'Gitmek sözcüğünü seviyorum'
Renkler en gözde metafor, doğa onun en vazgeçilmez enstrümanı. Pervanedir, anaforun içine çekiledurandır. Yanıtsız sorulara yanıt bulmaya azmedendir. Ateşböceğidir, yakamozdur. Sessizliğin sesini dinleyendir.
İç sesini dış ses yapabilendir. Bilirim, cesurdur ama küstah değildir. Sesi usul usuldur, ruhu ise bağır bağır. Gelecek güzel günler onun için hiç de masal değildir. Dingin yaşama meyletmiş görünse de bakmayın ruhunu öldürmez, yaşamaya azmedendir. Homeros'u iyi anlar, gözleri kapalı aşkı dinler, vazgeçmez. İflah olmaz bir romantiktir, iyi ki de öyledir. Yazardır, gazetecidir. Dünya gazetesindeki değerlendirmelerinden bir kolaj, Beklemek ve Ummak ile okurlarıyla buluşuyor Faruk Şüyün. Deneme tadında ve farklı okumalara olanak veren bir yapıt Beklemek ve Ummak. Faruk Şüyün ile kitabını ve yazılarının hammaddesi yazar, gazeteci ve insan Faruk'u konuştuk.
-Seninle bir konuşmamızda aslında bir başka kitap düşündüğünü söylediğini anımsıyorum; ismi de Aşk Uyandıran Kentler'di değil mi?
-Evet, hemen hemen bitmiş gibiydi ama araya başka çalışmalarım girdi, son halini veremedim. Tam o sıralarda Füruzan kitabını yazdım, Füruzan ile haftada 3, 4 gün buluşarak yapılan söyleşiler sonucunda yoğun bir tempoda gerçekleşti. Bu yıl da Cevat Çapan kitabı ile yoğunlaştım. Derken bugünkü söyleşimizin konusu olan Beklemek ve Ummak ortaya çıktı. Fakat artık Aşk Uyandıran Kentler'i sonraki kitap fuarına yetiştirebileceğimi umuyorum. Bir aşk öyküsü Aşk Uyandıran Kentler ama Türkiye ve dünyadaki çeşitli kentlerde geçiyor o kitabım. İçinde antik kentler de vardı. Bu kentlerin özelliklerinden bir tanesi de içinden nehirlerin geçmesiydi ve bu umutsuz ve mutsuz bir aşk hikâyesi olacaktı. Farklı okumalara olanak sağlayan bir yapısı var. İsteyen bir aşk hikâyesi olarak okuyabilir. Hikâyeler zinciri gibi de okunabilir, denemeler gibi de. İstenilen yerinden başlanıp tek tek de okunabilir ya da bölümler birbirine eklemlenebilen biçemde olduğu için bir bütün olarak da değerlendirilebilir. Hatta içinde kent planları da bulunacağı için bir kent rehberi gibi okumak da mümkün.
- Dünya gazetesinde yayınlanmış yazılarından bir kolaj Beklemek ve Ummak ama değişiklikler yapmışsın..
- Öyle, birebir ya da arka arkaya konmadı kitaba. Bildik derlemeler gibi değil yani. Çoğu değiştirildi, kısaltıldı ya da eklemeler yapıldı. Yani bu kitaba uygun bir biçimde tekrar elden geçirildi.
'Asıl ilgi alanım şiir'
- Şiir, şairler... Sıklıkla referans noktaların, başucu rehberlerin gibi değil mi? Onları sıklıkla okuduğun ve güne uyarladığın söylenebilir değil mi?
- Çok doğru, edebiyatta asıl ilgi alanım şiir. Hayatta tek bir şiir yazdım, o da bir kedi üzerine. Ama iyi bir şiir okuyucusuyum. Bu kitapta da bolca şiir var ve evet referans noktalarımdır. Kitaba ilişkin yapılan değerlendirmelerde de hem unuttuğumuz şiirleri bize hatırlatıyor hem de bizi çeşitli duygulara doğru yolculuğa çıkartıyor denildi sıklıkla. Ama bir özeleştiri yapacak olursam bunu böyle yapmama rağmen kitapta şiirler arka arkaya bu kadar gelmese de olurmuş derim. Beğenildi, okurlar seviyor ama ben yine de fazla mı şiir oldu diye biraz endişe ettim.
- Yazardan rol mü çalıyorlar? (gülerek)
- Çalıyor tabii. Ustaları kıskandım biraz yani. (gülerek)
- Yurduna, doğasına, 'bir güzel, mahsun ve alabildiğine yaralı sevgili' yaklaşımın biçeminin mührü gibi...
- Tek çocuk olarak büyüdüm. Nimetlerinden yararlandığım gibi dezavantajlarını da yaşadım. Bu bir yalnızlığı getirdi. Bu yalnızlık yaş ilerleyince daha kırılganlığa dönüştü. Böyle olunca başkalarının da bunu anlamasını istemeye başlıyorsun ve paylaşmaya çalışıyorsun.
- Duyarlılık hayli yüklü; sonra sevgi, isyan ve çekilen heyhat bir arada... O duygu benliğinde ve kaleminde hayli köklü... Başa çıkması da zorlu...
- Çok zor, ama artık karar verdim ki ne kadar çığlık atarsam atayım hiçbir şey değişmiyor. Değişmediğini görünce de ve artık yaşım da 50'ye gelince her şeyi olduğu gibi kabul edip, çok fazla direnmemeye başladım. Buna gayret ediyorum. Eskiden bir şeyleri değiştirmeye çalışyordum ama şimdi artık değişmemeye, varolanı korumaya çalışıyorum.
- Yine de umut hep diri, tıpkı kitabının isminde belirttiğin gibi Beklemek ve Ummak...
- Artık olduğum yerde kalmayı istiyorum. Kitapta bir bölüm var, kahramanlardan birisi diyor ki, ben sana yaşlandığın zaman bakacağım diyor ama ben her şeyi elim ayağım tutarken yapmaktan ve tüketmekten yanayım, özü bu duygumun. Bu bağlamda Beklemek ve Ummak'ta, yaşamla başa çıkmanın reçeteleri de bulunabilir. Tabii didaktik olmadan, satır aralarında. Hayatta şunu gördüm ki umutsuzluğa düştükçe yine bedelini ben ödedim. Hiç olmazsa kendime bir hedef koyuyorum hep, bir havuç... Kitapta da öyle bir şey var, acı, yalnızlık, çaresizlik var ama bunlara rağmen hayatta kalmayı bu sayede başarmışlık var. Kitabın kapağı da bu bağlamda bana çok uydu; başka bir forma girmeye çalışan bir insan var, direnen, umudu her şeye rağmen diri tutan insan var, haklısın.
- Siyaset bir batak... Duyarlı yürek, sosyal beyin tepki gösteriyor kuşkusuz... Satır aralarında, yerli yerinde göndermeler, isyanın harı... Yazılarında siyaset böyle baskın şekilde yok ama duyarlı yürek yine de bir şekilde sosyal beyin bir şekilde tepki gösteriyor. Siyasetle ilişkin nasıl, bu kadar duyarlı birine bunu da sormalı. Hem gazeteci hem de yazarsın...
- Aslında biraz burada belki Selim İleri'ye özenme diyebiliriz. Onun kitaplarında da çok bambaşka şeyler anlatıldığı düşünülebilir. İşte büyük aşklar, büyük kırılmalar, büyük yalnızlıklar vardır ama sonuçta Selim İleri çok ciddi, ağır siyasi romanlar yazar. Belki ondan bazı şeyleri alıp bu duyguyu kendime göre yorumlamaya çalışmış olabilirim.
- Gazeteciliğinle de bir göbek bağı vardır bu noktada..
- Gazetecilik tabii mutlaka sosyal hayatın, siyasal hayatın içersinde olmayı gerektiriyor. O açıdan tabii daha fazla duyumsuyorum hayatını bu açılarını...
- Ama kalemini sivriltmiyorsun ille de, en çok ve en önce yaşama, insana, doğaya dönük tutuyorsun yüzünü, kalemini...
- Bizim değiştirmemiz gereken şeyler varsa aslında buradan başlıyor çünkü. Bunları değiştirmeye başladığımız zaman biz yavaş yavaş yukarıdaki yapılar da değişecek. Duygularımızı, bakışlarımızı, yüreklerimizi, beyinlerimizi güzel biçimde yontmalı ve adil biçimlere sokmalıyız. Öyle heykeller oluşturmalıyız. Ondan sonra göreceğiz ki o heykellere bakan insanlar da yavaş yavaş değişecekler ya da en azından yeni gelen nesiller bu güzel heykellerle büyüyecekler.
Seyyah yazar
- Kitabının bir yerinde de aynen şöyle yazıyorsun: 'Yaşama sanatı... Yaşamın diyeti olmaz diyorsun... Sonuna kadar yaşamalıyım'... Sonra ekliyorsun 'ne olursa olsun, yiten yalnızca beden, kalan ürünlerdir daima...'
- Bu kendimi avutmam, tabii ki kitaplarım ortaya çıkabilsin. 50 yaşına gelince böyle oldu. Ben ortada durmaktan çok hoşlanmıyorum, sonuçta bir yemeğe gitmişsem yemeğin hakkını vererek yemeliyim. Bir sofra kurulduğu zaman önümde önce gözüm doysun isterim. Hayata da böyle bakıyorum. Gerçi artık eskisi kadar cesur değilim, büyük aşklar yaşamak istemiyorum mesela. Kitabımda birkaç senelik bir kitap değil, bir hayatın damıtılmış halidir, duyguların geldiği noktanın süzülüşüdür. 15 senenin hikâyesi bu. Çeşitli şekillerde örselenmiş bir kişinin hikâyesidir. Çeşitli olaylar ve insanlar karşısındaki Faruk'un duruşları vardır kitabımda.
- Yani olabildiğince kişisel bir yazın...
- Evet.
- Sen bir abbas yolcusun bilirim.... İzmir'i mesela çok seversin ama İstanbul en başka... Kaleminin kayırdığı kent... 'İstanbul, seni hiç aldatmayacağım' başlıklı yazında dediğin gibi... Adım adım bir seyyah durumu var gibi..
- Öyle yapmaya çalışıyorum evet. Gitmek sözcüğünü çok seviyorum. Bir yerlere gitmek ama belki de en çok kendinden gitmek, sonra başka birisinden gitmek belki bu. O yüzden bu gidişlerin çeşitli versiyonları kitapta var. Tabii somut fiziksel seyahatlar da var. Eski seyahatlerim bilgiye yönelikti, işte hangi müzeler, tiyatrolar, sanat galerileri var gibi. Artık bir kenti anlamaya yönelik seyahatler yapmaya çalışıyorum. Bir kente gittiğim zaman artık bir kafede oturup saatlerce gelip geçen insanları izlemeyi, onlarla konuşmayı tercih ediyorum. O yüzden yazdıklarım da zaman içersinde değişiyor, daha da değişecektir. Tarihi, öyküsü olan tüm kentlere hayranlık duymak ve seyahat etmekle birlikte ana tercihim özgürlük duygusunun perçinlendiği ve fiilen hayata geçtiği kozmopolit, büyük kentlerdir. Özgürlüğü çok önemsiyorum. Sonra melezlik çok ilgimi çekiyor mesela.
gamzeakdemircumhuriyet.com.tr
Beklemek ve Ummak / Faruk Şüyün / Oğlak Yayınları / 150 s.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi