İkinci öğretimleri üzen harç kararı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki Bakanlar Kurulu toplantısı sona erdi. Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleşen toplantı yaklaşık 5.5 saat sürdü. Toplantının ardından açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Birinci öğretimde harçlar kaldırılmıştır'' dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Toplantı sonrasında ''müjde'' olarak açıklamak istediğini belirten Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversite öğrencileri için harçların kaldırılacağı müjdesinin, bugün bir kararnameyle gerçekleştirildiğini belirtti.
Arınç, şöyle konuştu:
''Sayın başbakanımızın, bakanlarımızın imzaladığı kararnameyle bundan böyle birinci öğretimden katkı payı alınması, yani harçlar tamamen kaldırılmıştır. 2011-2012 öğretim yılı sayısı itibarıyla 1 milyon 524 bin 380 öğrenci bu harçların kaldırılmasından doğrudan istifade edecektir. Aynı şekilde açık öğretimden katkı paylarının alınmasına da son verilmiştir. Yine 2011-2012 eğitim-öğretim yılında 1 milyon 951 bin 494 öğrenci de bundan istifade etmiş olacaktır.''
Arınç, birinci öğretimden ve açık öğretimden harçların kaldırılmasının bugün gerçekleştiğini ifade ederek, bu akşam mükerrer veya yarın ki Resmi Gazete'de kararnamenin yayımlanacağını bildirdi.
CHP'li vekiller kampa neden alınmadı?
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bülent Arınç, Suriyeli sığınmacı sayısının 100 bine yaklaştığı ve sığınmacılar dolayısıyla halkın tedirgin olduğu yönündeki haberlerin sorulması üzerine, ''Bu, tamamen spekülatif amaçlı uydurma haberlerdir'' diye konuştu.
Türkiye'ye sığınanların sayısının 80 bini geçtiğini ve onlar için hazırlanan tüm merkezlerin dolduğunu ancak yeni iki kamp hazırlığı yapıldığını anlatan Arınç, Türkiye'nin bu sığınmacıları insani amaçlı kabul ettiğini ve onların tüm ihtiyaçlarını karşıladığını söyledi.
Türkiye'nin bu davranışının sadece bölge ülkeleri değil dünyaca takdir gördüğünün altını çizen Arınç, Türkiye'nin yaptığı insani davranışı ABD'den AB ülkelerine, BM ve Güvenlik Konseyi'nin de sahiplenmesi gerektiğine dikkat çekti.
Kendileri açısından maliyetin yüksek olmasına karşın oradaki katliamları gördükten sonra Türkiye'nin daha da fazlasını yapacağını bildiren Arınç, şunları kaydetti:
''Suriye konusunda Türkiye'yi eleştirenlere sadece bugünkü gazetelerde cesetlerin fotoğraflarını görmelerini tavsiye ederim. Yanyana dizilmiş yaşları 5,6, 10 olan masum çocukların nasıl katledildiklerini açılan dere yatakları gibi toplu cesetlerin nasıl üst üste bir tarafa atıldıklarını, Halep'te bombalanmadık hiç bir sokak ve ev kalmadığını, oralarda da binden fazla insanın hayatını kaybettiğini görmelerini dilerim.
Eğer biraz vicdan sahipleriyse eğer biraz utanma ve üzülme duyguları varsa Suriye'de yaşanan bu vahşet karşısında Türk hükümetinin insancıl tavrını herhalde desteklemeleri gerekir diye düşünüyorum.''
Bülent Arınç, Suriyeli sığınmacılar dolayısıyla halkın tedirgin olduğu yönündeki haberleri ''Tamamen spekülatif amaçlı uydurma haberler'' olarak niteledi. 80 bin kişinin sığındığı bir ortamda kendi aralarında farklı kültürler, farklı etnik yapı, farklı dinsel yapı dolayısıyla zaman zaman sorun yaşayabileceğini ama şu ana kadar kendilerini tedirgin eden hiç bir olayın yaşanmadığının altını çizen Arınç, şöyle konuştu:
''Bugün Sayın Hatay Valisi'nin Anadolu Ajansı mahreçli bir açıklaması var; 'Sığınmacıların Türkiye'ye gelmeye başladığı 1,5 yıldan bu yana adliye veya vilayete intikal eden olay sayısı 150'yi geçmemektedir. 1,5 yılda bugün 80 bine ulaşan insanlar arasında kavga, dövüş, darp etmek ya da bir başka şekilde adliyeye ya da idareye intikal eden olay sayısı 150 ise bunu yazmak çizmek herhalde çok doğru bir şey değil.''
Arınç, Suriye'de yaşanan olaylarda muhalif güçlerin çabalarından ve gayretlerinden memnun olmayanların, Suriye'den sığınmış olan insanları spekülatif haberlerle örselemeye çalıştıklarını ifade etti.
CHP heyetinin kamp ziyareti
Soruları yanıtlarken CHP'li milletvekillerinin, sığınmacıların kamplarına yönelik ziyaretlerine de değinen Arınç, milletvekillerinin general, albay ve ailelerinin kaldığı Apaydın kampına girmek istemelerini ''Bu tamamen siyasi ve provokatif amaçlı bir davranıştır'' şeklinde konuştu. Arınç, şunları kaydetti:
''Sivillerin, kadınların, erkeklerin, çocukların kaldığı onlarca kamp varken onların hiç birisi ziyaret edilmek istenmiyor. Sadece Suriye'den rütbeli, rütbesiz asker, general onların aileleri ile kaldığı sadece o kampa girmek istiyorlar.
BM ve uluslararası mevzuatta da kadınların, çocukların, erkeklerin kaldığı kampların statüsü ile asker kişilerin kaldıkları kampların statüsü birbirinden farklıdır. Kadınlar, erkekler, çocuklar hayat memat endişesi ile sığınmacı olurlar, mülteci ya da sığınmacı kapsamında kamplarda kalırlar. Oysa rütbeli olsun, rütbesiz olsun askerler emre itaatsizlik ederek ülkelerinden ayrılırlar. Yani 'Sen bana halkımı öldürmem için emir veriyorsun, bana bunun için silah veriyorsun, ben emir komuta zinciri altında çalışmak istemiyorum...' O zaman onun cezası ölümdür orada. Ölümden kaçarak Türkiye'ye geliyor. Bunların içerisinde general de var, albay da var.
Dolayısıyla onlar yanlarında getirebildikleri aile fertlerinin dışında ailelerini, sülalelerini, aşiretlerini orada bırakmış insanlardır. Bu insanların bilinmesi, kendisiyle görüşülmesi, kimliklerinin tespit edilmesi halinde hem kendilerinin hem de oradaki yakınlarının zarar görmesi ihtimali vardır. Bugüne kadar asker kimlikli kişilerin kaldığı ne Türkiye'deki bir kampa ne de başka bir ülkedeki kampa siyasi kişiler girmemişlerdir, girememişlerdir, girmeleri de uygun değildir.''
Arınç, ''Bunu Sayın Kılıçdaroğlu'nun da bilmesi gerekir ama O, 'kamplarda acaba muhalifler için asker mi yetiştiriliyor? Müslüman kanı dökmek için insanlar mı yetiştiriliyor' diyerek dikkatleri maalesef çok olumsuz bir noktaya çekmek istiyor'' dedi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
''O milletvekillerine şunu sormak istiyorum; orada kadınların, çocukların, erkeklerin yani halkın kaldığı onlarca kamp varken niçin onlardan birisini ziyaret edip onların dinlenmesi, düşüncelerinin alınması noktasında bir çabanız olmuyor da kolaylıkla girmemeniz gereken oradaki insanların rızası olmadıkça da, görüşülmesine imkan olmayan bir kampa girmek için ısrar ediyorsunuz?
Bu tamamen siyasi ve provokatif amaçlı bir davranıştır. Sanıyorum Dışişleri Bakanımız da AFAD yetkilileri de bu konuda beyanda bulunmuşlardır.
Kamplarda bütün imkanlar karşılanmıştır, karşılanmaya da devam edilecektir. Suriye'deki bu ceberut rejim, kendi halkını katleden bir rejim son bulana kadar Türkiye'nin insanı amaçla kendisine gelenlere kucak açmaya devam edecektir.''
Gaziantep saldırısı
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Gaziantep'teki patlama ile ilgili, ''PKK, şu ana kadar üstlenmemiş olsa bile, elde edilen bilgiler ve bulgular bu eylemin özellikle resmileri, fotoğrafları da neşredilen bir kısmı tutuklanmış bir kısmı halen aranıyor olan faillerini de dikkate aldığımızda, tamamen örgütün işi olduğu herhalde ayan beyan ortaya çıkmış durumdadır'' dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bülent Arınç, ''Gaziantep'teki patlamanın, PKK'nın 'Ses getirecek eylemlerinden' biri olarak mı nitelendirmek gerekir'' şeklindeki soruyu yanıtlarken, şehir olarak olayın nerede olabileceğini bilemediklerini ancak daha çok ses getirecek, acıyı daha da büyütecek eylemler konusunda duyumlar ve bilgiye yönelik değerlendirmeler yapıldığını söyledi.
Gaziantep'te meydana gelen olayın, PKK'nin bu niyetlerinin gerçekleşmiş eylemi olarak düşünülebileceğinin altını çizen Arınç, güvenlik güçleri ve istihbarat ekiplerinin bu konuları yakından takip ettiğini ve bunların önlenmesi konusunda adımlar attığını da belirtti.
Arınç, istihbarat şaşırtmacalarına rağmen başka kanalları da kullanarak bu olayların önlenmeye çalışıldığına işaret etti.
Bülent Arınç, ''Gaziantep'teki olay çok acı bir olaydır. PKK, şu ana kadar üstlenmemiş olsa bile, elde edilen bilgiler ve bulgular bu eylemin özellikle resmileri fotoğrafları da neşredilen bir kısmı tutuklanmış bir kısmı halen aranıyor olan faillerini de dikkate aldığımızda, tamamen örgütün işi olduğu herhalde ayan beyan ortaya çıkmış durumdadır'' ifadesini kullandı.
Soruşturmanın devam ettiğini anımsatan Arınç, faillerin yakalanarak yargıya teslim edileceğini düşündüklerini söyledi.
Çiçek'in 11 maddelik metni
Bülent Arınç, TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in bugün medyada yer alan ''11 maddelik uzlaşma metnine'' ilişkin bir soru üzerine, metni Türkiye'de yaşayan herkesin ''Evet ne kadar doğru'' diyebileceği bir metin olduğunu ancak muhatabının kim olduğunun da Çiçek'e sorulması gerektiğini kaydetti.
Arınç, şöyle kaydetti:
''Biz de şöyle düşündük; 'Bu bildirinin muhatabı kimlerdir? Kimler böyle bir mutabakata katılacaktır? Sayın Başkanın bu çağrısı kime karşı yapılmıştır? Ben doğrusu burada muhatap bulamadım. Şahsen okuduğumda veya bu konu üzerinde çalıştığımda, Sayın Başkan belki maksadını açıklayacaktır; bugün, yarın, önümüzdeki günlerde. Yani bunu TBMM içindeki partilerin imzalaması gereken bir bildiri olarak mı düşündü yoksa sadece kamuoyuna ilan edilen bir düşünce açıklaması olarak mı gördü bilemiyorum.
O bildirinin muhatabı hükümet değildir, TBMM içi midir onu Sayın Başkan'ın açıklaması lazım. Grup Başkanvekilleri midir, sivil toplum kuruluşları mıdır yoksa 'Halkımızın hissiyatı bu yöndedir, ben de halkın temsilcileri olan TBMM'nin başkanıyım, halkın arzu ettiği bu 11 maddelik muhtırayı açıklamak istiyorum ve buna sahip çıkanlar da sahip çıktıklarını ifade etsinler' mi demek istemiştir. Sayın Başkanımızın gayesini amacını biz kendisini bulduğumuz zaman sorarız.''
Sosyal Güvenlik Reformu
Bülent Arınç, bir soru üzerine, sosyal güvenlik reformu kapsamında kıdem tazminatı tasarısı konusunun bugünkü Bakanlar Kurulu gündeminde olmadığını bildirdi.
Arınç, ''Tarafların bir araya gelerek mutabık kaldıkları bir konuyu biz belki tasarı haline getirebiliriz ama bu konu bir taslak olarak veya en azından olabilirliği konusunda tartışmaya açılan bir konuydu. Sonradan taraflar bu konuda uzlaşamadıklarını, bundan endişe duyduklarını ifade ettiler.
Aslında çalışanlar lehine kıdem tazminatını garanti haline getirebilecek, sadece bir yılın dolmasından sonra kıdem tazminatı değil çalışan sürelerle de uyumlu bir noktaya getirebilecek bir taslak üzerinde konuşulmuştu. Ancak bu şu an için gündemden kalkmıştır. Bunu tasarı haline getirmek, TBMM'ye sevk etmek söz konusu değildir. Bunu herkes rahatlıkla söyleyip konuşabilir.''
En Çok Okunan Haberler
- Bahçeli'nin açıklamaları sahaya nasıl yansıdı?
- Cinsel içerikli videolar çeken karı-koca tutuklandı
- PKK Suriye’nin Silahlı Kuvvetleri Oluyor
- İstanbul'da berber ücretlerine dev zam!
- CHP ne yapmalı?
- Özgür Özel, Erdoğan'a seslendi
- Kılıçdaroğlu’ndan videolu mesaj
- Ölü ve yaralılar var!
- Erdoğan'dan Özel'in 'savaş ilanı' sözlerine yanıt
- Cem Yılmaz'ın yeni evi dudak uçuklattı!