'İftira kampanyasıyla bizi suçlayıp, tutuklatıyorlar'

''Balyoz Planı'' davasında tutuklu olarak yargılanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, ''Karanlık bir zihniyet, tertiplediği bir iftira kampanyası ile beni, bizleri suçluyor, tutuklatıyor. Bunu üzüntü ile karşılıyor ve kınıyorum'' dedi.

'İftira kampanyasıyla bizi suçlayıp, tutuklatıyorlar'
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 26.04.2011 - 08:12

Balyoz Planı iddialarıyla ilgili olarak eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 162'si tutuklu 196 sanıklı davanın 23. duruşması başladı.

İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, Halil İbrahim Fırtına, Özden Örnek ve Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu tutuklu 150 sanık ile tutuksuz yargılanan 22 kişi katıldı.
Mahkeme heyetine başkanlık eden Ali Alçık, yoklama sırasında sanıkların tek tek isimlerini okurken sanıkların bazıları ''burada'', bazıları da ''evet'' dedi. Yoklama sırasında ismi okunan ''İrtica ile Mücadele Eylem Planı'' davasının da tutuklu sanığı olan Albay Dursun Çiçek ''Dikkat'' diye cevap verdi.

Mahkeme Başkanı Alçık, dünkü duruşmada eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'in ve avukatının savunmasını tamamladığını hatırlatarak, Örnek'in çapraz sorgusuna geçti. Üye hakimlerden Ali Efendi Peksak söz alarak Örnek'e, Donanma Komutanlığını ilgilendiren angajman kurallarının, prosedürünün ne olduğunu ve hangi durumlarda değiştiğini sordu. Örnek de angajman kurallarının değişme yetkisinin sadece Genelkurmay Başkanlığında olduğunu belirterek, ''Bununla ilgili teknik bir arıza olduğunda Genelkurmay Başkanlığına bildirilir. Genelkurmay Başkanlığı da değiştirilmesine gerek görürse bütün komutanların görüşünü alarak bunu değiştirir'' dedi.

Peksak'ın, Atatürkçü Düşünce Derneğinde yapılan arama sırasında buradaki bir bilgisayardan, ''Özden Örnek'in Bilgisayarı'' adlı bir belge çıktığını ve bu belgede günlüklerle ilgili açıklamalar olduğunu sorması üzerine Örnek, bununla ilgili soruşturmanın zaten ayrıca yürütüldüğünü ifade ederek, bu konuya ilişkin yaklaşık 14 saat ifade verdiğini kaydetti. Örnek'e başka soru yöneltilmemesi üzerine, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına'nın savunmasına geçildi.

Duruşmada, savunmasını yapan Fırtına, hayatının 50 yılını aşkın zamanını askerlik mesleğinde geçirdiğini belirtti. Türk havacılığının bu yıl 100. yaşını kutladığını ifade eden Fırtına, dünya motorları havacılığına göre 8 yıl, askeri havacılığa göre de 4 yıl daha genç olduğunu kaydetti. ''Bu ülkeyi havadan savunma görevi verdiği için milletimize şükranlarımı sunuyorum'' diyen Fırtına, şehitleri de rahmetle anarak, Türk havacılığının 100. yılını kutladı. Fırtına, 100'üncü yıl kutlamalarını yaşamanın her insanın şartları elverişli olması durumunda hayatında bir kere yaşayabileceğini dile getirerek, 2003 yılında Amerika'da düzenlenen dünya havacılık törenlerinde kendisinin Türkiye'yi temsil ettiğini ve gururlandığını söyledi.

'Uçakta arıza oluştu'

Fırtına, Hava Kuvvetlerinin geçmişine ait araştırmalarının 38 kitap halinde yayımlandığını ifade ederek, ''Derken uçakta arıza oluştu. İkaz sisteminde ışıklar yandı. Uçak emergency (acil durum sinyali) verdi. Baktım motor çalışıyor. O zaman hızlı düşünüp çabuk karar vermek gerekirdi. İkaz sisteminde analizler yaptım'' diyerek, iddianameye ilişkin beyanlarda bulundu. ''Ben niçin burada olduğumu iddianameye göre anlamış değilim'' şeklinde konuşan Fırtına, gazetelerde Oraj planına ilişkin çıkan haberlere hayretle baktığını anlattı.

Fırtına, ''Böyle bir şeyin içinde bulunmadığım için üzülmekle beraber çok da önemsemedim. Savcı bilgilerimize başvurdu. 'Suçlanıyorsunuz. Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak ister misiniz?' dedi. 'Suç işlemedim ki' dedim. Oraj nedir. Bildiğimiz bulut. Soyadım da Fırtına ya. Oradan anlam çıkarmaya çalışıyorlar'' diye konuştu. Savcıya bunun acemice hazırlandığını gördüğünü ve bu şekilde ifade ettiğini dile getiren Fırtına, ''Akademilerde uzun kaldığım için 'Bu sınıf geçmez' dedim. 'Çetin Doğan generali tanıyor musun?' diye sordular. Ben emekliyim, o da emekli. Bizim rütbemize gelen generallerin birbirlerini tanımaması olamaz zaten'' dedi. Doğan ile görev nedeniyle de bir araya geldiğini ifade eden Fırtına, ''Kendisini severim de sayarım da. Ben havacı, o karacı olduğu için yakın, sürekli bir ilişkimiz yok'' ifadesini kullandı.

Savcının kendisine, ''Başbakan'ın evinin üzerinden, camiye uçağını çakmışsın'' dediğini ileri süren Fırtına, şöyle devam etti: ''Caminin aleminin düştüğünü biliyorum. Cumhuriyet Bayramı provaları için uçaksavarlar üçlü üçlü geçerken, alçalırken bir sebeple alçak geçip ya egzozdan çıkan gazlar nedeniyle ya da başka bir sebeple parçalar yere düşmüş. Başbakana bilgi verdim. İkna ettim. Ertesi gün caminin tamir edilmesi için emir verdim. Sonra da anlıyorum ki bu cami işi 2003 yılı senesiyle ilgili değil. 'Meclisin üzerinden 2005'te uçmuşsun' dediler. Ben, 'Emekliydim' dedim.''

Fırtına, savcının, kendi kafasındaki kurgunun oluşabilmesi için o yönde sorular yönelttiğini, ikaz etmesine rağmen, bu yöndeki soruları devam edince, ifadede yer alan Başsavcı Vekilinin müdahale ettiğini anlattı. Yaşadığı bu olaylar nedeniyle şaşkınlık içinde olduğunu, böyle bir şey olmaması gerektiğini anlatan Fırtına, bir süre geçtikten sonra davanın açıldığını, iddianame yayınlanmadan önce de Balyoz olayını başlatan gazeteci Mehmet Baransu'nun Mart 2010'da çıkan ''Karargah'' isimli kitabının, 70-80 sayfasının tamamen iddianameyle ilgili olduğunu gördüğünü söyledi.

Baransu'nun kitabında ''Fırtına... elektronik imzasını taşıyan harekat planları...'' ifadelerinin yer aldığını anımsatan Fırtına, kendisine iftira edildiğini, suç uydurulduğunu iddia etti. Emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, Baransu'ya karşı yasal haklarını saklı tuttuğunu dile getirerek, arkasındaki gücün ne olduğunu araştırmak gerektiğini ifade etti. Fırtına, ''Ben iddia edilen bu çalışmaların ve eylemlerin hiçbirinin içinde bulunmadım. Buna rağmen, iddianamede, gerçek olmayan, doğru olmayan bu şeyleri gerçekmiş gibi, doğruymuş gibi gösterilerek suçlandığımı görmekteyim'' dedi.
 

İddianamede yer alan ifadeler

İddianamenin 451. sayfasında kendisi için ''Balyoz oluşumunun hava kuvvetleri yöneticisi konumunda kanaatine varılmıştır'' denildiğini ifade eden Fırtına, bunun yanlış olduğunu belirterek, bu cümleye ekleme yaparak, doğrusunun ''Balyoz oluşumunun hava kuvvetleri yöneticisi konumunda bulunmadığı kanaatine varılmıştır'' olduğunu kaydetti. Orgeneral Fırtına, şöyle devam etti: ''Eğer bu örgütün yöneticisi konumunda değilsem, burada bulunmamam lazımdı. Ancak bu haliyle, yani doğru olması haline rağmen cümlenin gerçeği yansıtıp, yansıtmadığı sorgulanmak zorundadır. Çünkü İbrahim Fırtına buradadır. Cümlede ifade edildiği şekliyle, Hava Kuvvetleri yöneticisi konumunda bulunmadığı kanaatine varılsaydı, İbrahim Fırtına burada olmayacaktı. O halde beni buraya getiren, tutuklu konuma sokan, hürriyetimden mahrum eden şey nedir? Benim yapmadığım, etmediğim, içinde bulunmadığım bir şeyi, yani, doğru olmayan bir şeyi doğruymuş gibi gösteren bir iddia kurgusudur.''

İddia makamının bir kelimeyi atladığını belirten Fırtına, iddianamenin 109. sayfasında da ''suç niteliğimizle ilgili kanaatimiz'' başlığındaki bölümde yer alan bazı paragraflarda kes yapıştır yöntemiyle aynı şeylerin alt alta yazıldığını anlattı. Fırtına, 58 kelimenim bir alt paragrafta aynı şekilde yer aldığını dile getirerek, iddianamede kendisini rahatsız eden, dikkatini çeken konulara değindiğini, bir kastının olmadığını kaydetti. Sanıklardan Ziya Toker ve Cengiz Köylü ile Oraj Planı'nı hazırladığı iddia edildiğini belirten Fırtına, Köylü'yü Harp Akademileri'nden tanıdığını, ilk defa duruşma salonunda gördüğünü söyledi. Fırtına, Toker ile de bir kere konuştuğunu belirtti.

Duruşmada savunma yapan Fırtına, esas suçlu ya da suçluların mahkeme huzurunda ifade vermesi gerektiğini belirterek, burada asıl ihtiyaç olan şeyin gerçek suçluların ortaya çıkarılması olduğunu söyledi. Fırtına, dönemin Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının bu iddianamede belirtilen suçlama kapsamında, kendisine hiçbir emir, direktif vermediklerini ve bir ricalarının olmadığını anlatarak, iddianamede, ''Hiyerarşi dışı bir yapının tespit edildiğinin'' belirtilmesine rağmen, kendisinin içinde olduğu böyle bir yapı olmadığını, iddianamede bunu destekleyen bir veri de bulunmadığını söyledi.

Balyoz Planı iddialarının söz konusu edildiği dönemde TSK'nın başında bulunan orgeneral ve oramirallerin yarısının 1960 yılından Çetin Doğan'ın devresi olduğunu ve kalanların da 1961 ve 1962 devrelerine ait olduğunu dile getiren Fırtına, savunmasını şöyle sürdürdü: ''Özden amiral ve ben, 1962'liyiz. Arada Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevinde Yaşar Büyükanıt gibi, LSE Komutanlığındaki Oktar Ataman gibi 1961'li generaller var. Şimdi soruyorum, sayın Çetin Doğan, kendi devre arkadaşları varken, niye 2 tane 1962'liyi yanına alsın? Niye 1962'liler birkaç ay sonra emekli olacağı belli olan sadece Çetin Doğan'la sonucu ne olacağı belli olmayan bir serüvene kalkışsınlar?''
 

Darbenin önlenmesi

Fırtına, iddianamenin 384'ncü sayfasında ''Darbenin gerçekleşmemesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın rolü olduğu'' şeklinde ifade yer aldığını ve Balyoz darbe girişiminin Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından önlendiğinin belirtildiğini hatırlattı. ''Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanının bu iddianamede belirtilen rolü konusunda kendisinin de bir şeyler söylemesi gerekir diye düşünüyorum'' diyen Fırtına, ''Benim 'Balyoz Güvenlik Harekat Planı' ve 'Oraj Hava Planı' ve çalışmaları ile ilgili söyleyeceğim şudur; ne bir kimseden emir, ne bir direktif aldım, ne de kimse benden bir talepte ve ricada bulundu. Ben plan, planlama yapmadım, yazmadım. Yap, yaz, çalış diye de bir direktif ve emir vermedim'' şeklinde konuştu.

Shakespeare'in 'Juluius Caeser' trajedisi

Fırtına, 45 yıllık havacılık hayatı boyunca, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türk milletini, Anayasa ve yasalarında belirtilen değer ve düzenlerini, menfaatlerini korumak ve savunmak için çalıştığını anlatarak, şunları kaydetti: ''Buna karşın, karanlık bir zihniyet ise tertiplediği bir iftira kampanyası ile beni, bizleri suçluyor, tutuklatıyor. Üzüntü ile karşılıyor ve kınıyorum. Bu suçlama beni ve burada bulunanları, darbeci, cuntacı, terörist ilan etmiştir. Reddediyorum. Bu oyun bana, William Shakespeare'in 'Julius Caesar' trajedisini anımsatıyor. İddianamede bana yöneltilen suçla ilgili içinde olmadığım, hiçbir şekilde yapmadığım durum ve fiilleri varmışcasına kurgulayan ve göstermeye çalışan bir iftira ve daha doğrusu bir terör örgütünün saldırıları ile karşı karşıya bulunmaktayım.''

Avukatlarının daha önce bu davanın Ankara'da görülmesi için başvuru yaptıklarını hatırlatan Fırtına, kendisi için davanın hangi mahkemede olursa olsun fark etmeyeceğini söyledi.
Fırtına, ''Tek isteğim asıl suçluların burada yargılanıyorken görmektir. Ben yaşarken o günü görmek istiyorum'' dedi.

 

Oraj Hareket Planı

Fırtına, Oraj Harekat Planı'na değinerek, planın askeri usullere göre yazılmadığını, baş emrinin olmadığını, yürürlüğe gireceği tarihin yer almadığını ve hangi amaçlarla yazıldığının belirtilmediğini kaydetti. Plan görevleri için tüm Hava Kuvvetleri birliklerinde harbe hazırlık seviyelerinin en üst düzeye çıkarılmasının istendiğini ifade eden Fırtına, Hava Kuvvetlerinde uçakların harbe hazırlık seviyesinin sulh ve harp şartları için farklı olduğunu söyledi. Uçakların faaliyetini yüzde 80'lerden yüzde 90-95'lere çıkarmak için, bir kuvvetin yıllık bütçesine yakın kaynak ihtiyacı gerektirdiğini anlatan Fırtına, böyle bir şeyin gizli olarak yapılamayacağını dile getirdi. Planda geçen ''Birinci Taktik Hava Kuvvetleri Komutanlığı Ege uçuşlarını planlayacak'' ifadesine değinen Fırtına, bu tür faaliyetlerin Genelkurmay Başkanlığı direktifleri ve Hava Kuvvetleri Komutanlığınca kararlaştırılan bir plan uyarınca yürütüldüğünü vurguladı.

Uçağın Yunan kuvvetlerine düşürülmesi

''Ege uçuşları sırasında bir uçağın Yunan kuvvetlerine düşürülmesi'' iddiasına da değinen Fırtına, ''Bunu kabul etmek zor. Bunu yazanın evvela bir Türk olabileceğine inanmıyorum. Asker de olamaz. Askerse de belli ki askerlikten hem maddeten hem de manen ayrılmış. Askerse bizden biri addedemeyeceğim bir sapıktır. Bunu yazan vefayı boza sanmıştır. Bunlara insan bile demek bana zor geliyor'' şeklinde konuştu. Hava Kuvvetlerinde pilot yapılacak kişilerin ülkenin en iyilerinden seçildiğini, ''akıl, yürek ve bilek'' kriterlerine göre ölçümler yapıldığını dile getiren Fırtına, şöyle devam etti: ''Oraj planı denilen bir iftirada, komutan, pilotlarından birine git kendini şu düşmana vurdur, diğer arkadaşına da o kendini vuramıyorsa, git sen onu vur, deniliyor. İnsan cinnet halinde olsa bile böyle bir şey diyemez. Biz bunları savaşçı yapmak için ter, kan, para ve zaman harcıyoruz. Böyle bir emri ne veren olur, ne de kabul eden olur. Bu cinnet işi. Harbe hazır bir pilot, muhariptir, savaşçıdır. Gerek kurum gerekse pilotlar, kazanılmış bu ehliyet seviyesini güncelleştirerek korumak zorundadırlar. Uçaklar havada manevra yaparken yer çekimine karşı sapma yaparlar ve neticesinde bundan kaynaklanan bir karşı kuvvetin etkisinde kalırlar. Bir savaş pilotu, bu yük altında işini yaparken şarkı söyleyebilmelidir. Beraber uçtuğu kol arkadaşlarıyla görev ve kader paylaşımı yapılır, hayatidir.''

'Bende bir cani, katil durumu var mı'

Fırtına, bu şekildeki iddialarla, millete ''İşte bakın sizin komutan dediğiniz, Hava Kuvvetleri Komutanı yaptığınız kişi, kendi arkadaşını kurban edecek, bir diğerine 'arkadaşını vur, öldür' diyecek kadar kendini bilmez, cani ruhlu bir kişi olarak takdim edilmeye çalışıldığını'' söyledi. ''Sayın başkan bana bakıyorsunuz. Bende bir cani, katil durumu var mı?'' diyen Fırtına, ''Beni öldürseniz bu kadar yaralayamazsınız'' dedi. Fırtına, ''Ben 70 yaşındayım. Benim sadece bir şerefim var, milletimize bıraktığımız. Kimse bununla oynayamaz. Türk Silahlı Kuvvetlerine bıraktığımız şeref madalyasıdır'' diye konuştu.

Fransa Cumhurbaşkanının, kendisine şeref madalyası verdiğini ancak Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili parlamentoda alınan karar nedeniyle bir mektup eşliğinde bunu iade ettiğini belirten Fırtına, şunları kaydetti: ''Böyle bir suçlamayı asla kabul etmiyoruz. Bana, bize, komutan denilen kişilere halkın bakış tarzı eskiden 'A' ise, iddianamedeki suçlama ve karalama nedeniyle bu bakış 'B' durumuna getirilmek isteniyor. Ben MGK'da bulundum. Orada benim sözüme güvenenler şimdi bana 'bu adam cani oldu' diye bakıyorlar. Gidilen yolun, yapılmak istenilen şeyin ne olduğunu anlayacak yaşta ve baştayım. Bu komployu yapan, bize cani görüntüsünü vicdanları sızlamadan yakıştırarak itibarımızla oynayan, nice emeklerle savunma ve korunmamız için oluşturulmuş bir sisteme dinamit koyarak ateşleyen ve ülkemiz güvenliğini tehlikeye sokan, asıl suçluların, gerçek darbeci, gerçek cuntacı ve gerçek teröristlerin burada, bu sayın mahkeme önünde hesap vermelerini diliyor, umut ve talep ediyorum.''

Acil durum çağrısı

''Er Ryan'ı Kurtarmak'' filmini anımsatan Fırtına, Er Rayn'ı kurtarmak için onurlu bir çaba gösterilirken, Balyoz davasında ise milleti için hayatını ortaya koyanlara ''alçakça bir saldırı'' durumu olduğunu söyledi. Havacılıkta mala ve cana zarar verecek ciddi bir tehlikenin mevcudiyeti haline Emergency denildiğini, bunda acil işlem gerektiğini ifade eden Fırtına, ''Bu nedenle ben Emergency deklare ediyorum. Yani bildiriyorum. Alarm gibi, S.O.S gibi. Emergency deklaremin; tüm yurtseverler, aydınlar, üniversiteler, barolar, gazeteci ve yazarlar, çözüme süratle katkı sağlayabilecek kurum ve kuruluşlar tarafından duyulmasını diliyorum'' dedi.

Shakespeare'in ''Sezar Trajedisinin Son Perdesi''nden alıntı yapan Fırtına, bu eserde anlatılmak istenenin nereden bakılırsa bakılsın, değişmeyen ya da affedilmeyen tek şeyin ihanet olduğunu vurgulayarak, ''Biz ihanete uğradık. Tarih bunu böyle söylemiştir. İhanetin cevabı mutlaka bulunur veyahut alınır'' diyerek savunmasını tamamladı. Fırtına'nın bu sözleri bazı sanıklar tarafından alkışlanınca mahkeme başkanı sanıkları uyardı. Duruşma, Fırtına'nın avukatlarının savunmasını yapmasının ardından perşembe gününe ertelendi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler