Habertürk gazetesinde şoke eden istifa!
Habertürk gazetesi yazarı Yavuz Semerci, "Hadi bana eyvallah!" başlıklı bugünkü yazısıylaistifa ettiğini duyurdu.
"Yakın zamanda bir kez dahaistifa yazısı yolladım. Sayfaya konulmadı ve 'İşine bak' denildi" diyen Yavuz Semerci, istifasının nedenleri de yazdı...
Habertürk'te bir flaş ayrılık daha
Yavuz Semerci'nin Habertürk'te yayımlanan son yazısı şöyle:
İLK KOPMA GEZİ'DE BAŞLADI
12 yıllık yazarlık hayatımın, son 5 yılı bu gazetede geçti.
Lafa böyle başlayınca anlamışsınızdır...
Köşeyi bırakıyorum.
Yazarlık hayatımı askıya alıyorum.
Lafı hükümete, sansüre, baskıya bağlamayacağım.
Öyle bir dönemden geçiyoruz ki, yazarın görüşü (elbette eleştirisi) yazarı bağlamaktan çok, gazete sahipliğinin iradesi olarak yansıyor ve yansıtılıyor. Bu kendi adıma taşımak zorunda kaldığım gereksiz ve beni otokontrole zorlayan bir yük.
Özellikle Gezi olaylarından sonra sert yazılar yazdım. Gezi olaylarının toplumsal dinamiklerinin hükümetin algıladığı ve algılatmaya çalıştığından farklı olduğunu işlemeye başladım. Sanırım ilk kopma böyle başladı.
Yolsuzluk soruşturmalarında ortaya dökülen yasal dinlemelerden anladım ki (bizzat dönemin Başbakan’ının ağzından çıkan laflar bile yeter) iktidarın düşman gördüğü sınıfa çoktan girmişim.
O günlerde bu gazetenin sahibi Turgay Bey’e “ayrılmak istediğimi’’ söyledim. Kabul etmedi.
Yakın zamanda bir kez dahaistifa yazısı yolladım. Sayfaya konulmadı ve “İşine bak’’ denildi.
Sonunda şartlı kabul ettiler.
***
AYRILIĞIN NEDENLERİ
Bu ayrılığın arkasında birkaç temel neden var.
Birincisi, bir yazar iktidar açısından düşman olarak görülemez. Eğer bu hale geldiyseniz, geliyorsanız, hükümetleri veya kamuyu uyarma görevini de sağlıklı yapamazsınız. Siyasi olarak karşıt olmaktan çok, sadece görevinizi yaptığınızı kimseye de anlatamazsınız. Kendin çal, kendin dinle pozisyonunda olmak, kamusal görev yapan bir gazeteci açısından çekilecek bir durum değil.
İkinci neden, yeni bir iktidar var, yeni bir Başbakan, yeni bir kabine var. Buna rağmen her gün ağır eleştiri yapasım var! Yolsuzluk soruşturmalarının önünün kapatılmasını, “yok hükmünde’’ sayılmasını içime sindiremedim. Bu ruh halinin, yazı tonumu mesleki birikimime ihanet edecek nitelikte sertleştirmesine yol açtığını fark ettim. Yapıcı eleştiriden uzaklaşma ihtimalim giderek yükseliyordu. Yolsuzluklar konusunda samimiyetine inandığım Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu cesaretlendirmek yerine sanki yolsuzlukların nedeniymiş gibi gören anlayışın beni esir aldığını itiraf etmeliyim...
ENİNDE SONUNDA BENİ ATACAKLAR
Ve yönetime, köşeden ayrılmazsam eninde sonunda beni atarak “kahraman yazar’’ sınıfına sokacaklarından emin olduğumu söyledim. Yaşamım boyunca kullanacağım bir malzemenin aslında fena bir fikir olmadığını da ekledim. Ve dedim ki:
“Bunu yapmayalım. Gazetemize zarar vermeyelim. Ben yazmayı bırakayım. Eğer kabul ederseniz ekonomi yorumculuğundan keyif aldığım Bloomberg HT’de her sabah yaptığım işime devam edeyim. Ve isterseniz gazetemize haftalık dosyalar veya yazı dizileri hazırlayayım. Bu arada üzerinde çalıştığım aile hikâyem olan Dersim’le ilgili romanıma da vakit ayırmak istiyorum.’’
Yazının tamamı için tıklayın
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'