Gelemeyenler yüreğini yollasın

CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay'ı 5 Ağustos'ta verilecek ilk karardan önce son kez ziyaret ettik. Balbay Silivri’ye gidemeyenlere yaptığı çağrıda; "5 Ağustos'ta Kendileri gelemiyorlarsa yüreklerini yollasınlar Silivri’ye. Sosyal medya Silivri olsun o gün" dedi.

Gelemeyenler yüreğini yollasın
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.08.2013 - 02:02

Silivri yolundayız. Mustafa Balbay’ı 5 Ağustos’ta verilecek ilk karardan önce son kez ziyaret edeceğiz. Genel Yayın Yönetmenimiz İbrahim Yıldız, Spor Servisi Müdürümüz Arif Kızılyalın’la birlikteyiz. Birbirimize belli etmesek de gerginiz biraz. Oysa moralimizi yüksek tutmalıyız ki onun da moralini yüksek tutalım. Bir saatlik yolculuğun ardından Silivri Cezaevi’ndeyiz. Görüşme için rutin işlemler ve aramalar yapılıyor. Zorluk yaşamıyoruz ama yine de insanın sinirleri geriliyor. Koca bir kasabayı andıran cezaevinin içinde, açık görüşün yapılacağı yerde bir masanın etrafında bekliyoruz Balbay’ı. Plastik sandalyelerle çevrelenmiş masanın üstünde örtü, bir pet şişe su ve plastik bardaklar. Duvarlarda “içeridekilerin” yaptıklarını tahmin ettiğimiz süslemeler. Biz etrafı incelerken tam karşıdaki kapıdan yüzünde kocaman bir gülümsemeyle görünüyor Balbay. Enerjisiyle kocaman, boş odayı dolduruyor. Bizdeki gerginliği de alıp götürüyor.

“Hoş geldiniz” diyerek tek tek sarılıyor her birimize. “Ne kadar iyi görünüyorsun?” diyorum. Ruhundaki yaralardan söz etmeye dili varmıyor insanın. O da açmıyor. “İlhan Abi’nin dediği gibi sağlam durmalıyız” diyor. Haftanın altı günü spor yaptığını anlatıyor. Bir gün ise izin veriyor kendisine; pazarları tatil: “Her gün 45 dakika koşuyorum, yaklaşık 10 kilometre. Dakikada 183 adım. Ahdım var çıktığımda bir kez daha 19 Mayıs maratonunda koşacağım.” Havalandırmaya çıktığı günler yüzünü güneşe verdiğini söylüyor. Onun için rengi biraz bronzlaşmış. Hiç yemediği kadar sebze ve meyve yediğini söylüyor. En keyifli yemekleri ise ton balığıymış. “Üzerine biraz kırmızı biber ve yağ gezdirince müthiş oluyor.”

Bize kantindeki “en iyi şeyleri” ısmarlıyor. Bisküvi ve meyve suyu. Karşılığını da istiyor tabii. Çıkınca biz de ona “en iyi” şeylerle donatılmış bir masa sözü veriyoruz.

Gazeteden ziyaretine giden herkese sorduğu soruyu bize de yöneltiyor: Gazetede işler nasıl?

Biraz Cumhuriyet’ten biraz da basın dünyasında yaşanan gelişmelerden konuşuyoruz. Hem yazar hem de bir milletvekiliyle karşı karşıyayız. İster istemez söz dönüp dolaşıp Gezi olaylarına ve yerel seçime kayıyor. Sonra neler yaptığından bahsediyor. Bol bol okuyor, yazıyor. Öyle ki “Bazen gün yetmiyor, okuyacak o kadar çok kitap, yazacak o kadar çok yazı var ki” diyor. Günde 19 gazete okuyormuş ve tabii kitap. İngilizcesini de ilerletmiş. İnternet olmadığı için dünyadaki güncel olayları anında izleyememekten yakınıyor.

Konu aileye gelince insanın yüreğini acıtan sözler dökülüyor ağzından. “Oğlan büyüdü, her şeyi fark etmeye başladı. Baba dön artık diyor”.

5 Ağustos’u ise “başlangıç” olarak nitelendiriyor. “Burada şimdiye dek sadece duruşma yapıldı, yargılama yapılmadı. Biz 5 Ağustos’ta hükmü değil halkı bekliyoruz” diyor ama bu çağrısının farklı algılanmasından duyduğu rahatsızlığı da dile getiriyor: “Adalet çağrımızın altında başka bir şey aramasınlar, bunu başka bir yere çekmesinler. Hep söylediğim gibi haklı olduğumuz kadar haklı kalmalıyız.”

O gün Silivri’ye gidemeyenlere de bir çağrısı var Balbay’ın: “Kendileri gelemiyorlarsa yüreklerini yollasınlar Silivri’ye. Sosyal medya Silivri olsun o gün.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler