Erdoğan'dan BDP'ye sert yanıt!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e yönelik, "Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın" sözlerine ağır yanıt verdi. Başbakan, "Değil TSK'da onbaşı olmak, sana uşaklığını yaptığın terör örgütünde on tane koyun bile emanet etmezler" dedi.

Erdoğan'dan BDP'ye sert yanıt!
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 10.01.2012 - 10:24

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin çeşitli açıklamalar yaptı. Artık demokrasi, hukuk, milli irade adına bir arınma süreci yaşandığını belirten Erdoğan, devlet algısını ve kurumsal itibarı düzeltecek bu sürecin demokrasi açısından umut verici olduğunu söyledi.

Erdoğan 12 Eylül müdahalesi ile ilgili önemli gelişmeler olduğunu hatırlatarak, "Müdahale sonrası, demokrasi de, sivil irade de siyasi partiler de askıya alınmış, binlerce insan türlü türü eziyetler görmüştür. Bu olayların yargının konusu olması, yanlış yapanlardan hesap sorulması milletimizin onlarca yıldır karşılık bulamayan büyük bir beklentisiydi. 30 yıl sonra yaptığımız Anayasa değişikliği sayesinde, bu darbe yargıya intikal etti. Soruşturma başlatıldı" diyerek şöyle devam etti: "Bizim meselemiz kişilerle değil, demokrasi karşıtı bir zihniyetle hesaplaşmaktır. Biz siyasi zeminde bu anlayışların yanlışlarını ortaya koyarken, yargı da kendi açısından hesap soruyor; olayları aydınlatmaya çalışıyor. Çeteler, mafya, darbeciler, diktacılar, andıççılar, eski Türkiye manzarasıdır. Yeni Türkiye artık ileri demokrasiyle, hukuk devleti anlayışıyla, sivilleşme ile şekilleniyor. Bugün memnuniyetle görüyoruz ki Türkiye'de demokrasi güç kazanıyor, millet iradesi güç kazanıyor, hakimiyeti milliye anlam kazanıyor. Yasama, yürütme ve yargı hiçbir baskı olmadan, hiçbir etki altında kalmadan, korkusuzca görevlerini yerine getiriyor."
 

Başbuğ'un tutuklanması

Yargıya intikal eden konular hakkında görüş bildirme, açıklama ve yorum yapmanın kimsenin lüksü olmadığını vurgulayan, Erdoğan, isim vermeden Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasına da değerlendirerek şöyle devam etti: "Yargı tarafından kesinleşmiş hüküm ortaya konmadan, kimseye suçlu muamelesi yapılmamalıdır. Aynı zamanda yargılananlar masum, yargılayanlar suçlu gibi siyasi yorumlar da yapılmamalıdır. Yargıyı etki altına alacak söylemlerden, yargının itibarını zedeleyecek suçlamalardan herkes imtina etmelidir. Ortada bir kısım iddialar, ciddi suçlamalar bulunuyor. Bunların tüm boyutlarıyla aydınlatılmasını beklemek hepimizin hakkıdır. Nitekim bir kısım davalarda ortaya konan iddialar, doğrudan demokratik rejimi, siyasi iktidarı alaşağı etmek gibi çok ciddi ve mutlaka açıklığa kavuşturulması gereken iddialardır. AK Parti'yi karalamaya yönelik girişimleri konu alan iddialar da demokrasimiz adına kesinlikle aydınlığa kavuşturulmalıdır. Biz gerek hükümet olarak, gerek AK Parti olarak yargıya saygılı bir şekilde gelişmeleri izliyor ve adaletin ivedilikle tecelli etmesini bekliyoruz."

 

Uludere olayı

Başbakan Erdoğan, partisinin grubunda yaptığı konuşmada, Uludere'deki 35 kişinin hayatını kaybettiği olaya da değindi. Olaya yönelik açıklamaları "Maksadı aşan açıklamalar" olarak değerlendiren Erdoğan şöyle konuştu: "Uludere'de bu acı hadise yaşandıktan sonra, acıyı fırsata çevirmek için yoğun çaba içine girdiler. Orada yaşanan manzarayı gördük. Terör örgütü, tabutun bir kenarından tutarak, hadiseyi tahrik meselesi haline getirdi. BDP'de tahrik gayretleri içine girdi. Dikkat ederseniz bazı tabutların üzerlerine de PKK bayraklarını koydular. CHP, BDP ve PKK ile aynı dili kullanarak o da cenazeler üstünden fırsat devşirme çabası içinde oldu. Bu çabaya bazı medya kuruluşları da eklenerek, yaşanan acı hadise üzerinden yalan ve yanlış bilgilere dayalı yayınlar yaptılar.
O bölgede terörden doğan zararları olan, başvuruda bulunan vatandaşlarımızın başvurularını öne aldık. Hak sahiplerine de ödemeyi en kısa zaman da yapacağız. Gülyazı Köyü'ne bir gümrük noktası açılması konusunda, bakanlar kurulunda geçen hafta görüştük. Bir yandan olayı derinlemesine inceliyor, diğer tarafta vatandaşlarımız için bütün imkanlarımızı seferber ediyoruz. biz istismar yapamayız. Acıdan rant sağlayanlardan olamayız. Hayatını kaybedenler bizim kardeşlerimizdir. Biraz önce de ifade ettiğim gibi bu acı hadiseyi fırsat olarak görenler tarafından karalama kampanyası başlatıldı.
Bu tahrik girişimleri sadece hükümetimizi değil, hükümetimizin yeniden pekiştirdiği Türkiye'nin kardeşliğini de hedef alıyor. Biz bize yaşatılanları asla unutmadık. Bize yaşatılanların başkalarına reva görülmesine de asla göz yummadık. Attığımız her adımda milletin takdirini asla göz ardı etmedik."

Tek partili ve koalisyon hükümetleri döneminde bu bölgelerin "Bakın hiçbir zaman bu bölgeleri akıllarından bile geçirmemiştir" diyen Erdoğan, "Alt yapı üst yapı. sorun ne yaptınız? Hangi eseriniz var, söyleyin. Hiç. Ama Ak Parti iktidarı her yeri alt yapısıyla üst yapısıyla ayağa kaldırdı. Aramızdaki fark bu. Bunu hazmedemiyorlar. Bunu ne ana muhalefet, ne de yavruları kabulleniyor" diyerek şunları söyledi: "Hakkari'de hava limanı yapmak ve yaptırmak bugüne kadar birinin aklına geldi mi? Biz şimdi orada havaalanı yapıyoruz. Beyefendiler müteahhidini tehdit ediyorlar. Aynı şekilde Şırnak'ta havaalanı yapıyoruz. Onun temel atma törenlerine bile vatandaşları tehdit ettiler. Doktorları tehdit ettiler, buraya gelmeyeceksiniz. Bir doktor yanıma geldi ve biz devamlı tehdit alıyoruz dedi. Ey BDP ve uzantısı olduğunuz terör örgütü. Siz bunların hesabını nasıl vereceksiniz? Sizin insan diye kucakladığınız bir şey var mı yahu? Siz sadece Kürt kökenli kardeşlerimizin istismarını yapıyorsunuz o kadar. Sizin elinizden gelen tek bir şey var. Nedir? Dükkanların kepenkleri insin. Siz onların rızkıyla oynuyorsun. Gittiğiniz zaman pislikten geçemezsiniz. Burada belediye var mı yok mu burada belediye bulamazsınız. Bnlar tamamen terör örgütünün gayretlerinden besleniyorlar. Bununla ayaktalar. Kusura bakmasınlar, benim vatandaşım devlet dairelerinde okullarda hastanelerde insan yerine, birinci sınıf vatandaş yerine konmuyordu. Bizzat şahsım o hastanelerde, karakollarda, hapishanelerde devletin milletine nasıl davrandığını gördüm, yaşadım. Bu ülkede şifa için hastaneye gidenler daha da hasta olarak evlerine dönüyordu. Mahkemeler kendi dertlerine bile çözüm üretemiyordu. Karakollar işkence iddialarıyla anılıyordu. Vatandaş yolda sokakta insan muamelesi görmüyordu. Bugün bülbül gibi şakıyan nice kalem, emir komuta zincirinin bir halkası olmaktan öteye geçemiyordu. Bu ülkede (Derim) demek bile suçtu. Biz bugün bırakın Dersim'i, Dersim katliamını bile sorguluyoruz. Genelkurmay başkanımıza hakaret etmek açık söylüyorum densizliktir. Değil general onbaşı bile olmak bu toprakların tamamında bir gurur bir şeref meselesidir. Sen onbaşıları tanımıyor olabilirsin. Ama sen git silahlı efendilerine sor onlar sana onbaşıların kahramanlığını çok güzel anlatır. Çünkü o onbaşılar bizim canımız kardeşimiz. Değil TSK'da on başı olmak, sana uşaklığını yaptığın terör örgütünde on tane koyun bile emanet etmezler. Önce haddinizi bileceksiniz. Bunlar İmralı'daki terörist başını önder olarak görüyorlar. Apo'ya peygamber diyorlar. Apo'nun da bunlara uygun gördüğü sıfatlar belli. Bir kez daha söyleyeyim. Şarlatan, şovmen, satılık, saf, zırtapoz diyor. Bunları biz demiyoruz. Bunları biz demiyoruz önderleri diyor. Lider olarak, hatta peygamber olarak söyledikleri Apo söylüyor. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş."

 

'Kandil'deki terörist başı birşey söylüyor, bunlar Ankara'dan tekrar ediyor'

Kürt kökenli yurttaşların kendi ayakları üzerinde duramayan kanlı terör örgütünün gölgesinde vesayetinde siyaset yapan partiyle arasına mesafe koyacağına inandığının altını çizen Başbakan Erdoğan, BDP ne bölgesine, ne bölge insanına ne de kendi seçmenine yönelik çözüm ve çözüm önerisi getiremediğini söyledi. Erdoğan, "Bizim çözüm önerimizi sabote etmenin, önünde engel teşkil etmenin ötesine geçemediler. Tahrik siyasetinden, vesayet mantığındaki siyasetten kendilerini kurtarıp, kendi hür iradeleriyle ortaya bir şey koyamadılar. Kandil'deki terörist başı birşey söylüyor, bunlar Ankara'dan papağan gibi tekrar ediyor" dedi.
 

Zana çağrısı

Dün Leyla Zana'nın "silah güvencemizdir" açıklamasını da tepki gösteren Erdoğan, "Yargıya haber veriyorum, duyuruda bulunuyorum. Siz demek ki milletvekili elbisesini bunu için, bu ifadeleri kullanmak için giydiniz, öyle mi? 'Güvencemiz silahtır' diyor. O zaman bu çatının altına niye geldin? Burası demokratik parlamenter bir sistem, silahlı bir parlamenter sistem yok. O zaman buraya niye geldin, o zaman sen de dağa çıksaydın. Kimi 'devleti tanımayız diyor', kimi AK Parti'yi düşman ilan ediyor. Bunarın tarzı kıyamet siyaseti. Yani ölüm, kan, terör, isyan, başkaldırı, meydan okuma, gemileri yakmak, kendisini uçurumdan atmak. Kendisine faydası olmayan bir partinin millete ne faydası olabilir, soruyorum.  Demokrasiyle AK Parti'nin sağladığı özgürlük ortamından yararlanıp, bize devletin kurumlarına aslan kesilenler, kanlı suç örgütü karşısında kuzu kesiliyor, boyunlarını yere eğiyor.Eğer cesaretin varsa, o cesareti bize değil, dağdaki kanlı örgüte göster."

BDP'lilerin 'Ankara'da demokrat, Diyarbakır'da faşist' olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, "Özerklikten bahsediyorlar ya sen önce bir kendin özerk ol. Sen önce terör örgütünden özerkliğini ilan et. Senin terör örgütü nezdinde özgürlüğün, iraden yok. Neyin özerkliğini savunuyorsun. Tek parti döneminin CHP'si neyse bugünün BDP'si tıpkısının aynısı odur. Üzüm üzüme baka baka kararır. Ama bugün Doğu ve Güneydoğu'da tek parti yok; tüm Türkiye'de olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu'da da birinci parti AK Parti. Biz Kürt kökenli kardeşimizi bu baskıcı ceberut, faşizan zihniyete teslim etmeyeceğiz. Hizmet siyaseti ile, demokrasi ile yatırımlarla farkımızı net ortaya koyacağız. Onlar çözümsüzlüğe zorladıkça biz sabırla, sağduyuyla çözümü zorlayacağız" dedi.
 

Dış ülkeler

2012'nin ilk haftasının üzüntü verecek hadiseler yaşandığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, uluslar arası gelişmeleri de şöyle değerlendirdi: "Suriye'de gerek bizzat Esat yönetimi ile gerek tahrikler yoluyla şiddetin tırmandırıldığını toplu katliamların yapıldığını müşahide ediyoruz. Hafta sonunda ihtihar saldırısında 25 Suriye vatandaşı hayatını kaybetti. Suriye de hayatını kaybedenlerin sayısı 6 bini aştı. 2003 yılından bu yana Irak'ta yüzlerce kardeşimizi kaybettik. Son bir hafta içinde de maalesef yüzden fazla Iraklı hayatını kaybetti. Irak'ta mezhep temelli bir çatışma sürecinin başlatılmasını amaçlayan son derece kanlı provokasyonların yapıldığını görüyoruz. Ne yazık ki siyasi irade bunların önünü kesek adımlar atmak yerine gerilimi artıracak etnik ve mezhebi ayrılığı körükleyecek adımlar atıyor. Düşünün ki kendi hükümetinin içinde her alan bakanlarının evlerini tanklarla, zırhlı araçlarla kuşatan bir anlayışla biz olumlu bir gelişme bekleyemeyiz Bunu de gerçekten barış istiyor diye değerlendiremeyiz. Nijerya'da 39 kişi hayatını kaybetti. Tüm bu kanlı saldırıları şiddetle kınıyoruz. Masum insanlara kadınlara çocuklara ekmek kavgası içindeki yoksullara camisinde kilisesinde ibadet eden savunmasızlara saldırmak hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz. İbadet edenlere namazdan çıkanlara kuyrukta iş bekleyenlere saldıranlar bırakınız insanlıktan bile nasibini almamış kişilerdir. Kerbela'da Nasiriye'de dua eden insanlara saldırmak İslam ile Müslümanlıkla insanlıkla nasıl bağdaşabilir. Nasıl yan yana gelebilir? Bu saldırıları yapanlar çıkıp da (Ben müslümanım) nasıl diyebilir? Allah'ın aslanı Ali bu topraklarda şehit edildi yetmedi mi? Hüseyin ve ailesi şehit edildi, yetmedi mi? Moğol saldırıları günlerce, Basra Bağdat harap edildi yetmedi mi? Bugün Bağdat'ta kendi kardeşini katledenler nazil bir fitnenin ve sapkınlığın içinde olduklarını görmüyorlar mı, göremiyorlar mı?"

Irak yönetiminin tarihi bir mesuliyet altında kalacağına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Gelecekte her zaman Yezid sıfatıyla anılmaya mahkum olacaklardır" diyerek değerlendirmelerine şöyle devam etti: "Dökülen her damla kandan mesul olacaktır. O ülkeler tıpkı Kerbela'daki katiller gibi tarih boyunca bu lekeyi alınlarında taşıyacaklardır. 1970'lerde Afganistan'da işgalci güçlere karşı verilen direniş mücadelesi başarıya ulaştığında sadece Afgan kardeşlerimiz değil geniş bir coğrafya bundan gurur heyecan duydu. İran'da otoriter rejim değiştiğinde en az İran kadar tüm İslam coğrafyası bundan umut ve heyecan duydu. Filistin bölündüğünde sadece Filistinlilerin değil, tüm İslam coğrafyasının kalbi kırılmıştı. İttifak sağlanınca yine aynı coğrafya sevince boğuldu. Bunlar bilinirken Irak'ta yeni kırılma, yeni çatışmalar sadece Irak'ta değil tüm İslam coğrafyasında hayal kırıldığına neden olacaktır. Irak'ta tem tarafları aklı selime davet ediyorum. Akla vicdana kalplerine kulak vermeye çağırıyorum. Irak yönetimini dini liderleri Irak üzerinde nüfuz kurmaya çalışan ülkeleri de sağduyulu ve sorumlu davranmaya davet ediyorum. Irak'ta görmek istemediğimiz tek şey yen bir kardeş kavgasıdır. Irak'ta fitnenin galip gelmemesi için Türkiye olarak girişimlerimizi sürdürmeye samimi bir şekilde gayret sarfetmeye devam edeceğiz. Fransa Ulusal Meclisi'nin Türkiye'deki 1915 olaylarını istismar etmesi karşısında kendilerine Raunda ve Cezayir'deki soykırımı hatırlatmıştık. Cezayir Başbakanı bunu hatırlatmamızdan rahatsız olduklarını ifade etmiş. Kardeş Cezayir halkı bizim ne demek istediğimiz gayet iyi anladı. Anamuhalefet lideri de zaten gereken cevabı anında verdi. Biz yönetimlerin öncelikli görevinin halkının hissiyatını yansıtmak olduğuna inanıyoruz Bu noktada bir polemiği gereksiz görüyorum ve kardeş Cezayir halkına Türkiye'nin en kalbi selamlarını dostluk kardeşlik ve dayanışma mesajlarını iletiyorum."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler