"Hükümet telekulak hükümetidir unutmayın"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sıcak havada miting yaptığı zaman soğuk hava püskürten, gül suyu püskürten makineler getirdiğini savunarak, ''Ama bizim böyle olanaklarımız yok. Size, insan Kemal'in yüreğindeki serinliği getirdim ben'' dedi.

Abone Ol google-news
Yayınlanma: 06.09.2010 - 13:20

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Manisa Sultan Meydanı'ndaki ''hayır'' mitinginde halka hitap etti. ''Başbakan Kemal'' sloganlarıyla karşılanan Kılıçdaroğlu, vatandaşın desteğiyle ''yalana ve talana son vereceklerini belirterek'', Manisa'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.


'Yan gelip yattılar'

İktidarın 8 yıldır ''yan gelip yattığını'' söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Yedin, yedin doymadın, hala mı doymadın? Çünkü biz diyoruz ki her ürünün arkasında bir alın teri vardır. Eğer çiftçi sabahın köründe tarlaya gidiyorsa, emek harcıyorsa, bir alın teri, emek vardır. Eğer çiftçiyi siz ürettiği için cezalandırırsanız, dünyanın en pahalı mazotunu, gübresini, elektriğini çitçiye satıp, ürününü aynı değerde almazsanız, çiftçimiz bir süre sonra, 'Artık bir şey yapamıyorum, üretemiyorum' der. 'Alın terimin değeri kalmadı' diyor. Bunu Recep Bey duyar mı, duyabilir mi? Recep Bey duyamaz, onun derdi başka. Onun derdi çiftçi değil, onun derdi üretici, esnaf değil. Referanduma getirdiği anayasa değişikliği. Bu anayasa değişikliği çiftçinin derdine, emeklinin derdine derman mı? İşçinin derdini çözüyor mu, esnafın derdini çözüyor mu? Peki bu anayasa değişikliği kimin derdini çözüyor? Recep Bey'in derdini çözüyor. Recep Bey ne diyordu, 'Ben cumhurbaşkanı atarım, meclis başkanı atarım, vali, kaymakam atarım, emniyet müdürlerini atarım, defterdarları atarım ama hakim atayamıyorum' diyor. Şimdi 'Bana yetki verin' diyor, 'Ben yargıçları da tayin edeceğim' diyor. Buna izin verecek misiniz? Siz izin vermiyorsunuz, bu ülkenin dürüst insanları izin vermiyor. Gönlü demokrasiden yana olanlar izin vermiyor, ama kulakları duymayan AB yetkilileri, 'Ne iyi yapıyorsun' diyor, onları da kınıyoruz buradan.''

 

'Recep Bey'in yalanlarına da karnımız tok'

Manisa Sultan Meydanı'nda, partisince düzenlenen mitingde konuşan Kılıçdaroğlu, siyasete atılırken, halka yalan söylemeyeceğini, halkın çıkarlarını savunacağını söylediğini belerterek, kul hakkı yiyenlerden hesap soracaklarını ifade etti. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: ''Nereye kaçarsa kaçsın, isterse ana babasının memleketine kaçsın, getireceğim hesap soracağım. Beyefendi diyor ki 'Efendim biz Menderes'in kefenini giydik.' Bakın şimdi istismara bakın. Ahlakın nereye gittiğine bakın. Biz 'seni asacağız' mı diyoruz? Sen Mesut Yılmaz'ı Yüce Divana gönderirken aklına bir şey gelmiyordu. Yalan ve talan düzenine son vereceğiz. Recep Bey'in yalanlarına da karnımız tok. Kefen mefen ayaklarına yatmasın. Mağdur edebiyatı yapmasın. Sen kul hakkı yedin, sana bunun hesabını soracağız. Bu kardeşiniz siyasete atılırken söyledi. Halka yalan söylemeyeceğiz. Halkın çıkarlarını savunacağız. Siyasetçinin zenginleşmesine son vereceğiz. Önce halk zenginleşecek.''
 

'Yoksulu koruyacağız'

Yoksulluğu ve yolsuzluğu ülkenin tarihinden silip atacaklarını savunan Kılıçdaroğlu, ''Kimse yoksulluk edebiyatı yapmasın. Yoksulun onurunu koruyacağız. Yoksul hanede evin kadınının banka hesabına en az asgari ücret kadar yatıracağız. O kadın gidecek, işçi memur gibi aylığını çekecek. Siyasi anlayışımızda da inançlarımızda da sağ elin verdiğini sol el görmeyecek'' diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Manisa'daki Sümerbank arazisine ilişkin olarak da şunları söyledi: ''Burada Sümerbank'ın yeri vardı değil mi, birileri malı götürdü değil mi? Ama siz meraklanmayın. Kul hakkı yiyenlere hesap soracağız derken, illa iktidara gelip soracağız değil. Hayatın her yerinde, imkanımız olduğu sürece soracağız. 4 trilyona özelleştirdiler. Çoğu AKP'li olan iş adamları aldı. Bir süre sonra yüzde doksanını 52 trilyona sattılar. 4 trilyon nerede 52 trilyon nerede? AKP'nin başta Bülent Arınç, Manisa milletvekillerine soruyorum, 4 trilyona alınan bir yerin 52 trilyona satılması hangi vicdanda hangi dinde var, hangi ahlakta var? Çıkıp anlatsınlar. Yetki verin, güç verin göreceksiniz bunların maskelerini indireceğim. Gerçek yüzünü göstereceğim. Bunlar aşağıda vatandaşın arasına giriyorlar, din iman edebiyatı yapıyorlar. Bir üst kata çıkıyorlar hepsi köşeyi dönmüş, bakıyorsunuz. Bunlar inançları sömüren insanlardır. Bunlar ahlaklı değildir. İnanmayın, bunlar aşınıza ekmeğinize göz koyanlardır.''
 

'Telefonları dinliyorlar'

Kılıçdaroğlu, Hükümetin yurttaşların telefonlarını dinlediğini ileri sürerek, şunları ifade etti: ''Bunlar şimdi önünüze anayasa değişikliği getiriyorlar, ne diyorlar, 'Demokrasi getirdik' diyorlar. Allah aşkına bunların demokrasi anlayışına inanıyor musunuz? Ben de inanmıyorum. Demokrasinin olduğu yerde vatandaşın cep telefonu dinlenir mi? Dertlerinizi telefonla anlatın ki Recep Bey'in kulakları büyüktür oradan dinler. Bu Hükümet telekulak hükümetidir unutmayın. Herkesin telefonlarını dinliyorlar. Dinledikten sonra da çıkıp millete anlatıyorlar. Ben anlatmıyordum ama madem o telefonları anlatıyor, ben de anlatayım. Remzi Gür'e telefon edip, 'Benim ABD'deki kızıma 20-25 bin dolar para gönder' dedi mi demedi mi? Şimdi soruyoruz Recep Bey'e. Sen bir iş adamından 20-25 bin doları niye istiyorsun? Senin ortağın mı değil mi, parasını iade ettin mi etmedin mi? Tamam sen çocuklarını ABD'de okuttun, mezun oldu o da güzel. Şimdi 20-25 bin doları hangi amaçla, yüzle istiyorsun sen? Bunu söylüyoruz bakalım ne diyecek Recep Bey. Cevap verir mi ben de biliyorum ki veremez.''

'Herkese aş var iş var'

Yeşil kartı olanlara, ''Evet oyu vermezseniz kartınızı iptal edeceğiz'' denildiğini savunan Kılıçdaroğlu, korku toplumu yaratılmaya çalışıldığını iddia etti. Kılıçdaroğlu, ''Diyorlar ki 'siz eğer evet oyu vermezseniz yeşil kartınızı iptal edeceğiz, aileye yapılan yardımı iptal edeceğiz.' Soma'ya gidin, taşeron işçilere de gidip şunu söylüyorlar; 'Evet demezseniz Hayır çıkarsa CHP iktidara gelecek. Kılıçdaroğlu başbakan olacak sizi atacak, yerinize yeni işçiler alacak.' Bunların tamamı yalan, tamamı yüzsüzlüktür. Bütün yeşil kartlı kardeşlerime söylüyorum. Taşeron işçilere sesleniyorum. Meraklanmayın halkın iktidarı geliyor. Herkese aş var herkese iş var. İster oy ver ister verme'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, hangi görüşten, etnik kimlikten olursa olsun, hangi inançtan olursa olsun insanları sevdiklerini söyledi. İnsanın düşüncesiyle inancıyla Allah'ın yarattığı değerli varlık olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Kuralımız da kaidemiz de ahlakımız da budur. Taşeron işçileri atacak mıyız? Bizim derdimiz atmak değil. Bizim derdimiz bu ülkede herkes alın teriyle ekmek kazansın. Bunların zamanında bir gazi yatağında aç ölmedi mi? Diyarbakır'da bir adam işsiz. Evine gidiyor eşi 'eve ne getirdin' diyor. Hiç bir şey getirememiş. Onuruna yediremiyor ve kendisini asıyor. Afyonkarahisar'da böbreklerini satıyor insanlar geçinmek için. Bunların gazetelerinde bunlardan söz ediliyor mu?'' dedi.
 

'Taşeron işçileri kadrolu yapacağız'

Manisa'ya bundan sonra da geleceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Hak ettiğimiz oyu almıyoruz onu da biliyorum. Daha fazla gelip konuşacağız. Daha fazla tanıyacaksınız bizi. Bütün taşeron işçileri kadrolu yapacağız. İşçi Kemal'in, memur, emekli, esnaf Kemal'in sözüdür bu. Biz söz verdik mi sözümüzün arkasında dururuz. Bizim adımız Recep Bey değil. Dokunulmazlıkları defalarca söyledi kaldıracağım diye kaldırdı mı? Şimdi yürekliysen, adam gibi adamsan sözünün arkasında durur ,dokunulmazlığı kaldırırsın'' diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, kendisinin miting meydanlarında anayasa değişikliğinden bahsetmediğinin söylendiğini belirterek, şöyle konuştu: ''Ve Recep Bey bir şey daha söylüyor. 'Şu ana muhalefet partisi lideri anayasadan bahsetmiyor' diyor. Defalarca söyledim. Manisa'dan Recep Bey'e sesleniyorum. Kendine güveniyorsan, adam gibi adamsan, yaptığın işin doğru olduğuna inanıyorsan, senin istediğin TV kanalında senin istediğin gazetecilerle, yürekliysen çık karşıma hesaplaşalım. Recep Bey çıkabilir mi? Ben de biliyorum çıkamaz. Çünkü bu kardeşinizin karşısına çıkması için adamda mangal gibi yürek olması lazım. O gidecek, yandaş gazetecileri olacak, TV'leri olacak, orada esip üfürecek. Hangi TV'de isterse, hangi soruyu sorarlarsa cevabını veririz diyorum. Verilemeyecek hesabımız yok. İster korkak deyin, ister başka bir şey. O kafasına koymuş cesaret edemez çıkamaz. O yürek yok onda.''

Kılıçdaroğlu, kendilerinin halktan yana, sosyal demokrat bir parti olduklarını belirterek, tütün üreticisinin ve tütünün yolunu açacaklarını kaydetti. Bir dönem afyon ekiminin de yasaklandığını, Bülent Ecevit'in o dönemde ''Ben afyonumu ektiririm'' dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, ''Biz İnönü'lerin, Atatürk'ün, Deniz Baykal'ların, Bülent Ecevit'lerin kültüründen geliyoruz. Biz sözümüzü tutarız'' diye konuştu. Yeni anayasayla bir düzenleme getirileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''Tüpraş'ın yüzde 65'lik hissesini 2004'de birine sattılar. 1 milyar 300 milyon dolara. Petrol-İş sendikası itiraz etti. 'Burada kamu yararı yok' dedi. 'Bu ihale iptal edilmelidir' dedi ve bu ihaleyi yargı iptal etti. 1 yıl sonra 2005'de Tüpraş'ın yüzde 51'lik kısmı 4 milyar 100 milyon dolara satıldı. Türkiye'nin 3 milyar dolar karı oldu. 'Artık ihalelerde kamu çıkarı için idari yargıya başvuramazsınız' diyorlar. Bu anayasaya 'evet' diyecek misiniz? İnsanın vicdanı sızlar. 'Sen nasıl kamu menfaati için birinin, bir vatandaşın mahkemeye başvurmasını, anayasayla hangi yüzle, hangi ahlakla yasaklıyorsun' diye sormayacak mıyız? Tek başına benim söylemem yetmez. Hepimiz çalışacağız. Tarlada, fabrikada, kahvede otururken çalışıp anlatacağız. Bunların maskelerini indirerek, halka göstereceğiz. Sen anayasayı, yargıdan kaçmak için getiriyorsun. Vatandaşın elindeki itiraz hakkını alıyorsun. Bu ülkenin bütün sanatçılarına söylüyorum. Bazı sanatçı arkadaşlarımız diyorlar ki, '12 Eylül ürünüydü, biz o nedenle evet diyoruz'. O da 12 Eylül, bu da 12 Eylül, ne fark eder? Sen getiriyorsun. 12 Eylül paşalarından sözde hesap soracakmış. Hesap sorabilirler mi? Hesap soramazlar. Hesap sorsalar, kendilerine muhtıra veren adam var. Çağırsınlar, hesap sorsunlar. Üstün hizmet madalyası verdiler. Altına kurşun geçirmez araba aldılar. Neymiş, hesap soracaklarmış. 'Sen bana muhtıra ver, ben de sana üstün hizmet madalyası vereyim. Darbeyle milleti kandırırız.' Ama artık yok. Millet korkuyu atacak, güçlenecek, halkının hakkını savunacak, gücünü gösterecek. 12 Eylül'de ilk adım, genel seçimde ikinci adım.''
 

Altın kaplamalı musluklar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın evinden de bahseden Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın, ''Su sattım, limon sattım, geçindim'' dediğini ileri sürerek, ''Allah aşkına Ramazan ayındayız. Hangi vatandaş, su, limon satarak, simit satarak, altın kaplamalı musluğu olan malikanelerde oturur. Bir Allah'ın kulu çıkıp, 'Evet kardeşim, ben de limon, su sattım, ben de simit sattım, şimdi benim de oturduğum malikanenin musluğu altın kaplamadır' der. Bir tanesi çıksın, Recep Bey'den özür dileyeceğim. Kusura bakma, senin bu kadar yetenekli olduğunu bilemiyordum diyeceğim'' dedi.

Türkiye'de üniversiteler olduğunu ancak anayasa değişikliğine ilişkin konuşamadıklarını bildiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Allah aşkına, 'Demokrasi diyorlar, özgürlük' diyorlar. Ya bir ülkede demokrasi ve özgürlük olursa, anayasa değişikliğinde üniversiteler konuşmayacak da ne zaman konuşacaklar? Balık ne zaman avlanır, onun için mi konuşacaklar? Ülke özgür değil. Aydınlar özgür değil. Sanatçılar özgür değil. Esnaf, sanatkar, çiftçi, sanayici özgür değil. İş adamı özgür değil. Kimse korkudan konuşamıyor. Yırtın o karanlıkları, korku toplumunu delelim, aydınlık Türkiye'yi hep beraber kuralım. Ve size bir şey daha. 'Üzümden bahsedin' diyorsunuz. Recep Bey'e üzüm gönderdiniz mi? Recep Bey Türkiye'de üretilen üzümü yemez. Dışardan gelen üzümü yer. Recep Bey Türkiye'de üretilen çileği yemez, ithalini yer. Sizin derdinizden anlamaz. Sizin derdinizden anlayacak adamın, damdan düşmesi lazım. O damdan düştü ama villanın havuzuna düştü. Yere düşmedi ki. Üzüm üreticisinin derdini de biliyoruz. Bakınız burası tarım açısından büyük bir ilimiz. Güçlü bir ilimiz. Ne diyordu çiftçiye Recep Bey, 'Ananı da al git' diyordu. Recep Bey'e dün Ankara'da sordum, şimdi Manisa'da soruyorum. Sen bir çiftçinin annesine, 'Ananı da al git' derken, bütün analara hakaret ettin, çık adam gibi adamsan, bütün analardan özür dile diyorum. Recep Bey özür diler mi? Çünkü bir insanın hatası ve kabahatinden dolayı özür dilemesi için adam olması lazım. Kimse sana başbakan olamazsın demedi, adam olmak lazım, adam. Adam olmanın yolu nedir? Millete yalan söylemeyeceksin, milleti seveceksin. Adam olmanın yolu, millete 'Al ananı da git' demeyeceksin. Ülkenin çıkarlarını savunacaksın. Ülke için çalışacaksın, halk için çalışacaksın. Adam olmanın yolu budur.''

'Sandıklara sahip çıkacağız'

Anayasa değişikliğiyle bütün yetkilerin Başbakan Erdoğan'da toplanacağını savunan Kılıçdaroğlu, diktatörlüğü giden yola halkın izin vermemesini istedi. ''Haramilerin iktidarını yıkıp, halkın iktidarını kuracağız'' diyen Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti: ''O zaman bir görevimiz daha var. Biliyorsunuz milleti soyan seçim sandığını da soyar. Sandıklara sahip çıkacağız. Yolsuzluk yapanların künyesini benden daha iyi biliyorsunuz. Aramızda çok sayıda genç var. 12 Eylül'ün numaralarından biri de gençleri siyasetten uzak tutmaktı. Yeni akım, güçlü akım, halk akımı geliyor. Halkın devrimi geliyor. Gençler en ön safta. Gençlerle yola çıkacağız. Gençlerin siyasete daha fazla girmesini istiyorum. Size her türlü desteği vermek benim boynumun borcu. Kadınlarımız da var. Onlar da artık siyasete giriyorlar. Onlar da en ön saftalar. Recep Bey kadın, erkek eşitliğine inanıyor mu? Zaten kendisi de söyledi. 'Kadın, erkek eşit değildir' dedi. O yüzden bütün kardeşlerime sesleniyorum, sizin oy kullanmanız, çalışmanız, üretmeniz, alın teri dökmeniz, eşinizin yanında onurla, dimdik durmanız, size erkekten ayrı tutmaz. Siz de insansınız, erkek de insandır. Güçlü olacağız, beraber olacağız. Dayanışma içinde olacağız. Kadın ve erkek hep birlikte 12 Eylül'de sandığa gömeceğiz. Eskiden bunlar 2 lafın arasına, 'Hemen inşallah hayırlara vesile olur' lafını sokuştururlardı. Şimdi bunu söylüyorlar mı? Hayırdan niye korkuyorlar. Halkın gücüne bakın. Şu takdiri ilahiye bakın. Hayırlara vesile olmaktan AKP korkar hale geldi.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon