Cumhuriyet düşmanları: Hem yasak hem yalan
Menemen Cezaevi İdaresi, bir hükümlünün Cumhuriyet okuma isteğini “terör övüldüğü” gerekçesiyle geri çevirdi. 17 Mayıs tarihli Muharrem İnce söyleşisinin olduğu manşet idarece “sakıncalı” bulundu. CHP’li Atilla Sertel, “Bu gazete ülkenin kurucu gazetelerindendir” derken, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, “Bunun adı sansürdür” diye konuştu.
Menemen Cezaevi’nde kalan bir hükümlünün gazetemizi okuma isteği, Cumhuriyet’in “terörü övdüğü” suçlamasıyla geri çevrildi. Cezaevi yönetiminin kararında cezaevine girecek yayınların “Atatürk ilke ve inkılaplarına uygun olması” gerektiği de vurgulanmasına karşın, Atatürk’ün kurulmasını istediği Cumhuriyet, cezaevine sokulmadı.
Hükümlü Cüneyt Arat, 17 Mayıs tarihinde Cumhuriyet okumak istedi. O gün “Tek şemsiye Cumhuriyet” manşetiyle çıkan gazetemiz, cezaevine geldiğinde yönetim tarafından incelemeye alındı ve “sakıncalı” bulundu. Arat’ın gazetemizi okumak isteği, cezaevi yönetimi tarafından şu ifadelerle geri çevrildi:
“17.05.2018 tarihli olan ve aynı gün gelen Cumhuriyet isimli gazete incelendiğinde; terörü, terör örgütünü ve teröristi övücü, toplumu etnik köken üzerinden ayrıştırıcı, devlet kurumlarımızı, devlet büyüklerimizi ve kamu görevlilerini aşağılayıcı ifadeler ve ceza infaz kurumları hakkında asılsız haberler içerdiği görülmüştür. Anılan ve izah edilen nedenlerden ötürü; adı geçen gazetenin anılan hükümlüye verilmemesine oybirliğiyle karar verilmiştir.”
Kararda Cezaevi Müdürü İsmail Dal, 2. Müdür Altan Subaşı, Psikolog Özgür Oral Bekdemir, Kütüphane Memuru Mesut Alıç ve Sosyal Çalışmacı Gülşah Aktaş’ın imzası yer alıyor.
Matbu gerekçe!
Bu karar ilk değil. Menemen’de daha önce de gazetemizin yanı sıra Evrensel, Birgün ve Özgürlükçü Demokrasi gazetelerinin cezaevine sokulması, aynı “matbu” ifadelerle yasaklanmıştı. Tutuklulardan Ahmed Hami’nin gazete okuma isteği geri çevrilirken de nokta ve virgülüne kadar Arat’a gösterilen gerekçeler sıralanmıştı.
Dikmen: Sansür iklimi İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, giderek “olağanlaşmaya” başlayan uygulamayı kınadı. Gazete ve gazetecilerin mesleğin doğası gereği “muhalif” olduğunu kaydeden Dikmen, “Gazeteci muhaliftir, çünkü verilen enformasyonu sorgular, olduğu gibi gazetesine aktarmaz. Herhalde birileri sorgulayan gazete ve gazetecilerden rahatsız oluyor ki, parmaklıklar arkasında bile okunmasına tahammül edemiyor. Atatürk’ün kurulmasını bizzat istediği bir gazetenin ‘terörist’ suçlamasıyla cezaevine sokulmamasını anlamak mümkün değil. Anlaşılan dışarıdaki sansür içeride de devam ediyor. Dört bir yanda sansür ikliminde yaşıyoruz. Gazete ve gazetecilerin özgürlük iklimine kavuşması için, Türkiye’nin bir an önce özgürlük iklimine kavuşması gerekiyor” dedi. Sertel: Kurucu gazete CHP’nin gazeteci kökenli milletvekillerinden Attila Sertel, gazetemize yapılan suçlamanın asılsız olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Ülkeyi, insanlarımızı asıl ayrıştıran insanlar arasında birlik, beraberliği bozan, adaleti, hukuku insan hak ve özgürlüklerini yok eden bu iktidardır. Elinde bulundurduğu yüzlerce yayın organı ve televizyona rağmen tutunamadığını anlayınca etki gücü yüksek olan yayın organlarına acımasızca saldırıyor. Cumhuriyet gazetesi; unutulmasın ki ülkemizin kurucu gazetelerindendir. 12 Eylül döneminde faşist, cuntacı general Kenan Evren ve arkadaşlarının kapattığı gazete, bugün de aynı anlayıştaki insanlar tarafından yasaklanmaktadır. Ama şairin dediği gibi; çoğu gitti azı kaldı. 25 Haziran’da yasakları kaldıracağız.” |
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Restoranlarda 'harcama limiti' uygulaması başladı