Genel İşlem Koşulları
Bizde, 1995’te tüketicinin korunması için çıkarılan yasadan sonra, şimdi TBMM gündeminde bulunan Borçlar Kanunu Tasarısı’nda, daha kapsamlı bir koruma sağlamak için, Genel İşlem Koşulları başlıklı 6 maddeden oluşan bir düzenleme getirilmiştir.
Günlük yaşamda başvurulan birtakım işlemlerde bizden, önceden hazırlanmış basılı (matbu) bir belgenin altındaki bir yere imzamızı atmamız istenir. Örneğin bir bankaya gidip bir kredi hesabı ya da kart hesabı açtırmak istersiniz; önünüze ince satırlarla doldurulmuş basılı bir metin koyup, imzalamanızı isterler. Ya da örneğin arabanızın sigortasını yenileyeceksiniz veya bir tatil yolculuğu için sürekli bir bağlantı kuracaksanız, bu türden bir istekle karşılaşmanız kaçınılmaz gibidir. Böyle önceden hazırlanmış basılı bir belgeye dayanan işlem, aslında örneğin; tıpkı arkadaşımızdan aldığımız borç para sebebiyle aramızda meydana gelen sözleşme gibi bir işlemdir.
Bir evi mal sahibinden kiralamanız da böyledir: Aranızda oluşan kira ilişkisi ile yukarıda değinilen banka ya da sigorta acentesi veya turizm şirketi ile kurulan ilişki arasında nitelikçe bir fark yoktur; o da, bu da sözleşmedir (akit, mukavele, kontrat vb.). Ama iki kategori arasında şöyle bir fark vardır: Arkadaşımızla bireysel kurulan ödünç ilişkisinde veya kiralama işleminde söz konusu olmayan, karşınızdaki “âkit taraf”ça, önceden hazırlanmış basılı belgenin varlığı ve bunu imzalamadıkça sözleşme ilişkisinin kurulamaması.
Böyle bir belgeye ve bunun imzalanmasına bağlanmış işlemle ilgili konumunuz bellidir: Buna evet ya da hayır diyebilirsiniz; başka seçeneğiniz yoktur. Pazarlık yapamazsınız, tartışmazsınız; meydana gelecek sözleşme ilişkisinin konusu olan malı elde etmek ya da hizmetten yararlanmak istiyorsanız, borçla ya da alacakla ilgili temel koşullar dışında, o küçücük harflerle ince ince yazılmış koşul veya hükümlerde neler olduğunu bilmeden kabul etmek ve imzanızı basmak zorunda kalırsınız. (Tıpkı içine hiç kabul etmeyeceğiniz yargının esir alınması tuzağı konmuş süslü referandum hapı gibi!)
İşte geçen yüzyıl sonuna doğru, bir hizmetten yararlanmak ya da bir malı elde etmek için böyle, kendisini hiç istemeyeceği şeylere kabule zorlayan bu düzenek aleyhine bir akım ortaya çıkmıştır.
Avrupa’da bu akımın önderi Almanya’dır. Bu ülkede önce ayrı bir kanun (Genel İşlem Koşulları Yasası) çıkarılmış, sonra da bunun hükümleri Medeni Kanun’a aktarılmıştır. Bu düzenin esası şudur: “Tip sözleşme”, “Formüler sözleşme”, “Katılmalı sözleşme” gibi adlarla anılan bu tür sözleşmelerde muhatabı, zor durumda bırakacak, çoklukla ince satırlarla gizlenmiş bu tür koşullar varsa, belgenin tamamı imza altına alınsa bile, bu koşullar kabul edilmiş sayılmayacaktır.
Bizde, 1995’te tüketicinin korunması için çıkarılan yasadan sonra, şimdi TBMM gündeminde bulunan Borçlar Kanunu Tasarısı’nda, daha kapsamlı bir koruma sağlamak için, Genel İşlem Koşulları başlıklı 6 maddeden oluşan bir düzenleme getirilmiştir. Alman modelinin tekrarı sayılabilecek bu düzenlemeyi şöyle özetleyebiliriz:
1) Genel İşlem Koşulları içeren bir sözleşmede yer alan ve sözleşmeyi imzalayarak kabul eden taraf aleyhine sonuçlar doğuran veya doğurabilecek olan hükümler “yazılmamış sayılır”; asıl yaptırım budur.
2) Bu yaptırımın uygulanmasını önlemek isteyen taraf (banka, sigorta şirketi vd.) karşı tarafa (işlemi imzalaması istenen kişiye) bu tür koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini tam olarak öğrenip bilgi sahibi olmasını sağlamakla yükümlüdür. Aksi takdirde koşul veya koşullar yazılmamış sayılır.
3) Belge metninde veya ayrı ekinde, koşulların tartışılıp kabul edildiğine ilişkin açıklamadaki imza tek başına yeterli değildir. Böyle bir belgeye karşın, koşul veya koşullar yazılmamış sayılabilir.
4) Sözleşmenin veya işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.
5) Genel işlem koşullarına ilişkin hükümlerin yorumlanmasında, belgeyi düzenleyen aleyhine yorum yapılır.
6) Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı hükümler konulamaz.
7) Yazılmamış sayılan koşullar dışında kalan sözleşme hükümlerinin geçerliği ortadan kalkmaz; bu nedenle belgeyi düzenleyen Borçlar Yasası’nın 20/II maddesinden yararlanamaz.
Önümüzdeki 8-10 aylık sınırlı yasama döneminde tasarı TBMM’de görüşülüp, kanunlaşırsa, mevzuatımızda tüketiciler lehine çok önemli bir yenilik gerçekleşmiş olacaktır.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke