'Didişmelerin nedeni askeri vesayeti kaldırmak'

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanının istifalarını ve Yüksek Askeri Şura (YAŞ) sürecinde yaşanan gelişmeleri değerlendirirken "Bizim düzenimizde bir yerde asker devletin vasisidir, öyle konmuştur. Şimdi bugün ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bugün yapmaya çalıştığınız şey, bu vesayeti kaldırmak. Yani, bütün itişmelerin kakışmaların kökeninde yatan budur" dedi.

Yayınlanma: 12.08.2011 - 09:28
Abone Ol google-news

Demirel, Eko Eneji dergisi genel yayın yönetmeni Mustafa Özcan Ültanır'a verdiği mülakatta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantıları öncesi Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının istifaları ve YAŞ'ta alınan kararları değerlendiren Demirel, "Olup bitenlere baktığınız zaman, Türkiye'nin bir yönetim sıkıntısı içinde olduğunu görüyoruz" dedi. Devletin atanmış ve seçilmiş kurumlarının ahenk içinde çalışması gerektiğini kaydeden Demirel, "Ama bizim ülkemizde görüyoruz ki, bu ahengi her zaman sağlayamıyoruz. Bunu sadece bugün için de söylemiyorum, genelde söylüyorum. Öyleyse, sıkıntılarımız nedir diye dönüp baktığımız vakit, mesele kural eksikliklerine geliyor. Şimdi, Türkiye yeni kurallar arıyor. Türkiye yeni anayasa arıyorsa, yeni kurallar arıyor demektir" diye konuştu.

"Vesayeti kaldırmak..."

Türkiye'deki askerlerin diğer memleketlerdeki askerden farklı bir geleneğe ve yetkilere sahip olduğunu, TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinde, "Cumhuriyeti korumak ve kollamak Silahlı Kuvvetlere aittir" şeklinde hüküm yer aldığını belirten Demirel, şöyle devam etti:

"Dünyanın her tarafında, bir yerden sonra devlete müdahale eden asker şu sloganı kullanır; 'Uçurumun kenarına geldik, çöküyoruz, kurtaralım.' Uçurumun kenarına geldik çöküyoruz, kurtaralım, bu tamamen bir vasiliktir. Yani, bizim düzenimizde bir yerde asker devletin vasisidir, öyle konmuştur. Şimdi bugün ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bugün yapmaya çalıştığınız şey, bu vesayeti kaldırmak. Yani, bütün itişmelerin kakışmaların kökeninde yatan budur."
 

"ASKER KENDİ MİLLETİ ÜZERİNDE VESAYET İDDİA ETMEZ"-

Vesayetin kaldırılabilmesi için anayasada ve kanunlarda gerekli değişikliklerin yapılması gerektiğini vurgulayan Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kim neyi yapacak, hangi yetkilerle yapacak, kime bağlı olarak yapacak? Bunların hepsini öyle bağlayacaksınız ki, sivil idare ve sivil demokrasi dediğiniz hadisenin hakkı verilmiş olsun. Bunu eninde sonunda Türkiye yapmak durumundadır. Hiç kimse alınmasın, gücenmesin. Asker, devletin askeridir, milli ordudur. Asker kendi milleti üzerinde vesayet iddia etmez, ona sahip çıkmaz, ama bir yere geldiğinizde, ülkenin iyi yönetilememiş olması ve sıkıntılar içine düşmesi, onu da rahatsız eder."

Demirel, "Uçurumun kenarına geldik, kurtaralım" eğiliminin sadece askerden kaynaklanmadığını, halkın devlete olan güveninin kaybolduğu bir yerde halkın talebi haline de gelebildiğine dikkat çekerek "Öyleyse, yapacağınız ayarlamaları ya da düzenlemeleri o şekilde yapın ki, bir ülke bu durumla karşı karşıya kalmasın" dedi.

Çağdaş devletlerde siyasi iktidarlar değişse de kurumların siyasi iktidara göre değişmediğini söyleyen Demirel, "Her siyasi iktidar, kurumları kendine göre değiştirmeye kalkarsa, sürtüşmeler doğuyor. Ama burada söyledik ki, Silahlı Kuvvetler meşru iktidarın emrindedir. Ancak, bu emrinde olma hadisesi başka bir iştir, kurumları kendi kurumu yapma hadisesi başka bir iştir" dedi.
 

"Millet kendi vesayetini kendi üstüne almalı"

Demirel, siyasi iktidarla asker, yargıyla ilişkilerinin, ahenk içinde işleyecek şekilde yeni anayasada düzenlenmesi gerektiğini vurgulayarak "Millet kendi vesayetini kendi üstüne almalı. Zincirbozan'dan yazdığım mektupta, o günkü Milli Güvenlik Konseyi üyelerine, 'Biz kimsenin milletin vasisi olmasını, velayet ve vesayetini kabul etmiyoruz' dedim. Çünkü milletin hiç kimsenin velayet ve vesayetine ihtiyacı yoktur. O kabul edilemez. Burada bütün hikâye incitmeden, kırıp dökmeden yerlerine oturtarak, neden bunu alıyor diye kızmadan, bunları nasıl ortadan kaldırabiliriz diye yürümek lazım" diye konuştu.
 

"Demokratik özerklik diye bir kavram yok"

Demirel, Demokratik Toplum Konseyi'nin demokratik özerklik ilanını da değerlendirirken şunları kaydetti:

"Demokratik özerklik diye bir kavram yok. Daha doğrusu, söyledikleri demokratik özerklik uygulanabilir bir şey değil. 'Ben demokratik özerkim' dediğin zaman, yani sen neyi yapacaksın? Bu ülkenin kanunlarına uymuyorsan, suç işlemiş olursun. 'Demokratik özerkim' diye ilân ettiğiniz zaman, bunu kime söylüyorsunuz? Kamuoyuna. Neyi yaparsanız demokratik özerk olacaksınız? Onları yapmaya kalktığınız zaman suç işlersiniz. Ülkenin kanunlarına aykırı şeyler yapmaya kalkarsanız suç işlersiniz. Kanun da sizi takip eder. Türkiye, kanunlarını uygulayabilecek güçte bir devlettir."

Demirel, "Demokratik özerklik, içeriğini koymadıktan sonra bir hayaldir. Anayasalarda hayallere yer yoktur" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler