Has, öz ve gerçek bir sanatçı
Sanatı "insanın bilinmeyene doğru çıktığı bir serüven" olarak tanımlayan Koman’ın 16 yapıtı Arte İstanbul’da 31 Aralık gününe kadar görülebilecek. Sergide daha önce Türkiye’de sergilenmeyen bronz dökümler de yer alacak.
Türkiye’nin ilk heykel galerisi olan Arte İstanbul Sanat Galerisi, İlhan Koman’ın eserlerine ev sahipliği yapıyor. “İlhan Koman Arte İstanbul’da” başlıklı heykel sergisi, İlhan Koman Vakfı Başkanı ve sanatçının oğlu Ahmet Koman ve Arte İstanbul Sanat Galerisi işbirliğiyle yarın açılıyor.
31 Aralık tarihine kadar görülebilecek serginin heykeltıraşın son dönemdeki sergilerinin devamı niteliğinde olduğunu anlatan Ahmet Koman, “Daha önceki mekânlarda hep kısa kısa ve parça parça sergilenebildi eserler. Arte’de sergilenecek olan yaklaşık 16 eserin hepsi, İlhan Koman Vakfı’nın elinde olan parçalar. Daha önce Mimar Sinan Üniversitesi’nde ve Tophane-i Amire’de sergilenmeyen bronz dökümler de bu sergide yer alacak” diyor.
1921’de Edirne’de doğan İlhan Koman, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ni Rudolf Belling’in öğrencisi olarak 1945’te bitirdi. Fransa’da Academie Julian ve l’Ecole du Louvre’da çalışmalar yaptıktan sonra ilk sergisini Paris’te açtı. 1958’e kadar İGSA’da öğretim üyeliği yaptıktan sonra İsveç’e yerleşti.
1967’de Stockholm Uygulamalı Sanatlar Yüksekokulu’na öğretim üyesi olarak kabul edildi. Bu dönemde geometrik türevler ve yel değirmenleri gibi bilimsel buluşları tescillendi. Anıtkabir’in büyük rölyeflerinden doğu kanadını gerçekleştiren Koman, pek çok yarışmada ödüle değer görüldü.
Yaşamının son 20 yılını ailesiyle birlikte yaşadığı ve atölye olarak kullandığı Hulda adlı teknesinde geçiren Koman, 1986’da 65 yaşındayken Stockholm’de hayata veda etti.
Koman, sanata ilişkin görüşünü şöyle özetlemişti:
“Bir nesnenin sanat olması için, has, öz, gerçek olması gerekir. Sanatta tek ölçü budur. Sanatın kopya, özenti, taklit olmayan, kendi kendine bir olay olması gerekir. Bu, küçük veya büyük de olur, obje de eşya da olur, figüratif veya non-figüratif de olur. Bütün sorun tek ve gerçek olmasıdır... Bir de Racine’in sanatı tarifi vardır: Sanat, hiçbir şeyden bir şey yapmaktır. Ben bazen çalışmamdan memnun olmayınca, kendi kendime küfür ve alayla Racine’in lafını tersyüz edip, şimdi bir şeyden hiçbir şey yaptın be mübarek adam, derim. Aslında sanat, bence insanın bilinmeyene doğru çıktığı bir serüvendir. Sanatçı, devamlı kendisini yenileyebilmelidir.”
‘Hulda’yı 10 bin kişi gezdi
Sanat ve bilimle yüklü bir geminin içindeyiz, inanması zor ama bundan 105 yıl önce, ilk yolculuğuna çıktığında bu gemi, basit ve sıradan bir yük gemisiymiş... 20 yıl boyunca içinde yaşayan insana bakarak, ona yavaş yavaş sokularak, onunla biçim değiştiren bir gemi bu. Heykel sanatçısı İlhan Koman’ın (1921-86) evi ve atölyesi “Hulda”, İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı ile Beyoğlu Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirilen “Hulda Festivali” kapsamında iki ay önce İstanbul’a, Koman’ın 1946’da mezun olduğu ve ardından öğretim üyeliği yaptığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin kıyısına demirlemişti. Şimdiyse Haliç’te. Kuzey Buz Denizi’nden başlayarak Akdeniz’e uzanan, böylece 12 bin kilometrelik sefere çıkan “Hulda”nın içinde, Koman’ın oğlu Ahmet Koman ile sohbet ediyoruz. Mart 2009’da Stockholm’den yola çıkarak Amsterdam, Anvers, Bordeux, Lizbon, Barselona, Napoli, Malta ve Selanik’te gerçekleştirdiği etkinliklerin ardından son durağı olan İstanbul’a varan Hulda’nın tarih yüklü hikâyesine, babasının bu gemiyi Türkiye’ye getirmeyi ne kadar çok istediğini anlatarak başlıyor Ahmet Koman.
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın desteğiyle “Hulda Festivali” projesi kapsamında İstanbulluların ziyaretine açılan geminin içerisinde, Koman’ın son 20 yılında yaptığı ve ağırlıklı olarak bilimsel bağlantılı eserleri bulunuyor. Yanı sıra, geminin dışında yer alan çadırlarda da, atölye çalışmaları gerçekleştiriliyor. Ahmet Koman, gemiye yönelik en yoğun ilginin Barselona’da yaşandığını söylüyor, ama İstanbulluların ziyareti de kayda değer: İki ay süresince yaklaşık 10 bin kişi tarafından ziyaret edilmiş Hulda.
Hulda’nın bugün ziyarete kapanacağını da anımsatan Koman, bundan sonrasını ise şöyle planlıyor: “Geminin öncelikle iyi bir bakımdan geçmesi gerekiyor. Ancak üzerinde esas durduğumuz, geminin burada biraz daha kalması halinde neler yapabileceğimiz konusu. Tabii ki kurumsal sponsor arayışımız var.”
Ahmet Koman, “klasik anlamda” İlhan Koman müzesi gibi bir projenin söz konusu olmadığını söylüyor. Koman, “Hulda’yı karaya çekip bir yere bağlamak ya da bir mekâna tüm eserleri koymak gibi bir düşüncemiz yok. Belli sayılarda eserleri değiştirip kullanarak, geminin Haliç’in yanı sıra komşu sahillerde gidip gelmesini, her zaman bir devinim halinde olmasını istiyoruz. Birkaç sanatçıyı gemimize alıp bir aylık sefere çıkmak, çıkılan yerlerde etkileşime girmek gibi fikirler var” diyor.
‘Akdeniz’ heykelinin serüveni
Ahmet Koman’a, Zülfü Livaneli’nin deyişiyle “dünyanın en güzel deniz heykeli” olan İlhan Koman imzalı “Akdeniz” heykeli üzerinde uzun zamandır yaşanan tartışmalara eklenen süreci soruyoruz, Yapı Kredi Sigorta ile yaşanan dava sürecinin ardından İlhan Koman Vakfı’nın davayı temyizde de kazanmış olmasına karşın, Ahmet Koman, gerçek anlamda uzlaşma sağlanmadan kesin bir dille konuşmak istemese de, temel rahatsızlıklarını paylaşmadan geçemiyor.
İlhan Koman yaşarken Halk Sigorta’nın bu heykeli, afiş ve poliçelerde kullandığını anımsatan Ahmet Koman, dava sürecinin arka planını ise şöyle özetliyor: “O dönem Halk Sigorta, ‘Akdeniz’ heykelinin, kendilerinin isteği üzerine ve kendileri için yapıldığını iddia ediyordu ancak babam İlhan Koman, durumun böyle olmadığını dile getirmişti. Halk Sigorta, ‘Heykel burası için yapıldı, tüm hakları bize gibi ait’ yanlış bir tutuma girdi ve bizimle uzlaşmaya yanaşmadı. Halk Sigorta’nın Yapı Kredi Sigorta olarak değişmesinden sonra ise sürekli yaşanan yönetim değişikliğinden kaynaklanan çözümsüzlükler kendini göstermeye devam etti. ‘Bize destek olun, tatlıya bağlayalım’ şeklinde konuşmaya çalıştık ancak ne yazık ki sonuç olarak devreye avukatlar girmek zorunda kaldı.”
Davayı kazanmış olmalarına karşın çıkan kararın tatmin edici olmadığını anlatan Ahmet Koman, şöyle devam ediyor: “Sonuçta Yapı Kredi Sigorta tarafından düzenlenen Afife Jale Ödülleri’nde de kullanılan heykelin artık burada kullanılmaması gibi bir karar çıktı ancak biz bunu istemezdik. Ayrıca karar, Akdeniz Heykeli’nin haklarının kimde olduğunu ise açıklayamıyor. Bir de heykelin şu an durduğu Yapı Kredi Plaza’nın önü, heykelin görünürlüğünün büyük oranda önüne geçiyor ve heykelin görsel hareketini kapatıyor. Sonuç olarak doğru düzgün bir yere varılacağını ümit ediyorum.”
Anımsanacağı üzere heykel, Zincirlikuyu’nun ardından İstiklal Caddesi’ndeki Yapı Kredi Kültür Merkezi önünde sergilenmiş, son olarak da Levent’teki Yapı Kredi Plaza önüne taşınmıştı.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke