Demokrasi Kavramı ve Ölçütleri

Demokrasi Kavramı ve Ölçütleri
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.04.2012 - 06:21

Demokrasilerde yönetme hakkı çoğunluk tarafından kullanılır. Çoğunluğun belirleyici olması demokrasinin gereğidir. Ancak, demokrasilerde çoğunluk kadar azınlığa da değer verilir, saygı gösterilir. Çünkü, çoğunluk rakipsiz ve denetimsiz bir güç durumuna gelince, kişi hak ve özgürlükleri açısından büyük bir tehlike oluşturabilir.

Anayasamıza göre, Türkiye demokratik bir cumhuriyettir; halk iradesine ve halk idaresine dayanır. Bilindiği gibi, demokrasi halkın kendi kendisini yönetmesi; siyasal iktidarın halka dayanması demektir. Bu genel tanım yanında, “demokrasinin altın anahtarları” denilen birtakım ölçütler vardır; bunlar bir toplumun ne ölçüde demokratik bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Sözü edilen ölçütlerin başında serbest seçimler gelir. Demokrasilerle toplumu yönetenler düzenli aralıklarla yapılan özgür ve adil seçimler sonucunda halk tarafından belirlenir. Halk seçimlerde tercihini serbestçe yapar. Serbest seçimler demokrasinin en önemli koşuludur. Öte yandan, demokrasi, seçmene hesap verilmesini de zorunlu kılar. Bu bakımdan, her seçim aynı zamanda bir denetim işlevi görür. İktidarın ve bununla birlikte muhalefetin faaliyetleri, dolayısıyla halk üzerinde bıraktıkları etki seçimlerde değerlendirilir. Halk yönetiminden memnun kaldığı kişileri yeniden seçer; memnun kalmadıklarını ise oyları ile değiştirir. Seçimler, asıl gücün halkta olduğunu vurgular.

Demokrasinin temel ilkelerinden biri de siyasal eşitliktir. Dolayısıyla, yönetenlerin seçiminde kural olarak herkes eşit bir biçimde oy kullanma hakkına sahiptir. Herkesin oy kullanabilmesine “genel oy ilkesi”; herkesin bir oy kullanabilmesine de “eşit oy ilkesi” denir. Eşitlik, yönetime aday olanlar için de söz konusudur. Toplum seçilmek isteyenlere eşit koşullarda yarışma olanağı sağlar. Özellikle, kamu iletişim araç ve olanaklarından yararlanmada eşitliğe uyulur. Bugünün azınlığına, yarın çoğunluk olabilme yolu açık tutulur.

Demokrasi özgürlüğü temel alır. Demokratik toplumlarda, herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu kabul edilir. Her insanın doğumla kazandığına inanılan söz konusu hak ve özgürlükler (insan hakları) hukukun güvencesi altındadır. Yönetimin (idarenin) ilk sorumluluğu, bunları gelebilecek zararlardan korumak ve geliştirmektir. Yaşama hakkı, düşünce özgürlüğü, bilim özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı hak ve özgürlükleri bu arada sayılabilir. Yönetenlerin dayandığı çoğunluğun oranı ne olursa olsun, yönetilenlerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması demokrasinin kaçınılmaz bir sonucudur. Öte yandan, çağımızda çalışma, dinlenme, sendika, toplu iş sözleşmesi, grev ve sosyal güvenlik gibi sosyal ve ekonomik hak ve özgürlükler de demokrasinin bir göstergesi olarak değerlendirilmektedir. Bununla birlikte, özgürlüğün sonsuz olmadığı da belirtilmelidir; herkesin özgürlüğü bir başkasının özgürlük sınırında sona erer. Sınırlama demokratik toplum yapısında da vardır. Ancak, özgürlük kural; sınırlama ise istisnadır. Sınırlamaların kural haline gelmeye başladığı bir ülkede demokrasi özürlü sayılır.

Demokrasi aynı zamanda bir sorumluluk rejimidir. Bireyler, demokrasinin kendilerine tanıdığı hak ve özgürlükleri kullanırken, topluma karşı sorumlu olduklarının bilinci içinde davranırlar. Söz konusu hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılması durumunda, bundan toplumun, dolayısıyla yine kendilerinin zarar göreceklerini bilirler.

Demokrasi, çoksesli bir yönetim biçimidir. Toplum yaşamında değişik görüşlerin varlığı kabul edilir. Çeşitli görüş ve düşünceler ortaya konur, uygarca ve hoşgörü ile tartışılır ve böylelikle sorunlara çözüm aranır. Demokrasi katılımı, uzlaşmayı ve karşılıklı saygıyı gerekli kılar. Çoğulculuk demokrasinin yapısında vardır.

Demokratik yaşamda siyasal iktidarı eleştirme, karşıt görüşler öne sürme ve seçim yolu ile iktidara gelme oyunun kuralıdır. Bu bakımdan, değişik görüşleri temsil eden siyasal partiler büyük önem taşırlar ve demokrasinin temel taşı sayılırlar. Açıklanan nedenle, tek partili bir rejim demokrasi olarak değerlendirilemez.

İktidar güç demektir. Güç ise niteliği bakımından kötüye kullanılmaya elverişlidir; bu bakımdan denetlenmesi gerekir. Söz konusu denetim işlevi muhalefet partileri tarafından yerine getirilecektir. Ancak, çağdaş demokrasi anlayışı, muhalefet partilerinin yanı sıra, “sivil toplum kuruluşları” olarak adlandırılan dernekler, sendikalar, baro ve meslek odaları gibi çeşitli baskı ve çıkar gruplarının da denetim işlevi görmesini kabul eder. Bunlar ayrıca kamuoyu yoluyla siyasal iktidarı kendi amaç ve yararları doğrultusunda etkilemek için de çaba gösterirler. Bütün bu kurum ve kuruluşlar ve özellikle özgür basın da zamanımızda demokrasinin temel unsurları arasında sayılırlar.

Demokrasilerde yönetme hakkı çoğunluk tarafından kullanılır. Çoğunluğun belirleyici olması demokrasinin gereğidir. Ancak, demokrasilerde çoğunluk kadar azınlığa da değer verilir, saygı gösterilir. Çünkü, çoğunluk rakipsiz ve denetimsiz bir güç durumuna gelince, kişi hak ve özgürlükleri açısından büyük bir tehlike oluşturabilir. Nitekim, bunun örnekleri tarihte görülmüştür. Bir kararın çoğunluk tarafından verilmesi, onun mutlaka doğru ve adil bir karar olduğunu kanıtlamaz. Bu nedenle, çoğunluk (iktidar) yönetim işlevini azınlığın (muhalefetin) gözetimi ve denetimi altında yürütür. İktidarı denetlemek ve uyarmak muhalefetin öncelikli görevidir. Dolayısıyla, demokrasilerde muhalefet önemli bir yere ve işleve sahiptir. Vurgulanmalıdır ki, her tür yönetim biçiminde bir iktidar vardır; muhalefet ise sadece demokrasilerde görülür.

Demokrasi, bütün bu unsurları içermek kaydıyla, azınlık (muhalefet) haklarına saygılı bir çoğunluk yönetimi olarak tanımlanır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon