'Hastanenin artık yeni hasta alması mümkün değil'
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, İstanbul'daki Özel Kartal Hastanesi'nin, yenidoğan yoğun bakımındaki basına yansıyan görüntülerle ilgili soruşturma bitine kadar kapatıldığını belirterek, ''Hastanenin artık yeni hasta alması mümkün değil. İster acilden, ister başka türlü. Soruşturma tamamlanıncaya kadar işine devam etmesi mümkün değil. Hastanedeki hastalarda uygun biçimde başka hastanelere nakledilecek'' dedi.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, ''Kanser Haftası'' dolayısıyla Rixos Otel'de düzenlenen sempozyumun ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Akdağ, ''Özel Kartal Hastanesinin kapatılmasıyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz? Hastanede tedavi hizmetinin sürdüğü söyleniyor, bu konuyla ilgili ne diyeceksiniz'' sorusuna, insan sağlığı söz konusu olduğunda hükümet olarak çok hassas olduklarını, mesele kendilerine intikal eder etmez derhal soruşturma başlattıklarını söyledi. Müfettişlerin ilk bulgularının soruşturma tamamlanıncaya kadar hastanenin kapatılmasını gerektirdiğini belirten Akdağ, bu nedenle ilgili hastaneye soruşturma bitinceye kadar kapatma kararı uyguladıklarını kaydetti. Hastanedeki hastaların başka hastanelere nakledileceğini bunun için de zamana ihtiyaç olduğunu ifade eden Akdağ, ''Hastanenin artık yeni hasta alması mümkün değil, ister acilden, ister başka türlü. Soruşturma tamamlanıncaya kadar işine devam etmesi mümkün değil. Hastanedeki hastalarda uygun biçimde başka hastanelere nakledilecek'' dedi.
Bakan Akdağ, ''GATA'da tedavi gören bazı askerlerin bilimsel deneylerde kullanılması iddialarıyla ilgili son durum'' ile ilgili bir soru üzerine, ''Biz olayın aslı nedir, bu anlamda GATA'dan resim olarak bilgi istedik. Bu bilgi henüz bize ulaşmış değil. Şu anda kısa zamanda bu bilginin bize ulaştırılmasını bekliyoruz'' yanıtını verdi. Türkiye'de 2005 yılından itibaren izinsiz araştırmaların bir suç olduğunun kanun maddesine girdiğini hatırlatan Akdağ, şunları kaydetti: ''GATA'daki durumu net olarak bilmiyoruz. İşin Sağlık Bakanlığı ile ilgili tarafı, etik araştırmalar sırasında Sağlık Bakanlığından izin alınma ihtiyacının olup olmadığı yönündedir. 1993 yılından 2008 yılının sonuna kadar geçerli olan mevzuatta, Sağlık Bakanlığından herhangi bir izin almaya gerek yok. Araştırmayı yapan kuruluşun kendi Etik Kurulu buna karar veriyor. Ama 2008'den 2010 aralığına kadar geçen sürede yapılan araştırmaların ilgili kuruluşun Etik Kurulundan izin alındıktan sonra Sağlık Bakanlığına bildirilme şartı var. Biz bunun için GATA'dan bilgi istemiş durumdayız. Ancak bir taraftan da tutukların ya da silah altındaki erlerin araştırmalarıyla ilgili bir husus var. Bu hususun da ne kadar etik olup olmadığı bize gelen bilgiden sonra kamuoyuna açıklanacaktır. Ortada yanlış bir şey varsa bu hususta muamele yapacak, bu işi takip edecek olanlar da Cumhuriyet savcılarıdır. Yani Sağlık Bakanlığı doğrudan böyle bir meselede yaptırım uygulayıcı bir kurum değildir.''
Akdağ, ''Gazeteci Ahmet Şık'ın kitabını okuyup okumadığı'' yönündeki soruya da ''Okumadım. Şu ara böyle bir kitap okuyacak vaktim yok. Başımı kaşıyacak vaktim yok'' yanıtını verdi.
'Kanser Haftası' sempozyumu
Bakan Akdağ, ''Kanser Haftası'' dolayısıyla Rixos Grand Otel'de düzenlenen sempozyumda yaptığı konuşmada, Türkiye'deki kanser farkındalığını yaratmak için çaba gösterdiklerini söyledi. Ölümden kaçılamayacağını, ölümün canlıların geninde olduğunu ifade eden Akdağ, Bakanlık olarak erken ölümleri önlemeyi ve hastalığın sıkıntılarını mümkün olduğunca insanlara az yaşatmayı hedeflediklerini vurguladı. Hastalıklardan korunmanın en önemli faktör olduğunu, buna odaklanılması gerektiğine işaret eden Akdağ, ''Türk halkının çok güzel bir ifadesi var. Büyüklerimiz, 'Az ağrı, asan ölüm' diye dua eder. Asan, zahmetsiz ve kolay anlamına geliyor. Konu kanser olunca gerçekten bu iş çok önemli bir hale geliyor'' diye konuştu. Kanser hastalığını kendinde ve yakınlarında yaşamayanların tam olarak bilemeyeceğini dile getiren Akdağ, kendi babasının da kanserden hayatını kaybettiğini, hasta ve hasta yakınlarının ne hissettiğini çok iyi bildiğini söyledi.
Görevlerinin kanserden insanları korumak ve hastalığa yakalananlara yardım etmek olduğunu belirten Bakan Akdağ, son dönemde hastalıktan korunma işinin ön plana çıkarılmasını çok doğru bulduklarını kaydetti. Hastalığın tedavi kısmının da arka plana bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Akdağ, ''Kanser gibi bir konuda hastaya tedavi edemeyecek olsanız dahi onun ölümüne kadar geçen sürede yapacaklarınız çok önemli. Ağrısını azaltmak, rahat bir yaşam sürmesini sağlamak çok önemli. Şükürler olsun Türkiye'de bu konuda çok önemli mesafe aldık'' dedi. ''Farkındalık konusunda çok önemli mesafe aldık mı tartışılır. Bu zaman istiyor'' diyen Akdağ, önlenebilir kanser sebepleri açısından en önemli konunun tütünle mücadele olduğunu, Türkiye'nin bu konuda dünyada lider bir konuma geldiğini söyledi.
Sigara ve tütünle mücadelenin halkın da büyük desteğinin alınarak sürdüğünü, bu mücadeleden sigara satan firmalar başta olmak üzere rahatsızlık duyanların olduğunu anlatan Akdağ, ''Ama bu kavgayı biz kazandık, Türk halkı kazandı. Türkiye'de sigarayla ilgili, tütün kullanımını azaltmakla ilgili ya da kullanmayanları tütün dumanından korumakla ilgili tedbirler tamamen ayaktadır ve bunu bundan sonra kimse de geriye çeviremez. Ülkemizde kanseri önlemek ya da kanserlilere yardımcı olmak için gayret gösteren herkes emin olabilir artık Türk halkı bu hususta geri adıma asla müsaade etmez, iktidarda biz kaldığımız sürece de etmez, iktidardan biz gitsek de etmez'' diye konuştu. Türkiye'de 100'ü aşkın Kanser Erken Teşhis Korunma Tarama Merkezinde çalışan personele ve kanserle ilgilenen herkese teşekkür eden Akdağ, bu merkezlerin sayısını daha da artıracaklarını kaydetti.
'Kanserli hastalara kolaylık sağlıyoruz'
Hasta ile ilgilenmenin zor olduğunu, hastaların sürekli şefkat beklediğini söyleyen Akdağ, kanser hastalarının yakınlarının işin en zor kısmını teşkil ettiğini, bu nedenle kanserle ilgilenenlerin çok hayırlı bir iş yaptığını dile getirdi. Kanserin korunma ve tedavi kısmıyla ilgili çok büyük kolaylıklar sağladıklarını belirten Akdağ, bugün Türkiye'de bütün kanser türlerinin ücretsiz olarak tedavi edildiğine, bunun dünyanın en zengin ülkelerinde bile görülemeyeceğine dikkati çekti. Kanser hastalığının teşhisiyle ilgili bütün yeniliklerin zamanında Türkiye'ye geldiğini ifade eden Akdağ, bu hususta hiçbir masraftan kaçınmadıklarını söyledi. Türkiye'deki 73 milyon insanın kanser olduğunda devletin güvencesi altında tedavi alabildiğini, özel hastanelerin de kanser tedavisinde vatandaşlardan fark talep edemeyeceğini belirten Akdağ, bütün kanser ilaçlarının ücretsiz olduğunu, ilaç alımlarında ödenen katkı paylarının kanser hastalığında ödenmediğini vurguladı.
Son dönemde evde sağlık hizmetlerine başladıklarını, yatalak olan hastalara evlerinde sağlık hizmeti verdiklerini kaydeden Akdağ, hastalara her türlü hizmetin verildiğini, evde tedavi edilemeyecek olanları da hastaneye taşıdıklarını söyledi. Şimdiye kadar 50 bin kişiye evde sağlık hizmeti verdiklerini kaydeden Akdağ, amaçlarının 2011 yılı sonuna kadar bu rakamı 100 binin üzerine çıkarmak olduğunu bildirdi. Başarılı olmak için sağlık politikalarının etik temellerinin sağlam olması gerektiğine dikkati çeken Akdağ, 2002'den bu yana Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Sağlık Bakanlığı olarak yürüttükleri Sağlıkta Dönüşüm Programını tamamen insan odaklı bir etik anlayışı üzerine inşa ettiklerini ifade etti.
'Türkiye'de 3 kişiden 1'i obez'
Bir insanın doğuştan itibaren sağlık hakkına sahip olduğunu belirten Akdağ, ''O insanın varlıklı olması ya da olmaması, sağlık hizmeti için bir ödeme yapabilecek durumda olması ya da yapamayacak durumda olması hizmeti alması açısından bir fark oluşturmamalıdır. Sağlık temel bir insanlık hakkıdır. Ve her insan doğduğu andan itibaren sosyal bir devlette sağlık hakkına ulaşmalıdır. Bunu yüzde yüzde 100 olmasa bile, yüzde 100'e yakın bir hassasiyetle Türkiye'de gerçekleştirmeye başladık'' diye konuştu. Amaçlarının Türkiye'de yaşayan 73 milyon insana sağlık hizmeti sunmak olduğunu vurgulayan Akdağ, Türkiye'de büyük ilerlemeler kaydetmelerine rağmen, insan kaynağının sayısal açıdan hala çok yetersiz olduğunu söyledi. Türkiye'deki hekim sayısının Avrupa ortalamasının nüfusla kıyaslandığında yarısı, hemşire-ebe sayısının ise dörtte biri kadar olduğuna dikkati çeken Akdağ, gelecek yıllarda insan kaynağını artıracak tedbirleri süratle alacaklarını bildirdi.
Bakan Akdağ, şunları kaydetti: ''Türkiye'nin problemleri HIV, tüberküloz ile ilgili değil. Türkiye'nin problemleri aşıyla korunulabilir kızamıkla ilgili değil. Biz Avrupa'dan kızamık gelmemesi için uğraşıyoruz artık. Türkiye'nin problemleri sıtmayla, ishalle, çocuk yaşlarında pnömoni ölümleriyle ilgili değil. Türkiye'nin problemleri yüksek hızda seyreden bebek ya da anne ölümleriyle ilgili değil. Kuşkusuz bu alanlarda da yapacaklarımız var. Artık bizim problemlerimiz diyabetle, kalp hastalıklarıyla, kanserle ilgili ana problemlerimiz var. Ve bunlara zemin hazırlayan şişmanlık, hareketsizlik gibi yaşam biçimlerimiz var. Bu mücadele birincisinden daha kolay değil, daha zor. Çünkü bu mücadele bireysel farkındalık gerektiriyor, bu mücadele bireyin yaşam tarzını değiştirmesini gerektiriyor. Şu anda Türkiye'deki her 3 kişiden biri obez. 'Şişko' demek daha doğru. Çünkü kabullenmiyoruz. İnsanların pek çoğu vücut kitle endeksini bilmiyor. Ben biliyorum, şişko değilim ama bir adım kalmış durumda. Onun için tedbirimi aldım kilo vermeye başladım, daha fazla hareket etmem, az yemem gerektiğini biliyorum.''
Türkiye'de 2006 yılında 15 yaş üstündeki nüfusun yüzde 33,6'sının sigara içtiğini, 2010 araştırmasına göre bunun 26,8'e düştüğünü belirten Akdağ, ''Müthiş bir iyileşme kaydetmiş durumdayız, bu böyle devam edecek'' dedi. Bakan Akdağ, ''Fazla kiloyla, hareketsizlikle, şişmanlıkla, ya da tırnak içinde söylüyorum şişkolukla büyük bir derdimiz var'' diye konuştu. Özellikle kadınları kanserden korumayı amaçladıklarını belirten Akdağ, meme kanseri ve rahim ağzı kanserinin kadınlarda en yaygın kanser türlerinden olduğunu söyledi. Düzenli kontrol ve aşılamanın rahim ağzı kanserini önlemede etkili olduğuna işaret eden Akdağ, aşılamayla ilgili olarak hükümetin hazır olduğunu, ancak bu konuda bilimsel araştırmaların sürdüğünü kaydetti. Bakan Akdağ, meme kanseri konusunda da erken teşhisin çok önemli olduğunu sözlerine ekledi.
Diğer konuşmalar
Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer de Kanser Savaş Dairesinin çalışmaları hakkında bilgi vererek, Türkiye'nin bölgesinde kanser eğitim üssü olmasını hedeflediklerini söyledi. Kadınları meme ve rahim ağzı kanseri konusunda bilinçlendirdiklerini ve önleyici çalışmalar yaptıklarını belirten Tuncer, Türkiye'nin çok önemli yol katettiğini ancak bilim ve teknolojinin daha da desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
Uluslararası kanserle mücadele kuruluşlarının temsilcilerinin de birer konuşma yaptığı sempozyumun sonunda Bakan Akdağ, Prof. Dr. Ali Ayhan'a çalışmalarından dolayı ''Onkoloji Onur Ödülü''nü verdi. Sigara ile mücadele eden ekibi kutlayan Akdağ, kanser hastalığı konusunda farkındalık yaratan sivil toplum kuruluşlarına da teşekkür etti. Bakan Akdağ, ''Kanser'' konulu resim yarışmasında dereceye girenlere de ödüllerini verdi.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi