İhracatçılar kurdan rahatsız

İhracatçılar aşırı değerli Türk Lirası'ndan, kurlardaki dalgalanmadan rahatsızlar. Hangi yıl baz alınırsa alınsın Türk Lirası'nın aşırı değerli olduğunu söyleyen ihracatçılar, TL'deki değerlenmenin ihracat bağlantıları nedeniyle kendilerini sıkıntı içinde bıraktığını kaydediyorlar.

İhracatçılar kurdan rahatsız
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 02.08.2010 - 09:01

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, değerli TL'nin Türkiye'ye sıcak para girmesine neden olduğunu, bunu önlemek için Tobin vergisinin (kısa vadeli sermaye hareketlerine vergi getirilmesi) düşünülebileceğini belirttiğini kaydetti. Büyükekşi, ''aslında Tobin vergisi falan bir sonuç. Bizim isteğimiz Tobin vergisi falan değil. Bizim isteğimiz rekabet edebilecek bir kur'' dedi.

Tobin vergisinin oranının yüzde 1 ile yüzde 5 arasında bir rakam olabileceğini ama onu rakam söylemek istemediklerini bildiren Büyükekşi, şunları söyledi: ''Burada aslında Tobin vergisi falan bir sonuç. Bizim istediğimiz Tobin vergisi falan değil, bizim istediğimiz rekabet edebilecek bir kur. Kur değerlenince Türkiye'ye sıcak para çok geliyor. Sıcak para da bizi rahatsız ediyor. Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesini sağlıyor. Bugün parite 1,29'lara çıktığı halde maalesef 1,95 TL avronun karşılığı, dolar da 1,52'ye düşmüş durumda. Daha 15-20 gün önce parite 1,20'lere düştüğü halde avro 1,89'du, dolar da 1,58'ler seviyesindeydi. (Bu kurla) Türk ihracatçısı nasıl maliyet yapacak, nasıl hesap yapacak, nasıl altından kalkacak? Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın açıklaması var, 'verimliliği artırın' diye, artık artırılacak verimlilik kalmadı. İhracatçı, kemerini sıka sıka son noktaya geldi. Türkiye, bu şekilde maalesef bir ithalat cenneti oluyor. Sadece ihracatçı bu işten zarar görmüyor, Türkiye'nin cari açığı artıyor. Cari açığın artmasının en büyük sebebi de gerek ihracatçı ara malı ithal ediyor, gerek üretme yerine herkes satın almayı tercih ediyor.''
 

'2003 kur seviyesi minimum olması lazım'

Türkiye'de ne sanayicisinin ne de ihracatçısının bu kurla başa çıkabildiğini bildiren Büyükekşi, ''verimlilik konusu da maalesef doğru bir saptama değil. 9 yıldan beri kur aynı yerde. 2001 yılından beri... Merkez Bankası'nın 2003 yılına göre yaptığı hesaplamada bile Türk Lirası yaklaşık yüzde 27 daha değerli. 2003 seviyesi minimum olması lazım. Burada Türkiye'nin uluslararası piyasalarda rekabet edebilmesi için...'' diye konuştu.

ABD Başkanı Barack Obama'nın 5 yılda ABD ihracatının yüzde 50 artmasını talep ettiğini anlatan TİM Başkanı, şunları söyledi: ''Niye, 2 milyon işsize iş bulmak için. İhracatı istihdamın en önemli kaynaklarından birisi görüyor. Çin, parasının değerini artırmamak için çok büyük bir çaba gösteriyor. Biz de bu konuda gerçekçi davranmamız lazım. Türkiye'nin üzerindeki aşırı kur baskısını bir şekilde almamız lazım. Bunun için biz işte Tobin vergisi gibi 'ihracatın ithalatı karşılama oranı çıpa olması lazım' dedik, kur istikrar fonu dedik, aslında bunların hepsinin sebebi kur. Aşırı değerlenmiş kur bizim uluslararası piyasalarda rekabet etmemizin önündeki en büyük engel. Verimlilik konusu artık son raddeye geldi. Çünkü bundan sonrasını daha fazla sıkıştırırsanız o zaman insanlar ne yapıyor, farklı metotlar uyguluyorlar, işte aramalı, hammaddeyi ithal ediyorlar. Bunun dışında da yapabilecekleri bir şey maalesef şu anda söz konusu değil.''
 

İTHİB Başkanı Gülle

Tekstil ve Hammaddeleri Sektör Kurulu Başkanı, İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Gülle, rekabet edilemeyen kurun, TL'nin çok değerli olmasının ABD pazarını, bu pazara bakış açısını, mal satma heyecanını kaybettirdiğini söyledi. 10 senedir girdi, üretim maliyetlerinin düşürülmesini ve reel bir kur istediklerini bildiren Gülle, ''Onun haricinde hiçbir şey istemedik bu devletten. Elektrik, işgücü maliyetlerinin düşürülmesi ve reel kur. Şimdi de bunu istiyoruz. Çünkü bazı pazarlara girmenin kilidi sadece reel bir para birimidir. Onlar istediklerimizi vermemeye, biz de ihracatı artırmaya devam ediyoruz. Demek ki bu böyle gidecek'' dedi.

Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Tolunay

Deri ve Deri Mamulleri Sektörü Kurulu Başkan Yardımcısı, İstanbul Deri ve Demir Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Lemi Tolunay, kur nedeniyle sektördeki herkesin bu kış sezonunda ne kadar zarar ettiğini hesapladığını kaydetti.
Tolunay, şunları söyledi: ''Deri ürünlerde genel cironun yüzde 65-70'i kış, yüzde 30-35'i yaz sezonunda yapılıyor. Şu anda teslimatını yaptığımız mallar kış sezonu yani Eylül, Ekim, Kasım, Aralık'ta satılacak. Bu malların maliyetini geçtiğimiz Kasım, Aralık aylarında yaptık ve fiyatları fikse ettik, ürünlerimizi, koleksiyonlarımızı hesapladık. Piyasaya çıktık dedik ki fiyatımız budur. O zaman avro 2,2 TL'deydi, şimdi 1,92'ye indi. Şu anda biz hasar tespiti yapıyoruz. Sattığınız malı teslim etmek zorundasınız. Geri dönüşü yok. Herkes, ben bu kış sezonunda ne kadar zarar ettiğini hesaplıyor.''

 

İSO Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan, kur için bir rakam vermenin doğru olmayacağını bildirerek, ''2'mi doğrudur, 2,40'mı doğrudur, 1,90'mı doğrudur. Bir rakam vermek zor. Ama geçen 8-9 sene içindeki girdilerin maliyeti ortada, TL faizinin maliyeti ortada. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman, 9 sene önceki kurla bugünkü kurun aynı olması ne kadar doğru, ne kadar sağlıklı'' dedi. Bahçıvan, dünyanın küçük bir köy halini aldığını, bir malı satabilmek için dünya piyasalarında yalnız olunmadığını anlattı. Erdal Bahçıvan, dünyada yoğun ve acımasız bir rekabet yaşandığını, ürün kalitesi, pazarlama gücü, lojistik imkanlar ne kadar mükemmel olursa olsun ülkenin verdiği rekabet gücü bunları karşılamadığı takdirde global rekabette, acımasız savaşta elde edinilen yeri koruma noktasında sıkıntıyla karşı karşıya kalındığını kaydetti.

Türkiye'nin son 20 yıldan beri sıcak para politikasıyla, sürekli olarak sıcak parayı cezbetmek noktasında Türk Lirasına belli bir getiri sağlamak amacıyla, kendi üreticisi, ihracatçısı ve sanayicisini yeterince desteklemeyen bir mali politika izlediğini öne süren Bahçıvan, şunları söyledi: ''Özellikle 2001 krizinden sonra alınan tedbirlerle de Türk sanayicisi belki de kur konusundaki son 20 yılın ağır sürecini geçirmekte. 2001'den sonra belki kısa bir dönem çare olarak düşünülmüş olan kur politikası, yeni bir mali politikaya ihtiyacının olduğu konusunda herkes mutabık olmasına rağmen, son 4-5 yıldır hala daha devam etmekte. Belki karşı görüş diyecek ki faizler 70-80'lerde değil, tek haneli faizlere düştük. Tek haneli faizlere düşmemize rağmen, hala daha dünyada birçok ülkenin ödediği reel faizden çok daha fazlasını vermekteyiz. Hala daha döviz bazında yüzde 5-6-7 ile Türkiye'de mevduat toplanabilmekte. Bunlar da kullanan kişilere yüzde 8-9-10'larla satılabilmekte. Türkiye'nin faiz parametresi dünya rekabetinin, dünyadaki finans piyasalarının kat be kat üstünde.''
 

'Seçim öncesinde, radikal bir farklılaşma olacağını tahmin etmiyorum'

Türkiye'de artık üretimini ve ihracatını sürdürebilir bir yapıda oluşturacak yeni bir mali politikayı hedeflemesi gerektiğini bildiren Bahçıvan, şöyle devam etti: ''Seçim öncesinde, seçimlere 1 yıldan daha az bir zaman kala, ben çok temel ekonomik, mali politikalarda radikal bir farklılaşma olacağını tahmin etmiyorum. Ancak 2011 seçimlerinden sonra olabilir. IMF'siz (Uluslararası Para Fonu) bir dönem olacağı gözükmekte. Mali yasa (mali kural), seçim öncesi veya sonrası büyük bir ihtimalle çıkacak. Orta vadeli programla birlikte Türkiye'nin nasıl bir 10 senelik projeksiyon oluşturacağı ve bunun üretim, sanayi ve ihracat bazının ne şekilde güçlü tutulacağı noktasında, yeni bir ekonomik anayasaya ihtiyacı var.''

Para piyasalarının çok sığ olduğunu, 300-500 milyon dolarlık bir tane tahvil satışı veya iki tane yabancı fonun Türkiye girme konusunda vermiş olduğu kararın bir anda piyasayı çok rahatlatıp, kuru yüzde 3-4 aşağıya çekebildiğini belirten Bahçıvan, şöyle konuştu: ''Şu anda da sıcak paranın kendisine iyi getiri sağlayacak limanlar aradığı bir döneme girdik. 3-5 mali oyuncunun, büyük fonun, finansal spekülatörün eline bırakılacak kadar Türkiye'nin ihracatını ve sanayisini ucuz ve kısa vadeli değerlendirmeden uzak bir süreç, inanıyorum ki önümüzdeki seçim sonrasındaki ekonomik politikada değerlendirilecek. Türkiye'nin yeni, rekabet edilebilir bir kur politikasıyla devam etmesi gerekir. Tabii ki Türk parasını koruyalım ama şu anda 1,50 dediğimiz rakam 2001 yılındaki kur seviyesi. Rakam söylemek çok yanıltıcı olur. Neticede karşı görüş, 'piyasa bunu yapıyor' diyor. Ben de diyorum ki iki tane fon bu. İki tane büyük fon Türkiye'ye 500'er milyon dolar getirdiği zaman biz bunu piyasa olarak adlandırıyorsak burada bir hata var demektir. Çünkü Türkiye'de bir döviz borsası, piyasası maalesef henüz yok. (Dolar-TL kuru) 2'mi doğrudur, 2,40'mı doğrudur, 1,90'mı doğrudur. Bir rakam vermek zor. Ama geçen 8-9 sene içindeki girdilerin maliyeti ortada, TL faizinin maliyeti ortada. Bunların hepsini üst üste koyduğumuz zaman, 9 sene önceki kurla bugünkü kurun aynı olması ne kadar doğru, ne kadar sağlıklı. Kuru sabitlemek de doğru değil. Türkiye bunun acısını da yıllarca yaşadı. Sabit kurun 5-6 sene sonra sıkışıp patladığını da gördük. Türkiye'nin sıcak para, kısa vadeli sermaye girişlerini belli bir disiplin altına almasıyla kurun, kur borsasının ve Türk Lirası'nın gerçek değerinin daha sağlıklı ve daha az tartışılabilir bir ortama gelebileceğini düşünüyorum. Piyasanın dengesini bozan kısa vadeli sermaye hareketleri. Türkiye'de bir olay olsa, iki tane fonun 2 milyar dolar çıkarmasıyla kur 2 liraya çıksa gerçek rakam bu diyebilecek miyiz? Girişlerin ve çıkışların çok kolay yaptırmadığımız zaman piyasanın olması gereken gerçek seviyesi daha rahat ortaya çıkacaktır.''

Bahçıvan, Türkiye'de oyunda eşit rekabet edebilme şansının, sadece finansman maliyeti değil, uzun vadeli kaynak bulabilme konusunda henüz daha rakip ülkelerle eşdeğer bir boyutta olmadığını, özellikle başta petrol ve elektrik olmak üzere temel enerjide maliyetler fevkalade yüksek seyrettiğini kaydetti. Bunların temel nedenini, Türkiye'nin sürdürebilir bir ekonomik vergi kaynağı olmamasına bağlayan Bahçıvan, ''Sistem normal yoldan vergi toplayamadığı için dolaylı yoldan vergi almak zorunda. Temel olay kayıt dışının çözümlenmesinden geçiyor. Maalesef hala daha adil bir vergi sistemi oluşturamadığı için benzinin, elektriğin, iletişimin üzerine bindirerek açığı bir şekilde kapatmaya çalışıyor. Bataklığın kurutulması gereken tarafı ne diye sorulursa, Türkiye mutlaka ve mutlaka kayıtdışını kayıtiçine almalı'' diye konuştu.
 

Çimento ve Toprak Ürünleri Sektörü Kurulu Başkan Yardımcısı Kayan

Çimento ve Toprak Ürünleri Sektör Kurulu Başkan Yardımcısı, Orta Anadolu Çimento ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Bahadır Kayan, kurdan tabii ki rahatsız olduklarını söyledi. Devletin politikasının belli olduğunu, Merkez Bankası'nın özerkleştiğini, Hazine'nin ayrı çalıştığını, uluslararası rekabet ortamı, finans dünyası bulunduğunu anlatan Kayan, şöyle devam etti: ''Ama şahsi fikrim, biz istiyoruz diye kurun iyileşebileceğini düşünmeyecek kadar da bu yollardan geçtik. Fakat iki şey çok kritik. Bir tanesi ihracat yıllık bazda çok kontak yapılan bir iş. Onuncu, onbirinci ayda gelecek yılın fiyatlarını yapıyor, el sıkışıyoruz. Şu şansızlık olursa, ben tüm hesaplarımı bir dolar 1,5 liradan yaptım, el sıkıştım, üç ay sonra bu 1,2, 1,3'e gelirse bizler batarız. Biz bunları geçtiğimiz yıllarda değişik dönemlerde yaşadık. Yıl ortasında kapı kapı gezip, bence ticari ahlaka uymayacak şekilde (kusura bakmayın biz fiyatı artırmak zorundayız) dediğimiz bir dönemi yaşadık. Yılın ortasında kontratlarda imzamız olmasına rağmen, yaka paça masaya oturttuğumuz insanların paralarını aldık.''

Önümüzde seçimlerin olduğunu, ani yapılacak girdi fiyatlarındaki oynamalar için de aynı şey söz konusu olacağını belirten Kayan, şöyle dedi: ''Biz, ekim sonu gibi İtalya'nın Bologna kentinde fuarımız var. Tüm işlerimizin yüzde 80'ini o fuarda bitiriyoruz. Doğalgaz ve elektriğin fiyatı belli. Burada fuarda fiyatları 2011 sonuna kadarki dönem için belirleyeceğiz. Döndük eve, yıl sonunda veya hemen seçimden sonra bir zam bombası, girdilerde artışlar türbülansa sebep olacaktır. Biz bunu da yaşadık. Şu anda sektörümüzün içine düştüğü durum tamamen bununla ilgili birşeydir. Doğalgaz zammı, döviz seyri üst üste bindiğinde kontratı yaptıktan sonra zarar etmeye başlamanız ve fiyat artırmak için ısrar edince de pazar dışı kalmanız. Amerika pazarı kaybedilmiş bir pazardır. Devletin bu tarz hareketlerde ihracat camiasını dikkate alması gerekir. Son çeyreklerde yapılan girdi zamları ölçüsüz olursa gerçekten sektörü çok kötü etkiliyor.''
 

Türkiye Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Yenigün

Türkiye Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Edip Yenigün, dolar ve avro bazında iş aldıklarını bildirerek, ''kurdan nasıl rahatsız olmazsınız?'' dedi. Geçen yıl Rusya'da Omsk şehrinde Ikea projesi yaptıklarını, 320 bin metrekare bir inşaatı 18 ayda bitirdiklerini belirten Yenigün, şunları söyledi: ''Bizim taahhüdümüz bunun yarısını ruble, yarısını da avro ver şeklindeydi. Avro, 1,90'lara kadar düştü. 11 milyon avro alacaktık, 1,5 milyon avro zarar ettik. Bu işin başka bir ayağı var. Siz yurtdışında iş için avans alıyorsunuz. O avansı Türkiye'ye getirip bankaya yatırıyorsunuz. Zamanı gelince malzeme alacaksınız, işçilik ödeyeceksiniz. Para benim değil. Maliye, diyor ki 'sen kur artışından, veya faizden kazanç elde ettin. Getir bakalım o kazancın vergisini'. Maliye Bakanı'na anlattık. Şaşırdı, böyle bir şey olur mu diye. Bundan dolayı hiç kimse parayı Türkiye'ye transfer etmiyor. Böyle olunca yurtdışı müteahhitlik hizmetleri kayıtdışı oluyor. Kayıtdışı değil aslında. Böyle olursa ben Rus bankalarında paramı yatırırım, ödemelerimi yaparım, kalan paramı getiririm. İyiye doğru gideceğiz.''

Tütün ve Mamulleri Sektör Kurulu ile Ege Tütün İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Noyan Kazım Gürel, devamlı değişen kurdan çok para kazandıklarını, sabit kurdan etkilenmediklerini ama istikrar sağladıklarını söyledi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler