Halk Oy(a)lamasının Sonucu Süreçten Okunmalı!..

Halk Oy(a)lamasının Sonucu Süreçten Okunmalı!..
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 16.09.2010 - 06:04

Gelecek süreç; bu işbirlikçilerin oyununu görüp bozabilme mücadelesi üzerine kurulmalıdır. Önceki oyunları görebiliyorsanız, sonrakileri bozabilirsiniz.

 

Referandum, halkın özgür tercihini ortaya koyduğu, iradelerin serbest bırakıldığı, konuların açıklık içinde tartışıldığı ortamlarda yapılan halkoylamasıdır. Medya tek sesli değildir. Toplumun iradesinin baskılandığı, medya gücünün iktidar elinde toplaştığı evet/hayır oylaması plebisitolarak bilinir. Türkiyede özgür iradelerin çalıştırılmasının kısıtlandığı oylamalara yanlış bir şekilde referandum diyoruz.

Çok kanallı teksesli koro eşliğinde toplumun beyni uzunca bir süredir yıkanarak, AKP lehinde propaganda yapılıyor. Toplum çok uzun süredir AKPden başka seçeneğin olmadığı, muhalefetin yetersiz olduğu doğrultusunda ezberlerle yönlendirilirken olupbitenlerin farkında olan kitleler de bu söylemlerle edilgenleştiriliyorlar.

AKPnin çok değişik çıkar odaklarından beslenen propaganda bombardımanına, tehdit, baskı içeren uygulama ve söylemlerle yarattığı korku ortamına karşın, hayıroylarının yüzde 42ye ulaşmasını küçümsememek gerekir. Evet oylarının türdeş olmayan dokusuna karşın, hayıroylarının türdeşliğine de dikkat çekmek isterim.

Oylama sonuçlarının anatomisi çok önemli. Bundan sonraki oylamalarda strateji değişikliği açısından sonuca kilitlenmek yerine, nedenler üzerine odaklanmak; süreci sonuçtan okumak yerine, sonucu süreçten okumak gerekiyor. Sonuçların dayatılması üzerinden yürütülen stratejiyi tersyüz etmeden doğru değerlendirme yapılamıyor. Kaybedenin kazandığı, kazananın kaybettiği ters algısı ile toplumun mukavemetçi güçlerinin kendi morallerini yıkan, nafile özeleştiri oklarıyla kendi kendilerini de yaraladıkları bir süreç bu.

Sonuç açısından bakıldığında AKP istediğini almıştır. Bir süredir Türkiyede soluduğumuz baskıcı havanın etki alanını genişleteceğini düşünmemiz için ipuçları hem AKPnin propaganda sürecinde, hem de AKP Başkanının oylama sonuçları açıklandıktan sonraki konuşmasında beden dili ve sözcüklerinden okunabilir.

Söylem ile eylem arasındaki farkın en belirgin olduğu bir iktidar süreci yaşanıyor Türkiyede çok uzun bir süredir. Türkiyenin rejimi değişimadı altında sürece yayılarak dönüştürülüyor. Son yapılan oylama, halkın özgür iradesini sandığa yansıtmaktan çok, bir süredir üzerinde çalışılan keskin kutuplaşmanın belirginleşmesine, toplumun gerçek sorunlarından uzaklaştırılarak oyalanmasına sebep olmuştur. Böylece hesap vermesi gerekenler hesap alanından kaçtıkları gibi, faturayı da topluma yükleyebilmişlerdir. Bunu hangi yollarla yaptıkları tüm toplumun malumudur. AKP iktidarda kalmayı sürdürdükçe, bu tür oy(a)lamalarla istediği sonucu almamasını isteyenlerin bu oyunu bozmak için ne yapacakları konusuna yoğunlaşmaları ve önceki süreçlerin stratejilerinin gözden geçirilmesi gerekiyor.

Evet cephesinin, iktidar gücünü kullanması en büyük avantajı idi. Hayırdiyenler örgütlü bir cephe oluşturamadılar.

Alınması gereken dersler çok, şimdilik MHP üzerine yüklenmelere bakarak, ulusalcı söylemlerle siyaset yapılmasının önünde barikatların yığılacağını öngörebiliriz. AKPyi zorla merkez sağa oturtma savaşı verenler, CHPyi liberal eksene çekme gayretkeşliği içindeler. MHPnin de tasfiye edilmeye çalışılacağı anlaşılıyor. Tüm kurumlar kendi içinden tasfiye edildi. Sıra MHPye geldi anlaşılan. Devlet Bahçelinin gitmesi söylemi bizlere hiç yabancı değil; Ecevit gitsin!.. Çiller gitsin!.. Yılmaz gitsin!.. çağrıları kulaklarımızda. Kurumlar kendi içlerinden çözüldü. MHP süreci doğru okuyup, değerlendirmeli. Hatalarını örgütlü yapısını bozmadan, lider kavgasına girmeden aşmalı.

MHPde de sorun Bahçeli değil!.. MHPnin kurumsal kimliğidir.

Merkez sağ ve sol boşaltılınca radikal İslamcı parti ılımlı olarak pazarlanabildi. AKP yaratılan boşluk kadar yer kapladığını biliyor. Sistemi tutan tüm kurumları bu yüzden kıskaç altına alınıyorlar.

Türkiyede demokrasiyi gerçekten isteyenlerin oranı özgür iradelerin baskılanmasına karşın yüzde 42. Hedef demokrasi çıtasını daha yukarı taşımak ve daha fazla kurumun tasfiye edilmesinin önüne geçmek olmalıdır. Askeri vesayet yerini sivil vesayete bıraktı; hukuk yoksa demokrasi de yoktur!.. Demokrasiden uzaklaşmanın adı ileri demokrasioldu?!.. Karşıtları onların söylemlerini sahiplenerek sıkıştıran strateji uzun süredir uygulanıyor.

Medya demirbaşlarının güya koruyucu söylemlerle CHPyi istedikleri kıvama getirerek AKP benzeri bir liberal eksene oturtmak; MHPyi de lider krizine sürükleyerek tasfiye etmek gibi bir misyon üstlendikleri anlaşılıyor. Her iki partiye de fena halde musallat olmuş durumdalar. AKPyi koruyucu kalkanları ile sarmalayıp, muhalefeti yerden yere vurmakla elde ettikleri sonuçla şımarmış görünüyorlar. Amaç toplumun muhalefeti sorgulamasını sağlayarak AKPyi koruma altına almaktır. Toplum elinde kalan son örgütlü muhalefet partilerini de tasfiye edinceye kadar bu propaganda sürecektir. Morali bozulan kitleleri yanlış muhasebeye itmek kolaylaşmaktadır.

Gelecek süreç; bu işbirlikçilerin oyununu görüp bozabilme mücadelesi üzerine kurulmalıdır. Önceki oyunları görebiliyorsanız, sonrakileri bozabilirsiniz. Halkın daha fazla oyalanmasının önüne geçmek ve gerçek sorunlarına eğileceği bir düzenek yaratmak için önümüzdeki seçimlerle ilgili stratejilerin şimdiden oluşturulması gerekiyor. Bardağın boş tarafını dolu, dolu tarafını boş gösteren bu illüzyonun nasıl bozulacağını düşünmeye başlasak iyi olacak!.. Demem o ki; sonuca değil, sürece bakarsak daha akılcı çözümler üretebileceğiz!..


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler