"Filistin yardımlarının nereye gittiği sorgulanmaya başlanacak"

İsrail ve Filistin yönetiminde resmi temaslarda bulunan Norveç Dışişleri Bakanı Jonas Gahr Store, Jerusalem Post gazetesine yaptığı açıklamada, Filistinlilerin devletin tanınmasına yönelik yürüttüğü faaliyetlerin de diplomatik anlamda enerjiyi tükettiğini ve dikkatleri başka yöne çevirdiğini belirtip, "Bana göre şimdi bütün enerjinin müzakerelere yoğunlaşması gerekir" ifadesini kullandı.

Bu durumun sonsuza kadar sürüp gideceği yolundaki inanışlara karşı uyarıda bulunan Store, "Barış sürecindeki statüko, dünyanın geri kalanı açısından bir statüko değildir; çünkü, bu uyuşmazlığın sona ereceği, bir barış antlaşması imzalanacağı ve bir devletin ortaya çıkacağı, yani iki devletli bir çözümün gerçekleşeceği yolunda açık bir beklenti bulunmaktadır" açıklamasında bulundu.

Bu durumun uzaması halinde, bir takım yeni girişimlerin ardının kesilmeyeceğini ifade eden Store, şöyle devam etti:
"Bir Filistin devletinin Uruguay ve Şili gibi ülkelerce tanınmasından daha önemli bir gelişme, her yıl Filistin yönetiminin kasasına yüz milyonlarca dolar akıtan bağışçı ülkelerin, hala ufukta görünmeyen bir ülkenin devlet kurma çabalarının faturasını ödemeye devam edip etmeyeceklerini sorgulama eğilimine giriyor olmalarıdır."

Norveç, halihazırda, bağışçı ülke temsilcilerinden oluşan irtibat komitesinin başkanlığını sürdürüyor. Norveç de diğer ülkelerin yanı sıra, Filistin'de muhtemel bir devletin kurulması öncesi, devlet kurumlarının inşası için 120 milyon avronun üzerinde nakit katkısında bulunuyor.

Jerusalem post, 2006'dan bu yana Filistin yönetiminin her yıl yaklaşık 1,8 milyar dolar dış yardım alarak Filistinlileri dünyada kişi başına en çok yardım alan ulus haline getirdiğini de belirtip, "Ancak, bu para bir insani yardım olarak değil, bir hedefe yönelik olarak, Filistin Devleti'nin inşası için veriliyor. Şimdiyse bağış yapan ülkeler, kendilerine 'Peki ama, kurulacak olan bu ülke kısa zamanda ortaya çıkmazsa ne olacak' diye sormaya başlamış bulunuyorlar" ifadesini kullandı.

Bu noktada kimsenin uluslararası toplumun Filistin yönetimine mali desteğini durdurmasından söz etmediğini de vurgulayan gazete, "Yine de bu üzeri örtülü biçimde ima edilen bir tehdit; ve hem İsrail'e hem de Filistin yönetimini hedef alan bir tehdit" değerlendirmesinde bulundu.

Burada İsrail'e verilen mesajın "Eğer söz konusu devleti kısa sürede ortaya koyamazsan, biz de yani bağışçılar topluluğu, finans desteğimizi çekeriz ve sen de işgalci kuvvet olarak Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nin ekonomik sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kalırsın" olduğunu vurgulayan Jerusalem Post, konunun, Store'un İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ve Savunma Bakanı Ehud Barak'ın yanı sıra, İsrail anamuhalefetinin lideri Tzipi Livni arasındaki görüşmelerde de gündeme geldiğini ifade etti.

"Ancak gerçek bir devlet olduğunda tanırız"

Store, bir başka soru üzerine de Filistin Devletini, "ancak gerçek bir devlet olmaya hazır olduğunda" tanıyacaklarını belirtip, "Hevesleri değil, ancak gerçekleri tanıma niyetinde olduklarını" ifade etti.

Norveç, geçtiğimiz haftalarda, Filistin yönetiminin ülkesindeki temsilcilik düzeyini artırma kararı almış ve İsrail'in tepkisini çekmişti.

Store, Norveçlilerin "tanıma işi peşinde olmadıklarını" ve tanımanın da tek başına ortadaki gerçekleri değiştirecek bir faktör olmadığının altını çizerek, diplomatik sürecin önemine işaret etti. Store, "Ama bu süreç ölme durumuna gelirse, Avrupa çapında da iklimin değişebileceğini sandığını" kaydedip, "Zaten biz de bu yönde eğilimler görüyoruz" ifadesini kullandı.

"Filistinlilerin görüşmeleri gerçekten istedikleri mi, yoksa dünyanın müdahale edip bir çözümü empoze edeceği umuduyla, görüşme olmadan daha karlı çıkacaklarını mı düşündükleri" konusundaki bir soruya da Store, "Filistin yöneticilerinin, bu çatışmayı sona erdirmenin tek yolunun görüşmelerden geçtiğinin farkında oldukları" ifadeleriyle karşılık verdi.

Store, "Şimdi siyasi liderlerin şiddetten kaçınmaya, demokrasiye, görüşmelere, hukukun üstünlüğüne temel Batı standartlarına bağlılık taahhüdünde bulundukları tarihi bir fırsatla karşı karşıya bulunuyoruz. Bu fırsatı değerlendirebileceğimizi umut edelim. Sözü edilen girişimler, biliyorsunuz ki durmayacak. Ancak bunların etkisini azaltmak için gelin gerçek süreci ilerletelim" görüşünü dile getirdi.