmesi için öncelikle vatandaşlardaki bu psikolojinin değiştirilmesi gerektiğine işaret etti. Hamzaçebi, Hükümetin hareket noktasının, ''Kürt kökenli vatandaşlara daha çok demokrasi ve eşitlik sunma'' olmadığını savunarak, ''Bu bir ABD projesidir. Bunun toplumda kabul görme şansı da yoktur. Hükümet ne yapacağını bilmemektedir'' dedi.
CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, ''kürt açılımı'' sürecinin toplumu birleştirmediğini, tam aksine ayrıştırdığını öne sürerek, yaşanan bazı olaylardan sonra ''vatandaşların birbirlerini sorgulamaya başladığını'' söyledi. Öztrak, Hükümetin, ''dışlanmışlık, ayrımcılık duygusu yaşayanları muhatap almak yerine, Kandil ve İmralı'yı muhatap aldığını'' ileri sürdü. Öztrak, Çerkezköy'de halkın Cumhuriyet coşkusunu fener alayıyla kutlamak istemesini, Kaymakam'ın engellediğini iddia eden Öztrak, gerekçesinin de güçlü olmadığını söyledi.
'Bizi dışlayan yaklaşımlar...'
DTP Siirt Milletvekili Osman Özçelik, AKP'nin demokratikleşme ve ülkede barışın sağlanması konusundaki ortaya koyduğu projelere engel olma niyetinde olmadıklarını, tam tersine teşvik edici olduklarını belirterek, muhalefetin ''süreçle ilgili bir şey bilmediğini'' söyleyerek eleştirilerde bulunmasının doğru olmadığını dile getirdi. ''Kürt sorunun Osmanlı'dan bugüne geldiğini, Cumhuriyet döneminden itibaren ağırlaştığını'' ileri süren Özçelik, bugüne kadar terörle heba olan yaklaşık 1 trilyon dolarlık kaynakla ülkenin bütün sorunlarının çözülmüş olacağını söyledi.
Ülkedeki farklılıkların zenginlik olduğunu, bu nedenle homojen bir toplum yaratma hevesinden vazgeçilmesi gerektiğini anlatan Özçelik, ''asimilasyon ve ayrımcı'' politikaların ülkeye barış getirmeyeceğini, çatışma sürecinin sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı. ''Başbakan ve diğer yetkililerin kendilerini dışlayan yaklaşımlarının yerel yönetimde de farklı yansımaları olduğunu'' ileri süren Özçelik, ''Seçildiğimden beri hala Siirt Valisinin sesini duymuş değilim. Seçildikten sonra kendisini ziyaret etmek istedim, kabul etmedi. Bunları halk da görüyor ve 'bu devlet benim devletim değil' diyor'' görüşünü ifade etti.
'Monşer tartışması'
AK Parti Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar, ''kürt açılımı'' konusunda muhalefetin tavrını eleştirerek, ''Bu sorun çözülürse kime ne zararı olacak? Ülkenin en önemli sorunu çözülecek. Buna destek vermeyenler hiç olmazsa köstek olmasın'' dedi. Süreci eleştirenlerin kendilerini rahatsız edecek şekilde ihanetlikle suçladığını ifade eden Ayar'ın, ''Böyle alaylı, monşer tarzı konuşma şekli...'' demesine CHP ve MHP'li bazı milletvekilleri tepki gösterdi. Ayar'a, MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay ''sözünü geri al'' derken, CHP Muğla milletvekili Gürol Ergin, ''Monşer sensin'' dedi.
Daha sonra söz alan MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan'ın, ''AKP demokrat değil'' demesine, AKP'li bazı milletvekilleri ''Buna sen karar veremezsin'' diyerek tepki gösterdi. Kısa bir süre önce Komisyonda AKP ve DTP'li Hasip Kaplan arasında tartışma çıktığını hatırlatan Ayhan, ''Başkanlık Divanı kürsüsünden biri bana, 'müdahale et' dedi. Ben senin babanın oğlu değilim. Bu kadar gayrı ciddi bir tutum olamaz'' dedi. Yerel yönetimlere karşı ''partizanca davranıldığını'' ileri süren Ayhan, Denizli'de 30 bin kişinin işsiz kalmasına ve ciddi sorunların yaşanmasına karşılık iktidarın duyarsız davrandığını söyledi.
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Ankara'da ''trafik cezası terörü estirildiğini'' ileri sürerek, ''Emniyet Müdürü'nün 'Ankara'da trafik cezası rekoru kıracağım' dediğini duydum. Emniyet müdürlerine, Maliye'ye yardım etmek için yeni bir misyon mu yükleniyor?'' diye sordu. Hazinenin vadesi geçmiş toplam 8,7 milyar liralık alacağının, 4,1 milyarının Ankara Büyükşehir Belediyesi ve EGO'ya ait olduğunu belirten Günal, ''Bu nasıl belediyecilik anlayışıdır?'' dedi. Günal, iptal edilen polis meslek yüksek okulu sınavlarıyla ilgili olarak bakanlığın soruşturma açması gerektiğini söyledi.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt