Edip Akbayram: Zilzurna âşığım
Aydın ve sanatçıların ülkenin geleceği noktasında büyük sorumluluklar taşıdığını söyleyen usta isim “Sanatçı muhaliftir. İyi şeylere bakıp sahip çıkar, kötü şeylere muhaliftir” diyor.
Edip Akbayram, yarım asırdır sahnede. Onun gibi “Aldırma Gönül” diyen yok. Sanatçının gücünün halkın sevgisi olduğunu düşünüyor. O sevgiye de ihanet etmeyi hiç düşünmüyor! “Kimse konuşmuyor susuyorsa orada bir yüreksizlik vardır. Sanatçı aydın insandır” diyor. Usta isimle, madencilerle buluşmak üzere geldiği 30. Uluslararası Devrek Baston ve Kültür Festivali’nde buluştuk.
- Sizin sırrınız nedir? Sizinle yıldız olanların şimdi isimleri bile anımsanmıyor.
Bunu öncelikle mesleğinizi sevmenize borçlusunuz. Her kim olursa olsun ve hangi meslek olursa olsun insan önce mesleğini sevmeli. Böylece başarı kendiliğinden geliyor. Ben işimi çok seviyorum. Omzumdaki yükün ne olduğunu biliyorum. Yaşadığım toplumda elli yıldırgüzel şeyler yapmaya çalışıyorum. Konserlerimde gördüğüm, her düşünceden, her renkten, her inançtan, yöreden insanların sevgiyle yaklaşmaları mektubun doğru adrese olduğudur.
- Müzik yaşamızdaki heyecan ve enerji nereden kaynaklanıyor?
Aslında bu heyecan olmadığı an siz de olamazsınız. Ya da heyecan sizi bırakır siz de yaşamı.
- Hiç müziği bırakmaya çalıştınız mı?
Gerçeği söylemek gerekirse bırakmaya çalıştım... Arkamızdan aynı çizgiyi gençler devam ettirsinler diye düşündüm. Yeni bir sinerji yaratılsın, gençler bu bayrağı alsın istedim. Ama bıraktırmıyorlar.
Her yeni heyecan bir sonraki heyecanı yaratıyor. Bıraktırmadıklarına ben de seviniyorum. Konserler için gittiğim yerlerde o ilgiyi görünce “devam” diyorsun.
ŞARKILARI ÜÇ KUŞAK SÖYLÜYOR
- Döneminizin popüler isimlerinin şimdi sahnede olmamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sanatçı halktan aldığı sevginin dışında hiç bir şey yapamaz. Yapması da düşünülmez. Bu karşılıklı iletişim olayıdır. Omzunuzda öyle bir yük var ki toplumun sevgisine ihanet edemezsiniz, etme lüksümüz de yok. Bu sevgi sanatçıyı ayakta tutar. Dünyanın her yerinde yaşı bir yere gelmiş sanatçının dinleyici portföyü azalır, konser ve satışları düşer. Bu nokta sanatçının sonunu belirler. Ben halktan aldığım güçle hâlâ sahneye çıkıyor ve topluma olan sorumluluğumu yerine getiriyorum. Şöyle özetleyebiliriz: Dede, nine, anne, baba ve çocuklar hep birlikte şarkı söylüyoruz.
- “Aldırma gönül aldırma”, “Metris’in önü”, “Güzel günler göreceğiz” ve daha niceleri... Şarkılarınız çok sevildi...
Özelikle “Aldırma gönül aldırma” Türkiye’de marş gibi oldu, yediden yetmişe herkes birçok etkinlikte birlikte söylüyor. Pek çok şarkımız var, toplumun ön plana çıkarmış olduğu şarkılar. “Hasretinle yandı gönlüm”, “Güzel günler göreceğiz”, “Sen benden gittin gideli”... Hepsi topluma mal oldu... Ben bizim meslek birliğinin, MESAM’ın da yönetim kurulu üyesiyim. Orada da ki telif ödemelerine baktığım zaman Türkiye genelinde hâlâ en fazla dinlenen sanatçı olduğumun farkındayım. Bu da bana bir sorumluluk yüklüyor.
KONUŞMAK CESARET İŞİDİR
- Sanatçılarımızın suya sabuna dokunmayan duruş sergilemesine ne dersiniz? Aydın duruşu nasıl olmalıdır sizce?
Biz sanatı toplum için yapıyoruz. Sanatçılar toplum içerisindeki eziklikleri, eksiklikleri şarkılarında dile getirirler. Ressam tuvalinde, tiyatrocusu oyunun da, sinemacısı senaryosunda dile getirir. Sanatçı muhaliftir. İyi şeylere bakıp sahip çıkar, kötü şeylere muhaliftir. Bunu kimseden korkmadan, sıkılmadan yüreğinin derinliklerinde hissederek haykırmalıdır, bu bir cesaret işidir. Benim toplumum kötü şeylere layık gösteriliyorsa ben bunu sahnede söylemek zorundayım. Bu sanatçıların temel görevidir. Kimse konuşmuyor susuyorsa orda bir yüreksizlik vardır. Sanatçı aydın insandır... Ben ülkemi seviyorum, bayrağımı seviyorum, toprağımı seviyorum. Doksana yakın ülkede konser verdim. Ama üç gün sonra Londra, Paris veya herhangi bir şehir benim için biter, ben ah İstanbulum, ah memleketim, ah Türkiyem derim. O kadar güzel bir memlekette yaşıyoruz. Bu memleketi sever gibi görünüp ihanet eden bir sürü insan gördüm.
İMAMOĞLU’NUN SÖZÜ
- Sanatçı kimliğinizle ülkemizin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Ben 2002’den beri ülkeyi yöneten bu siyasetçilerden bir kere memnun değilim. Ülkeyi kötü yönetiyorlar. Bazen bir kıvılcım, bir kar tanesi yuvarlanınca büyür. Şimdi Ekrem İmamoğlu diye bir siyasetçi gündeme geldi. “Her şey çok güzel olacak” diye bir laf söyledi. Bu süreçten sonra ülkemizin güzel şeyler yaşayacağını düşünüyorum.
ADLARINI AĞZIMA ALMAM!
- Özellikle bizim kuşak 12 Eylül’ün ağır darbesini yedi. O günden bugüne nasıl görüyorsunuz?
O dönemlerde hepimiz ağır darbeler yedik, bir bedel ödedik. Ben şunu söylüyorum; bedel ödenecekse yine bedel öderiz. Bedel ödemeye de hazırız. Bu ülke benim ülkem. Bir başka Türkiye yok. Buralar başkasının ülkesi değil. Bu cennet vatan bizim vatanımız. Ona kötülük etmeye hiçbir kimsenin hakkı yok. Buna izin de vermeyiz. u Sanatçı geçinen birisi kuru fasulye yemesinler diye bir söz etti. Buna ne diyeceksiniz? Ben bu sanatçı geçinen kişilerin adlarını anmak bile istemiyorum. Bunların adlarını anmaktan zül duyuyorum. Sözde bu sanatçı halt etmiş, adını ağzıma bile almak istemem.
AKAN SULARI DURDURDU
- Eklemek istediğimiz bir şey var mı?
Meslek hayatımda elli yıla geliyorum 70 yaşındayım. Ben âşığım hem de öyle bir âşığım ki zilzurna âşığım. Kime dersen 18 aylık bir torunum var, onunla büyük bir aşk yaşıyorum. Onun “dede” demesi akan suları durduruyor. Sanıyorum tüm dedeler de neneler de aynı duyguyu yaşıyor.
Torun heyecanı
Oheyecanı derinlemesine yaşıyorum. Bir gün ayrı kalsam inanın rüyalarıma giriyor. Konserlerden fırsat bulduğum an doğru torunun yanındayım, hanımı falan da bıraktık. Böyle bir sevgi olamaz. Her şey bir yana torun bir yana. İşte benim hayalimdeki Türkiye, tüm çocuklarımıza torunlarımıza ve gençliğimize güzel bir Türkiye, bırakmak. Ülkeyi yönetenlerin, aydınların temel noktası ve en önemli hedefi bunlar olmalı.
Aydın insan!
Aydın insan, gördüklerini yaşadıklarını dillendirmeli, haksızlığa karşı dik durmalı, konuşmalıdır hem de yüreklice. Bir gün gelir insana bu yaşanan olaylara neden tepki göstermediniz diye sorarlar. Aydın olmanın sorumluluğu da bunu gerektiriyor. Sanatçının görevi yalnızca şarkı söylemek değildir. İyinin yanında kötünün de muhalifidir. Bunlar çok önemlidir. Bizde bir korkaklık sisteme entegre olma eğilimi var. Aman bir şey söylersem benim suyum kesilir, konsere çıkamam...
Yeni besteler...
Şu anda amatör ve profesyonel üç yüz civarında beste üzerinde çalışıyoruz. Yazlık konserler bittikten sonra İstanbul’a döneceğim ve stüdyoya gireceğim, üç yüz şarkı içerisinden on tanesi üzerinde karar vereceğiz. Biz ürettiğimizi toplumla paylaşıyoruz, paylaşmaya devam edeceğiz. Yeni çalışmamız yeni yılın ilk aylarında tamamlanmış olur.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- ‘Bir an önce ilan etmelerini bekliyoruz’