"Herkesten şikayetçiyim"
Bayrampaşa Cezaevindeki ''Hayata Dönüş Operasyonu'' sırasında vücudunun büyük bir kısmı yanan mağdur Hacer Arıkan, operasyona katılan herkesten şikayetçi olduğunu söyledi.
Bayrampaşa Cezaevindeki ''Hayata Dönüş Operasyonu'' sırasında görev sınırlarını aşarak 12 kişinin ölümüne sebep oldukları, 29 kişiyi öldürmeye teşebbüs ettikleri öne sürülen dönemin 39 jandarma görevlisinin yargılandığı duruşmaya, 7 sivil toplum kuruluşu ile bazı müştekilerin davaya müdahil olma taleplerinin değerlendirilmesi amacıyla ara verildi.
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Merkezi ile İstanbul Şubesi, İzmir ve Mersin baro yönetimleri, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İnsan Hakları Vakfı ile Barış ve Demokrasi Partisi adına avukatı Gönül Erdem, davaya müdahil olma talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti, müdahillik taleplerini değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.
Bu arada, duruşmayı, Prof. Dr. Yalçın Küçük, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Hakkari Milletvekili Hamit Geylani ile MYK üyesi Büşra Eraslan da izledi. Geylani ve Eraslan, duruşmayı bir süre izledikten sonra salondan ayrıldı.
"Operasyona katılan herkesten şikayetçiyim"
Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada dinlenen Hacer Arıkan, operasyon olduğu dönemde Bayrampaşa Cezaevi C1 koğuşunda tutuklu bulunduğunu belirtti.
Arıkan, şunları söyledi:
''Bulunduğumuz koğuşta herhangi bir isyan yoktu. Aynı cezaevinde tutuklu olan ağabeyim Erol Arıkan ile görüştükten sonra koğuşuma gittim. Gece operasyon sesiyle uyandım. Kıyafetlerimi giyerken silah sesleri duydum. Uyandığımızda bayan gardiyanlar yerlerinde yoktu. Ramazan dolayısıyla sahur olduğu için de yerlerinde bulunmamış olabilirler. Silah sesleri olduğunda askerler bizim koğuşun önüne barikat kurmuştu. Koğuştan çıkmak mümkün değildi.''
Bir süre sonra tavanda delikler açılmaya başlandığını ifade eden Arıkan, şöyle devam etti:
''Tahminime göre bu deliklerin yerleri önceden delinmişti. Çünkü bir gün üst ranzamda kitap okurken başıma taş düştü. Nedenini sorduğumda tamir yapıldığı söylendi, ancak operasyon sırasında o deliklerden bizi yakan maddeler ve bombalar atıldı. Askerlerde gaz maskesi vardı, bu nedenle askerleri görmedim. Kendi can güvenliğimizi korumak için bize atılan bombaları havalandırmaya ve camdan dışarı attık. Savunmasızdık. Atılan şeylerden yataklar tutuştu, kendi imkanlarımızla söndürdük. Yaşamla ölüm arasında gittik geldik. Nefes alamaz durumdaydık. Koğuşta 27 bayan arkadaştık. Ben koğuşun en arkasındaydım.''
Önceden açılan deliklerden bir hortum sarkıtıldığını bildiren Arıkan, şunları kaydetti:
''İçeriye bir madde salındı. O sırada bir alev topu atıldı. Yataklar yanmaya başladı. Arkadaşlarım 'yanıyoruz' diye bağırıyordu. Kaçışırken yumuşak bir şeye bastım. Daha sonradan öğrendim ki üzerine bastığım Gülsen Tuzcu'ymuş. Diğer arkadaşlarım Gülseren ve Şennur'un derileri dökülüyordu. Onları söndürmek için bir şey ararken kalçama bir madde geldi. Yere düştüm ve bir daha kalkamadım. Ölümü beklerken bir arkadaşım tarafından kurtarıldım. Direkt hastaneye götürülmedim, askerlerin 'gazino' diye adlandırdığı yere sürüklendim.''
Sanık ifadeleri
Duruşmada savunmasını yapan sanık Vedat Ceylan, olay tarihinde Elazığ Jandarma Tabur Komutanlığında görev yaptığını, olaydan 3 gün önce askeri uçakla İstanbul Hasdal'a geldiklerini söyledi.
Sabah erken saatlerde Bayrampaşa Cezaevine gittiklerini anlatan Ceylan, ''Tim çavuşuydum. İhtiyat görevlisi olarak gittik. Silahsızdık. Robokop kıyafetleri giydik. Cop ve kalkanımız vardı. Cezaevi araçlarının bulunduğu yerde bekledik. Biz operasyona müdahale etmedik. Tutukluların, cezaevi içindeki ayrı bölüme sevk edilmesi sırasında görev yaptık. Sevk ettiğimiz kişiler sağlıklıydı. Yaralı görmedik'' dedi.
Ceylan, avukat Kemal Aytaç'ın, ''Cezaevinde silah, bomba, ölü görmedin mi?'' sorusu üzerine, ölen ya da yaralanan kimseyi görmediğini, kendilerinin de silahsız olduğunu söyledi.
Aytaç da ''Tabur, Bayrampaşa Cezaevi için geliyor ve silahsız olduğunu söylüyor. Eğitim olarak ne yaptılar? Bu tim nasıl silahsız olduğu halde robokop olarak görev yapıyor? Buna kim inanır?'' dedi.
Halil Akgün'ün ifadesinde operasyona müdahale ettiklerini söylediği hatırlatılan Ceylan, bu kişinin kendi timinde olduğunu, herhangi bir müdahalede bulunmadığını dile getirdi.
Müdahil avukatların soruları üzerine de Ceylan, toplumsal olaylara müdahale eğitimi aldığını belirterek, ''Boş durmamak için elimizdeki malzemeye göre eğitim yapıldı. Yönergelerde, yapılacak eğitim bellidir. Erlere de acemi birliğinde bu tip eğitim verilir. Bayrampaşa Cezaevi için özel bir eğitim almadık. Biz, ihtiyaç duyulduğunda görev yapacağımız söylenerek cezaevine getirildik. Neye müdahale edeceğimiz söylenmedi. Kimseyi hastaneye götürmedik'' şeklinde konuştu.
O dönemde görevli olan bölük komutanı gibi bazı isimler sorulan Ceylan, bunları hatırlamadığını ifade ederek, bu kişilerin sanık olarak yer almamasını da garipsemediğini anlattı.
"Ümraniye'de görevliydim"
Sanık Tuncay Bilgili de Vedat Ceylan'ın timinde sıhhiye eri olduğunu belirterek, cezaevindeki operasyona müdahale etmediklerini söyledi.
Hakimin, ''Daha önceki ifadende 'içeriden gelenler yanıktı' demişsin'' şeklindeki sözleri üzerine Bilgili, böyle söylentiler olduğunu, aradan zaman geçtiği için tam olarak hatırlamadığını kaydetti.
''Operasyonun amacının, açlık grevine katılmak istemeyen tutukluları örgüt liderlerinin baskısından kurtarmak olduğuna'' dair beyanı bulunduğu hatırlatılan Bilgili, bunu nereden öğrendiğinin sorulması üzerine susma hakkını kullandı.
Sanıklar Sultan Dal ile Serkan Arslan da Elazığ'dan geldiklerini, Ümraniye Cezaevine gittiklerini, Bayrampaşa Cezaevinde bulunmadıklarını söylediler. Dal ve Arslan, Ümraniye Cezaevine de güvenlik amacıyla gittiklerini, operasyondan bilgileri olmadığını kaydetti.
Sanık Serkan Karaçuha da diğer askerlerden yaralı olanları duyduğunu, yaralı olarak kimseyi teslim almadığını, ateş sesi duymadığını, Bayrampaşa Cezaevinde duman gördüğünü söyledi.
BDP'li Milletvekili de duruşmayı izledi
BDP Milletvekili Hamit Geylani, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, 10 yıl önce 20 cezaevinde eş zamanlı olarak düzenlenen operasyonda, devletin güvencesi altında olması gereken korumasız insanların ve iki askerin hayatını kaybettiğini söyledi.
Bu konuda aradan geçen 10 yıla rağmen ne siyaset ne de yargı açısından gelişme kaydedildiğini savunan Geylani, duruşma salonunun fiziki şartlarını ve avukatların ayakta kalmasını eleştirdi.
Geylani, şunları söyledi:
''Diyoruz ki Türkiye'de işlenen tüm cinayetlerin, tüm katliamların arka planlarıyla birlikte ucu nereye kadar ulaşılırsa ulaşılsın katliamların sorumluluğunu taşıyan tüm siyasilerin, tüm askerlerin, tüm polislerin, tüm bürokratların, sorumluların ortaya çıkarılması gerekir. BDP olarak yıllardır savunduğumuz hadise budur. Bu ülkede yaşanan tüm cinayetleri ortaya çıkarma ilkesi olması gerekiyor. Hatırlayacaksınız dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan'dır, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'tür, en önemlisi, dönemin şimdi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyesi olan Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü, Ali Suat Ertosun'dur. Dönemin devlet bakanı Cemil Çiçek, Ertosun'a Devlet Üstün Hizmet Madalyası vermiştir.''
Diri diri yakılanlarımız için adalet istiyoruz
Bayrampaşa Cezaevi'nde operasyonlara katılan erler ise, Bakırköy 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmada hakim karşısına çıktı. Davanın görüldüğü sırada yaklaşık 100 kişilik grup da adliye önünde sorumluların cezalandırması için eylem yaptı. "Diri diri yakılanlarımız için adalet istiyoruz" diye bağıran grup adına basın açıklamasını Mehmet Güvel yaptı. Operasyonun olduğu sırada Bayrampaşa Cezaevi'nde tutuklu bulunduğunu söyleyen Mehmet Güvel, "Teslim ol, çağrılarının ardından bir anda içeriye gaz bombaları atıldı. Peşinden de silahlarla üzerimize ateş edildi. Şefinur Tezgel ile Seyhan Doğan o kadar yanmıştı ki, aileleri teşhis dahi edemedi. 10 yıl sonra bugün gerçekleşen duruşmaya ise sadece erler katılıyor. Asıl sorumlu olan komutanlar, dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün de yargılanmasını istiyoruz" dedi. Operasyonlarda Ümraniye Cezaevi'nde yatan Cengiz Karataş da "Burada yargılananlar figüran, bu davanın asıl sorumlularının yargılanması gerekir" diye konuştu. Öte yandan polis adliye çevresinde yoğun güvenlik önlemleri aldı.
Operasyonu gerçekleştirenlerin, karar alanların ve emir verenlerin kimliklerinin belli olduğu kaydedilen açıklamada, bu davanın 10 yıllık mücadele sonucunda açıldığı ve asıl sorumluların cezasız bırakılarak katliamın üzerinin örtülmeye çalışıldığı ileri sürüldü.
Duruşma, sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.
Bu arada, duruşma sırasında sanıkların sorguları yapılırken, müdahil avukatların bazı sorularına sanık avukatları itiraz etti. Bu sırada sanık avukatları ile müdahil avukatlar arasında sözlü atışmalar yaşandı.
En Çok Okunan Haberler
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Sette kavga çıkmıştı: Siyah Kalp dizisinde flaş ayrılık
- 6 asker şehit olmuştu