Hangi zamanda yaşıyoruz?

Bütün canlılar gibi insanlar da bugünde yaşarken kimilerimiz kaygıları, sonlanmamış acıları, yarım kalan anıları ve korkularıyla geçmiş ya da gelecekte yaşar.

Hangi zamanda yaşıyoruz?
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 08.03.2013 - 09:20

Aslında ne yaparsak yapalım geçmiş ya da gelecekte tam olarak yaşayamayız. Geçmişin çözüm bulmamış konularını o zamana dönerek baştan alamayız öyle değil mi? Bir çözüm arıyorsak, bu çözümü bugünde aramalı ve gerçekleştirmeliyiz.Bu nedenle geçmişte takılı kalmaya gerek yok.Sadece içinden çekip alacağımız ayrıntılar bizi bugün daha dikkatli ve güçlü yapar.

Gelecek hakkında kaygılanmak ve aynı soruları tekrarlamak bugüne odaklanmamızı zorlaştırır.Korkmamız ve kaygılanmamız gereken bugünü yaşayamamaktır.Çünkü bugünü en iyi şekilde yaşayamazsak, gelecek hakkındaki kaygı ve korkularımız konusunda kendimizi haklı çıkarırız.Bu durum "Ben bunun böyle olacağını biliyordum."yorumunu beraberinde getirir.Aslında hiç birimiz geleceği tam olarak bilemeyiz.Tahminlerimizde de, karşımıza çıkabilecek tesadüfleri, yönlendirmeleri, yardımları ve bilinmeyen daha bir çok ayrıntıyı atlarız.Bizim için düzdür gelecek.Aslında hayatın hazırladığı sürprizler vardır ve her köşeyi döndüğümüzde bizi bu sürprizlerle şaşırtacaktır.Bu unsurları dahil etmeden gelecek için sürekli kaygılanmak sadece bugünü harcadığı gibi ruha ve vücuda yüklediği aşırı stresle geleceğimizi de çalabilir.

Bazen de gelecek hakkında bir plan yaparız, gerçekleşene kadar ona odaklanırız ve gerçekleştiğini hayal ederken o mutluluğu hissederiz.Sonra o an geldiğinde, hayal ettiğimiz mutluluğu yaşamaya fırsat vermeden bir sonraki plana geçeriz.Böylece sürekli yenilenen gelecek planlarımızla bugünün küçük mutluluklarını kaçırırız.Neden acele ediyoruz? Mutlu anlarımızda soluklanıp dinlenmek, bir sonraki planımız için de şahane bir motivasyon kaynağı olabilir.Her şeyden önce mutluluğu sindirmeye fırsat vermeliyiz.

Başka bir örnek ise; Her insan gibi sıkıntılı bir günümüz olabilir.Böyle bir günde mesela doğa yürüyüşünün bizi yenileyeceğini düşünürüz.Yürüyüşe başlamadan önce derin bir nefes alırken "Buraya iyi ki geldim." deriz ve sonra... "Acaba haftaya buraya Aysel'i de getirsem mi?Geçen gün Caner'in öğretmeni neden bana öyle kötü baktı? Yarın davette söze nasıl başlasam?Kardeşimin doğum gününde ne giysem?Ahmet faturaları ödemiş midir?... " gibi aklımızdakilere göre uzayabilecek düşünceler anı yaşamamızı engeller. Oysa yenilenmeyi sağlayan doğa yürüşü değildir.Doğa sadece zihnimizi dengelemek için uygun yerlerden biridir.Yenilenmeyi sağlayan, zihnimiz ve düşüncelerimizdir. Bazense hiç bir şeyi düşünmemektir.Kesin olan tek şey düşüneceğimiz şeyleri seçerken anı kaçırmamaktır.

Peki nasıl geçti yürüyüş?Sadece yürüdük.Farkındalıktan uzak, gördüklerimize şaşırmadan, sevinmeden, üzülmeden yani tepkisiz, dikkatsiz ve sağlıksız.İşte bu yüzden her anın içinde gizlenen küçük mutlulukları yakalamak için bugünü ve şimdiyi yaşamalıyız.

 İlhan Koruyucu'nun 'Anı yaşamak' isimli şiiri bugünü yaşamanın güzelliğini en iyi şekilde anlatıyor;

Anı yaşamak gerek bazen
Geçmişe bir sünger çekmek
Düşünmeden geleceğe bakabilmek
Uzunca rıhtımın kenarından öylesine
Dalgaların haşin seslerine karşı
Sessizliği içinde duy duyabildiğince
Yakamozları tek tek denizden alarak
Tat alabilmek yaşamın her akışında
Uzanabilmek sana uzanan sevgi elini
Veryansın etmemek hayata
Doyasıya temiz havayı ciğerine doldurabilmek
Tatlı gülümsemenin ardından
Bir el sallayabilmek gönülden gönüle...

Bugünün keyfine varın ve tadını çıkarın.
Mutlu günler...
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler