'Helalleşmek/Hayırlara Vesile Olmak'
Biz, uluorta “helalleşip” duranların bilip de bilmezden geldikleri gerçekleri görerek Cumhuriyetin kazanımlarını sömüre sömüre yurttaşlık bilincinin erimesine çanak tutan, laik eğitim dizgesini bozan, kavramları tersyüz eden, inanç ve köken farkını siyasallaştıran, sınıf farkını derinleştiren, halkı yoksullaştıran, göz göre göre “haram”ı “helal” diye yutturan, hak ve özgürlüklerimize göz diken kim olursa olsun; hiç kimseyi bağışlamayacağız.
Televizyonda “izdivaç” izlencesi sunanlar, bu izlencelere katılanlar; dinletisini bitiren şarkıcı türkücüler, yarışmalardan, tartışmalardan “şimdilik” ayrılanlar, kürsülere çıkan politikacılar… Helalleşen helalleşene… Aklınıza gelen her yerde, açılışlarda, kapanışlarda artık kimse, özellikle politikacılar, kişi ve kurumların başarılı ve sağlıklı olması, güzel günler geçirmesi, iyi işler yapması, kötülüklerden uzak durması için iyi dilek belirtmiyor; Türkçenin onlarca sözcüğünden (söz öbeğinden) birini bile kullanmıyor; her olayın, durumun, oluşumun “hayırlara vesile” olması isteniyor. Bir ilköğretimde karne dağıtan yetkili, “çocukları muasır medeniyet seviyesine çıkarma” palavrasını sıkıp ardından karnelerin, “hayırlara vesile” olmasını söylüyor; çevresini kuşatan öğretmen ve ana babalarla “helalleşerek” ayrılıyor.
Helal etmek bağışlamaktır
Son on yıldır politikacı ağzıyla birtakım kavramların, inanca vurgu yapılarak yaygınlaştığına tanık oluyoruz. Devletin tepe noktalarında oturan birçok yetkili, büyük küçük herkes, bir yerden kısa ya da uzun süreli ayrılırken ya “helalleşiyor” ya da “bye bye” diyerek Türkçenin onlarca esenleşme sözcüğünü bir kalemde siliyor. İnsanlar, birbirine “alışverişte ya da ayrılma sırasında hakkını” bağışladığını, bir başka deyişle “helal” ettiğini söylerdi. “Helal etmek” Tanrı’yı tanık tutarak (bir şeyi) bağışlamaktır. İnsanların birbirlerini bağışlayacak bir durumla, bir olayla karşı karşıya kalması için bir neden, bir yaşanmışlık olmalı… Örneğin birileri, ekranda beş on dakika gördüğü, hiç tanımadığı insana (insanlara) hangi hakkını bağışlıyor? “Hak” dediğimiz kavram, kolayca ölçülüp tartılacak bir şey mi?
Son zamanlarda politikacılar sıklıkla “helalleşme” sözcüğünü kullanır olunca, bu kullanımlarda “din kurallarına aykırı olan, dince yasak olan haram” sözcüğünün karşıtı “helal” ve türevleri de “dinin kurallarına aykırı olmayan, dinsel bakımdan yasaklanmamış olan”ı çağrıştırır oldu. Neresinden bakarsanız bakın, “haram” sözcüğü usumuza ilkin “dince yasak olan”ı getiriyorsa, “helal”in de inançla doğrudan anlam ilişkisi vardır.
Ayrıca “helal” yasalardan çok, dinsel kurallara ve geleneklere uygun demek değil mi? Yurttaşlar Yasası’ndan önce erkeğin eşi “helal”iydi; şimdi politikacı “karı, karım” demeyi utanç öğesi gibi gördüğü için alanlarda kükrüyor; “Helalimize dil uzatıldı” diye.
Dilimize giren birçok yabancı sözcük gibi “helal” de zamanla benzetmeli anlamlar kazanmıştır; ancak “Helal olsun!” dediğimizde, kişiler, olay, oluşum ve durumlar, her zaman kurallara, geleneklere uygun mudur, uyar mı? Bir hırsız ötekini, “Helal olsun!” diye övgüye boğamaz mı? “Helal para, helal gıda, helal giysi…” dediğinizde, buradaki “helal” neyi anlatıyor, neye göre belirleniyor? Yerli yersiz kullanılan “helal, helalleşmek, helallik…” gibi sözcüklerin toplumun hepsi için değilse de bir kesimi için “hayırlara vesile” olduğunu söyleyebiliriz. Dün “batıl Batı”nın her şeyini “haram” sayanlar, bugün uygulayımın her alanını, her şeyini, toplumu yanıltma pahasına kendileri için “helal” kılıyorlar.
Laik eğitimden uzaklaşmak
Bilimin, sanatın, bilgisayarın ve başka uygulayımsal alanların hızını görmezden gelerek ya da yönünü değiştirmeye kalkışarak, laik eğitimden uzaklaşarak dünyaya yalnız inanç penceresinden bakan, herkesin de böyle bakması için koşulları zorlayan kim olursa olsun, bu durum, yıllar yılı “hayırlara vesile” olur mu; bilemeyiz. Kendince kurguladığı her şeyin herkese uygun olduğunu sanan politikacı, sanatçı ya da herhangi biri, yüksek kürsülerden değil, Erciyes’in doruğundan bile haykırsa, yüzü hızla ötedünyaya çevrilen kadınlar ve çocuklarla gerçekten “helalleşebilir” mi; şimdilik bunu da bilemeyiz. Birileri “helalleşedursun.”
Biz, uluorta “helalleşip” duranların bilip de bilmezden geldikleri gerçekleri görerek Cumhuriyetin kazanımlarını sömüre sömüre yurttaşlık bilincinin erimesine çanak tutan, laik eğitim dizgesini bozan, kavramları tersyüz eden, inanç ve köken farkını siyasallaştıran, sınıf farkını derinleştiren, halkı yoksullaştıran, göz göre göre “haram”ı “helal” diye yutturan, hak ve özgürlüklerimize göz diken kim olursa olsun; hiç kimseyi bağışlamayacağız!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Nevşin Mengü hakkında karar
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Müge Anlı'nın eşine yeni görev