Cumartesi Anneleri 689. kez Galatasaray'da buluştu

"Felç edilen toplumsal belleğimizi onarmak, bellek ve adalet ilişkisine dikkat çekmek için 689 haftadır Galatasaray’dayız."

Cumartesi Anneleri 689. kez Galatasaray'da buluştu
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.06.2018 - 12:53

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi ve Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyeleri ile faili meçhul cinayet kurbanı ve kayıp yakınlarının katıldığı Cumartesi Anneleri'nin 689 haftadır devam eden oturma eylemi yine Galatasaray Meydanı'nda yapıldı.

Kayıp çocuklarının resimleini ve karanfiller taşıyan aileler yapılan basın açıklamasının ardından olaysız şekilde dağıldı.

"Veysel Güney’i unutmayacağız; belleğimizde yaşatmaya devam edeceğiz." denilen basın açıklaması şöyle:

Felç edilen toplumsal belleğimizi onarmak, bellek ve adalet ilişkisine dikkat çekmek için 689 haftadır Galatasaray’dayız.

Geçmişte yaşanmış insanlığa karşı işlenen suçlarla yüzleşme, cezasızlığın sonlandırılması ve ihlallerin tekrarının engellenmesi talebiyle 689 haftadır Galatasaray’dayız.

Biliyoruz ki bugüne kadar yaşanan toplumsal travmalarla gerçek bir yüzleşme ve hesaplaşma yaşanmazsa adaletsizlik derinleşerek devam edecek. Türkiye’nin demokratikleşme ve hukuk devletine yönelme ihtimali hiç olmayacak.

Bugün Türkiye’nin yaşadığı ağır toplumsal travmalardan biri olan 12 Eylül Askeri Darbesi ve akabinde kurulan askeri rejimin olağanüstü devleti tarafından işlenen insanlığa karşı suçlardan biri ile Galatasaray’dayız. 12 Eylül’de idam edildikten sonra bedeni kaybedilen Veysel Güney unutulmasın diye buluştuk.

12 Eylül Askeri Darbesi’nin ülkenin üzerine bir karabasan gibi çöktüğü günlerdi. 24 yaşındaki Veysel Güney, 28 Aralık 1980 tarihinde, Antep’te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı.

Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No’lu Askeri Mahkemesi’nde yargılandı. İlk duruşması 6 Şubat 1981 tarihinde yapıldı. 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında, kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkûm edildi. Avukat talebi reddedildi ve savunma hakkı yok sayıldı. Meclis kararı olmadan, özel kanun çıkartılarak 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildi.

İdam sonrasında Veysel'in üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla baba Ali Güney’e teslim edildi. Ancak 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi. Veysel’in cenazesini almak isteyen ailesine “Onun mezara ihtiyacı yok! Belki köpeklerin önüne atarız!” denildi. Güney Ailesi’nin cenazelerini teslim alma, istediği şekilde ve istediği yere defnetme hakkı ellerinden alındı.

Veysel’in idamından 25 yıl sonra onun ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk “Adaleti Gördünüz mü?” isimli kitabında Veysel Güney’i suçlayacak delillerinin olmadığını açıkladı.

Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel’in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı; kampanyalar yürütüldü; hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca meclisin gündemine taşıdı. Bu girişimlerin tümü sonuçsuz kaldı. Savcılıklara yapılan başvurular takipsizlikle sonuçlandı. Devlet her ay emekli maaşı ödediği Yüzbaşı Burhan Erdem’i bulamadığını iddia etti.

Toplumsal hafızamızda yer etsin diye bir kez saha tekrarlıyoruz:

Veysel’i hukuki bir delile dayanmadan ikinci duruşmasında idama mahkûm eden sıkıyönetim mahkeme heyeti başkanı Albay Ahmet Arısüt, Üyeler Yarbay Ayhan Ulusoy ve Üsteğmen Güney Sert ile Veysel'i idama götüren iddianameyi hazırlayan Savcı Caner Ersu taammüden cinayet işlediler.

Veysel’in idamından ve kaybedilmesinden başta Kenan Evren olmak üzere; 12 Eylül’ün tüm asker ve sivil unsurları, Gaziantep Sıkıyönetim Komutanı General Şahabettin Balkan, Veysel’in bedenini tutanakla teslim alan Yüzbaşı Burhan Erdem sorumludur.

Veysel Güney’in idamı ve bedeninin kaybedilmesi insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve zamanaşımına tabi değildir.

Veysel Güney’in kaybedilişinin 37. yılında; adli makamları, Veysel Güney’in mezar yerini tespit edecek ve bu ağır suçun politik ve hukuki suçlularını cezalandırmayı hedefleyecek etkin bir hukuki süreci başlatmaya çağırıyoruz.

Devleti yönetenleri 12 Eylül’ün suçlarını ve suçlularını korumaktan vazgeçmeye çağırıyoruz.

Devleti yönetmeye talip olanları hukuktan, adaletten ve barıştan yana açık tavır almaya çağırıyoruz.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler