'Eli sopalı polis olmaz'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylarla ilgili İzmir Emniyet Müdürü'nün iyi bir sınav veremediğini savunarak, "Eli sopalı, sivil giyimli polis memuru olmaz. Bunlar devleti temsil edemezler" dedi.

'Eli sopalı polis olmaz'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.06.2013 - 10:06

İzmir programı kapsamında Adnan Menderes Havalimanı'nda Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu, İl Başkanı Ali Engin ve partililer tarafından karşılanan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, havaalanında bulunan taksi durağını ziyaret etti.

Burada yaptığı konuşmada taksici esnafının önemine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, sorunları bildiklerini, çözüm üretecek projelerin hazır olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, gazetecilerin Taksim Gezi Parkı'ndaki olaylarla ilgili sorusu üzerine olayların tüm yurt sathına yayılmasının temelinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kullandığı sert üslubun etkisinin bulunduğunu, ülkeyi yönetenlerin daha kapsayıcı, barışcı bir dil kullanması gerektiğini söyledi.

İzmir'de saçı çekilen kızın görüntüsünü vicdanı olan hiçkimsenin kabul edemeyeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Sırtında çantası, bir polis saçından yakalamış çekiyor. Demokratik bir ülkede bu tür görüntüler tepki yaratır. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Düşünce özgürlüğü var, düşüncelerimizi açıkça söyleyeceğiz. Anayasada gösteri özgürlüğü var, 'hiç kimseden izin almadan gösteri yapabilir' diyor insanlar. Siz yurttaşın anayasal hakkına engel oluyorsunuz. Bu görüntüleri sosyal medya aracılığıyla paylaşanları da 'darbeci' olarak gözaltına alıyorsunuz. Evlerini basıyorsunuz. İzmir Emniyet Müdürü iyi bir sınav vermemiştir. Eli sopalı, sivil giyimli polis memuru olmaz. Bunlar devleti temsil edemezler. Devleti temsil eden devletin baskıcı yönü değildir. 21. yüzyılda devleti temsil edenların güler yüzüne, hoşgörüsüne ihtiyaç vardır. Onların hoşgörüsü olduğu zaman devlet ile yurttaş arasındaki bağ daha sağlıklı bir zemine oturmuş olur. O açıdan İzmir'deki barışçıl eylemleri, Gezi Parkına verilen destekleri tüm Türkiye destekliyor. Bunlara hepimizini saygı göstermesi gerekiyor" dedi.

 

Gençlerin talepleri

Gençlerin yeni bir hareket başlattığını, barış, özgürlük ve demokrasi istediklerini, kendi yaşam biçimlerine müdahale istemediğine değinen Kılıçdaroğlu, inanç ve görüşlerinin kavgaya neden olacak şekilde algılanmaması gerektiğini, eylemlere katılanların kentlerine sahip çıktığını savundu.

Hükümete, bir yeşil alanın imara açılmak istenmesi durumunda bunun referanduma götürülmesi konusunda yasal düzenleme yapılması önerisinde bulunduklarını hatırlatan Kemal Kılıçdaroğlu, "Halk gidip oyunu kullansın. Madem demokrasi diyoruz, halkın doğrudan karar verme mekanizması içinde olmasını istiyoruz. O zaman gelin bunun yasal düzenlemesini yapalım. Halka güvenelim. Halk kentine sahip çıkacak, ağacının kesilmesini parkının binaya dönüşmesini istemiyor" dedi.

Kılıçdaroğlu, "hükümetin, eylemlerden ders çıkarıp çıkarmadığına" ilişkin bir soru üzerine, bunun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yurda dönüşünde havaalanında gazetecilerin soru sorması halinde belli olacağını kaydetti.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan inince herhalde gazeteci arkadaşlarımız soracaklardır. İlk tepkisi sayın Erdoğan'ın, 'Cumhurbaşkanı nasıl bir ders aldı bilmiyoruz' diyor. Heralde kendi inince gazeteciler sordukları zaman bu eylemlerden nasıl bir ders çıkardığını anlatacaklardır. Biz de dinleyeceğiz" diye konuştu.

Bir gazetecinin İzmir'de greve katılan otobüs şoförlerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu'nun ceza vereceğini açıklamasını nasıl değerlendirdiği sorusunu da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, "Demokrasiyi, özgürlüğü kabul edeceğiz. Sendikaların eylemi dünyanın her tarafında olur. Eylemlerin cezalandırılması doğru bir davranış değildir" dedi.


'Borcun adresi değişti'

İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'nde (İESOB) esnaf temsilcileri ile bir araya gelen Kemal Kılıçdaroğlu, esnaf, sanatkar ve sanayiciyi dinlemek istediklerini, sık sık ticaret ve sanayi odalarını ziyaret ettiğini belirtti. Terazinin iki kefesi olduğunu ve diğer kefesini de doğru tahlil etmek gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Önce iktidarın açıklaması lazım, gazeteleri açıyorsunuz her şey mükemmel, dönüp soruyorsunuz 'Herhalde herkesin durumu iyi benim durumum kötü' diyorsunuz. Bu algıyı yarattılar, bu algının değişmesi lazım" diye konuştu.

Ekonominin zor durumda olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, 2002 yılında protesto edilen senet sayısının 499 bin olduğunu, 2012 yılında ise 1 milyon 75 bine çıktığını kaydetti. 2002 yılında icra edilen dosya sayısı 8 milyon iken bunun 2012 yılında 20 milyon 722 bine çıktığını söyleyen Kılıçdaroğlu, reklam panolarında Ankara Ticaret Odası'nın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür eden mesajlarının yer aldığına değindi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Sizin paranızla, esnafın parasıyla reklam görüyorsunuz. IMF'ye borcumuzu sıfırlayan iktidara teşekkür ediliyor. Borcun adresi değişti, borcun miktarında artış var. Dış borç stoku 2002'de 129 milyar dolar iken 2012 sonunda 336 milyar dolara çıkıyor. Adres değişmiş. 'Benim paramla sen hükümet şakşakçılığını niye yapıyorsun' diye sormanız lazım. Esnafın derdi var, borcu varsa o koltuğunda oturuyorsa sizin paranızla şakşakçılık yapıyorsa kimse kusura bakmasın namuslu eleştiri yapacağız. O reklamı veren kişinin hükümeti şikayet etmeye hakkı yoktur. Adam İzmir'de reklam yapıyor. Bu değirmenin suyu nereden geliyor, kim veriyor bunun parasını, bizden önce sizin sorma hakkınız var. Sen tüyü bitmemiş yetimin hakkını alacaksın reklama vereceksin, bunu yapan adama kimse bir meslek grubunun başındaki kişi diye bakmaz."

 

'İzlenen ekonomi politikası krizin ithaline izin veriyor'

Esnafın sosyal güvenlik destek priminden şikayet ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, çalışan emeklilerin aylığından yüzde 35 kesilmesine ilişkin yasayı CHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne götürdüğünü, kesintinin yüzde 15'e indiğini belirterek, şöyle konuştu: "Dünyada çalışanın cezalandırıldığı başka bir ülke yoktur Türkiye'den başka. Anayasa Mahkemesi'ne gittik, Recep Tayyip Erdoğan eleştirdi. Çoğu esnaf arkadaşımız onu alkışladı. Hiç düşünmedi benim hakkımı korumak için Anayasa Mahkemesi'ne gitti diye. Bu sosyal devlet vatandaşın sağlığını korumak zorundadır. Böyle devlet olur mu? Bir insan hastaysa onun borcu nedir bakılır mı? Krizin sebebi biz olmadık ama faturasını biz ödüyoruz. Bu kriz bizim anladığımız krizlerden değil, zenginlerin krizi, fakirlerin krizi olsa çoktan çözülmüştü. Kişi başı geliri 50 bin dolara ulaşan ülkelerin krizidir. İzlenen ekonomi politikası krizin ithaline izin veriyor. Başbakan Türk Lirası çok değerlidir diye övünüyor. Obama doların fiyatını düşürdü, kendi malları ihraç edilsin diye, kim akıllı, kim ülkesini seviyor? Kim krizi ihraç ediyor, kim krizi ithal ediyor?"

Alınan ekonomik kararların iyi okunması gerektiğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, hükümetin reel ekonomiyi dışladığını ve finans sektörünü öne çıkardığını savundu.
Mahalle bakkalının hangi ailenin yoksul olduğunu iyi bildiğini, yoksul ailelere makarna, ekmek yardımında bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, ülkede bugün her 5 gençten 1'inin işsiz olduğunu, üniversite mezunlarında işsizlik oranının yükseldiğini dile getirdi.

 

AVM yasaları

AVM yasalarının çıkması için CHP'nin kanun teklifi verdiğini anımsatan Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "AVM yasası çıksın diye kanun teklifleri verdik, ısrar ettik, 'Esnafı batırıyorsunuz' dedik. 'Esnaf hayatından çok memmun' dediler. Esnaf arkadaşlarımız koşa koşa gittiler, AKP'ye oy verdiler. 'Bizi biraz daha ezmeniz lazım' dediler, sizi daha çok ezecekler. İstediğiniz kadar bağırın, onun oyu benim için çantada keklik derse ezilmeye devam edersiniz. Ali Coşkun niye milletvekili olamadı? Doğru dürüst bir adam, AVM tasarısını hazırlayan adam. Gerçekleri göreceğiz. Gezi Parkı'nda Türkiye'yi sallayan eyleme imza atanlar kadar her esnafın yürekli olması lazım. Kimse kusura bakmasın. Bizim yeni bir Türkiye'ye ihtiyacımız var. Yeni bir Türkiye'de kutuplaşmaya değil, beraberliğe ihtiyacımız var. AVM batıda da var ama 1 mesai günü bütün AVM'ler kapalıdır. O gün herkes gider başka yerden alışveriş yapar. Bizde neden böyle değil? Biz bunu defalarca söylüyoruz, esnaf bu toplumun orta direğidir."

 

'Havadan para kazanma dönemini bitirmek istiyoruz'

Esnafın sorunlarını bildiklerini, bu sorunları parlamento kürsüsünden dile getirdiklerini ancak iktidar partisi temsilcilerinin her seferinde kendilerine "Siz yanlış biliyorsunuz, esnafın hali çok iyi, hayatından memnun, siz esnafı tanımıyorsunuz. halinden memun olmasa bu kadar oyu nereden alacağız" dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Düşününce o da haklı. Demek ki durumdan çok memnunsunuz. Faizler yüksekmiş, vergiye harca zam geliyormuş. Siz oy verirseniz gelir arkadaşlar, niye gelmesin? Emekli durumundan memnunmuş, elbette memnun, memnun olmasa bu kadar emekli oy mu verir?" diye konuştu.

Ödenen vergilerin hesabı sorulduğu ölçüde demokrasi olduğunu, son 10 yılda 1,1 trilyon doların üzerinde vergi toplandığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Sizin hangi sorununuz çözüldü, ek yükler getirilmesi dışında hangi sorununuz çözüldü?" dedi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de yatırım yapan bazı yabancı finansal yatırımcılara yüksek getiri imkanı sunulduğunu, 1 milyon dolarla yılda yüzde 42 getiri sağlandığını belirterek, şunları söyledi: "Londra'dan doları gönder. 420 bin dolar para kazan bir yılda. Esnaf burada perişan olsun. Bu olmaz. Yabancı sermayeye karşı değiliz, gelip yatırım yapsın, istihdam yaratsın, teknoloji getirsin, teşvik edelim ama bacak bacak üstüne atıp havadan para kazanma dönemini bitirmek istiyoruz."

 

İESOB Başkanı Mutlu

İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu da esnafın sorunlarını anlattığı toplantıda, "Ben sorunlarımızı aktarmazsam 2 gün sonra tweetler gelir, neden sorunlarımızı anlatmadınız diye sorarlar" dedi.

Konuşması "Her yer Taksim, her yer direniş" sloganları ile kesilen Zekeriya Mutlu, AVM düzenlemelerine ilişkin olarak şöyle konuştu: "Bizim AVM'lerle ilgili kanunu TBMM'den niye çıkmıyor? 20 yıldır her iktidara, her hükümete 'AVM yasası çıkarın' diyoruz ama bir türlü çıkmıyor. İzmir'deki AVM'lere ilişkin harita çıkardım. Doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde her yerde kuşatılmışız. Şehrin merkezinde boğazımızı sıkıyorlar. İktidar temsilcileri bana bunları belediyelere sormam gerektiğini söylüyorlar. İlçe belediyelerden talebimiz, kendi arazisi planı, programı olanların hak ve hürriyetlerine giremeyiz. Ancak, AVM düşünüyorsanız, 'Buraya gelen araçları hangi yoldan getireceksin kardeşim?' diye sorulması gerektiğini düşünüyorum. Gaziemir'deki AVM'ye İZBAN olmasa uçağa 2 saat geç kalırız, orada İZBAN taşıma yapıyor."

Emniyet mensuplarıyla sorun yaşadıklarını da anlatan Mutlu, "İş yerlerine geliyor ve 'Telif haklarına tabisin' diyorlar, 'Müzik dinlerken yakaladık' diyorlar, 'Kulaklık takacaksın, dükkandaki müşteri müzik dinlemeyecek' diyorlar" dedi.

Alkol düzenlemesine de değinen Mutlu, şunları söyledi: "Saat 10.00'u 1 geçe biri rakı istese veremeyecek miyim? Sattığımız bir o kaldı vallahi. Onda da kısıtlamaya gideceksek vay halimize, 50 derecede insanı içeri sokup nasıl işimize devam edeceğiz?"

Zekeriya Mutlu, eski İESOB Başkanı ve CHP İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam'ı da parti meclisinde görmek istediklerini ifade etti.

 

'Çözüm halktan yana politika üreten siyaset'

Kılıçdaroğlu, İzmir programı kapsamında ziyaret ettiği Gıda Çarşısı'nda iş yerlerini gezerek esnafla sohbet etti. Çarşıda kısa bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, AVM'lere ilişkin yasa çıkarılması ve esnafın güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Esnafın sorunlarını sahiplendiklerini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu sorunların çözümü halktan yana politika üreten siyasetten geçiyor. AVM'den yana politika üreten siyasetten değil" diye konuştu.

 

'Yeteri kadar düşmanımız var'

İzmir 3. Sanayi Sitesi'ni de ziyaret ederek esnafa seslenen Kemal Kılıçdaroğlu, avcılıkla hayata başlayan insanoğlunun bugün bilgi toplumunda yaşadığını, gelecek için daha iyi kararlar verebilme yolunun yeni bilgiler elde etmekten geçtiğini söyledi.

Bilmemenin değil, öğrenmenin ayıp olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bugün insanoğlu demokrasiyi de merak ederek öğrendi. Demokrasinin özünü kavramak zorundayız, demokrasi düşünce özgürlüğü demektir. Düşünce özgürlüğü olacak ki vatandaş düşüncelerini, sorunlarını çözmekle yetkilendirdiği siyaset kurumuna aktarabilsin. Siyasetçi de vatandaşın eleştirilerine kulak kabartacak. Eğer siyasetçi düzgün adamsa, halkını düşünen insansa siyaseti başka alana çekmeksizin soruna odaklanır" diye konuştu.

Siyaset açısından "etnik kimlik" ve "inanç" konularının iki tehlikeli alan olduğuna değinen Kemal Kılıçdaroğlu, "Siyasetçi kimsenin inancıyla, kimliğiyle ilgilenmez, ilgilenmemek zorundadır. Çünkü herkesin inancı kendisine aittir. Herkesin kimliği kendisine aittir. Türkiye bu iki ana nokta arasında büyük sorunlar yaşıyor. İnanç üzerinden, siyasi kimlik üzerinden siyaset yapanlar kendi ülkelerinin geleceğini karartan politikacılardır" dedi.

Kimseye baskı yapılamayacağını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti: "Benim dışımda kimse konuşamaz, yeni öneri getiremez anlayışı demokrasilerde kabul edilemez. Siyasetçi akılcı olmak zorundadır. Ben bilirim değil, biz biliriz demek zorundadır. Bilene danışmak zorundadır. Üniversiteyi niye kuruyoruz? Niye iş bölümü yapıyoruz? Ben üniversite bitirdim ama otomobil tamir edemem. İş bölümü gelişen toplumlar açısından çok önemli. Kişi başına düşen milli gelir tek başına gelişmişlik ölçütü değildir. Öyle olsa Suudi Arabistan da gelişmiş ülke olurdu. Okuduğumuz gazeteden, üniversitelerden tutun da bir çok farklı ölçütü vardır. En önemlisi de küçük ayrıntılarda iş bölümüdür. Ben her şeyi bilirim değil, bu konuyu bilirim demeniz gerekir."

Siyasetçinin en önemli fonksiyonlarından birinin birleştiricilik olduğunu söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, ayrımcı dil kullanan siyasetçinin ülkede çatışmalara yol açacağını dile getirdi.

 

'Türkiye'nin sorunlarına sahip çıkıyorlar'

Çocukların daha ileride olduğunu ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Gençler bugün bize ders veriyorsa Taksim Gezi Parkı'nda bir ağaca sahip çıkmak için mücadele ediyorsa onlar bizim çocuklarımız, onların eylemine yüreklice destek vermemiz lazım. Onları dövmememiz, biber gazıyla püskürtmemiz lazım. Bizim bütün değerlerimize sahip çıkıyor onlar. Dün gece Kandil'i kutladılar, kandil simidi dağıttılar. Bu bizi birleştirir, ayrıştırmaz. O gençlerin üstüne sopayla, copla, TOMA ile gittiğinde toplumu ayrıştırmış olursunuz" dedi. Türkiye'nin son 9 günde büyük değişimin içine girdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Daha düne kadar bu gençlerden adam olmaz dediklerimiz bir baktık ki öyle değilmiş. Türkiye'nin sorunlarına sahip çıkıyorlar" diye konuştu.

Siyasetçinin ahlaki değerlerinin yüksek olması gerektiğine dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, siyasetin yandaşa değil, halka adanması gerektiğini belirtti. Herkesin verilen dersten kendine pay çıkarmasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Ortak paydaları büyüteceğiz ve güçlendireceğiz. Yeteri kadar düşmanımız var bir de içeride düşman yaratmayacağız" dedi.

Türkiye'nin yeni bir anlayışa ihtiyacı olduğuna işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Belki sizin dürüst politikacıya ihtiyacınız var benim de yurtsever halka ihtiyacım var. Ahlaki değerleri yüksek bir siyaset kurumu oluşturursak Türkiye'nin sorunları çözülür" diye konuştu. Ülkenin sorunları için çözüm önerileri sunduklarını, bu önerilerden 5'inin kısmi olarak iktidar tarafından hayata geçirildiğini dile getiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Demek ki bizim projelerimiz sağlıklı ve tutarlı" dedi.

Her kesimin sorunlarını dinlediğini, işsizliği çözmek için adım adım gezdiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Bizim yeni politikamız var, yeni CHP dediğimiz zaman bazı arkadaşları kızıyor. Herkesin sorununa çözüm getirecek bir anlayışı benimsedik. Eleştiri üzerine değil, çözüm üzerine siyaset üreten anlayış olmalı" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Sayın Başbakan yüzde 50'yi içeride zor tutuyorum dedi. Bu, yüzde 50 dışarıda ben onları düşmanım anlamına gelir. Yüzde 100 bu ülkenin onurlu yurttaşlarıdır ve tamamının yeri benim başımın üstündedir. Ayırım olur mu? Vatandaş özgür iradesiyle sandığa gidecek. Demokrasiyi bu ülkeye getiren partiyiz. Biz iktidarlara doğruyu yaptığı sürece saygı gösteren bir partiyiz."

İktidar olmanın vatandaşı ezmek anlamına gelmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunda oturduğunu ve demokrasi anlayışını hayata geçirerek vatandaşa hizmet etmek istediğini dile getirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sonlandırdı: "Bir ülkenin Başbakanı Fas'a gider, Fas Kralı onu kabul etmezse bundan ben rencide olurum. İran'a gider, İran'da 1 gün bekletilirse bundan ben rencide olurum. Bu ülkeyi biz kan ve gözyaşı ile kurduk. İlk kurşunun atıldığı yerdeyiz, demokrasinin kalesindeyiz. Ülkemizi savunmak gibi bir görevimiz var. Yola kararlı çıkacağız ama tek gücün halk olduğunu da bileceğiz. Demokrasilerde en güçlü olan halktır. Halkın iradesine bütün siyasetçilerin saygı göstermesi lazım." Kılıçdaroğlu, sanayi sitesindeki Ar-Ge merkezini gezdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler