Demokrasi suçu
Hukukçular, yasadışı dinleme kayıtlarının dava dosyasına konulması halinde yargıçlar üzerinde 'kanaat baskısı' oluşturabileceği uyarısında bulundular.
Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara Temsilciliği’nin telefonlarının Ergenekon soruşturması kapsamında dinlenmesi ve muhabirlerin haber kaynaklarıyla yaptıkları görüşmelerin dava dosyasına konulması hukukçuların tepkisine neden oldu.
Hakkında şüphe iddiası bulunan kişiye ilişkin yapılan dinlemelerin bütün bir kurumu kapsayamayacağına dikkat çeken hukukçular, “hâkim kararı”na dayanmayan tüm dinlemelerin delil niteliği bulunmadığını ve dava dosyasından çıkarılması gerektiğinin altını çizdiler. Hukukçular, hâkim kararına dayanmayan dinlemelerin dava dosyasına konulması durumunda ise yargıçlar üzerinde “baskı” oluşturabileceği uyarısında bulundular.
İdare hukukçusu Prof. Dr. Ülkü Azrak, anayasanın 22’nci maddesinin kişilerin haberleşme özgürlüklerini düzenlediğini belirterek “Bu madde ‘Herkes haberleşme hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır’ diyor. Bu maddenin istisnasının uygulanması için ‘milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel ahlak ve sağlığın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması’ gibi sebepler etkili olmalıdır ve dinleme kesinlikle ‘hâkim kararı’na bağlanmalıdır” uyarısında bulundu.
Gazetecilerin günlük işleri nedeniyle yaptıkları konuşmalarının dinlenmesinde “acil durum” hükmünün uygulanamayacağını da belirten Azrak, hâkim kararı olmadan yapılan dinlemelerin dava dosyasına konulması halinde hâkimler üzerinde “kanaat baskısı” yaratabileceğinin altını çizdi. Azrak, “Emniyet yetkililerinin hâkim kararı olmadan yaptığı dinleme kayıtlarını savcılar mahkemeye sunmamalıdır. Mahkeme heyeti bu dinlemeleri delil olarak kabul edip karara esas kabul etmez. Ancak hâkimlerin son kararlarında bu dinleme kayıtları etkili olabilir. Bu da yargılamanın sağlıklı sonuçlanmasını engeller. Hâkim kararı olmadan yapılan tüm dinlemeler dava dosyasından çıkarılmalıdır” diye konuştu.
Özel hayatın ihlali
Ceza Hukukçusu Prof. Dr. Köksal Bayraktar ise söz konusu telefon dinlemelerinin hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak “CMK’ye göre suç işlediği yönünde kuvvetli şüpheler olan kişiler dinlenir. Bu şekilde bir gazetenin çalışanlarının dinlenmesi ve soruşturma ile ilgisi olmayan dinlemelerin iddianameye konması kabul edilemez. Telefonu dinlenen kişilerin görüşmelerinin uluorta gösterilmesi, iddianamede yer alması özel hayatın ihlal edilmesidir. Ayrıca bu durum insanın çalışma hürriyetini de etkileyebilir. Bir gazetede çalışan 10’dan, 20’den fazla kişinin dinlenmesi ne demektir. Böyle bir şey olamaz. Şimdi benim yaptığım bu telefon görüşmesini de ileride birinin iddianameye koyma gibi bir hakkı olabilir mi? Bunun hukuki olduğunu kimse iddia edemez” diye konuştu.
‘Millete korku salamazsınız’
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi Hukuk Bilimleri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ersan Şen, Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) 135’inci maddesine göre suç şüphesi bulunan kişiye dinleme kaydının ancak başka yollarla delillere ulaşılamadığı durumlarda uygulanabileceğine dikkat çekti.
Şen, “Bir şüphelinin ‘cep telefonu kullanmıyor’ diye çalıştığı kurumdaki tüm telefonları dinleyemezsiniz. O kişinin hangi telefonu kullandığını tespit etmek zorundasınız. Başka kişilerin konuşmalarının kayda alınması, dinlenmesi ve sinyal bilgilerinin tespit edilmesi kanunen mümkün değildir” diye konuştu.
Yargıtay’ın kararı dikkate alınmalı
Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Kocasakal, telefon dinlemelerinin kişilerin özel hayatları ile ilgili olduğunu ve bu durumla ilgili düzenlemelerin yasalarda belirtildiğine dikkat çekti. Doç. Dr. Kocasakal, “CMK’nin 135. maddesine baktığınız zaman telefon dinlemelerinin hangi durumlarda, hangi koşullarda yapılabileceğinin açık olarak ifade edildiğini görürsünüz” dedi.
Türkiye’de son dönemlerde kamuoyunu meşgul eden telefon dinlemeleri ile Yargıtay 8. Dairesi’nin verdiği kararları anımsatan Doç. Dr. Kocasakal, “Yargıtay hukuka uygun olsa bile başka delillerle desteklenmiyorsa telefon dinlemelerinin tek başına delil olamayacağını söylüyor” değerlendirmesini yaptı.
‘Basın demokrasinin vazgeçilmezi’
İstanbul Barosu’nca yapılan yazılı açıklamada ise “son günlerde yaşanan iki olayın basın özgürlüğünün ülkemizde ne denli sınırlandırıldığının ve tehdit edildiğinin göstergesi” olduğu belirtilerek “Basın, demokratik yönetimlerde yasama, yürütme ve yargıdan sonra gelir ve demokrasinin vazgeçilmezlerindendir. Demokrasinin olmazsa olmaz koşullarındandır” denildi.
Baronun açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “Siyasi iktidarın yaratmak istediği ‘yandaş basın’ sisteminin demokratik düzende yeri yoktur. Ancak siyasi iktidar, her geçen gün biraz daha etkili ve biraz daha kararlı olmak üzere basın özgürlüğünün üzerine giderek ‘yandaş basın’ yaratma hedefine yaklaşmaktadır. Son günlerde Doğan Medya Grubu’na yasa ve usul hükümleri bir tarafa bırakılarak salınan yüksek miktarlı verginin hiçbir hukuksal altyapısı bulunmamaktadır. Ayrıca Cumhuriyet gazetesinin santral telefonlarının dinlemeye alınması ve tüm gazetecilik faaliyetlerinin denetlenmesi de demokrasilerde asla eşine rastlanamayacak bir durumdur.”
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli'nin açıklamaları sahaya nasıl yansıdı?
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- PKK Suriye’nin Silahlı Kuvvetleri Oluyor
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- CHP ne yapmalı?
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Ölü ve yaralılar var!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!