'Darbeye karşı çıkanlar, bugün darbecilerle kol kola'

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Şimdi darbeye karşı çıkanlar, bakıyoruz bugün darbecilerle el ele, kol kola. Nasıl oluyor bu iş?'' diye sordu.

'Darbeye karşı çıkanlar, bugün darbecilerle kol kola'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 22.08.2010 - 14:57

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisince Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen açık hava toplantısında halka hitap etti. Samsun'un tüm ilçelerini sayarak buralarda yaşayan halka selam ve sevgilerini ileten Erdoğan, on binlerce Samsunlunun nem ve sıcağa rağmen bu coşkuyu ve sevgiyi yaşatarak meydana geldikleri için şükranlarını sunmak istediğini söyledi. Ramazan'ın kardeşliğe huzura vesile olmasını dileyen Başbakan Erdoğan, bu ayın tüm insanlık için barışa fırsat olması temennisinde bulundu. Samsun'un bir medeniyet, bilim şehri, 19 Mayıs 1919'da ilk adımın atıldığı bir kurtuluş şehri olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, "şu Karadeniz ne kadar coşkulu ise Samsun da o kadar coşkuludur, o kadar cömerttir'' dedi.

Samsun'un AKP'den desteğini esirgemediğini kaydeden Erdoğan, milletin onaylamayacağı hiçbir girişimin içinde olmadıklarını söyledi. Yetkiyi milletten aldıklarını, hesabı da yine millete vereceklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''biz hesabını bir kısım medyaya verenlerden değiliz. Biz, hesabını tuzu kuru kaymak tabakalara verenlerden değiliz. Biz, hesabını millete tepeden bakan seçkinlere verenlerden değiliz. Bizim bir Allah'a bir de millete hesabımız var'' diye konuştu. Samsun'a Başbakan olarak 8. gelişi olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, 81 ilin tamamına defalarca gittiğini, kendilerine medyanın aynasından değil, milletin aynasından bakanlar olduklarını söyledi.

Erdoğan, şöyle konuştu: ''12 Eylül'de biz neyi oylayacağız? Herhangi bir partinin iktidarını mı oylayacağız? Neyi oylayacağız? Darbe anayasası, milletin anayasası... Öyle mi? İki şey var. Birileri darbe anayasasından yana, ama bu topluluk milletin anayasasından yana. Milletin anayasasına evet mi? Şimdi darbeye karşı çıkanlar, bakıyoruz bugün darbecilerle el ele, kol kola. Nasıl oluyor bu iş? Hamdolsun biz bu yola milletimizle çıktık. Biz bu yola sizinle çıktık. Milletimizle birlikte el ele çıktık. Milletimizle omuz omuza bu yola devam ediyoruz. Şimdi çıkmışlar, 'AK Parti Anayasa değişikliğini kendisi için yapıyor' diyorlar. Allah aşkına soruyorum, bugüne kadar hangi adımı kendimiz için attık, bugüne kadar hangi kararı kendimiz için aldık? Hani ufacık kitapçıklar dağıtıyoruz sizlere. Buradan ayrılınca kapı kapı dolaşacaksınız. Gidilmedik kapı bırakmayacaksınız. Evet mi? Gidilmedik, çalınmadık kapı bırakmayacağız. Şu kitapçığı açın bakın. Bunun içinde AK Parti'nin kendisini kurtarmak için bir tane madde var mı? Adamlar okumamış ki, içinde ne var ne yok bundan haberleri yok ki. Varsa orada bir madde, ne derlerse haklı... Ama yok.''
 

'Kimin için yaptık?'

İktidarları süresince 12 bin 200 kilometre duble yolu 73 milyon vatandaş için yaptıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, Samsun'un bugün Sarp'a, İstanbul'a Ankara'ya duble yol ve otobanlarla bağlandığını belirtti. Bunların yanı sıra 435 bin konut inşa ettiklerini, bunun 330 binini sahiplerine teslim ettiklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, ''Kimin için, vatandaşım için. 150 bin derslik yaptık. Şimdi soruyorum, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli...'' dedi.
Meydandakilerin, Erdoğan'ın bu sözleri üzerine ''yuh' çekmesi üzerine Başbakan Erdoğan, ''Demeyin demeyin... Bunlara en güzel cevap yuh değil, ne biliyor musunuz? Evetlerinizi sandıklara gömün evvel Allah. Bu...''
diye konuştu.

İnşa edilen yol, derslikler ve kurulan üniversiteleri anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Peki Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli bu Karadeniz Sahil Yolu'ndan hiç geçmedin mi? Giresun'a giderken bu yoldan gitmedin mi, Ordu'dan geçmedin mi? Trabzon'a, Rize'ye kadar bu yoldan hiç geçmedin mi? Geçerken acaba bu yolları kim yaptı? 15 senede bu yolun yüzde 35'ini bizden önceki iktidarlar yaptı, yüzde 65'ini biz 5 yılda yaptık. Farkımız bu... Bak, ardından Samsun-Ankara'yı biz tamamladık. Şimdi Sinop'u yapıyoruz. Biz dertliyiz dertli. Biz aşığız. Ferhat'a dağ dayanır mı? Dayanmaz. 12 tane tünel var. Bu tünelleri kim açtı? Biz açtık biz. Niye? Ferhat, Şirin'e aşık. Şirin millet, biz millete aşığız. Şimdi bu tünellerden geçiyoruz. Ah bu dağların dili olsun. Ne kazalar oldu, ne insanlarımızı kaybettik. Şimdi ama tabii Kılıçdaroğlu'nun yolları buralara uğramıyordur, Sayın Bahçeli'nin de... O daha çok Ankara'ya takılıp kaldığı için buralara uğrama fırsatı olmadı ama o zamanlar buralarda 18 yaşından itibaren köy köy dolaşıp siyaset yaptık. Armelit Dağı'nın dilini biliriz biz. Şöyle yan gözle bakardık aşağı doğru. Uzun burunlu otobüslerle giderdik İstanbul'dan Rize'ye, Rize'den İstanbul'a... Acaba bir aksilik olur mu? İki araç yan yana geçemezdi. Ama şimdi artık bunlar yok, şimdi artık dünyanın en uzun sahil şeridini inşa ediyoruz. 78 tane üniversite kurduk. Üniversitesi olmayan ilimiz kalmadı. Sayın Kılıçdaroğlu biliyorsun Tunceli'ye de üniversiteyi biz kurduk. Herhalde oraya da uğramışsındır. Şöyle bir kapısını çalmışsındır. Yani AK Parti iktidarı yaptı diye gitmemezlik yapma, gidersen biz memnun oluruz, gitmeden fayda var. Ama biz yaptık. Birileri diyordu ki buraya yapmazlar' ama biz yaptık. Bak barajlar inşa ediyoruz, Munzur Çayı'nın üzerinde. şimdi birileri karşı çıkıyor. Niye? biz yapıyoruz diye. Yıllar yılı, bu ülkede su akar Türk bakar dediler. Şimdi biz ne diyoruz, 'su akar Türk yapar' diyoruz. Bu sular boşuna akmasın.''
 

'Samsun hatırlanmadı'

Samsun'a 2. üniversiteyi kazandırdıklarını belirten Başbakan Erdoğan, bütün bu hizmetleri millet için yaptıklarını, Türkiye'nin ekonomisini büyüttüklerini, sofradaki ekmeği çoğaltıklarını, ülkenin itibarını yükselttiklerini anlattı. ''Şunu da söyleyeyim, yeterli mi? Hayır...'' diyen Başbakan Erdoğan, daha yapacakları çok iş bulunduğunu dile getirdi. Erdoğan, ''en önemlisi de bize bu ülkeyi emanet eden tüm şehitlerimiz için gazilerimiz için yaptık. Kurtuluş Savaşımızın ilk adımı buradan 19 Mayıs 1919'da Samsun'dan atıldı. Ama Samsun her 19 Mayıs'ta Ankara'ya toprak gönderen şehir olma dışında hatırlanmadı. Atletler alırlar ellerine toprak, Ankara'ya getirirler o zaman hatırlanırlar. Burada 19 Mayıs'ın ruhuna yaraşır bir sembol dahi inşa edilmedi'' dedi.

Samsun'da tarihe kendilerinin sahip çıktığını, Kurtuluş Savaşı ruhuna kendilerinin sahip çıktığını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti: "12 Eylül'de sizin takdirinize sunulacak anayasa değişikliği bir AK Parti anayasası değildir. Bir Tayyip Erdoğan anayasası değildir. Biz bunlara teklif ettik ey CHP gelin beraber yapalım, ey MHP beraber yapalım. Parlamento başkanımız bunlara mektup yazdı. CHP, 'hayır' dedi, gelmedi. Siz gelmeyince biz de oturup duracak değiliz ya. Biz çalıştık. Geçmişte yapılan çalışmaları aldık, Barolar Birliği'nin, TÜSİAD'ın, TOBB'un çalışmalarını aldık masaya topladık hepsini yatırdık bu çalışmayı meydana getirdik. Şimdi de demek ki anlaşıldı tek çare millet. Çünkü benim vatandaşım diyor ki 'bana getir bana, kararı ben vereceğim' diyor. 12 Eylül'de oylayacağınız anayasa değişikliği bir şahsın, bir zümrenin, belli bir kesimin değil, 73 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının tamamının geleceğini ilgilendiren bir değişikliktir.''

''Anayasa değişikliği güçlü, itibarlı bir Türkiye'nin adeta ayak sesleridir'' diyen Erdoğan, Samsunlulardan, güçlü Türkiye ideali için yanlarında olmalarını, referandumda ''evet'' oyu vermelerini istedi. 1980'de yaşananları 40 yaşındakilerin bile zor hatırlayacağını ancak, geleceğin iyi inşa edilmesi için bunların bilinmesi gerektiğini ifade eden Erdoğan, Samsun'da yaşanmış acı bir hatırayı anmak istediğini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
''Zindana düşmüş gençler, gün sayıyorlar. İşkencelerden geçmişler, her türlü insanlık dışı muameleye maruz kalmışlar. 12 Eylül darbesi üzerlerinden adeta silindir gibi geçmiş. O gençlerden bir tanesi de Samsun'un Bafra ilçesinden bir genç. Hüseyin Kurumahmutoğlu... 1.80 boyunda, 125 kilo. Mamak zindanlarında 3 ay işkenceden sonra 80 kiloya düşmüş. Umudunu asla yitirmemiş. Kalbini karartmamış, imanını, inancını bir an olsun kaybetmemiş. Sabah kalkıyor, abdest alıyor ve zindanda sabah namazına duruyor. Hani diyor ya Necip Fazıl: 'Somurtuş gibi bıçak, nara gibi tokat/ Zift dolu gözlerde karanlık kat kat/ Yalnız seccademin yönünde şefkat/ Beni kimsecikler okşamaz madem/ Öp beni alnımdan, sen öp seccadem.' İşte o yiğit delikanlı Hüseyin alnını seccadeye uzattığı anda kafasına bir dipçik yiyor. Kanlar içinde uzanıyor yere. Hastaneye kaldırıyorlar. 18 yaşında bir delikanlı olarak girdiği zindandan 14 Temmuz 1987'de cansız bedeni çıkıyor. O gün aile ağlıyor, Bafra ağlıyor, Samsun ağlıyor. Nice Hüseyinler, nice fidanlar o 12 Eylül karanlığında sağdan soldan solup gittiler. Nice hayatlar sokak çatışmalarında kirli kışkırtma sahnelerinde 12 Eylül'ün idam sehpalarında, 12 Eylül'ün işkencehanelerinde hayata veda ettiler. 12 Eylül 2010, iadeiitibarların yapılacağı gündür. 12 Eylül 2010, 12 Eylül darbesiyle, darbecilerle, darbe zihniyetiyle yüzleşme günüdür. Sadece Hüseyin'in değil. Hüseyin gibi yüzlerce ruhunun şad olacağı gündür. Samsunlu Hüseyin kardeşimizin hatırasıyla yüzleşemeyenler şimdi çıkmışlar vicdanlarını rahatlatmak için bahaneler üretiyorlar.''
 

'Bu zihniyetin arkasında nasıl vagon oluyorsun?'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve MHP üst yönetiminin ''hiç bir sağlam gerekçesi olmadığı halde, adeta bir yerlerden talimat almış gibi inatla 'hayır' dediğini'' ifade eden Erdoğan, ''Vicdanının sesini dinleyen ülkücülere, Hüseyin gibi şehitlerinin hatırasına saygı duyan ülkücülere uşak, zavallı demekten çekinmiyor'' dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bakınız, DYP-CHP koalisyonunun Adalet Bakanı Mehmet Moğoltay, yargıdaki CHP kadrolaşmasını nasıl savunuyor biliyor musunuz? '10 yıldır, 20 yıldır, 30 yıldır hükümetten uzaksınız. Yapılacak en akıllı hareket kendi iktidarında kadrolaşacaksın ve bu kadrolar günün birinde gelecek, büyüyecek ve senin yolunu açacak. 1970'lerden bu yana biz devletin hiç bir kadrosuna giremedik. Şimdi 3,5 yıllık iktidarımızda 3 tane memur aldık diye muhbir ilan ediliyoruz.' Seyfi Oktay zamanında 2 bin civarında hakim alındı. Moğoltay diyor ki, 'benim zamanımda bin civarında hakim alındı', toplam 3 bin hakim alındı. '4 bin civarında infaz koruma memuruna ihtiyacımız var bunların mücadelesini yaptım' diyor. 'Bu örgüte kadro vermeyecekler de kime verecekler, MHP'nin faşistlerine mi, Refah'a mı verecekler?' diyor. Bugünkü MHP yönetimine soruyorum. Sayın Devlet Bahçeli bugün bu zihniyetin arkasında nasıl vagon oluyorsun? İşte onun için MHP'ye oy vermiş kardeşlerime soruyorum. Sizleri tenzih ederim ama CHP'ye oy vermiş kardeşlerime de sesleniyorum. Sizleri de tenzih ederim ancak bakın geçmişte neler oldu bunları lütfen bilin.''
 

'Eğitim özgürlüğü ellerinden alındı'

Başbakan Erdoğan, başörtülü kızların eğitim özgürlüğünün ellerinden alındığını ifade ederek, bu konuda dünyanın hiç bir yerinde Türkiye'deki uygulamanın olmadığını söyledi.
Konuyu çözmek için MHP ile bu sorunu düzeltmek için harekete geçtiklerini anlatan Erdoğan, ''Dedik ki 'bu işi düzeltelim', 411'le bunu Parlamentodan geçirdik. Çok enteresan, Parlamentodan geçirdikten sonra bunu Anayasa Mahkemesine kim götürdü? CHP değil mi? Peki Sayın Kılıçdaroğlu ne diyor, 'başörtü meselesini ben hallederim' diyor. Dürüst ol be, dürüst ol dürüst. Ayıptır. Yapmayacağın, yapamayacağın bir şeyi niçin kalkıp da benim halkıma meydanlarda bu şekilde anlatıyorsun? Dürüst ol'' diye konuştu. Erdoğan, Anayasa Mahkemesine gönderilen bu imzaların içerisinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da imzası olduğunu belirterek, ''Şimdi sen bir defa bu noktada yakalandın ya... Seni biz biliyoruz. Dolayısıyla benim Samsunlu kardeşimi aldatamazsın. MHP'li kardeşlerime söylüyorum, diyorum ki, bak bu oyuna gelmeyelim. Gelip de bu CHP'nin arkasına vagon olma, sana yakışmıyor'' dedi.
 

'Özgürlükler noktasında alacaklar var'

Özgürlükler noktasında alacaklar olduğunu, binlerce, on binlerce genç kızın başörtüsü nedeniyle üniversiteye gidemediğini anlatan Erdoğan, Anayasa değişikliğiyle bu alacakların elde edileceğini söyledi. Erdoğan, oylamada partiler değil, özgürlükler, hak ve hürriyetlerin olduğunu belirtti. Muhalefetin ''AK Parti'nin değişikliği kendisini Yüce Divan'a götürmekten kurtarmak için yaptığı'' yönündeki söylemini de eleştiren Erdoğan, şöyle konuştu: ''Eğer dürüstseniz, samimiyseniz, bu maddelerin içinde siyasi partilerin kapanmasını zorlaştıran maddeyi bile biliyorsunuz parlamentodan geçiremedik, burada zaten yok. Bir tane madde bize göstersinler bununla ilgili var mı? Bunlar özgürlükçü değil zaten. Özgürlükçü olsalar, biz diyoruz ki, partiler tüzel kişilik, partinin kendisine ceza verilir mi? Suç işleyene verilir. Eğer bir milletvekili suç istiyorsa cezalandırın eyvallah. Ama partiyi, tabelayı cezalandırmanın bir anlamı var mı? Ne oldu? 5 kere kapandı, 6. kez açıldı ama 5 kere kapanıp, 6. kez açılanlar bile bakıyorsunuz bunlarla hareket ediyorlar. Enteresan. Hiç bir zaman biraraya gelemeyen CHP, MHP, BDP bir araya geldiler. Yanlarında kim var? Türkiye Komünist Partisi var, İşçi Partisi var, YARSAV var, malum medya var. Buldular birbirlerini değil mi? İşte bunlara en güzel dersi 12 Eylülde benim kardeşlerim, sizler vereceksiniz. Bakınız, verilecek her 'hayır' oyu unutmayın bu ülkede darbe Anayasasına 'evet' demektir.''
 

'Bozuk plak gibi...'

Başbakan Erdoğan, ''Benim vatandaşlarım, aziz milletim hangi partiye oy vermiş olursa olsun, hangi partiye gönül vermiş olursa olsun böyle bir ittifakın içinde yer almayı içine sindiremez ben buna inanıyorum. Son günlerde CHP ve MHP şimdi de Kandil'in ipine sarıldılar'' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''CHP Genel Başkanı'nın geldiği hale bak. İki aydır gittiği her yerde bozuk plak gibi gittiği her yerde aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor siyaset üret siyaset. Şu anayasanın değişiklik paketinin içine bir gir. Burayı konuşalım. Ekonomi, dış politika değerli kardeşim bunları gel konuş ama böyle bir derdi yok niye? Aynen öyle, aynen öyle işlerine gelmiyor da onun için. Eline bir cımbız almış bizim açıklamalarımızdan, bizim konuşmalarımızdan kelimeler seçiyor. Onlar üzerinden gününü gün ediyor. Her gün aynaya bakıyor orada gördüklerini millete anlatıyor. Orhan Veli, o meşhur şiirini tam da CHP Genel Başkanı için yazmış, biliyor musunuz? 'Bir elinde cımbız, bir elinde ayna umurunda mı dünya.' Kandil'de terörist başı konuşuyor, CHP Genel Başkanı, MHP Genel Başkanı, BDP kandilin tellallığını yapıyorlar. Başbakan'a inanmıyorlar. Başbakan'ın açıklamalarına inanmıyorlar, AK Parti'nin açıklamalarına inanmıyorlar, Milli Güvenlik Kurulu'nun açıklamalarına inanmıyorlar ama Kandil'den gelen hezeyanlara sım sıkı sarılıyorlar. Dün terör örgütü Hakkari'den, Şırnak'tan, Tunceli'den işte burada Samsun'dan askerimize polisimize vuruyor, CHP ve MHP'de Ankara'dan hükümetimize saldırıyor. Bugün taktik değişti, terör örgütü konuşuyor CHP ile MHP onun tellallığını yapıyor, onun tellallığını yapıyor. Kendilerine siyaset üretemez hale geldiler, Kandil'den medet umuyorlar aynı safta buluştular. Hayır, safında buluştular şimdi yanlarına Kandil'i aldılar kandil'deki terör örgütünü aldılar. Güya benim milletimin zihnini bulandıracaklar.''

''Buradan bir kez daha açıklıyorum. Ne AK Parti, ne AK Parti iktidarı, hiçbir illegal örgütle, hiçbir terör örgütü ile görüşmez, masaya oturmaz, müzakere yapmaz, bunu böyle biliniz'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu kirli oyunun içerisinde kimlerin olduğu belli bunu Dörtyol'da, bunu İnegöl'de gördük. Samsunlu kardeşim bu kirli tezgaha gelmeyecektir. 81 vilayetteki her bir kardeşim bu kirli ittifakı görüyor sandıkta da ben inanıyorum ki gereken cevabı verecektir.''

''Biz Anayasayı değiştiriyoruz diye çeteler bir telaş içine girdi. Son bir hamle ile nasıl kışkırtmalar yaptıklarını gördünüz, görüyorsunuz. Ben buradan özellikle bir şeyi hatırlatmam lazım. Hanım kardeşlerim haklarınız anayasal teminat altına alınıyor. Bunu bir defa bilin. Çocukların istismarının artık önüne geçiliyor'' şeklinde konuşan Başbakan Erdoğan, miting alanında toplananlara ''buna evet mi?'' diye sordu. Kalabalıktan ''evet'' yanıtı alan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Şehitlerimizin geride kalan, bütün malul, yetim öksüz bütün bunlar anayasal güvence altına alınıyor. Özürlülerin aynı şekilde iş bulmaları Anayasal teminat altına alınıyor ve böylece Samsunlu hanımefendiler, 12 Eylülde bu büyük değişime evet mi? Buradan bir hanım kardeşim sesleniyor, 'engelliler' diyor. Samsunlu Ayşe bacımın engelli bir çocuğu var kendine zar zor bakıyor, çocuğunun yükünü taşımakta zorlanıyor. Anayasa değişikliğiyle birlikte artık kamuya personel alımında engellilere öncelik verilerek çocuğunun Ayşe bacıma yük değil, destek olması sağlanacak. Mağdur durumda bulunan kadın ve çocuklarımızın sadece barınmaları değil iş sahibi olmaları da böylece bu anayasal değişiklikle temin edilmiş olunacak. Gerekirse kendilerine uygun şartlarda da kredi verilecek.''

Başbakan Erdoğan, Anayasa değişikliği ile atılacak bir yeni adımın da işçilerin çifte sendika üyeliğinin devreye girmesi olduğunu bildirdi. Memurların toplu görüşmeden, toplu iş sözleşmesine geçişinin sağlanacağını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Hukukun üstünlüğüne geçiyoruz, nereden? egemenlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçiyoruz, evet mi? Emekli memurlar, memur emekçisi kardeşlerim aynen memurların toplu iş sözleşmesinden istifade ediyor, evet mi? Ekonomik sosyal konseyi anayasal bir kurum haline getiriyoruz artık Samsunlu sanayicimiz, çiftçimiz, esnafımız, emeklimiz işçi ve memurumuz hükümet politikalarında söz sahibi olacak, evet mi? Bu arada batıda ombudsmanlık denilen kamu denetçiliği kurumunu getiriyoruz, evet mi? Devlet dairelerinde böylece bugün git yarın gel bu dönem sona eriyor, bunu başarıyoruz.''
 

'Samsun için ne yapıldı?'

Başbakan Erdoğan, ''Bütün bunların yanında peki Samsun için ne yapıldı?'' derken, vatandaşlardan biri ''Samsun Paris oldu'' şeklinde konuştu. Bunun üzerine Erdoğan, şunları söyledi: ''Bak ne diyor, ben demiyorum, Allah senden razı olsun. Bakınız eğitimde ne yaptık hızlı bir değişen Samsun var. İkinci üniversitesine kavuştu ve eğitimde kitaplarımızı artık ücretsiz alıyor muyuz?. İlköğretimde ortaöğretimde kitaplarımızı ücretsiz alıyor muyuz? Yoksullar, ilköğretimde erkekler 20 lira alıyor mu? kızlar 25 lira alıyor mu? Ortaöğretimde erkekler 35 lira alıyor mu? kızlar 45 lira alıyor mu? Üniversite öğrencilerimiz MHP, DSP, ANAP yönetiminde 45 lira alıyordu, şimdi 200 lira alıyor mu? Bunlar atılan adımlar, bakınız aynı şekilde bizler Samsun'da derslik ihtiyaçlarını yoğun bir şekilde ortalama itibariyle söylüyorum, hamd olsun 30'un altına ortalamada düşürdük.''

Sağlık alanında da önemli adımlar attıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Sağlıkta Samsunumuza ne kazandırdık. Artık istediğin hastaneye gidiyor musun? İstediğin eczaneden ilacını alabiliyor musun? Samsun Karadeniz'in yıldızı haline geldi. Ne kadar harcama yaptık sağlıkta biliyor musunuz? 274 trilyonluk yatırım yaptık sağlıkta, nerede neyi yaptığımızı anlatmaya gerek yok. İsteyenler müracaat ederlerse onlara söyleriz. Burada teşkilatımıza da gidilse bunların nerelerde hangileri olduğunu söylerler'' dedi.
 

'İnsanı önceleyen bir devlet anlayışını getirdik'

Başbakan Erdoğan, bunlarla yetinmediklerini, halkın daha iyilerine layık olduklarını ifade ederek, ''İstediği hastaneye gitsin orada tedavisini olsun. Biz insanı önceleyen bir devlet anlayışını getirdik, devleti önceleyen değil, önce insan sonra devlet. Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' dedik ve yola böyle devam ettik'' diye konuştu. Aile hekimliği uygulamasına Mart 2007 itibariyle geçildiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, yurttaşlara ''hepinizin doktoru var mı?'', ''ücretsiz dimi'' diye sordu. Evet, yanıtı alan Erdoğan, ''Bundan öncekiler bunları niye yapmadı, akılları neredeydi ama bunların bundan haberi yok biliyor musunuz?'' dedi.

Çarşamba Adalet Sarayını bitirdiklerini, hizmete açtıklarını, 4 bin 309 toplu konut inşaatını başlattıklarını ve 3 bin 939 konutu sahiplerine teslim ettiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Çarşamba'da Yeşilırmak kenarında çöp döküm sahası olarak kullanılan bölgeyi temizledik orada da 700 konutluk pırıl pırıl bir şehir kurduk. Samsun'u ulaştırma alanında da yeniden imar ettik. Biz gelene kadar Samsun'da bölünmüş yol ne kadardı biliyor musunuz? 120 kilometre. Biz geldik buna 7.5 yılda 138 kilometre bölünmüş yol ilave ettik. 79 yılda 120 kilometre, 7.5 yılda 138 kilometre fark bu. Samsun havaalanına bakalım. Yolcu trafiğindeki artış ne oldu biliyor musunuz? yüzde 405, fakir fukara bir ülkede yüzde 405 havayolu taşımacılığında artış olur mu? Biz hava yollarına ne dedik, artık bu havayollarını biz halkın yolu yapacağız dedik ve halkın yolu yaptık. 2002 yılında 172 bin yolcu sayısı vardı, 2009 yılında bu rakam ne oldu biliyor musunuz 867 bin. Nereden nereye, elhamdülillah artık benim vatandaşım, Ahmedim, Ayşem, Fatmam biniyor ya bu uçaklara, gönlüm rahat, huzurluyum. Samsun'a 2003 yılında doğalgazı getirdik mi? Artık benim Ayşe kardeşim, Fatma, Hatice kardeşim apartmanın 10 kat aşağısından kömür taşımıyor değil mi? O devir bitti, o pislik kir gitti değil mi? Artık hemen basıyorsunuz, düğmeye sıcak su her zaman yaz kış, medeniyet bu, bunları yakaladık mı yakaladık, ne ile AK Parti iktidarıyla. Tarımda aynı şekilde bu adımları attık. Ziraat Bankası yüzde 59 faizle çiftçiye kredi veriyordu şimdi yüzde 13 düştü 5.2, eğer damlama sulama yapıyorsa sıfır. Bak nereden nereye geldi. Esnaf yüzde 47 faizle kredi alıyordu Halkbankası'ndan şimdi yüzde 7'ye düştü. Olay bu.''
 

'12 Eylül yeni bir milat olacak'

Başbakan Erdoğan, 12 Eylül'ün yeni bir milat olacağını belirterek, ''olacak mı?'' diye sordu. ''evet'' yanıtı alan Erdoğan, ''Ama bak buradan gittikten sonra unutmuyoruz. Ben sizden 21 gün rica ediyorum. Samsun evelallah sandıkları patlatacak buna inanıyorum'' dedi. ''Gelin hep birlikte bir evet diyelim, gelin demokraside bembeyaz bir sayfa açalım. Unutmayın. Her evet demokrasiye davettir. Her evet adalete davettir. Her evet özgürlüğe, hukuka davettir'' diyen Erdoğan, 14 gün 14 gece çalıştıklarını, üzerlerine düşeni yaptıklarını söyledi. Halkın emanetinin hakkını yerine getirdiklerini ifade eden Erdoğan, ''Rahmetli Menderes ne dedi? 'Yeter söz milletindir' dedi. Bende diyorum ki yeter karar da milletindir. Mühür sizde'' diye konuştu.
 

'Pakistan'ı unutmayalım'

Miting alanında toplananlara ''Sizler çok güzelsiniz, Allah bu yüzlerinizdeki bu güzelliği, tebessümünüzü eksik etmesin'' diye seslenen Başbakan Erdoğan, ''İnşallah 12 Eylül ile başka olacağız'' şeklinde konuştu. Pakistan'ın unutulmamasını, her türlü yardımın yapılmasını isteyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Bakın Başbakanlık Pakistan hesapları açtı. Diyanet İşleri Başkanlığımız kampanya yapıyor. Aynı şekilde Kızılayımızın açtığı kampanyalar var. Şu anda Kızılayımız ile zaten Pakistan'dayız, çalışıyoruz. İnşallah 26 vagonluk bir treni Kızılayımız kaldırıyor, 40 tırımızı kaldırıyoruz. Silahlı kuvvetlerimizin vermiş olduğu bir C-130 kargo uçağı ile yola devam ediyoruz ve bu süreci inşallah bu şekilde devam ettireceğiz. Onlar nasıl 1999'da bizi yalnız bırakmadıysalar, bizde onları bugün yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.''

Başbakan Erdoğan, konuşmasının sonunda yurttaşlara, ''Bizim şarkımızı biliyorsunuz değil mi? Gür bir seda söyleyelim Türkiye duysun. Hazır mıyız? Şu ellerinizi bir göreyim, elleriniz dert görmesin. Bayrakları da göreyim. Evlerinizin balkonlarına Türk bayrağı ile evet bayrağı asmayı unutmayın'' dedi. Daha sonra meydanda toplananlar ve Başbakan Erdoğan, ''Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana her şey sizi hatırlatıyor'' dizelerini söylediler. Erdoğan, konuşmasını, ''Günümüz kutlu olsun, Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun, 12 Eylül çifte bayram olsun, Allah yar ve yardımcımız olsun'' diye tamamladı.

Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından halk oylamasında ''evet'' oyu vereceklerini açıklayan Terme ilçesine bağlı Bazlamaç beldesinin MHP'li Belediye Başkanı Mehmet Devranlı, Bafra ilçesine bağlı Çetinkaya beldesinin MHP'li Belediye Başkanı Hadi Sezer ile Çarşamba ilçesine bağlı Dikbıyık beldesinin DSP'li Belediye Başkanı Kemal Ayan ile 21. Dönem Samsun Milletvekili Ahmet Aydın ve 1987'de cezaevinde hayatını kaybeden Hüseyin Kurumahmutoğlu'nun abisi Ali Kurumahmutoğlu ile yurttaşları selamladı. Eski milli futbolcu Tanju Çolak da Başbakan Erdoğan'ın mitingde yaptığı konuşmayı, Cumhuriyet Meydanı'nda canlı yayın yapan bir aracın üzerinden izledi. Öte yandan, Başbakan Erdoğan, Samsun'a gelmeden önce ''mikrolife'' adı verilen hava aracından ''Başbakan Erdoğan Samsun'da'' yazısıyla gökyüzünde tanıtım yaptı.

 

Erdoğan, Ordu'ya geldi

Başbakan, Erdoğan Samsun'daki mitingin ardından Ordu'ya helikopterle geçerken, Ünye ilçesinde Karadeniz Sahil Yolu'nu havadan inceledi. Atıl durumda bulunan havaalanına inerek, burada konaklayan doğudan gelen fındık işçileri ile sohbet eden Başbakan Erdoğan, yine helikopterle Ordu'ya geçti. Ordu'da 19 Eylül Stadı'nda Başbakan Erdoğan'ı Vali Orhan Düzgün, Giresun Valisi Mustafa Yaman, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, İl Emniyet Müdürü Mehmet Avcı, AKP Ordu ve Giresun milletvekilleri ile diğer ilgililer karşıladı. Erdoğan ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç da Ordu'ya geldi.

'Türkiye, kendi rotasını kendi çiziyor'

Süleymaniye Mahallesi'ndeki Orta Cami'nin bulunduğu alanda AKP Ordu İl Başkanlığının iftarına katılanan Erdoğan, burada yurttaşlara seslendi. Hazırladıkları Anayasa değişikliği paketinin 12 Eylülde oylanacağına değinen Erdoğan, ''Türkiye darbe Anayasası üzerindeki en kapsamlı en demokratik değişimi bekliyor. Türkiye yeni bir milada, 13 Eylül sabahı yeni bir aydınlığa doğru emin adımlarla ilerliyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Eğer özgürlük istiyorsak, eğer hakkın, hukukun üstünlüğünü istiyorsak, eğer daha güçlü Anayasa Mahkemesi istiyorsak, eğer Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun birilerinin arka bahçesi değil de milletimizin ön bahçesi olamasını istiyorsak, 12 Eylülde 'evet'in sandıklardan çıkacağına inanıyorum. Türkiye artık dünün Türkiye'si değil. Türkiye, artık soğuk savaş döneminin hatta 20 yıl öncesinin Türkiye'si değil. Türkiye, kendi rotasını kendi çiziyor. AK Parti'nin rotasını da millet çiziyor. Türkiye, tarihi kimliği ile Türkiye kendi istikametini kendisi belirliyor. Coğrafyasıyla asli kimliği ile kültürel değerleriyle barış içinde geleceğe doğru yürüyor. Artık gündemi belirlenen bir Türkiye yok. Artık dünyada gündem belirleyen bir Türkiye var. Artık muasır medeniyetler sevesiyesini üzerine çıkmak hedefine doğru emin adımlara yürüyen bir Türkiye var.''

'İdam edilenler için hesap günü'

Konuşmasında, Türkiye'de yaşanan darbelere işaret eden Erdoğan, ''Çok meşakkatli bir yolculuktayız, çok zor, çok güç bir süreç yaşadık'' dedi. Erdoğan, ''Önümüze engeller çıkarıldı, önümüze duvarlar örüldü, önümüze korkuluklar dikildi. 'Siz siyaset yapamazsınız, muhtar bile olamazsınız, siz Cumhurbaşkanı seçemezsiniz, siz Anayasayı değiştiremezsiniz' dediler. 'Çetelere dokunmayın, kirli ilişkileri, kirli senaryoları deşifre etmeyin' dediler. Onların hiç birine aldırmadık. Fakat sizden aldığımız güçle, sizin bize yüklediğiniz emanetin sorumluluğuyla, sizlerin hayır dualarıyla tüm bu engelleri aştık ve aşırıyoruz. Ne söylerlerse söylesinler, nasıl bir tehdit savururlarsa savursunlar hiç biri milletin iradesini gölgelemeye, milletin değişim ve dönüşüm taleplerini durdurmaya yetmedi, yetmez de'' diye konuştu.

Ordu halkının, 12 Eylül acılarını, kamplaşmayı, kutuplaşmayı yaşadığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ordu, kirli bir takım eller tarafından uygulamaya konulan senaryoların adeta laboratuvarı oldu. Bakınız, dikkatinizi çekiyorum, 12 Eylül sabahından itibaren adete bıçakla kesilir gibi tüm o kutuplaşmalar, kamplaşmalar birden bire sona erdi. Aradan 30 yıl geçti 12 Eylül öncesi yaşanan olayların milletimizin, gençlerimizin birbirleriyle çatışması değil, kirli bir takım senaryoların uygulaması olduğunu açık bir şekilde gördük. Darbeler yüzünden bu ülkede bir çok değerli siyasetçimizin, akademisyenimizin, sanatçılarımızın ve en çok da gençlerimizin istikbali karartıldı, hayatları heba edildi. Bu ülkenin karanlık dönemleri nice insanımız çirkin senaryoların, siyasi komploların kurbanı oldu. Çıkar siyaseti güdenler, siyasetten kişisel menfaat umanlar, bizi ideolojik kamplaşmaya alet ettiler. Hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, ister sağdan, ister soldan, isterse başka siyasi görüşten. Yakın tarihimizde insanlarımıza ödetilen ağır bedeller gençlerimize ödetilen acılar bizim yüreğimizi yakıyor. Bir insanın siyasi görüşlerini paylaşabilirsiniz veya paylaşmayabilirsiniz fakat acılarımızı tartmak için gereken terazi değerli kardeşlerim siyaset terazisi değildir. O terazi yüreklerimizdir. Vicdanlarımızdır. Her ne olursa olsun gencecik insanların idam sehpalarına gönderilmiş olmalarını bizim vicdanlarımız kabul edemez. Adalet merhametle beraber anlamlıdır. Merhametten yoksun bir adalet düşünemiyorum. Biliyorum ki milletimizin yüreklerinde de merhamet ağır basıyor. Biz artık bunlarla yüzleşmek istiyoruz. Biz artık Türkiye'nin karanlık noktalarının aydınlanmasını istiyoruz. Biz artık bu ülkede bir daha 27 Mayıslar, 12 Eylül, 28 Şubatlar yaşanmasın istiyoruz. 12 Eylül 2010'un bir anlamı da budur. Anayasa değişikliği 12 Eylül ile bir yüzleşme olduğu kadar sağda, solda öldürülenler için, idam edilenler için de bir hesap günüdür. Öyleyse 12 Eylülde sadıkları evetle patlatmaya hazır mıyız ?''
 

'Yüce Divan'a gitmeyi engelleyici bir madde gösterin'

Referanduma 20 gün kaldığını anımsatan Erdoğan, ''20 gün çalışacağız ve 13 Eylüle adeta yeniden doğmuş gibi doğarak çıkacağız'' dedi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''12 Eylül Türkiye'nin ileri demokratik standartlara kavuşması, üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçilmesi, Anayasa değişikliği ile sadece darbe Anayasasına önemli bir darbe vurmakla kalmıyor sosyal, siyasal hakları, demokratik hakları da çok daha ileri sevilere ve evrensel sevilere kavuşturuyoruz. Hanım kardeşlerimizin, yaşlılarımızın, engellilerimizin, çocuklarımızın, gazilerimizin, şehitlerimizin yakınlarının haklarını anayasal güvence altına alıyoruz. Anayasa Mahkemesini Türkiye İnsan Hakları Mahkemesine dönüştürüyoruz. Vatandaşımızın hakkını daha etkili şekilde arayabilmesi için kamu denetçiliği sistemini getiriyoruz. Yurt dışına çıkışlardaki kısıtlamaları kaldırıyoruz. Yargı kurumlarının yapısını katılımcı bir anlayışla yeniden düzenliyoruz. Diyorlar ki 'AK Parti Yüce Divana gitmemek için böyle değişiklik yapıyor' el vicdan, el insaf. Ben bütün muhalefet liderlerine sesleniyorum; şu paketin içinde Yüce Divana gitmeyi engelleyici AK Parti ile ilgili bir madde olduğunu gösterin ben bu görevden çekileceğim. Gösteremezseniz siz çekilmeye hazır mısınız? Çekilemezler. Bunların geçmişlerinde bu durumları gördük. Çünkü dürüst değiller.''
 

'Kılıçdaroğlu'nun imzası yok mu?'

Konuşmasında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü ile ilgili açıklamalarına da değinen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: ''Eğitim özgürlüğü noktasında başörtülü olarak, inancından dolayı başörtülü olarak okumak isteyen kızlarımız üniversiteye gidemiyordu. MHP ile el birliği yaptık 411 oyla Anayasa değişikliğini Parlamentoda gerçekleştirdik. Bu arada anamuhalefet lideri meydanlarda diyor ki 'başörtüsü meselesini ben çözerim'. Kim diyor? Sayın Kılıçdaroğlu. İnandınız mı? Buralardan geldi geçti galiba ama burada bunları anlatmadı. Başka şeyleri anlattı. Anayasa paketi ile ilgili konuşmadı. Çünkü bunların işi gücü o değil başka şeylerle uğraşıyorlar. Peki bunu Anayasa Mahkemesine kim götürdü. CHP götürmedi mi? Değerli kardeşlerim bu imzaların içinde Sayın Kılıçdaroğlu'nun imzası yok mu? Hangi yüzle geliyorsun da 'bunu ben düzeltirim' diyorsun. Dürüst ol dürüst, dürüst ol. Parlamentodan geçmiş, niçin engellediniz? Hadi el ele verseydik de o işi bitirseydik olmaz mıydı? Anayasa Mahkemesine gitmeseydiniz bu ülkede böyle bir sorun kalmayacaktı. Kardeşlerim bunlar dürüst değil. İstanbul'un bir semtinde çarşaflı kardeşlerimizi topladılar yakalarına CHP rozeti taktılar aradan birkaç gün geçti otobüsten tekme tokat çarşaflı kardeşlerimizi aşağıya attılar. Mersin'de de aynı şeyi yaptılar. Bunlar budur.''

'Her şeyin kapısını aralıyor'

Yeni Anayasada sendikal haklar getirdiklerini ancak bütün sendikalardan destek görmediklerini anlatan Erdoğan, ''Bazı sendikalara şaşıyorum. Şunları kaldıralım derken bize geliyorlar ama ne yazık ki bu sendikaların büyük bir kısmı meydanlara çıkıp bu işi açık bir şekilde ortaya koymuyor. Yahu siz isteniz de bunları biz buraya koyduk. Ekonomik Sosyal Konseyi Odalar ve Borsalar Birliği istedi, bunları buraya koyduk. Şimdi biz bunu yapıyoruz, peki siz niçin meydanlarda değilsiniz? Sizin bu isteğinizle yerine gelen bu Anayasa değişikliği ile neden çıkıp da tavrınızı koymuyorsunuz?'' diye sordu. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Nerede olursanız olun dürüst olun. Evetse evet, hayırsa hayır. Onun için ben hayır diyenleri bu noktada gerekçelerini hakikaten samimi savunuyorsa gerçekten alkışlıyorum ama Anayasa paketinin içine girmeden sadece ideolojik nedenlerle bunu söylüyorsa onu da milletime havale ediyorum. Memur kardeşlerimin toplu iş sözleşmesi hakkı yoktu. Şimdi biz getirdik. Daha önce toplu görüşme hakkı vardı. Aynı şekilde emekli kardeşlerim de memur kardeşlerim de bu toplu iş sözleşmesinden istifade edecekler. Bu Anayasa paketi bir AK Parti Anayasaya paketi değildir, 73 milyon vatandaşımın özgürlük kapılarını aralayacak tüm Türkiye'nin istifade edeceği bir Anayasadır. 12 Eylül 2010 Türkiye için bir milat olacak. Değerli kardeşlerim bakınız 12 Eylülde bu millet bu defa huzura, bu sefer aydınlığa barışa ve kardeşliğe koşacak. Bu her şey değil ama her şeyin kapısını aralıyor. İnşallah 2011 seçimlerinden sonra çok daha kapsamlı bir Anayasa değişikliği gerçekleştireceğiz.''

AKP'nin icraatları

AKP'nin iktidar olduğu 2002 yılından bugüne kadar yaptıklarına değinen Başbakan Erdoğan, Ordu'da yapılanlardan da bahsetti. Karadeniz Sahil Yolu'na dikkati çeken Erdoğan, ''Şu Karadeniz Sahil Yolu'ndan anamuhalefetin liderleri hiç geçmez mi? Bu sahil yolunu kimler yaptı bitirdi? Bu dağları kimler deldi, bitirdi ama buraya geldiler konuşmalarında ne diyorlar? 'Ne yaptı bu AK Parti iktidarı?' yapma be... Elinize dilinize dursun. Eğer arabayla şuralardan gelip geçtiysen, bu yollar AK Parti iktidarının. Şu Samsun-Sarp arasında yüzde 35'i 15 yılda bizden önceki iktidarlar yaptı. Kalanını biz bitirdik. Şurada Ünye'de biraz çalışmamız var. Tünel ve viyadük çalışmalarımızı da kısa zamanda bitiriyoruz ve tamamen bitmiş olacak. 12 tünel var bu bölgede. Nasıl oldu bu iş. Aşk aşk... Ferhat'a dağ dayanır mı? Dayanmaz. 'Biz Ferhat, siz Şirin' deldik dağları'' dedi.

ORGİ Havaalanı ile ilgili proje çalışmalarının da bu yıl sonuna kadar biteceğini söyleyen Başbakan, 2011 yılının mart ayında da temelinin atılacağını müjdeledi. İftarın ardından AKP Ordu İl binasının açılışına katılan Erdoğan, karayoluyla Giresun'a geçti.


 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler