Demokrasi Terörü mü, Darbe Demokrasisi mi?

Demokrasi Terörü mü, Darbe Demokrasisi mi?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 15.04.2009 - 06:22

Dışarıda ülkemizin yeniden yeni haritaları çiziliyor ve Türkiye’ye yeni “model”ler biçiliyor. İçerde ise yeniden, bilmem kaçıncı dalga, “Lale Devri” yaşanıyor. Yani rektörleri, bilim adamlarını, komutanları, gazetecileri, yazarları, siyasi parti liderlerini “darbe” öcüsüyle tutuklamanın “keyfi” yaşanıyor.

 

Kapılarımız daha bir derinden tekmeleniyor. Ermenistan, Türkiye-Ermenistan sınırını, sınırla birlikte altında imzası bulunan Kars Antlaşmasını tanımıyor. Yani, soykırım şablonu altında, Sevr, Sevrdeki Ermenistan, Karadağın işgalinin ardında gizliişliyor. Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, Benim büyük vatanım, benim yeni vatanım diyebilecekleri günü yaklaştırmaya çalıştığını, Büyük Ermenistanı kurma uğruna çalıştığını söylüyor. (Yeni Şafak, 21. 02.2009.)

ABD, hem Ermenistanın ve işgal ettiği Karabağın arkasında duruyor, hem yeni Kürdistan haritasıyla, Ermenilerin Büyük Ermenistan olarak talep ettikleri toprakları, Kürtler eliyle ve Kürtler adına Türkiyeden koparmanın planını yapıyor.

Kısacası, dışarıda ülkemizin yeniden yeni haritaları çiziliyor ve Türkiyeye yeni modeller biçiliyor. İçerde ise yeniden, bilmem kaçıncı dalga, Lale Devri yaşanıyor. Yani rektörleri, bilim adamlarını, komutanları, gazetecileri, yazarları, siyasi parti liderlerini darbe öcüsüyle tutuklamanın keyfiyaşanıyor.

Padişahların oğullarına, ilkin Başin keserim! diye yazmayı öğretirlermiş. Çok şükür, şimdi baş olanlar, baş kesmiyor ama, Halk ne derse o olur! diyenler ve halkın oylarını alanlar, şimdi, Ben ne dersem o olur! diyebiliyor ve buna sonuna kadar demokrasi deniyor.

Hukuk devletini korumak, hukuk devletini tahribe yöneliyor. Bir başka deyişle, devleti hukukla korumak yerine, devlet adına hukuk yok ediliyor.

Sormak gerekiyor:

Bu, terör demokrasisi mi, demokrasi terörü mü?

Bu, darbe fobisi mi, fobi darbesi mi?

Bu, darbe demokrasisi mi, demokrasi darbesi mi?

Kuşkusuz, beşibir arada, yani, hepsi.

Ne var ki, biz, çoook darbe gördük, ama böyle darbe görmedik, duymadık, bilmedik.

Darbe yapanların iktidar olduğunu gördük, kimi darbecilerin ölümden kurtulamadığının da tanığıyız. Yani yıllar yılı darbe konuşmamışlar, darbe dedikodusu yapmamışlar, darbe yapmışlardı. Şu var ki, hiçbiri, bu Ergenekondarbesine hiçbir biçimde benzemiyordu. Sanırım dünyada da böyle bir darbe, senaryoolarak olsun bulunamazdı.

27 Mayıs 1960ı, 12 Mart 1971i, 12 Eylül 1980i yaşadık, etimizle, kanımızla, canımızla. 21 Şubatı ve 22 Mayısı, yürüyen tankları izleyerek izledik.

Anımsatmak isterim:

14 Mayıs 1960 günü, yani Demokrat Partinin kuruluş yıldönümünde, Kızılayda gençlerin, Menderes ve Bayar ikilisine tepkisel gösterisini izlemeye gitmiştik. Sis bombası arasından kaçanların içinde kalmış, yakapaça, tekmetokat, Hazır Kuvvete getirilmiştim. Yüz on kişi kadardı gözetim altına alınanlar. Bizi, Mamaka, 28inci Tümene götürmüşler, ilk kez cezaevi olarak iki er koğuşuna bizi tıkmışlardı. Yüz on kişiden üç kişi tutuklanmıştı. Biri, CHP yayın organı Ulus gazetesinde çalışan bendim. Biri, Polatlı CHP ilçe başkanının oğlu. Biri de Bahçelievler CHP Gençlik Kolu başkanıydı.

Tutuklanmış, Soğukkuyu Askeri Cezaevine konmuştuk. İçerde bir kurmay binbaşı vardı, Himmetdede İstasyonunda, Kayseriye gitmekte olan CHP Genel Başkanı İsmet İnönünün içinde bulunduğu treni durdurmak emrini almış, emri uygulamayı askerlik onuruyla bağdaştıramamış, istifa etmişti, onun için tutuklanmıştı. Bir piyade yarbay vardı, Kayserinin ilçesi İncesuda İnönünün aracının önünün kesilmesi emrini almış, ama tabur, İnönüyü selamlamış, İnönüyü korumaya almıştı, onun için tutuklanmıştı. Bir kurmay albay vardı. Cumhurbaşkanı Celal Bayarın, İnönünün yolunun kesilmesi emrini, Himmetdededeki kurmay binbaşıya yönelten Kara Kuvvetleri Komutanını, yasadışı emir verdiği için protesto amacıyla istifa etmiş ve bu nedenle tutuklanmıştı. Tutuklular arasında bir de Prof. Dr. Muammer Aksoy vardı, bazı subaylar ve üniversite gençliği de.

27 Mayıs sabahı, güneş doğmadan hepimiz dışarıdaydık.

Sonuç biliniyor.

Bugün, o günün koşullarından çok uzakta bir yerde duruyoruz.

Kaygılıyım, ülkem adına, insanlık için!

Muzaffer İlhan Erdost TİHAK/ Türkiye İnsan Hakları Kurumu Başkanı

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler