Erkekler 51 dakika, kadınlar 5 saat

Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saniye Dedeoğlu, Türkiye'de yaşamın yükünün çoğunun kadınların omuzlarında olduğunu belirterek, ''Kadınlar günde ortalama 5 saat 17 dakikayı ev işleri ve çocuk bakımına ayırıyor, erkeklerin bu aktiviteler için ayırdığı zaman 51 dakika'' dedi.

Erkekler 51 dakika, kadınlar 5 saat
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 07.03.2010 - 08:48

Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Saniye Dedeoğlu, yaptığı açıklamada, TÜİK'in 2006 yılında yaptığı zaman kullanım istatistiklerine göre Türkiye'de yaşayan kadınların günde ortalama 5 saat 17 dakika ev işleri ve çocuk bakımı için harcadığını söyledi.

Dedeoğlu, şöyle devam etti:
''Erkeklerin bu aktiviteler için ayırdığı zaman sadece 51 dakika. Herhangi bir işte çalışan erkekler ekonomik aktivite için 6 saat 8 dakika çalışıyor, çalışan kadınlar ise ancak 4 saat 19 dakika harcıyor. Yani çalışsalar bile kadınlar işte erkeklerden daha az zaman harcıyorlar. Erkekler ise ev işlerine çok az zaman ayırarak aslında ev işleri ve çocuk bakımının kadın işi olduğunu gösteriyorlar.''

Kadınların ev içinde var olan bu ağır yüklerini hafifletecek ve onları istihdama itecek kurumsal çocuk ve yaşlı bakımı hizmetlerinden yoksun olduğunu öne süren Dedeoğlu, şunları kaydetti:
''Türkiye'de devlet tarafından sağlanan kurumsal bakım hizmeti kesinlikle yetersizdir. Devlet de bu tür hizmetlerin kadınlar tarafından karşılanmasını beklemekte ve ataerkil aile vurgusuyla perçinlenen bu durum Türkiye'de çocuk bakımını bütünüyle kadınların yüklenmesi sonucunu doğurmaktadır. Çocuklar için yuva ve kreş sayısı az olduğu için 'anaokulu, ana sınıfı' gibi olanaklardan yararlanan çocukların sayısı da çok düşük düzeydedir.
Okul öncesi çocukların eğitimine ilişkin çalışmalar çok sınırlı olmakla beraber Türkiye genelinde okul öncesi eğitimde olan çocukların ancak yüzde 16'sı anaokulları ve ana sınıflarından yararlanmaktadır. Bu eğitimin yüzde 90'dan fazlası kamu kurumları tarafından verilirken ancak yüzde 7'lik oran özel kreşler tarafından sağlanmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı bu eğitimi sağlayan temel kuruluştur ve anaokulları ve ana sınıfları ile 4-6 yaş grubu çocuklara hizmet vermektedir. Yani okul öncesi eğitim alan yüzde 16 oranında çocuğun çoğu 3 yaşın üzerindedir ve 3 yaş altı çocukların bakım hizmetlerine ilişkin veri bulunmadığından bu alanda büyük boşluk vardır. Fakat bu yaş grubunda okullaşma oranının çok daha düşük olduğunu söyleyebiliriz.''

Saniye Dedeoğlu, çocuk bakımına ilişkin olarak kurumsal hizmetlerin eksikliği ve iş yerlerinde kreş ve emzirme odaları olanaklarının yetersizliğinin aslında çalışan kadınların bu hizmetleri piyasadan almasının yolunu açtığına işaret ederek, ''Fakat bu durum düşük ücretli işlerde çalışacak kadınlar için caydırıcı neden olmakta, kadınların ancak küçük bir oranı bütün gün bakıcı hizmeti satın alma imkanı sağlayacak iyi ücret ödeyen ve güvenceli işlerde çalışmaktadır'' dedi.

 

Yaşlıların bakımı kadınalrın omuzlarında

Türkiye'de yaşayan kadınların yaşlıların bakımı konusunda da önemli roller üstlendiğini anımsatan Dedeoğlu, maliyetlerin yükselmesi, devletin kurumsal ve maddi destek vermemesinin de yaşlı bakımını kadınların omuzlarına yüklediğini ifade etti.

Dedeoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Hasta ve bakıma muhtaç yaşlıların yetişkin çocuklarının yanına taşınması Türkiye'de genel eğilimdir. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünün 2003'te yaptığı nüfus ve sağlık araştırması, her 10 yaşlıdan 7'sinin çocuklarıyla aynı evde, binada, sokakta veya mahallede oturduklarını göstermektedir. Türkiye'de yaşlı ve hasta bakımına yönelik kamu kurumları ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır, bu çerçevedeki yasal düzenlemeler yetersizdir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna ait 8 bin 214 kişilik kapasiteye sahip 82 huzurevi var. Büyük şehirlerde özel bakım kurumları da bulunmakla birlikte yaşlıların çoğunun fiyatların yüksek olduğu özel bakım kurumlarında bakım görmesi olanaksızdır.''

Dedeoğlu, ev içinde kadınlara yüklenen görevlerin aslında devlet tarafından da kadın işi olarak görüldüğünü belirterek, şöyle konuştu:
''İş gücü piyasasına girme olanağına erişebilen kadınların büyük bölümü düşük ücretli ve yükselme olanaklarından yoksun işlerde istihdam edilmekte, erkeklerin yaptıkları işlerle eş değer işler yaptıkları durumlarda bile eşit ücret almaları mümkün olmamaktadır. Türkiye'de kentlerde kadın ve erkek ücret ortalamaları arasında yüzde 22 fark söz konusudur. Yapılan çalışmalar, özel sektörde bu farkın yüzde 50'nin üzerine çıktığını, eğitim ve iş tecrübesi gibi faktörler sabitlendiğinde bile kadınlar ile erkekler arasında ücret eşitsizlikleri olduğunu ortaya koymaktadır.''

 

İstatistikler ve öneriler

Ev kadınları ve sigortasız çalışan ve çalıştırılan kadınların sosyal güvenlik açısından ancak eşlerine ve babalarına bağımlı olarak sosyal güvenliğe giriş hakkı elde edebildiğini hatırlatan Dedeoğlu, şunları kaydetti:
''Kadınların sosyal güvenlik mekanizmasından dışlanmasının bir diğer göstergesi ise toplam emekliler içindeki payının düşüklüğüdür. Geçen yıl emekli olan 3 milyon 622 bin kişinin sadece yüzde 21'i kadındır. İstatistiki bilgilerle ortaya konulan kadınlara ilişkin resmin değiştirilmesi için öncelikle kadınların istihdamını artırmaya ve kadınların ev içi emeklerinin toplum tarafından kabul görmesini sağlayacak mekanizma ve politikalara ihtiyaç vardır. Çocuk bakımı alanında devlet, işveren ve ebeveyn üçlüsü arasında daha eşitlikçi paylaşım sağlanması gerekmektedir.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler