"Herkes gibi ben de hata yaptım"
Milli Takımlar Teknik Direktörlüğü görevini Ermenistan maçıyla bırakan Fatih Terim, 4 yıllık görev süresinde hatalarının olduğunu, devrim yapmak için uğraşan herkes gibi kendisinin de hata yaptığını söyledi.
Fatih Terim, Swissotel'de düzenlediği basın toplantısında, ''Futbol kariyerim boyunca çeşitli görevlerde bulundum. Allah'a şükür, herkese nasip olmayan onurlar yaşadım. Fakat her profesyonel gibi gün geldi görevlerimden ayrıldım. Genel olarak ayrılıkların ardından hiç konuşmadım, sessiz kaldım, aileme ve kendi iç dünyama döndüm. Bu defa öyle yapmamaya karar verdim'' diye konuştu.
Bunun bir yargılama değil, paylaşım toplantısı olduğunu vurgulayan Terim,, ''Türk futbolunu ileriye taşımak, bundan sonraki yıllarda 'Keşke o gün bazı şeyler söyleseydim' demektense, Türk futbolu ile ilgili tespitlerimi bugün paylaşmak istiyorum'' dedi.
Terim, ulusal takımın 2010 Dünya Kupası şansını yitirmesiyle birlikte gazete sayfalarında ulusal takımın günahları, hatalarının başlıklarda yer aldığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
''Hatalar olmuştur. Çalışan, üreten ve Türkiye gibi son 15-20 yıla kadar dünya futbol tarihinde yeri olmayan bir ülkenin, çocuklarıyla, gençleriyle, devrim yapabilmek için uğraşıp didinen herkes gibi ben de hatalar yaptım. Devrim yapmak için uğraşan herkes gibi ben de hata yaptım. En büyük hatam, inanmak, inandırmak, kazanmak, kazandıklarıyla birçok insanı mutlu etmek ve beklentileri büyütmek oldu.''
ulusal Takımlar Sorumlusu olarak göreve geldiği ilk günden itibaren verdiği her kararın, attığı her adımın, söylediği her sözün arkasında olduğunu ve olmaya da devam edeceğini vurgulayan Terim, ''Bahanelerin arkasına sığınacak, 'Şansım yaver gitmedi' diyecek ve aldığım kararlar hakkında bedeli başkasına ödetecek bir yapıda olmadığımı hepiniz biliyorsunuz'' dedi.
''Görevde bulunduğum süre boyunca, takım performansından, yönetim anlayışına, oyuncu seçimlerinden kulüp ve lig performanslarında yaşanılan tüm gerçekleri ortaya koyduğumda kendi içinde tutarlı, sağlam kararlar verdiğime inanıyorum'' diyen Terim, ''Pişmanlıklarım elbette var, keşkelerim yok mu, tabii ki var. Olması da gerek. Futbol bilgime, tecrübelerime ve ilkelerime güvendiğim için hep iç sesimi dinledim. Şuna inanıyorum ki yanlışlarım doğrularımı götürmedi'' şeklinde konuştu.
''Her veda hüzünlüdür"
Geçen yıl bugünlerde sözleşmesinin 2012 yılına kadar uzatıldığını hatırlatan Terim, şu ifadeleri kullandı:
''Pek çok konuda yönetimle işbirliği içindeydik. Rahmetle anıyorum, Hasan Doğan'ın vasiyeti doğrultusunda uzun soluklu projelerin hayata geçirilmesi için kapsamlı bir faaliyetin gerekli olduğunu düşünüyorduk. 2010 Dünya Kupası finallerine gidebilmek en önemli hedefimizden biriydi. Bunun gerçekleşmemesi halinde, eleme maçlarının bitiminde basın toplantısıyla istifamı açıklamayı düşünüyordum. Ama yaşanan bazı olaylar kararımı hemen açıklamama neden oldu ve federasyon tarafından da uygun görüldü. Ben futbol yaşamım boyunca çoğunlukla karar veren mercilerde bulundum. Bu mevkilerde bulunan her insan gün gelir kararlarının bedelini öder.''
Fatih Terim, her vedanın hüzünlü olduğunu ifade ederek, ''Bu veda güzel ayrılıkların yaşanmasına da örnek olmalıdır. Yıllardır birlikte uyum içinde çalıştığım mesai arkadaşlarıma rahat bir çalışma ortamı bırakmam gerektiğini düşünerek davranıyorum. Geçmişte yapılmış hataları, yanlışları ve eksikleri vurgulamak, Türk futboluna güzel bir gelecek yaratmak için net ve objektif bir tablo çizmek istiyorum'' diye konuştu.
''Maçların yüzde 72'sini kaybettik"
Görevde bulunduğu 2005-2009 arasında ulusal takımın aldığı sonuçların ortada olduğunu anlatan Terim, şöyle devam etti:
''Bu 4 yılda attığımız gollerin yediğimizden, galibiyetlerin yenilgilerden fazla olduğunu, maçların yüzde 72'sini kaybetmediğimizi göreceksiniz. Yani istikrarı göreceksiniz. Sahada oynanan futbolun ve aldığımız sonuçların ötesinde bu 4 yılda çok önemli işlere imza attık. Euro 2008'de çizdiğimiz görüntü, sempatik, yenilgiyi kabul etmeyen, son ana kadar mücadele eden, inanmış bir takım vardı. Türkiye-Almanya yarı final maçını 1.5 milyar insan izlemiş. Herhalde Türkiye açısından inanılmaz bir tanıtımdır. Görev yaptığım dönemlerde küçük bir rakam olan sponsor gelirlerinin birkaç kat arttığını görüyoruz. Bunda ilk başarı başkan ve yönetimindir, ancak markanın değerinin de özellikle Avrupa Şampiyonası sonrasında çok önemli bir yer tuttuğunu düşünüyorum. Neredeyse formamızda yer kalmadı. Bunda muhakkak ki yönetim becerisi önceliklidir. Ancak Türk ulusal Takımı markası kaliteli olmazsa marifetiniz ne kadar büyük olursa olsun yukarıya çekmek zor olur.''
''ulusal takıma 25 yeni oyuncu"
''Görünmeyen ya da görmezden gelinen başka hamlelerimiz de oldu'' diyen Terim, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Lisanslı oyuncu sayısının artması için yapılan çalışmalar, ilköğretim ve üniversitelerde yapılan önemli fizibilite çalışmaları, okullarla sporun el ele vermesi için verdiğimiz çabalar da unutulmamalı. 4 yılda (A) ulusal Takım'a ilk kez çağrılan 25 yeni oyuncu var. Yaş ortalamaları 21 civarında. Ardalar, Gökhanlar, Kazımlar, Nuriler, İsmailler, Semihler, Batuhanlar hep bu listede. Bunun karşılığı, minimum birkaç Avrupa ve Dünya Şampiyonası oynayacak bir yeni nesil demektir. Bu nedenle çok gururluyum ve mutluyum. Ama maalesef bunlar değil, çağırmadıklarım konuşuldu.''
''Tuhaf bir yaratık"
Yakın bir zamana kadar uluslararası rekabet dendiğinde akıllara ulusal takımların geldiğini, kulüp takımlarının bu rekabetin altyapısı gibi göründüğünü, ancak endüstrileşen futbolda uluslararası futbol rekabetinin baş aktörünün kulüpler olduğunu anlatan Terim, ''Kulüplerin çoğu yetiştiricilik özelliğini kaybetti. Futbol yatırımları Türkiye'de artıyor, üstyapı gelişiyor ama bu hiçbir zaman altyapıya yansımadı. Futbolumuzun başı ve gövdesi kocaman ama onu taşıyan ayaklar, bacaklar maalesef incecik. O zaman tuhaf bir yaratığı andırıyor zaten'' dedi.
Futbol Federasyonu'nun fonlarına, UEFA'dan gelen yardımlara karşın altyapı organizasyonlarına ayrılan bütçelerin yeterli olmadığı ifade eden Terim, ''Sadece 8 kulübümüzün fiziki altyapısı yeterli. Bu da yetenekli futbolcu üretimindeki en önemli engeldir. Avrupa'daki 5-6 milyon Türk'ten pek çok yetenekli oyuncu çıktığını söylüyoruz. 70 milyonluk bir ülkeden bu yıldız adaylarının 8-10 misli çıkması gerekir'' şeklinde konuştu.
''Yabancı oyuncu transferinde kriterler getirmezsek sorun büyüyecek"
Fatih Terim, kulüpler arası rekabet kızıştıkça, takımların Avrupa hedeflerine yönelmesiyle yabancı oyuncu sayısının bir hayli arttığını, bunun da ulusal takımların seçildiği yetenek havuzunu daralttığını vurguladı.
Türk futbolunun ürettiği yıldız oyuncu sayısının son yıllarda beklenenin çok altında olduğunu, çoğunun da ulusal takımlarda tanındığını anlatan Terim, şöyle devam etti:
''Tam tersi olmalıydı, kulüplerde tanınmalıydılar. Yabancı oyuncu transferinde bazı kriterler getirmezsek bu sorun büyüyecek. Ligimizdeki yabancı oyuncuların bazı mevkilere yoğunlukla yığıldığını biliyoruz. Takımların çoğu defans ve orta alan göbeği için yabancılar tercih ediyor. Şu anda 11 takımda 21 yabancı stoper, 9 takımda 11 yabancı ön libero, 13 takımda 17 yabancı santrfor oynuyor. Bu pozisyonlardaki Türk gençleri yeterli süreleri alamıyor. Kendim ulusal takım hocası olarak yabancıların serbest olmasını ifade eden bir hocayım, ancak bunun yanına hep kriter koymuşumdur.''
''Gitme konusunda futbolcularımızın daha kararlı ve cezur olması lazım"
Türkiye'den yurt dışındaki takımlara transfer olan futbolcu sayısının artması gerektiğine dikkati çeken Terim, bunca yabancı transfere karşın ligin çok da kaliteli olduğunun söylenemeyeceğini kaydederek, şu ifadeleri kullandı:
''Toplam kalite istenilen seviyede değil. Avrupa'nın kalbur üstü liglerinde oynayan futbolcuların sayısı az. İspanya ulusal Takımı'nın kadrosunda 29 oyuncunun 28'i İspanya veya İngiltere'de oynuyor. Bosna-Hersek'in bu yıl kadroya çağırdığı 25 oyuncu var, 1'i Bosna- Hersek'de oynuyor, 24'ü Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde forma giyiyorlar. Belçika'nın bile Avrupa'nın önde gelen liglerinde oynayan 20 tane oyuncusu var. ulusal takıma çağırdığımız oyuncuların 28'i Süper Lig'den. Türkiye'nin, kalitesi yüksek, rekabetin zorlu olduğu liglere ihraç ettiği futbolcuların sayısının artması lazım. Gitme konusunda futbolcularımızın da daha kararlı ve cesur olması lazım.''
Türk takımlarının uluslararası maçlarda hep iki farklı görüntü ortaya koyduğunu, moral ve kondisyonun yüksek olduğu maçlarda iyi sonuçlar, zihinsel hazırlık ve motivasyonun alt düzeyde kalındığı maçlarda ise zayıf rakiplere karşı zorlanıldığını ve kaybedildiğini anlatan Terim, ''Dünya en iyi motivasyon preparasyondur formülünü uyguluyor. Futbola yatkınlığını bildiğimiz gençlerimizi, artık fizik açıdan da daha iyi yetiştirmeliyiz. Kulüplerimizin ne yazık ki bu anlamdaki çalışmaları yetersiz görünüyor'' dedi.
''Türk futbolcusu iyi eğitimli değil"
Okullar ile futbolun bir türlü kardeş hale getirilemediğini, yapılan dev protokollere rağmen herhangi bir adım atılamadığını, tüm çabalara rağmen üniversitelerle ilişkilerin zayıf olduğunu belirten Terim, ''Türk futbolcusu iyi eğitimli değil, algılamada, taktik anlayışta ve koordinasyonda maalesef Avrupalı meslektaşlarının gerisindedir'' diye konuştu.
Terim, ulusal takımların hâlâ çağın şartlarına uygun uluslararası standartlarda örnek eğitim ve kamp merkezine kavuşmuş durumda olmadığını da ifade etti. Fatih Terim, Avrupa'daki futbolcu izleme komitelerini az sayıda insana bırakmamak gerektiğini vurguladı.
Sakatlıkların büyük sorun olarak karşılarına gelmeye başladığını, Türkiye'nin antrenmanlarda yaşanan yumuşak doku yaralanmaları konusunda belki de Avrupa'da lider olduğunu anlatan Terim, ''Sahalarımızı, kulüp yapılandırmalarımızı, antrenman metotlarımızı, beslenme düzenlerini, kalitelerini, sporcuların dinlenme periyotlarını ve yaşam düzenlerini mercek altına almalıyız'' şeklinde konuştu.
''Futbolda bir dünya devi olmamız isteniyorsa"
Fatih Terim, ''Futbolda bir dünya devi olmamız isteniyorsa, bu ancak devletiyle, milletiyle, özel ve kamu sektörüyle, basınıyla eğitim kurumlarıyla ulusça hep birlikte gerçekleştireceğimiz bir hamleyle olabilir. Futbolumuzu da yarınlara taşımak için böyle birlik olmalıyız'' şeklinde ifadelerle tespitlerini noktaladı.
Terim, gazetecilerden gelecek sorulara geçmeden önce de, görev yaptığı süre içinde birlikte çalıştığı federasyon yönetim kurulu üyelerine ve sonra da yardımcılarına teşekkür etti.
''Ürettiklerimizde payı olan herkese teşekkür ediyorum. Bizden sevgisini ve desteğini esirgemeyen Türk insanına şükran borçluyum'' diyen Terim, ''Dünyanın her köşesinde bizi izleyen medya mensuplarına da bunun uzun süreli bir ayrılık olmayacağını söylemek istiyorum. Yazılan söylenen çizilen her şeyi en ufak noktasına kadar okuduğumu bilmenizi isterim. Başta da dediğim gibi bu uzun bir yolculuk. Nasılsa bir gün başka bir yerde bir başka durumla yine beraber oluruz. Hepiniz hakkınızı helal edin'' şeklinde konuştu.
''Kısa sürede karar vereceğim"
Fatih Terim, yurt dışında çalışma imkanının bulunduğunu, ancak yurt içinde de çalışabileceğini ifade etti.
Yurt içinde niye çalışmadığını anlamadığını kaydeden Terim, ''Niye yurt içinde çalışmıyorum, bunu da anlamış değilim. Kısa sürede buna da karar vereceğim. Bir önemli hedef, düşünce, uzun vadeli düşünce, misyon varsa bu olabilir. Bizim yüklendiğimiz misyonlarda Türk futboluna hizmet var, neden olmasın?'' şeklinde konuştu.
İddiaların aksine, İspanyol ekibi Atletico Madrid'in kendisine bir teklifinin olmadığını anlatan Terim, şöyle devam etti:
''Şu ana kadar bir tek ben bilmiyorum bu teklifi. Belki buradan çıktıktan sonra olacaktır ama şu ana kadar yok. İnsanları doğru yönlendirmek lazım. 5-10 tane de Atletico Madrid stadında maç izlediğimizi, başkanıyla samimi olduğumu söylüyorsunuz, böyle bir durumum yok. Kendisini tanımıyorum bile.
Birçok kulüp var isteyen. Ben bir başka takımdayken başka bir kulüple görüştüm mü? İstifamı buradan çıktıktan sonra resmi kağıda döküp imzalayacağım. Bir yerden ayrılmadan başka takımla görüşmeyi bana nasıl reva gördünüz? Atletico Madrid dünyanın en büyük kulüplerinden birisi. Beni kim istiyorsa bunu herkesin bilme hakkı vardır. Ben de bunu halkımla paylaşmaktan gurur duyarım.''
''Sizi başka bir ulusal takımın başında 2010 Dünya Kupası'nda görebilir miyiz'' sorusu üzerine de Fatih Terim, ''Bugünkü global ve herkesin çabuk yer değiştirdiği ortamda bu da olabilir, niye olmasın, her şey olabilir. Sadece kulüp takımı çalıştıracağız diye bir durumumuz yok, ulusal takım da olabilir'' yanıtını verdi.
''Ceremesini de istifa ederek, ayrılarak çekiyorum"
Terim, Türk futbolundan kendisinin de istikrardan yana olduğunu belirterek, ''İstikrarı da Avrupa Şampiyonası ve devamında Dünya Kupası'na gitme, tekrar Avrupa Şampiyonası'na gitme gibi, ben gösterdim'' dedi.
''Ama bazen olmuyor. Burada sevindirici bir tek şey var, kaçırdığımız gollerin fazlalığıyla gidemedik Dünya Kupası'na'' diyen Terim, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu sevindiricidir. Oyunun her bölümünden zevk alan, oyunun her bölümünde baskı yapan, dünyanın en önemli takımlarına her yerinde oynamaya çalışan bir ulusal takım vardı. Bazen olmuyor, her söylediğimin bahane olduğu anlaşılmasın diye çok da fazla içine girmek istemiyorum. Olmamanın ceremesini de istifa ederek, ayrılarak çekiyorum.''
"Saygı beklemek hakkım"
Fatih Terim, ulusal takıma veda etmesinin hemen ardından televizyonlarda yapılan ''Yerli mi yabancı mı teknik direktör olmalı'' röportajlarına tepki gösterdi.
Terim, şu ifadeleri kullandı:
''Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz... Ancak bir ulusal maç vardı. Belçika maçından sonra, düşmüşünüz sokaklara, önünüze gelene soruyorsunuz, yabancı mı yerli mi?
Ve orada Fatih Terim var ve iki gün sonra da ulusal maç var. Sevgi ve beğeni de bekleyemem ama yaptıklarımla ilgili saygı veya takdir beklemek hakkımdır. Ancak siz daha pazar gününden deklarasyon yayınlandıktan sonra yola çıktınız, önünüze gelene yerli mi yabancı mı olsun diye soruyorsunuz. Orada birini bulacaklar inşallah, ama ben gönlümden geçenin Türk olmasını istediğimi söyledim. Değerli arkadaşlarımız var mıdır, vardır.''
''Ders almam, ders veririm sözünü yine ederdim"
''Keşkeleri'' olabileceğini kaydeden Terim, ''Ancak, bunların içinde (Ders almam, ders veririm) sözü yok'' ifadesini kullandı.
Terim, ''O günkü şartlarda vermem gereken cevap oydu, bugün de olsaydı yine söylerim. Olsun istemezdim, ancak olduğu zaman da bundan dönmeyen bir Fatih Terim vardır'' dedi.
''Beğensenizde beğenmesiniz de 15-20 yılda ben varım"
Fatih Terim, ''ulusal takım ekol olabildi mi'' sorusu üzerine, ''Çıktığımız maçlarda en fazla galibiyet alan, en az mağlubiyet alan, en az berabere kalan, ilk kez Avrupa Şampiyonası'na giden, Avrupa üçüncüsü olan, önümüzdeki Avrupa Şampiyonası'na gidecek ve inşallah üçüncülükten daha iyi netice alacak bir ulusal takım var'' dedi.
Bu konuda en güzelini 21 yaşındaki genç yetenek Arda'nın söylediğini anlatan Terim, ''Arda, 'Mağlubiyeti kabul etmeyen, her sahada yerde baskı yapan, oyunun ve topun kontrolünü devamlı kendinde bulunduran, yenilgiyi oyunun hiçbir anında kabul etmeyip, her yerde atak oynayan bir takım, bir bütünüz' diyor. En güzel de o anlatıyor'' ifadesini kullandı.
Fatih Terim, şöyle devam etti:
''Ali Sami Yen Stadı'nda İspanya maçı bile Türkiye'nin 4-0, 5-0 galibiyetiyle bitebilirdi. Gol yediğimiz penaltıya kadar rakibin pozisyonu bile yoktu. İşte ben böyle bir ulusal takım bıraktım. Kabullenmeyen, rakip sahada oynayan, bir bütün haliyle oynamaya çalışan bir ulusal takım bıraktım. İstatistikleri yüzde 75'e varan kayıpsız, istikrarlı bir ulusal takım bıraktım.
Ekoller 3 senede, 4 senede olmaz. Bunu anlatmaya çalışıyorum. 15-20 sene önce tarihteki ufak tefek başarılarımızın seneyi devriyesini yapan bir ülkeden, bugün, 'Nasıl Dünya Kupası'na gitmeyiz' sorusunu acımasızca sorup, idam edecek kadar ileri gitmişiz. Artı, Dünya Kupası'na gitmek yeter mi, hayır. 'Dünya Kupası finali oynamadığınız zaman yandınız' durumuna gelmişiz. Beğenseniz de beğenmesiniz de bu 15-20 yılda ben varım.
Buradan baktığımızda en güzelini yine 21 yaşındaki Arda söylemiş, 'Bizim tek başarısızlığımız, ne sonuçlarımız, ne oynadığımız futbol, ne aslan gibi bir takım oluşumuz' demiş. Bir sene önce değil miydi, İsviçre sokaklarında beraber dolaşmadık mı, bu ulusal takımla siz değil miydiniz gurur duyan? Olmamasını isterdik. Sizin, bizim, halkımızın isteklerinin çok gerisinde kaldık. Bunun için de sizin karşınızda bunun bedelini ödemeye hazır bir adam var.''
"Çabuk unutuyoruz"
Bazı şeylerin çabuk unutulduğunu ve bazı şeyleri hatırlatmak gerektiğini söyleyen Terim, ortada yenilmeden UEFA şampiyonu olan bir neslin büyük bir emeği bulunduğunu dile getirdi.
Terim, oynayamayan oyuncuları oynatmamakla eleştirildiğine dikkat çekerek, ''Ancak uluslararası seviye ile Türkiye ligi aynı seviyede değil. Türkiye ligine bakarak uluslararası arenayı, uluslararası arenaya bakarak Türkiye ligini yönlendiremesiniz, aynı kefeye koyamazsınız.
Biz ne dedik; takımı yaparız, iskeleti koyarız ama formda oyunculara ulusal takım kapısı açıktır. En güzel örnek Ceyhun Eriş'tir. Son haftaların en formda oyuncusudur, Belçika maçının en iyi oyuncusu mudur, hayır. Uluslararası seviye ile ligimiz arasında çok fark var. Daha fazla kaliteli oyuncular yetiştirmek zorundayız'' şeklinde konuştu.
Fatih Tekke sorusuna tepki
Fatih Tekke'yi son maçlarda ulusal takıma davet etmemesi ile ilgili bir soruya Terim, tepki gösterdi.
Tek tek oyuncuların sorulması halinde sayının artacağını belirten Terim, ''Veda ederken yaptığımız toplantıda herhangi bir oyuncuyu konuşursak, basın toplantısının seviyesine uygun düşmez. Diğerlerine saygısızlık olur. O dediğiniz arkadaşa ulusal takım forması da verilmiştir'' dedi.
Kulüplerdeki yabancı kontenjanına değinen Terim, ''Gerekirse sahada oynayacak oyuncuların sayısı tespit edilsin. Avrupa'da oynayan futbolcu sayısı fazlaysa sorun yok. Oradan çağırırsınız. 10 tane uluslararası stoperimiz vardı da biz 3'ünü mü kullanmadık. ulusal takım birinci öncelik almalıdır'' ifadesini kullandı.
''Okunmada sıkıntı çekenler beni kullandı"
Terim, başarıda yanlarında olan siyasi yazarların, sonradan ortada görülmediğinin ifade edilmesi üzerine, şunları kaydetti:
''Ben yaptığım her şeyde bir haberim, bunun da farkındayım. Bazıları okunmada sıkıntı çekiyorsa beni kullandılar, doğal olarak. Bunda sakınca yok. Çok büyük başarılarda beraber, uçaklarda beraber seyahat ettik.
Çok güzel şeyler yazdılar. Belden aşağı, onur kırıcı, üzücü şeyler olmadıkça, bunun ön sayfa, arka sayfası, köşe yazısı fark etmez. Ben sporun içinde siyasetin olmamasını isteyen bir insanım. Arada bir oluyor, 'ama olmasa, herkes işine baksa iyi olur' derken, 'Başarıda soyunma odasına gelenler, başarısızlıkta da geldi mi' diye sorarsanız, muhakkak mücbir sebepleri vardır.''
''Galatasaraylı olmanızın eleştirilerin çok olmasında etkisi mi'' sorusunu da Fatih Terim, ''Bunu bilmiyorum, arkadaşların vicdanına bırakıyorum. Türk futboluna hizmet ederken, kendi kulübümü, kendi yerimi bilecek kadar erdemli bir insanım. Ama duruşum hep aynı mesafede olmuştur, bu konuda vicdanım çok rahat'' şeklinde yanıtladı.
Terim son olarak bir soru üzerine, ''8-0'lık yenilgilerden bu galibiyetlere, kazançlara geldik, inşallah bu kazançlar devam edecektir. Hepinize sevgiler, saygılar. Hakkınızı helal edin'' diyerek basın toplantısını sona erdirdi.
Fatih Terim'in veda toplantısına yardımcıları Müfit Erkasap, Oğuz Çetin, Metin Tekin ve Eser Özaltındere'nin yanı sıra ulusal takım doktorlarından Bülent Bayraktar da katıldı.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- ABD basınından Esad iddiası