'GDO ithalatı ile ilgili bir karar yok'

Biyogüvenlik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hakan Yardımcı, Kurulun bugüne kadar yalnızca 3 soya geninin yem amaçlı kullanılması hakkında olumlu karar verdiğini hatırlatarak, bunların dışında GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) ithalatı ile ilgili bir kararlarının olmadığını kaydetti.

Yayınlanma: 18.08.2011 - 10:58
Abone Ol google-news

Dünya ticaretine konu olan GDO'lu mercimek olmamasına rağmen, Kanada'nın GDO'lu mercimeğinin Türkiye'de kullanıldığı gibi haberlerin medyada yer aldığını belirten Yardımcı, ''gerçekle ilişkisi olmayan ve toplumsal panik yaratabilecek böyle haberlerin kaynağının GDO ve klasik ıslah ile elde edilen ürünün farkını bilmeyenler yanında, bilen kişi veya kuruluşlar olmasının üzücü ve düşündürücü'' olduğunu ifade etti.

Hakan Yardımcı, Yenimahalle Tarım Kampüsü Tohum Gen Bankası binasında düzenlediği basın toplantısında, kurul çalışmaları, alınan kararlar, GDO'lu ürünlere ilişkin kamuoyunda ''çoğunlukla yanlış bilinen'' konulara ilişkin açıklamalar yaptı. 5977 sayılı Biyogüvenlik Kanunu'nun 26 Eylül 2010'da yürürlüğe girdiğini, kanun uyarınca kurulan Biyogüvenlik Kurulu'nun eş zamanlı olarak çalışmalara başladığı hatırlatan Yardımcı, kurulun yapısına ilişkin bilgi verdi.

Kurulun Sekretaryasını Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı adına Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü'nün (TAGEM) yaptığını belirten Yardımcı, kurulun herhangi bir bakanlığa bağlı olmadığını, kararlarını bağımsız aldığını vurguladı. Kurulun, GDO başvuruları ile ilgili kararlarını bilimsel komitelerden gelecek raporlardan sonra aldığını, komitelerde çalışmak için WEB üzerinden yapılan uzman başvurularının Kurulun onayından sonra bir uzman havuzunda toplandığını anlatan Yardımcı, Kurulun nihai kararını vermeden önce bilimsel komitelerin gen başvuruları hakkındaki çalışma sonuçlarını internet üzerinden kamu ile paylaştığını ifade etti.

Biyogüvenlik Kurulu'nun bugüne kadar Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Derneği İktisadi İşletmesi'nin başvurusunu yaptığı yalnızca 3 soya geninin yem amaçlı kullanılması hakkında olumlu karar verdiğini hatırlatan Yardımcı, şöyle konuştu: ''Bunların dışında GDO ithalatı ile bir kararı yoktur. Bu başvurudan sonra Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu ve ÜNAK Gıda ve Kimyevi Maddeler San. Tic. Ltd. Şti'nin gıda amaçlı başvurularında genetiği değiştirilmiş 3 soya (ÜNAK), 21 mısır, 3 kolza, 1 şeker pancarı, 1 patates, Türkiye Yem Sanayicileri Birliği Derneği İktisadi İşletmesi ve Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçılar Birliği'nin (BESD-BİR) ve Yumurta Üreticileri Merkez Birliği'nin (YUM-BİR) yemlerde kullanım amacıyla 22 mısır, 3 kolza ve 1 şeker pancarı (YUM-BİR hariç) yaptıkları basitleştirilmiş işlem başvuruları ret edilerek normal süreçte değerlendirilmek üzere bilimsel komitelere gönderilmiştir.''

Yardımcı, komitelerden gelen sonuçların kamu görüşün açılması sondasında nihai kararın verileceğini ifade etti. Hakan Yardımcı, Türkiye'nin GDO'lar konusunda hazırladığı kanunun AB kuralları ile karşılaştırıldığında oldukça katı olduğunu da belirtti.

'Dünya ticaretine konu olan GDO'lu mercimek yok'

Biyogüvenlik Kanunu yürürlüğe girdiğinden bu yana Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın Biyogüvenlik Kurulu tarafından yem amaçlı olarak onaylanmış 3 soya geni dışında hiçbir GDO'ya ithalat izni vermediğini vurgulayan Yardımcı, şunları kaydetti: ''Biyogüvenlik Kurulu'nun 3 soya geninin yem amaçlı kullanılması dışında bir kararı olmamasına, bu kararlar dışındaki ithalatın veya GDO üretiminin Biyogüvenlik Kanunu'nda ağır ceza gerektiren suç sayılmasına rağmen, GDO'ların Türkiye'ye denetimsiz şekilde girdiği, çarşı pazarın GDO ile dolu olduğu, Türkiye'de GDO tarımının yapıldığı ve son olarak da dünya ticaretine konu olan GDO'lu mercimek olmamasına rağmen, Kanada'nın GDO'lu mercimeğinin Türkiye'de kullanıldığı gibi haberler zaman zaman medyada yer almaktadır. Gerçekle ilişkisi olmayan ve toplumsal panik yaratabilecek böyle haberlerin kaynağının GDO ve klasik ıslah ile elde edilen ürünün farkını bilmeyenler yanında bilen kişi veya kuruluşlar olması üzücü ve düşündürücüdür.''

Hakan Yardımcı, biyoteknoloji ve GDO'lar konusunda toplumun sağlıklı bilgilendirilmesinin ve Kurulun alacağı kararlara aktif ve bilinçli bir katılımının sağlanmasında basının desteğinin önemli olduğunu da dile getirdi.

 

'GDO'lu ürünlere ilişkin tartışmalardan rahatsızız'

Hakan Yardımcı, gazetecilerin GDO'lu ürünler, denetimler, kaçak yollarla getirilen GDO'lu ürünlerin satıldığına ilişkin iddialar konusundaki sorularını yanıtladı. Kurulun sadece 3 soya geninin yem amaçlı olarak kullanılmasına izin verdiğini hatırlatan Yardımcı, bunun dışındaki GDO'lu ürünlere ilişkin ''Şu giriyor, bu giriyor, topraklara şunlar ekiliyor'' gibi tartışmalardan rahatsız olduklarını belirtti.

Yardımcı, Biyogüvenlik Kanunu'ndaki ''GDO ve ürünlerini bu kanun hükümlerine aykırı olarak ithal eden, üreten veya çevreye serbest bırakan kişi, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis ve 10 bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır'' hükmünü anımsatarak, bunun ciddi caydırıcı etkisinin bulunduğunu, kanun bilinmediği için böyle bir yaklaşım olabildiğini ifade etti. GDO ve hibrit ürün konusunun iyi bilinmemesi nedeniyle, klasik ıslah yoluyla elde edilmiş ürünlerin GDO zannedildiğini belirten Yardımcı, her iki ürün grubunun farklı olduğuna işaret etti.

Yardımcı, GDO'da teknolojik bir yöntemle bir canlıdan kesilen genin başka bir canlıya yapıştırılması ve sabit hale getirilmesinin bulunduğuna değinerek, klasik ıslah yoluyla elde edilen hibrit üründe ise bitkinin içinde zaten var olan bir genin, daha aktif olduğu yabani bir türden alınıp aşılandığını, bulunmayan bir genin getirilmediğini vurguladı.
GDO'lu ürünlerin kaçak yollarla getirilmesine ilişkin sorular üzerine Yardımcı, kaçakçılığı takibin kurulun işi olmadığını ifade etti.

Yardımcı, bir başka soru üzerine, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın GDO konusunda onay verme yetkisi olmadığını hatırlattı. Onayı Biyogüvenlik Kurulu'nun verdiğini belirten Yardımcı, onay verilenlerin denetim ve takibine ilişkin işlemlerin bakanlığın yetkisinde bulunduğunu, ayrıca, kurulun da onay verdiklerini takip etme yetkisinin olduğunu bildirdi.
 

'AB kabul etti, biz de kabul edelim yaklaşımı yok'

Yem amaçlı olarak kullanılacak GDO'lu ürünleri dolaylı olarak insanların tüketmesi durumunda insan sağlığına zararına ilişkin bir soru üzerine Yardımcı, ''Öyle bir şey varsa, Biyogüvenlik Kurulu'nun asla böyle birşeye izin vermeyeceğini'' söyledi. Biyogüvenlik Kurulu'nun, ''AB kabul etti, biz de kabul edelim'' gibi bir yaklaşımı olmadığını vurgulayan Yardımcı, başvuruları tek tek incelediklerini anlattı. Yardımcı, GDO'lu ürünlerin satıldığı iddiaları konusunda ise ''Yasal prosedür içerisinde bakıldığında Türkiye'de şu anda sadece yem amaçlı 3 soya genine izin verildi. Onun dışındakilerin hiçbiri GDO değil, normal olarak olmaması gerekiyor'' diye konuştu. Bunun tespitine ilişkin olarak, Türkiye'de 15-20 GDO laboratuvarı bulunduğunu ile getiren Yardımcı, GDO'lu olduğu düşünülen bir üründen bir sivil toplum örgütünün alıp götürdüğü iki örnekte GDO saptanırsa olayın biteceğini, cezaların açık olduğunu belirtti.

'Genetiği değiştirilmiş ile modifiye farklı'

''Modifiye mısır nişastası, modifiye buğday nişastasının GDO'lu ürünler olduğu söyleniyor. Raflarda bu tür ürünler varsa denetimi kim yapıyor?'' sorusuna ise Yardımcı, ''Rafta duran ürün alınıp, laboratuvara verilecek. Eğer GDO çıkarsa bununla ilgili gerekli işlem yapılacak'' yanıtını verdi. Prof. Dr. Hakan Yardımcı, modifiye mısır nişastasının GDO'lu olup olmadığına ilişkin soru üzerine, şunları söyledi: ''Genetiği değiştirilmiş ile modifiye farklı. Klasik ıslah ile de bir ürünü modifiye edebilirsiniz. Örneğin, en çok konuşulan şey domates. O domates hibrit, ortalıkta satılıyor. Mümkün mü GDO'lu domatesin her tarafta satılması, yok böyle bir şey. Klasik ıslah yöntemleriyle kabuğu kalın, dayanıklı, lezzetsiz filan ama sonunda uzun süre dayanan bir domates yapmışlar. GDO olabilmesi için bunun içerisine bir gen aktarılmış olması lazım. Teknik farklı, benzer şeyler olabiliyor ama kullanılan teknik farklı, GDO teknolojisi farklı.''

Türkiye'den gönderilen mercimeklerde ot öldürücü kalıntı bulunduğu, bu mercimeklerin ithal edilen GDO'lu mercimekler olabileceği iddialarının hatırlatılması üzerine Yardımcı, söz konusu iddiaların teknik açıdan yanlış olduğunu, dünya GDO listesinde mercimeğin bulunmadığını, GDO'lu mercimeğin ticarete konu edilmediğini vurguladı. Yardımcı, klasik ıslah çalışmalarıyla elde edilen birçok ürün bulunduğunu, GDO çalışmaları öncesinde de bunların yapıldığını anlatarak, ''GDO çıkınca her şey GDO diye yorumlanmaya başladı. Her tarafımız sanki denetimsiz bir şeyle dolu şekline dönüştü'' dedi.

Bir soru üzerine, Yardımcı, kurulun GDO'lar konusundaki başvuruları bilimsel komitelere verdiğini, komitelerin çalışmalarını yürüttüğünü, nihai karar öncesinde çalışma sonuçlarını internet üzerinden kamuyla paylaştığını, gelen görüşler dikkate alınarak nihai kararın verildiğini söyledi. Yardımcı, birçok alanda GDO çalışmaları bulunduğunu belirterek, GDO ve hibrit ürün konusunda bilinçlendirme sağlanırsa, çalışma sonuçları halkla paylaşıldığında konunun daha iyi anlaşılacağını, insanların kaçakçılığı da aşılanmış ürünü de bileceğini kaydetti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler