"Ekonomide olumluya gidiş sürüyor"

Deloitte'un Raporu'na göre Türkiye ekonomisinde büyüme ve olumluya gidiş devam ederken, sürdürülebilirlik sorunu önemini koruyor.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.08.2010 - 08:23

Türkiye ekonomisinin büyüme ve olumluya gidiş devam ediyor. Deloitte'un raporuna göre Türkiye ekonomisinin büyüme performansını bu yıl yüzde 5.5-6 bandında sürdürmesi, enflasyonun ise yılı yüzde 7-7.5 bandında kapatması bekleniyor. Kamu ve özel sektör toplamı olarak finansman ihtiyacının 2010 ve 2011 için yaklaşık 70-75 milyar dolar seviyesinde gerçekleşebileceği öngörülüyor. Bu yıl için 5 milyar dolar olarak tahmin edilen cari açığın ise önümüzdeki yıl ikiye katlanması olasılık dahilinde görülüyor. IMF desteği olmadan ve rezervlerde ciddi bir erime yaşanmadan 2009 gibi zor bir yılın atlatılması ve yıla iyi bir başlangıç yapılması ekonominin direncini gösteriyor olsa da "sürdürülebilirlik sorunu" önemini koruyor.

Türkiye'de vergi, danışmanlık, kurumsal finansman, denetim ve kurumsal risk alanlarında hizmet veren Deloitte, üç ayda bir yayınladığı Ekonomik Görünüm raporlarının Temmuz 2010 sayısını yayınladı. Deloitte Ekonomi Danışmanı Dr. Murat Üçer tarafından hazırlanan ve "İyimserliği Yönetmek" alt başlığı ile yayınlanan raporda, dünya ekonomisindeki çalkantılı seyre rağmen, Türkiye tarafında devam eden olumlu görünümün altı çizildi. Mali Kural uygulamasının 2011'de yürürlüğe girmesinin bu görünümün sürdürülebilirliği açısından önemli olduğu vurgulandı. Kendisini dünyadaki endişelerden yalıtma başarısı gösterdiğine değinilen Raporda, "sürdürülebilirlik" sorununa da dikkat çekildi. Rapora göre ekonominin büyüme performansını bu yıl yüzde 5.5-6 bandında sürdürmesi, enflasyonun ise yılı yüzde 7-7.5 bandında kapatması bekleniyor.


Motorun devri düşse de büyüme devam ediyor

Rapora göre dünya ekonomisinde 2009 başından beri devam eden olumluya gidiş, son aylarda Avrupa Birliği (AB) merkezli borç ve buna bağlı olarak bankacılık sorunları dolayısıyla nispeten bozuldu. Bu arada dünya ekonomisinin, gelişmiş ülkelerin başı çektiği, ikinci bir resesyona gireceği sıkça konuşulur hale geldi. Bu süreçte Türkiye ekonomisi tarafında ise görünen olumlu performans devam etti.

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) rakamları bu yılın ilk çeyreğinde ekonomik aktivitede hızlı bir sıçrama yaşandığını gösteriyor. Nisan-Mayıs verilerine göre de ekonomik aktivitede genel toparlanma devam ediyor. Ancak yıl sonuna doğru büyümede bir momentum kaybı bekleyen uzmanlar bu gelişmeler ışığında önceki raporda ifade edilen yıllık yüzde 5.5 - 6 bandında olan büyüme tahminini koruyor. 2011 yılı için ise büyümenin yüzde 3.3 seviyesine yavaşlaması bekleniyor.


Türkiye'nin finansman ihtiyacı artıyor

Son aylarda iyileşme göstermeye başlayan dış finansman olanaklarıyla Türkiye Ocak-Nisan döneminde 14 milyar dolarlık cari açık ve 15 milyar dolarlık borç servisini sorunsuz karşıladı. Özellikle IMF desteği olmadan ve rezervlerde ciddi bir erime yaşanmadan 2009 gibi zor bir yılın atlatılması ve yıla iyi bir başlangıç yapılması ekonominin direncini gösteriyorsa da "sürdürülebilirlik sorunu" önemini koruyor.

Deloitte'un önceki raporunda da ifade edildiği üzere, bu yıl Türkiye'nin, 30 milyar dolar civarında cari açığının yanı sıra kamu ve özel sektör toplamı olarak 40 milyar dolarlık orta ve uzun vadeli borç servisi ile toplam 70-75 milyar dolar civarında finansman ihtiyacı olacağını hesaplıyor. Gelecek yıl için bu rakamın, cari açığın genişlemeye devam edeceği varsayımıyla ve buna karşılık borç servisinin bir miktar düşeceği beklentisi ile aşağı yukarı aynı düzeyde kalması öngörülüyor. Finansmana "kaynaklar" tarafından bakıldığında, resmin genelde çok rahat olmadığı hatta doğrudan yabancı yatırımlardaki yavaşlama göz önünde bulundurulduğunda zayıfladığı, bu yüzden de kurda kalıcı bir değerlenme olmaması gerektiği belirtiliyor.


Enflasyonun yılı yüzde 7-7.5 bandında kapatması bekleniyor

Önümüzdeki dönemde enflasyon cephesindeki gidişatı, son aylarda sert bir biçimde düşen gıda fiyatlarının seyri ve küresel büyüme görünümüne göre dalgalanan petrol fiyatları belirleyecek. Türkiye'de ise kamu kesimi tarafında bütçe rakamlarındaki olumlu seyrin devamı, dolaylı vergilere ve elektrik gibi fiyatlara yapılabilecek yeni artışları öteleyebilecek. Öte yandan Merkez Bankası'nın bu yıl faizlerde artışa gitmesi olasılığının düşüklüğü yıl sonuna doğru TL'nin değer kazancını sınırlayarak daha sonraki aylarda kur tarafından enflasyonu baskılayabilecek. Bu çerçevede Temmuz 2010'da gerçekleşen 12 aylık enflasyon oranı yüzde 8'e yakın bir seviyede gerçekleşebilecek. Buna karşılık enflasyonun 2010 yılını yüzde 7-7.5 bandında kapatması gerçekçi görünüyor. 2011 yılı içinse bu yıl yapılan vergi ayarlamalarının oluşturduğu yüksek baz nedeniyle 2011'in ilk aylarında enflasyonun yüzde 5 - 6 bandına kadar gerileyebileceği ancak yılı yüzde 7 seviyesi civarında bitirmesi bekleniyor.


İstihdam artıyor diye sevinmek için erken

Mart ayı verilerine göre mevsimsel etkilerden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 13'ün altındaki seviyesini korurken, dalgalandırmalardan arındırmak için kullanılan 12 aylık hareketli ortalama da işsizlik oranında düşüş eğilimine işaret ediyor. Ancak sektörel bazda geçen yılın aynı döneminden bu yana istihdam edilen iş gücünde, en fazla artışın, 636 bin kişiyle tarımda ve 454 bin kişiyle düşük verimlilikte olduğu tahmin edilen hizmet sektöründe görülmesi, istihdamda sağlıklı bir görünümden söz etmek için vaktin henüz erken olduğunu gösteriyor.


"Ekonominin iyileşmesi kimseyi rehavete sürüklemesin"

Deloitte Türkiye Yönetici Ortağı Hüseyin Gürer, ekonomideki iyileşmenin kimseyi rehavete sürüklememesi gerektiğini vurgulayarak Deloitte Ekonomik Görünüm 2010-Temmuz raporu ışığında şunları söyledi:
"Önümüzdeki dönemin en temel meselesi, bugün, nispeten olumlu anlamda, kendisini küresel krizden ayrıştırabilmiş olan Türkiye ekonomisinin, ivmesini reformların desteğiyle sürdürebilmesidir. Performansı sürekli kılabilmek, görece bir başarıyı yönetebilmek ekonominin can alıcı gündem maddesini oluşturuyor. Bu bağlamda raporumuz yayına hazırlandığı sırada yeni yasama yılına ertelendiği anlaşılan Mali Kural uygulamasının 2011'de başlamasının özellikle önemli olduğunu düşünüyoruz. Mali disiplinden taviz vermeyen, reform takvimini detaylandırıp, kurumlarını güçlendirmeye ısrarla devam eden Türkiye'nin, yüksek büyüme oranlarını tutturabileceğini ve bu aralar oldukça revaçta bulunan Asya ülkeleri ligine katılabileceğini düşünüyoruz."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler