Gündüz Hırsızları

Gazne Soysal'ın Gündüz Hırsızları adıyla kitaplaşan öyküleri, ölümünün ardından gün ışığına çıktı ve okurla buluştu. Soysal'ın öykülerindeki en büyük özelliğin kişiliklerin canlılığı olduğu gözden kaçmıyor. Bir anlamda geç ortaya çıkmış öyküler bunlar.

Gündüz Hırsızları
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 09.12.2010 - 14:43

Gazne Soysal'la buluşunca hep edebiyat konuşuyorduk. Özellikle Sait Faik hikâyeleri üstünde duruyorduk. Sait Faik bizim edebiyatımıza, belki de dünya edebiyatına yenilik getirmiş büyük bir ustaydı.

Gazne birden fazla yabancı dile hâkimdi. Batı edebiyatlarını biliyordu. Birlikte en çok Çehov üstünde duruyorduk. Çehov'dan söz ettikçe sevinç içinde kalıyorduk. İki büyük edebiyat ustası dostum Edouard Roditi ve Sabahattin Eyüboğlu, Sait Faik'le Gogol'ün bir yakınlığı vardır diyorlardı. Roditi bu düşüncesini bir Alman radyo programında da söylemişti. Gazne'yle bu benzerliği de çok konuştuk.

Yedi yıl kadar önce Selanik'e gittiğimde beni Gazne karşıladı. O sıralar Selanik'te başkonsolostu. Bu buluşma ikimizi de çok mutlu etti. İkimize de Selanik cennet oldu, ver gitsin edebiyata. Hastalığı çoktan başlamış o zaman ama bana söylemedi. Selanik'ten Ankara'ya döndüğünü duydum. Görüşemeden ölüm haberi geldi.

Bir süre sonra büyükelçi olan eşi bana Gazne'nin hikâyelerini verdi. Okumaya korkuyordum. Ya o derin edebiyat bilgisi ve duyarlığı olan arkadaşımın hikâyeleri onunla birlikte ölmüşse, ne yapardım. Bunca yürekle edebiyatı seven Gazne beni ölümü kadar üzerse ne yapardım.

Sonunda bir hikâyesini aldım okudum, şaşırdım kaldım. Sonra da diğer hikâyeleri aldım. Yazmakta olduğum romanımı bıraktım, hikâyeleri bir türlü bırakamadım. Hikâyelerin bir kısmını bir kez, bir kez daha okudum, hikâyelerin tadına vardım. Bana öyle geliyor ki hikâyeler basılınca tekrar tekrar okunacak.

Hikâyeleri okudukça iyice anlıyordum. Bu hikâyelerdeki tipler, çoğu çok yazılmamış insanlar, inceden, derinden, belirsiz olan, görünmeyen psikolojileri ile ortaya çıkıyordu. Bu çaba bir ustalıktır.

Bu hikâyeleri niçin sakladığını anlamıyorum. Yarattıklarını bir gerçek gibi sunamamaktan ürküyor Gazne demeye dilim varmıyor. Görkemli bir yapıtı yazmak bir edebiyat kültürüdür. Bizde edebiyat dostluğu azdır. Bir de kimileri 'edebiyat gibi' sözünü küçümsemek için kullanıyor. Belki de bunlar insanları ürkütüyor.

Gazne yazdığı hikâyeleri belki de kimseye göstermemiştir. Büyük usta Kafka da ölmeden önce yapıtlarını yok etmek istemiş, kendi yok edememiş, bu zor işi yapmaları için arkadaşlarına yazmıştır. Gazne acaba bu hikâyeleri kimseye göstermiş midir? Bir edebiyat meraklısı olan eşi bu hikâyeleri evde bulmuş, yakın arkadaşlarına göstermiş. Bana da verdi bu hikâyeleri. Bu hikâyelerde beni çarpan kişilerin canlılıklarıdır. Hikâyelere can vermek büyük ustalıktır. Böylesi bir yapıtı canlı olarak yazmak da her ustanın kârı değildir.

Anlatım söz ustalarının başta gelen büyüklüğüdür. Büyük ustaların dilleri anlattıklarına göredir. Her usta hikâye, roman yazarı yapıtını yazarken o yapıta uygun dili de birlikte yaratır.

Yaratıcılık gücünü bundan alır.

Gazne'nin dili anlattıklarına uygundur. Bu uygunluk yazar gözüken çok kişide yoktur. Bana göre Gazne hikâyelerini yaratmıştır. Bu hikâyeler bir yazar için ustalıktır. Bu hikâyeleri okudukça neler yitirdiğimizi daha çok anlıyorum.

Gündüz Hırsızları/ Gazne Soysal/ Kırmızı Yayınları/ 112 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler