Etem Ruhi Üngör hayatını kaybetti

TBMM Üstün Hizmet Ödülü sahibi etnomüzikolog, çalgı bilimci, koleksiyoner ve araştırmacı yazar Etem Ruhi Üngör, 87 yaşında yaşamını yitirdi.

Etem Ruhi Üngör hayatını kaybetti
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 11.08.2009 - 12:42

TBMM Üstün Hizmet Ödülü sahibi etnomüzikolog, çalgı bilimci, koleksiyoner ve araştırmacı-yazar Etem Ruhi Üngör (87) yaşamını yitirdi.

İstanbul Belediye Konservatuvarı'nı 1955 yılında bitiren Etem Ruhi Üngör, 65 yılda biriktirdiği 750 parçalık paha biçilemeyen çalgı koleksiyonuna sahipti. Koleksiyonda, Sultan Abdülaziz'in 1840 Kosta Ventura yapımı lavtasından, Tanburi Cemil Bey'in 1887 yapımı Uzunyan yapısı tanburuna, Neyzen Tevfik'in alkol tedavisi için Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde yatarken karyola demirinden yaptığı neyine, 17. yüzyıldan kalma ve ismi hala belirlenemeyen çalgılara dek eşsiz eserler yer alıyor. Etnomüzikoloji alanındaki araştırmalarıyla uluslararası üne sahip olan Üngör, ''Musiki Mecmuası''nı, kurucusu Sadettin Arel'in ölümünden sonra 47 yıl tek başına çıkarttı.

 

'Yaşamını Türk çalgılarıyla ilgili çalışmalara adamıştı'

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Etem Ruhi Üngör'ün, ''Yaşamını adadığı Türk çalgıları konusundaki çalışmalarıyla, ardında bıraktığı eşsiz koleksiyon ve eserleriyle, her zaman saygı ve takdirle hatırlanacağını'' belirtti. Günay, yayımladığı mesajda, etnomüzikolojik araştırmalarıyla Türk müziğine büyük emek veren Üngör'ün vefatından üzüntü duyduğunu ifade etti.

Bakan Günay, şunları kaydetti: ''Yaşamını adadığı Türk çalgıları konusundaki çalışmalarıyla ardında eşsiz bir koleksiyon ve eserler bırakan Türk müziğinin çınarı Etem Ruhi Üngör, her zaman saygı ve takdirle hatırlanacaktır. Ayrıca, Üngör'ün müzik enstrümanlarından oluşan değerli koleksiyonunun Bakanlığımız müzelerinde sergilenmesi bizi çok mutlu edecektir. Merhum Etem Ruhi Üngör'e Allah'tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum. Ruhu şad olsun.''

'Türk musikisi için büyük kayıp'

Müzisyen, yazar ve gazeteci Nezih Uzel, Etem Ruhi Üngör'ü kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığını söyledi. Uzel, 40 yıllık dostu Üngör'ün vefatının Türk musikisi için büyük kayıp olduğunu ifade etti. Önemli bir şahsiyeti kaybettikleri için son derece üzgün olduğunu ifade eden Uzel, şöyle konuştu: ''Klasik, çağdaş ve geleceğin Türk Musikisi'ne önemli katkıları olan bir ismi kaybettik. Önemli bir kayıp, çok değerli bin insandı. Türk müziğine büyük hizmetleri oldu. Büyük bir koleksiyon topladı. Kimsenin değer vermediği eserleri toplardı. Kültür değişimine uğrayıp, musikinin rafa kaldırıldığı bir dönemde çok önemli parçaları bir araya getirdi. O eserlerin gerek yapımcılarını, gerekse kullanıcılarının tarihe intikalini sağladı. Tamburi Cemil Bey Türk musikisinin neo klasik döneminde önemli bir yeri var. Onun kullandığı bir tamburun Üngör'ün koleksiyonunda bulunması çok değerli bir olay. Eski çağda sazların yapımcıları vardır. Manol udu, Baron kemençe derler. Müzik enstrümanları yapan kişilerin adlarıyla anılır. Tamburda da Cemil Bey vardır. Üngör'ün koleksiyonunda muhteşem bir dönemin, neo klasik çağın izleri vardır. 80'e yakın koleksiyon parçası var. Bu eserlerle haşır neşir olmuş bir kişiydi.''

Üngör'ün koleksiyonunun gelecek kuşaklara aktarılması için müzeye intikal ettirilmesi gerektiğini ifade eden Uzel, bunun yapılmamasının bir eksiklik olduğunu söyledi. Halkın kültür katliamı içinde yaşadığını savunan Uzel, ''Devlet Galata Mevlevihanesi'ni açtı. Divan Edebiyatı Müzesi adıyla açtı, daha sonra Türk Sazları Müzesi şeklinde düşünüldü. Bu koleksiyonun kurulacak olan bu müzeye intikal ettirilmesi en mantıklı sonuç olabilirdi ama olmadı. Eski kültürümüze ait her şey sağda solda kalıp perişan olmuş. Mevlevihane'yi turistlere göstermek için kurtardık ama Manol udu, tamburu nasıl kurtaralım? Bir insan bununla uğraştı. O insanı da bugün kaybettik'' diye konuştu.
 

'Devlet sanatçısı yapıp, madalya takmakla iş bitmez'

Uzel, aşırı ölçüde muhafazakar olarak nitelediği sanatçının nota yayınlarına da faydası olduğunu ifade ederek, ''Türk Musikisi'ne zararlı olabilecek en ufak bir konuya dahi tahammülü yoktu. Kendisi icracı değildi, koleksiyon toplamış büyük bir insandı'' dedi.

Devletin usta isimlere sahip çıkmadığını öne süren Uzel, sözlerini şöyle tamamladı: ''Devlet ödül veriyor, şöhret sağlıyor ama bir insanın hayatını dürüst bir şekilde yaşamasını temin edecek şartları hazırlamıyor. Bu insanlar yaşlanıyor. Bu konuda çalışmış değerli insanların sonları kötü oldu. Eserlerinin bir üniversiteye intikal ettirilmesi ve kendisine asistanlar verilmesi gerekirdi. Yaşamını sürdürmesi için gerekli ortam hazırlanmalıydı. Bütün bunlar yapılmıyor. Adamların eline birer ödül veriliyor ve 'hadi evine git' deniliyor. Bu adamlar nereye gidecek? Japonlar 3 yıl önce 65 kişiyi ulusal servet ilan etti. Bu adamlardan bir tanesi bizim eski yazma sanatı gibi kumaşın üzerine boya sanatını bilen kişiydi. Bu kişiyi milli servet ilan ettiler. Bizde bu olmuyor. Devlet sanatçısı yapıp göğüslerine madalya takmakla iş bitmez. Adam ekmek almaya giderken öldü. Ekmek kuyruğunda ölen adama üstün hizmet ödülü versen ne olur?''

 

Gelibolu Yarımadası'ndaki Alçıtepe köyüne defnedilecek

İstanbul'da vefat eden, TBMM Üstün Hizmet Ödülü sahibi etnomüzikolog, çalgı bilimci, koleksiyoner ve araştırmacı yazar Etem Ruhi Üngör'ün vasiyeti üzerine, amcasının şehit, babasının da gazi olduğu Çanakkale Savaşları'nın yaşandığı Gelibolu Yarımadası'ndaki Alçıtepe köyüne defnedileceği bildirildi.

Alçıtepe köyü eski muhtarı Mümin Devrilmez, Etem Ruhi Üngör'ün özellikle 18 Mart törenlerinde tarihi yarımadaya geldiğini söyledi.

Bu dönemde kendisiyle görüşme fırsatı bulduklarını belirten Devrilmez, bir ara İstanbul'dan kendisini arayan Üngör'ün Fatih Üniversitesi'nde Çanakkale Köşesi kurulduğunu ve kendisinin buraya bazı belgeler koyduğunu ifade ederek, ''Sen de bir şeyler ekleyebilir misin'' dediğini anlattı.

Üngör'ün bu isteği üzerine, yaklaşık 50-60 kilogramlık malzemeyi toparlayarak İstanbul'a götürdüğünü kaydeden Devrilmez, orada bir gece kaldığını ve bu sırada kendisiyle görüştüklerini dile getirdi.

Etem Ruhi Üngör'ün zaman zaman ''ölürsem Alçıtepe'ye gömülmek istiyorum'' dediğini kaydeden Mümin Devrilmez, ölümünün ardından kızı Zerrin'in kendilerini aradığını bildirdi.
Devrilmez, Üngör'ün vasiyeti ve ailesinin de talebi üzerine köy mezarlığında mezar hazırlattıklarını belirtti.
 

Amcasının cepheden mektubu

Etnomüzikolog Etem Ruhi Üngör'ün amcasının şehit düştüğü ve babasının da gazi olduğu Çanakkale Savaşları'na özel bir ilgisi vardı. Üngör'ün bu ilgisinde, amcası Edhem'in annesine gönderdiği mektubun da önemli rolünün bulunduğu dile getiriliyor. Amcasının mektubunda şu ifadeler yer alıyor:

''Valideciğim,

Dört asker doğurmakla müftehir şanlı Türk annesi, Nasihat-amiz mektubunu, Divrin Ovası gibi güzel, yeşillik bir ovacığın ortasından geçen derenin kenarındaki armut ağacının sayesinde otururken aldım. Tabiatın yeşillikleri içinde mest olmuş ruhumu bir kat daha takviye etti. Okudum, okudukça büyük dersler aldım. Tekrar okudum. Şöyle güzel ve mukaddes bir vazifenin içinde bulunduğumdan sevindim. Gözlerimi açtım, uzaklara doğru baktım. Yeşil yeşil ekinlerin rüzgara mukavemet edemeyerek eğilmesi, bana, annemden gelen mektubu selamlıyor gibi geldi. Hepsi benden tarafa doğru eğilip kalkıyordu ve beni, annemden mektup geldi diyerek tebrik ediyorlardı.''

Mektubunda, bir hizmet erinin 10 paraya buradan geçen bir sürünün çobanından aldığı yeni sağılmış koyun sütüyle yapılan sütlü çaydan içtiğini anlatan Edhem, şöyle devam ediyor:

''O güzel çayırın koyu yeşil bir tarafında, çamaşır yıkayan askerlerim saf saf dizilmişler. Gayet güzel sesli biri ezan okuyordu. Ey Allahım, bu ovada onun sesi ne kadar güzeldi. Bülbül bile sustu, ekinler bile hareketten kesildi, dere bile sesini çıkarmıyordu. Herkes, her şey, bütün mevcudat onu, o mukaddes sesi dinliyordu. Ezan bitti. O dereden ben de bir abdest aldım. Cemaat ile namazı kıldık. O güzel yeşil çayırların üzerine diz çöktüm. Bütün dünyanın dağdağa ve debdebelerini unuttum. Ellerimi kaldırdım, gözümü yukarı diktim, ağzımı açtım ve dedim;

('Ey Türklerin Ulu Tanrısı, Ey şu öten kuşun, şu gezen ve meleyen koyunun, şu secde eden yeşil ekin ve otların, şu heybetli dağların Halıkı, Sen bütün bunları Türklere verdin. Yine Türklerde bırak. Çünkü böyle güzel yerler, seni ulu tanıyan Türklere mahsustur.
Ey benim Yarabbim,

Şu kahraman askerlerin bütün dilekleri, ism-i celalini İngilizlere ve Fransızlara tanıtmaktır. Sen bu şerefli dileği ihsan eyle ve huzurunda titreyerek, böyle güzel ve sakin bir yerde sana dua eden biz askerlerin süngülerini keskin, düşmanlarını zaten kahrettin ya bütün bütün mahfeyle') diyerek bir dua ettim ve kalktım. Artık benim kadar mesut, benim kadar mesrur bir kimse tasavvur edilemezdi.''

Etem Ruhi Üngör'ün İstanbul Hukuk Fakültesi son sınıfta okuduğu ve aynı zamanda Beyazıd Numune Mektebi'nde öğretmenlik yaptığı sırada gönüllü olarak Çanakkale Savaşları'na katılan amcası Edhem'in bu mektubu yazdıktan sonra şehit olduğu belirtiliyor.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler