Citigroup'un tahminleri
Citigroup Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Hisse Senedi Piyasası Ekonomisti Dr. Richard Reid, IMF ile anlaşma konusuna “ Yardıma ihtiyacı olan ülkelerin geleceği planlamak adına IMF ile masaya oturmaları ve anlaşma yapmaları kötü ve utanılacak bir durum değil” diye konuştu. Reid'in, Türkiye ekonomisiyle ilgili olumlu bir tablo çizmesine rağmen, IMF ile yapılacak işbirliğini desteklediği gözlendi.
Citigroup Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Hisse Senedi Piyasası Ekonomisti Dr. Richard Reid “ Türkiye ekonomisinin 2009 yılında yüzde 0.9 büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Enflasyon ise 2009’un dördüncü çeyreğinde yüzde 9 olur” derken, IMF ile anlaşma konusuna “ Yardıma ihtiyacı olan ülkelerin geleceği planlamak adına IMF ile masaya oturmaları ve anlaşma yapmaları kötü ve utanılacak bir durum değil” diye konuştu. Reid, İngiltere Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine devam edeceğini ve 100 baz puanlık bir indirim beklediklerini söyledi. Reid, FED’in de faizleri sıfıra kadar çekebileceğini kaydederken, Citigroup’un tahminlerini şöyle açıkladı: “ 2009’da küresel olarak reel ekonomik büyümenin yüzde 1.2 olacağını, ABD ekonomisinin eksiye düşerek büyüme oranının yüzde -0.6 olacağını, AB bölgesinde ekonomik büyümenin yine eksili rakamlara ineceğini ve yüzde – 0.2 olacağını öngörüyoruz. Avrupa’da İngiltere dahil birçok ülkede eksi büyüme oranlarının yüzde 1’in daha da üzerine çıkacağını düşünüyoruz”.
Türkiye hakkında
Türkiye’ye yaptığı kısa ziyarette basın mensuplarıyla bir araya gelen Richard Reid, Citigrop olarak ABD ve AB ekonomileri ve birçok ülke için ekonomik büyüme tahminlerinde agresif bir düşürme yaptıklarını belirterek, “ Türkiye ekonomisi birçok ülkeden iyi durumda. Ekonomik büyüme için önemli bir revizyona gitmedik ve diğer ülkelere kıyasla Türkiye için ortalamanın oldukça üzerinde bir tahmin yaptık” dedi. Küresel krizin piyasalara ve ekonomilere yansımasını değerlendiren Reid şu görüşü dile getirdi: “ Şu anda finans piyasalarında daha iyi bir ruh hali görüyoruz. Yetkili otoritelerin duruma el koymasından sonra küresel piyasalarda pozitif bir dönüşüm yaşanıyor. IMF’nin yanı sıra önde gelen merkez bankalarının aldığı pro-aktif tedbirlerle piyasalarda bir rahatlama yaşanıyor. Borsalarda kısmi iniş çıkışlar yaşansa da yatırımcılarda temkinlilik içinde risk iştahının geri döndüğünü düşünüyoruz ”
Konsolidasyonlar gerçekleşecek ve büyük oyuncular çıkacak
Finans piyasalarındaki krizin henüz dibe vurmadığını ve bu konuda gerçek bir tahminde bulunmanın güçlüğüne değinen Reid şunları söyledi: “ Krizin reel ekonomiye etkileri yavaş yavaş yansımaya başladı. Büyüme oranları 2009’da daha da düşecek. Herkes elinden geleni yapmalı. Kısa vadeli gelişmelere bakarak korkutucu senaryolar geliştirmemek lazım. Birkaç adım geriye çekilip uzun vadeli perspektifler geliştirmeliyiz. Dünya bu krizleri 30-40 yıl önce de yaşadı. Benzersiz bir durumla karşı karşıya değiliz. Dünyada artık eskisi kadar ademi merkeziyetçi bir model geçerli olmayacak. Daha sıkı gözetim ve denetimin yapılacağı ve şeffaflığın daha da artacağı bir döneme gireceğiz. Gelecek 12-24 aylık dönemde finans sektöründe daha büyük konsolidasyonlar bekliyoruz. Daha fazla banka iflaslarının yaşanacağı sanmıyorum. Zayıf bankalar güçlüler tarafından satın alınacak ve böylece dünyada daha büyük oyuncular ortaya çıkacak”.
"Nakdi olan kral olacak"
Richard Reid, piyasalarda nakdin krallığının yeniden ilan edileceğini belirterek “ Hem şirket hayatlarında hem de özel hayatlarında nakdi olanlar kral olacak. Sağlam bilançosu olan şirketler ancak kredi alabilecek Agresif birleşme ve satın almalarla her sektörde sayıları az büyük oyuncular ortaya çıkacak. Ve tüm dünya çapında rekabet bu büyük oyuncular arasında gerçekleşecek. Dolayısıyla piyasalarda büyük oyuncuların rekabeti ortadan kaldıracağı görüşü yanlış” dedi.
"Hızlı büyüyenler için süreç daha sancılı olacak"
Reid, birçok ekonomi için büyüme tahminlerini çok daha agresif şekilde geri çektiklerini belirterek, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: “ Türkiye diğer ülkelere göre daha iyi durumda. Özellikle kaldıraç kullanarak, yani kredi kaynağıyla büyüyen ülkelerde bu süreç daha sancılı olacak. Yüzde 5’ler civarında büyüyen İspanya ve son yıllarda yüzde 10’luk yüksek büyüme oranlarına ulaşan İrlanda için büyüme hızlarındaki keskin düşüş nedeniyle daha sıkıntılı bir süreç yaşanacak. AB ekonomileri istihdam konusunda önemli sorunlar yaşayabilir. Japonya zaten büyümüyordu dolayısıyla onlar için pek değişen bir şey olmayacak. Çin ve Hindistan’ın ekonomik büyümeleri devam etse de geri çekilişler olacak. . Ekonomilerde büyüme kısmen de olsa sürdüğü için tam bir resesyondan söz edemeyiz. Yüzde 2’nin altındaki oranlar resesyon olarak tanımlanıyor. Avrupa bölgesinde ve ABD’de bu oranların altında bir dizi ülke var. Türkiye tam ortada duruyor”.
"70'li yıllardan farklıyız"
Reid, şu anda yaşanan krizin 70’li yıllarda yaşanan krize benzemediğini o dönemde hem enflasyonun hem faizlerin yüksek seyrettiğini hem de durgunluğun bir arada yaşandığını ifade ederek şöyle dedi: “ Şimdi yaşanan durum farklı. Resesyon eğilimi olsa da enflasyon düşmeye devam ediyor. Hammadde fiyatları düştüğü için tüketici fiyatları da gerileyecek. Bu baskı altında merkez bankaları faizleri aşağı çekecek. Çin gibi ülkelerde bırakın enflasyonu deflasyon bekliyoruz. Enerji başta olmak üzere hammadde ithalatı yapmak durumunda olan ülkelerle üretici ülkeler arasında dengenin bulunacağını öngörüyoruz”
"Yatırımın doğsaı değişecek"
Finansal kuruluşların yenilikçi ürünler çıkarmaya devam edeceklerini vurgulayan Reid “ Ne zaman kriz olsa, aman bir daha böyle şeyler olmasın deniliyor. Tabi ki menkul kıymetleştirmeye dayalı ürünlerde bir temkinlilik ortaya çıkacak. Verimliliği artıracak şekilde bankalar yeni araçlar çıkarmaya devam edecekler. Kredi kullanmak zorlaşacağı için yeni araçların geliştirilmesi gerekecek. Bir anlamda yatırımın doğası değişecek. Finans kurumları ne kadar yenilikçi olurlarsa o kadar başarılı olacaklar” diye konuştu.
Merkez Bankalarının işbirliği sürecek
Merkez bankalarının şu an için kriz yönetimi ruh halinde olduğunun altını çizen Reid bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı: “ Merkez Bankaları piyasayı rahatlatmak için likidite sağlamaya devam ediyorlar. Likidite enflasyonu körükler diye bir korku da var, ancak bunu önlemek için dönem dönem likidite fazlalığını geri çekiyorlar. Piyasalar toparlandıkça merkez bankaları likidite konusunda daha da geri çekilecektir. Altı ay sürebilir bu dönem ve 2 yıl gibi bir sürede iyice azalır. Eski yıllardaki krizlerde merkez bankaları arasında bu kadar işbirliği yoktu. Şimdi çok sağlam ve güçlü bir işbirliği var. Bu işbirliğinin daha da artacağı ve merkez bankalarının gözetim ve denetim fonksiyonlarının daha da sıkılaşacağını kesindir”.
"Türkiye IMF ile anlaşabilir"
Toplantıda soruları da yanıtlayan Reid Türkiye-IMF ilişkileri konusundaki bir soruya şöyle yanıt verdi: “Bu tabi ki Türkiye’nin karar vereceği bir konu. Dünya ve tüm ülkeler olağandışı bir dönemden geçiyor. Yardıma ihtiyacı olan ülkelerin geleceği planlamak ve panik ortamına yol açmamak için IMF ile masaya oturmaları kötü de bir şey değil. Utanılacak bir durum yok. O nedenle kişisel görüşüm şudur ki Türkiye’nin IMF ile masaya oturması ve anlaşma yapması olumlu da olabilir."
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke