Erdoğan: Hesaplaşma içinde değiliz
Başbakan Erdoğan, ''O çocukların eline taşı, molotof kokteylini veren, buna sessiz kalan siz değil misiniz?'' diyerek BDP'ye tepki gösterdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2013 Yılı Bütçe Tasarısı'nın TBMM Genel Kurulu'ndaki tümü üzerindeki görüşmelerde, terör örgütünün bölgede, bir yandan demokratikleşme adımlarını etkisizleştirmeye çalışırken, aynı zamanda ekonomik yatırımları da engellemek için her yola başvurduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, ekonominin demokrasiyi; demokrasinin de ekonomiyi güçlendireceğini bilen terör örgütünün, bölge halkının yoksul kalması, yoksun kalması için kalkınma yönünde atılan her türlü adımın karşısında durduğunu vurguladı.
''Buna sessiz kalan siz değil misiniz?''
BDP Genel Başkan Yardımcısı'nın Meclis kürsüsünden Doğu ve Güneydoğu'daki çocuklardan bahsettiğine işaret eden Erdoğan, ''O çocukların eline taşı, molotof kokteylini veren, buna sessiz kalan siz değil misiniz? Bütün bunların yanında siz değil misiniz o çocukları yokluğu, yoksulluğa mahkum eden?'' diye sordu.
Doğu, Güneydoğu'daki yatırımlarının on yıldaki toplam bedelinin, eski rakamla 37 katrilyona ulaştığını dile getiren Erdoğan, sözlerini, ''Bütün bu yatırımlar bölgede yapılıyor. Bunlar Cumhuriyet tarihinde görülmemiş adımlardır. Alt, üst yapısıyla eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, enerji, tarım aklınıza ne gelirse... Her alanda bu adımları attık. Bugüne kadar bu attığımız adımlarda kesintiye uğratmadık, uğratmayacağız, yine buna devam edeceğiz. Çünkü biz bölgesel, etnik, dinsel milliyetçilik yapmayacağız dedik. Bu kürsüye çıkıp da bizi, özellikle mezhepçilikle sınayanlar önce aynaya baksınlar ve orada kendilerini görsünler. Attığımız adım, yaptığımız yatırımlarla böyle anlayış içinde olmadığımızı her yerde ispatladık'' diye sürdürdü.
''Onlara cevap verirsem...''
Erdoğan, bundan 10 yıl önce, Türkiye'nin, sanayide düşük yoğunluklu teknolojiye, demokraside de oldukça düşük standartlara sahip olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
''Bugün artık Türkiye, sanayide ileri teknolojiye sahip olduğu gibi buna paralel olarak, demokraside de ileri standartlara sahip. Şu anda bizim artık 2023 hedeflerimize 10 yıl var. Bu 10 yıl içinde 2023 hedeflerine ulaşmak için, bizim iki alanda seviyeyi daha da yukarıya çekmemiz gerekiyor. Biz ne yapacağımızı, ne yaptığımızı konuşuyoruz, bu kürsüye çıkanlar ne yapacaklarını konuşmadılar; yalan yanlış akıllarına ne geliyorsa onları anlattılar. Az önce arkadaşlarım da gereken cevabı verdi. Onlara cevap verirsem asıl konuşmamı yapamayacağım. Asıl konuşmama vakit ayırmak, zaman zaman da belki biraz dokunduracağım.
Birincisi, yüksek yoğunluklu teknolojiye; ikincisi de demokraside çok daha yüksek standartlara ulaşmamız gerekiyor. Eğer, bunlardan herhangi birinde aksama olursa, hedeflerin tutması zorlaşır, hatta imkansızlaşır. 2023'te bizim 500 milyar dolar ihracat hedefimiz var. 2023'te, 2 trilyon dolar milli gelirle, 25 bin dolar kişi başı milli gelirle, dünyanın en büyük 10 ülkesinden biri olma hedefimiz var. Şunu niye kıskanıyorsunuz; 10 yıl önce kişi başına milli gelir 3 bin 600 dolarken, bugün 10 bin 700 dolara yaklaştığımıza göre bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Diğer muhalefet genel başkanına da soruyorum, siz aldığınızdaki milli gelirdeki rakama, bir de bize devrettiğinizdeki rakama bakın, bize düşerek teslim ettiniz, biz tekrar ayağa kaldırdık. Bu farkları niye görmüyorsunuz?''
''Eğitimi yaygınlaştırarak''
Başbakan Erdoğan, eğitimi daha da yaygınlaştırarak, eğitimin kalitesini daha da yükselterek, özgür, girişimci, cesur ve özgüveni yüksek gençler yetiştirerek, Türkiye'nin geleceğini daha da aydınlatacaklarını ifade etti.
''Bunlarla anlaşmamız mümkün değil''
Erdoğan, ekonomi ile demokrasi arasındaki paralellik kadar, ekonomi ile aktif dış politika arasında da paralellik bulunduğuna dikkati çekerek, ''Anamuhalefet olsun, diğerleri olsun bunlarla anlaşmamız mümkün değil. Bunlar sıfır toleransın ne olduğunu, tanımını anlamaları için çok zaman ister. Kolay iş değil, hayatında en ufak bir dış ilişki, dış politika, böyle bir şeyin içinde olmayanın, kalkıp da bunu anlaması mümkün değil. Anlayacaklar da neticelerini gördükten sonra'' diye konuştu.
Konuşmasına muhalefetten laf atılmasına Erdoğan, ''Ama sabretmeye de tahammülleri yok. Biz dinledik, konuşmadık. Ama onlar, bu tür laf atmak suretiyle yerinde boğmanın gayretine giriyor'' karşılığını verdi.
''Küresel vicdanı öne çıkardık''
Dış politikada, uluslararası ilişkilerde, her zaman küresel vicdanı öne çıkardıklarını, adaleti yücelttiklerini, kardeşliğe, dostluğa, dayanışmaya vurgu yaptıklarını belirten Erdoğan, sorun çıkaran değil, sorunların üzerine giden, ateşi söndürmek, acıları dindirmek, akan kanları durdurmak için mücadele eden bir ülke olduklarını anlattı.
Erdoğan, her ülkeyle iyi ilişkiler kurmaya, varsa aradaki sorunları samimi şekilde çözmeye gayret ettiklerini dile getirdi.
KKTC'nin, Azerbaycan'ın, Türk Cumhuriyetlerin, bölgelerindeki, dünyadaki tüm dost ve kardeş halkların hukukunu en güçlü şekilde savunduklarını ve savunmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Arap halklarının özgürlük, hak, adalet, insanca yaşam taleplerini en güçlü şekilde destekledik. Medeniyetler İttifakı projemizle küresel barış mücadelesi vermeye devam ediyoruz. Bütün olumsuzluklara, bütün engelleme çabalarına rağmen, AB umudumuzu muhafaza ediyor, gerekli reformları yapıyoruz. Uluslararası kuruluşlarda aktif görevler üstleniyoruz. Sadece 2012 yılında 11 ülkeyle Türkiye arasındaki vizeleri kaldırdık. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının vizesiz gidebildiği ülke sayısı 64'e, sınırda vize alabildiği ülke sayısı 11'e yükseldi.
Küresel finans krizinde, gelişmiş ülkeler dış temsilciliklerini kapatırken, biz burada da farklı bir performans sergiledik, dış temsilcilik sayılarımızı artırdık. 2002'de Türkiye'nin dünya genelinde 93 büyükelçiliği vardı. Biz 10 yılda 27 yeni büyükelçilik açtık ve toplam sayıyı 120'ye çıkardık. Afrika kıtasında sadece 12 büyükelçiliğimiz vardı; yıl sonunda bu sayı 34'e ulaşıyor. 2002'de 163 olan dış temsilcilik sayımız şu anda 204'e ulaştı. Bunu en kısa zamanda 231'e çıkaracak ve dünyanın en yaygın örgütlenmiş 5 ülkesinden biri olacağız. Sadece 2012'de 23 yeni merkezde Ticaret Müşavirlikleri tesis ettik. Ticaret Müşavirlerimizin görev yaptığı merkez sayısı 2002'de 62 adet iken, şu anda 160'a ulaştı. 2002'de 84 müşavir görev yaparken, şu anda 233 müşavir bu merkezlerde görev yapıyor. 36 milyar dolardan devraldığımız ihracatı, 10 yılın sonunda 150 milyar dolara yükselttik.''
Konuşması sırasında bir milletvekilinin, ''İthalat ne oldu?'' diye sormasına Erdoğan, ''Biraz önce Anamuhalefet partisi Genel Başkanı, Hollanda'nın ihracatından bahsetti. Genel Başkanınıza sorun da o ihracatın ne kadarı ithalattır onun cevabını arayıp bulsun, ondan sonra gel bana bu soruyu sor. Her ihracatın karşısında yan ürünler denilen bu tür ürünler de alınır, oradan siz ihracatınızı da yaparsınız. Öğreneceksiniz'' karşılığını verdi.
"Mağdurun yanında yer aldık"
''Türkiye olarak, güçlünün yanında değil, haklının yanında; zalimin yanında değil, mazlumun, mağdurun yanında yer aldık'' diyen Erdoğan, şunları söyledi:
''Biz, Filistinlilere yaptığı zulme, Gazze'de uyguladığı insanlık dışı saldırılara, uluslararası sularda yardım gemisine yönelik korsan saldırıya rağmen, birileri gibi, kimi kast etiğimi anlıyorsunuz; CHP. Az önce bizi 'İsrail ile kapalı kapılar ardında ne konuştunuz' diye suçluyor. Bana İsrail ile kapalı kapılar arkasında ne konuştuğumu, kimlerden bunu aldığınızı ispat edemezseniz müfterisiniz. Biz, hiçbir iktidarın yapamadığını yapmak suretiyle uluslararası sularda bizim gemilerimize saldıranlara karşı hangi cevap gerekiyorsa o cevabı verdik. Biz, hiçbir zaman kapalı kapılar arkasında bu tür pazarlıkları yapacak tıynette bir siyaseti gütmedik, o size ait bir şeydir.
Hiçbir ülkenin iç işlerine karışmadık, hiçbir ülkenin topraklarına göz dikmedik.
Suriye halkı bizim kardeşimizdir, canımız ciğerimizdir. Bizim sorunumuz Esed yönetimiyledir ve asla Suriye'nin toprak bütünlüğü noktasında en ufak bir tereddütümüz yoktur, onun bütünlüğünden yanayız. Aynı düşüncemiz Irak için de geçerlidir.''
Bu sırada Genel Kurul'dan seslerin yükselmesi üzerine TBMM Başkanı Cemil Çiçek araya girerek, ''Sayın başkanlar konuşurken en ufak bir müdahale olmadı. Bu kürsüden herkes kendi düşüncesini dile getiriyor. Dolayısıyla bu türlü bir müzakere usulü doğru değil. Sayın (Mahmut) Tanal en çok söz atanlardan biri sizsiniz. Bundan sonra da müzakereler yapacağız. Böyle bir müzakereyi yaparsak bir başka günkü toplantıda da burada müzakere yapılma imkanı kalmaz. Cevap gerekiyorsa grup başkanvekilleriniz var, sayın genel başkanlar var, yapmayın'' diyerek uyarıda bulundu.
Bu sırada, CHP sıralarından ''tahrik edici konuşuyor'' denilmesi üzerine Başbakan Erdoğan, ''(Kapalı kapılar ardında İsrail ile ne konuştunuz?) demek tahrik edici değil mi?'' diye sordu.
Bu sırada AKP sıralarından CHP Grubuna yönelik tepki gösterenlerin olması üzerine Erdoğan, ''Arkadaşlar lütfen sakin olun, herkes tıynetinin gereğini yapar, sakin olun'' dedi.
Kayseri'de 3.5 ton sucuk dağıtılması
Başbakan Erdoğan, bugün Kayseri'de, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından son derece anlamlı, önemli bir etkinlik gerçekleştirildiğini söyledi.
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı'nın Kayseri'de, 3 bin 500 aileye 1'er kilogram sucuğu ücretsiz olarak dağıttığını ifade eden Erdoğan, yani yoksul ailelere toplam da 3.5 ton sucuk dağıtıldığını bildirdi.
Erdoğan, şunları kaydetti:
''Şimdi bu sucuk meselesi de nereden çıktı diyeceksiniz. Bunu bugün gündeme getirdim, zira Kayseri'de dağıtılan 3.5 ton sucuk için, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanım adına, CHP'nin Sayın Genel Başkanı'na şükranlarımı ifade ediyorum. Sadece Sayın Genel Başkanı'na değil; 2011 yılı Bütçe açılış görüşmeleri esnasında Sayın Genel Başkan'ın eline, Kayseri ile ilgili yalan yanlış bilgileri tutuşturan arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum.
Gerek CHP Genel Başkanı, gerek ona not ileten arkadaşları sayesinde, hamdolsun bugün 3 bin 500 aile sucuğa doydu. Bugün dağıtılan 3.5 ton sucuk, Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından ya da devlet tarafından değil, bakın altını çizerek ifade ediyorum; Sayın Kılıçdaroğlu'nun iftira ve ithamları sayesinde, bizzat Sayın Kılıçdaroğlu tarafından finanse edilmiş oldu. Tam 2 yıl önce yine bu kürsüde, CHP Genel Başkanı eline tutuşturulan notlardan yola çıkarak, Kayseri Büyükşehir Belediyemize yolsuzluk ithamında bulundu. Hemen ardından kürsüye gelerek, 15 dakika sonra, bu iddiaların iftira olduğunu kendisine ifade ettik ama anlamadı. Sayın Kılıçdaroğlu hem bizden hem Kayseri Belediye Başkanı'mızdan özür dilemek yerine, bu iddia ve iftiralarını sonraki günlerde, hatta sonraki haftalarda, aylarda, yıllarda da sürdürdü. Belediye Başkanımız tarafından açılan tazminat davalarından 3'ü sonuçlandı. CHP Genel Başkanı, 75 bin lira tazminatı Büyükşehir Belediye Başkanı'mıza ödedi. Hem de kuzu kuzu ödedi.''
İlgili haberler için tıklayınız:
En Çok Okunan Haberler
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Emekliye iyi haber yok!
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- İngiliz gazetesinden Esad iddiası
- 'Seküler müdür kalmadı'
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Ankaralı Turgut hayatını kaybetti!
- İkinci elde 'Suriyeli' hareketliliği