Demokratik, Laik Eğitimin Gerekliliği
Kalkınmış ülkeler 21. yy’ı bilim çağı olarak sunarken, eğitimimizde bilimsellikten uzaklaşılıp dinselliğe yönelişin tohumları ekiliyor. Tevhidi Tedrisat’ın temeli zedeleniyorken; 4+4+4 kesintili eğitimle yaygın eğitim özendiriliyor. Ekmek ve su kadar önemli bir yaşamsallıkta, eğitimde geri gidişin çanları çalıyor. Eğitimimizdeki bu değişim rüzgârları akılcı bilimi dibe çekmeye yöneliktir. Toplum, dini veriler ileri sürülerek uyutulmak isteniyor.
Bireylerin mutluluğunun ülkenin bölünmezliğinden daha önemli olduğu görülmektedir. Huzurlu, korkusuz, ayrımsız ve sevgi dolu bir yaşam özlemimizdir. Cumhuriyetin temel değerlerinin ve kazanımlarının yok sayıldığı, laik, demokratik eğitimin dinselleştirildiği günleri yaşıyoruz. Toplum, ülke eğitiminde yapılan uygulamaları suskun, soğuk ve korku dolu bir bekleyişle izlemektedir.
Eğitimde fırsat eğitimi sağlanamadı. Ezberci eğitimin kalıcılığı önlenemedi. Eğitim ülke genelinde yaygınlaştırılamadı. 21. yy’da okumaz-yazmaz oranının yüzde 30’larda oluşu, kızların okulla buluşamaması kanayan yaramızdır. İnsanı ölümsüzleştiren sanat, kültür ve edebiyatın, toplumsal sevginin, onurun, paylaşımın kaynağı olduğu unutuldu. Sanat, felsefe, müzik, spor askıya alındı. Tiyatrolarımızın içeriği ile oynanmakta, sanatsal eserlerin kalıcılığı önlenmektedir. Ülke insanlarını bütünleştirecek gücün kaynağının sevgi olduğu unutulmaktadır.
Toplumsal umudumuzun kırıldığı noktadayız. Toplumsal yapımızı bir arada tutan adalet ve temel haklara olan güven giderek zedelenmektedir. “Tek iyi şey bilgi, tek kötü cehalettir” diyen Sokrates, bilgili bir toplum olmak gerektiğine değiniyor. Toplumu, çağdaş, kültürlü ve bilimsel doyumlu bir toplum olma yolundan dinci olmaya yöneltmek, laik ve demokratik yapımıza aykırıdır. Umut ve umutsuzluğun yarıştığı bilinmezliklerde insanlarımız boğuluyor. Atatürk devrimleri ters yüz ediliyor. Bilginin aydınlığında nitelikli insan yetiştirmek hedefleniyorken bugün gelinen nokta düşündürücüdür.
“İnsan eğitimle doğmaz ama eğitimle yetişir” diyen Cervantes, eğitimin önemine değiniyor. Cumhuriyet toplum eğitimiyle hedefine ulaşmayı amaçlıyordu. Ülkedeki eğitimsizliğin farkına varıldı. Cehaletin farkına varılıp, bu durumun giderilmesine çalışıldı. Devrim kıvılcımıyla aydınlanma alevlendirildi. Bugün ise ülke, yön, yöntem ve doku değiştiriyor. Aklar karaya, gündüzler geceye boyanıyor.
Kararlar siyasilerin güdümünde şekillenirken, ağızlardan fışkıran alevleri çağrıştıran sözler korku ve suskunluğun habercisi oluyor. “İmam hatipler göz bebeğimizdir”, “Dershaneler kapanacak”, “Tiyatrolar özelleştirilecek”; Eğitimde 4+4+4 sistemi uygulanacak vb. nice buyruklar hedefini buluyor. 52 yıldır binlerce gencin umudunu gerçekleştiren dershanelerin, örgün eğitimin yan kuruluşu olduğu unutuluyor. Binlerce eğitimcinin, çalışanın emeği öteleniyor. Örgün eğitimdeki eksikliği gideren, yönlendiren bir destek hizmeti olduğu göz ardı ediliyor. Emirlerle tribünlere oynamak, esip gürlemek toplumu yaralıyor. Dershaneler, farklı eğitim türlerinde fırsat eşitliği sağlayan kurumlardır. Dershaneler eğitimin günah keçisi değildirler.
İ.Gürşen Kafkas Eğitimci – Yazar
En Çok Okunan Haberler
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- 'Hukuki başvurular yapılacaktır'
- Anlattığı anlar ortaya çıktı!
- Ölü ve yaralılar var!
- Kayak merkezinde korkunç anlar... 17’si ağır 30 yaralı!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- Cem Yılmaz'ın yeni evi dudak uçuklattı!