CHP'li Altay: Saldırı olmadı

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, 6 Temmuz Cumartesi günü TBMM Genel Kurul'da yaşanan gerilime ilişkin, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'a yönelik fiili bir saldırısı olmadığını söyledi.

CHP'li Altay: Saldırı olmadı
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.07.2013 - 11:49

Engin Altay, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 6 Temmuz Cumartesi günü TBMM Genel Kurul salonunda yaşanan kavgayı anımsatarak, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın bu olayları kamuoyuna yanlış aksettirdiğini iddia etti.

Olayların 2 Temmuz Salı gününden beri aralıksız ve günde 12-16 saat çalışan Genel Kurul'un doğal gerginliği ve yorgunluğunun sonucu oluştuğunu ifade eden Altay, "Nitekim kendi önergelerini de reddedecek kadar yorgunluk, stres ve gerginlik hali içindeydiler" dedi.

Altay, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ın, Genel Kurul'da, ana muhalefet partisini "darbe taşeronluğu" ile açıkça itham etmesinin Türkiye'yi demokrasi ile tanıştıran CHP'nin ve CHP'lilerin kabul edebileceği, sindirebileceği bir itham olmadığını vurguladı.

Tanal'ın, Bozdağ'a fiili bir saldırısı olmadığını belirten Altay, kavgaya ilişkin şunları söyledi:

"Tanal, komisyon sıralarına oturan Bozdağ'ın yanına giderek, 'Böyle bir ifadede bulunamazsınız, sözünüzü geri alın' şeklinde tepkisini koymak, Bozdağ'a iletmek için oraya kadar gitmiştir. Genel Kurul'da AKP sıralarındaki uğultu ve gürültüden dolayı Meclis'te kimsenin kimseyi bir metre öteden duyması mümkün değildi. Hiçbir milletvekilinin Parlamento'da bir bakana fiili saldırı ya da darp amacıyla yaklaşması ne düşünülebilir ne kabul edilebilir. Nitekim Tanal, Bakan'ın yanına geldikten ve sadece bir cümle 'buna hakkınız yok' derken oradaydım. Bir tartışma olmasın diye Tanal ile Bakan'ın tam arasına girdim. Fakat çok sayıda AKP'li milletvekili de aynı anda komisyon sıralarının önüne gelerek Tanal'ı tartaklamaya başladılar. Tanal'ı komisyon sıralarından muhalefet kulisine açılan kapıya götürdüğümüzde, AKP sıralarından 50 ile 30 metre arası mesafeden sayıları 60'i, 70'i bulan kimi AKP'li milletvekilleri Tanal ile Özkoç'u adeta linç etme edasıyla o saldırganlık içinde muhalefet kulisine açılan kapının önüne geldiler ve iki arkadaşımız yerlerde dakikalarca tekmelendi. Her iki arkadaşımızın tekmelenmesi esnasında maalesef sayın Dindar da bir darbe almış öyle anlaşılıyor."

Sağduyu sahibi CHP ve MHP ile kimi AKPi'li milletvekilleri sayesinde çok acı olayların ve görüntülerin yaşanmasının engellendiğini belirten Altay, Arınç'ın, "vurucu milletvekilleri" ithamının asla kabul edilemeyeceğini söyledi. Altay, "Çok büyük bir siyasi tecrübesi olan ve 5 yıl Meclis başkanlığı yapmış bir siyasetçiye 'vurucu milletvekilleri' ifadesini kullanmasını yakıştıramadığımı belirtmek isterim" dedi.

Altay, AKP Grup Başkanvekili Ahmet Aydın'ın, "saldırıya maruz kalırsak kusura bakmasın herkes cevabını alır" sözünün tahrik unsuru taşıdığını savundu.

Arınç'ın, "karar yeter sayısı" istemelerini şiddetli bir şekilde eleştirdiğini ifade eden Altay, "İktidar partisi muhalefetin iç tüzükten kaynaklı haklarını kullanılmasına tahammül etmeyecekse, edemeyecekse bu parlamentonun kanun, iş üretmesi mümkün müdür? Değildir" şeklinde konuştu.


"Parlamento niye gergin?"

Sataşmanın olmadığı bir parlamentonun elbette düşünülemeyeceğini ifade eden Altay, şöyle devam etti:

"Ama iş bu dönemde sataşmanın çok ötesine geçerek, bir taciz noktasına gelmiştir. 6 Temmuz gecesi birçok muhalefet milletvekili Meclis'te can güvenliğinden endişe eder hale gelmiştir. Sayıları 30 ile 40 arasındaki iktidar partisine mensup milletvekillerinin kimi muhalefet milletvekillerinden hesap sormak adına muhalefet kulisini basmaları da parlamenter demokratik sistemimizde ve bu çatı altında çok görülmüş bir şey değildir. Bu yaşadıklarımız iktidar partisinin kendisinden beklenen sabır, sukunet ve hoşgörü ikliminden çıkarak, bir şiddet, tahammülsüzlük ortamına, iklimine girdiğinin açık bir delilidir."

"Parlamento niye gergin?" diye soran Altay, parlamentonun Başbakan nedeniyle gergin olduğunu iddia etti. Altay, "Sayın Başbakan gergin olduğu için gergin. Eğer sayın Başbakan gergin olmazsa inanın ve bilin ki parlamento da gergin olmayacak. Parlamentonun bu gergin, kamuoyunda hoş karşılanmayan halinin en direkt sorumlusu sayın Başbakandır" dedi.

Altay, özellikle Gezi Parkı sürecinin, Mısır'da yaşananların, ekonomideki daralmanın, borsanın düşüşünün, sıcak paranın çekilmesinin hükümette, AKP'de ve Başbakan'da değişik yeni sendromların, yeni davranış biçimlerinin oluşmasına yol açtığını öne sürdü.

Altay, "Ekonomide kontrolü kaybeden, toplumsal desteğini yitiren ve parti içinde çok büyük bir ayrışma ve yol ayrımı sürecine giren Başbakan ve AKP 'ekonomide faiz lobisi', 'siyasette darbe fobisi' sendromlarıyla başbaşadır" diye konuştu.

Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde darbenin tanımının değiştirildiğini ileri süren Altay, Başbakan'ın partisindeki derin çatlak ve ayrışmayı kapatmak için Gezi Parkı sürecini silikon olarak kullanmaktan vazgeçmesi gerektiğini söyledi.

"10. Yıl Marşı faşişt bir marştır" diyen iktidar partisine mensup milletvekillerinin yer aldığı bir Meclis'in içinde bulunduklarını belirten Altay, "Eğer 10. Yıl Marşı faşistse dünyada ve Türkiye'de ulusal kurtuluş savaşı yapmak, bu savaşta bulunmak, rol almak, ön almak faşistliktir. AKP, cumhuriyeti içselleştirememiş insanlarla doludur. AKP'nin çok sayıda mensubu, yöneticisi cumhuriyetin icaplarına uymaktan imtina etmektedirler. AKP'nin çok sayıda yöneticisi ve mensubu cumhuriyetle sorunludur. Ama bilinmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti ilelebet laik niteliğini değiştirmeden, dönüştürmeden yeryüzündeki varlığını sürdürecektir."

''AYM Başkanı'nın açıklaması doğrudur"

Altay, gazetecilerin, Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Haşim Kılıç'ın, "hakimlerin tahliye, Meclis'in de yeni düzenleme için 1 yıllık süreyi beklemesine gerek olmadığı" yönündeki açıklamasını hatırlatması üzerine, hukukun bir yorum işi olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"AYM zaman zaman doğru sözler de edebiliyor. Öyle anlaşılıyor. Ama bunu da etmesi lazımdı. Bunu etmezse o mahkemenin varlık sebebinin, oradaki duruşunun bir anlamı kalmazdı. Bizim hukukçu, bu konuda etkin milletvekillerimiz bunu, karar açıklandığı günden beri söylüyor. Bu yeni bir şey değil, olması gereken budur. Orta yerde AYM kararı var. Bağlayıcı, hükmedici bir karar. Bütün hakimlerin, mahkemelerin bu kararın gereğini yapması lazım. Hukuki bir boşluk yokken mahkeme, 'Meclis bu işi bir yıl içinde yasal bir düzenlemeye kavuştursun dedi' diye hakimlerin bir yıl daha insanları oralarda boşuna tutsak olarak yatırmasının, bekletmesinin bir anlamı yoktur. Başkan'ın açıklaması doğrudur, hukuk normlarına uygundur, iç hukuk mevzuatımıza uygundur. Umarım gereği yapılır."

Altay, başka bir soru üzerine Başbakan Erdoğan için "Nitekim insanlık tarihinde bilinen çok diktatörü de zaten sollamıştır Başbakan. Onlardan daha şiddet ve baskı yanlısıdır. Tek adam biliyorsunuz, kibir ve gurur liderlerin yakalanmak zorunda olduğu hastalıklardandır. Ama Başbakan buna çok erken ve çok yüksek dozajda yakalandığı için Türkiye'nin geleceğiyle ilgili ciddi kaygılar taşıyoruz" ifadelerini kullandı.


"İyi niyetli bir girişim sayıyorum"

Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in yeni anayasa için liderlerle yapacağı turun hatırlatılması üzerine Altay, "Meclis Başkanı'ndan şunu beklerim. Bahçeli ile Genel Başkanımız ile BDP'nin eş başkanlarıyla yapacağı görüşmedeki dik duruşu, kendince bu konudaki samimi, yapıcı ve doğru önermelerini sayın Başbakan ile yaparken de göstermesini beklerim. Bu işin çözümü oradadır. Yoksa liderler turundan kişisel kanaatimi sorarsanız ben çok şey beklemem. Ama gene de Çiçek'in girişimini iyi niyetli bir girişim sayıyorum" diye konuştu.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon